On beş yaşındaki üstün yetenekli kemancı Yağmur Tuna, bir süredir Moskova / Çaykovski Konservatuvarı Merkez Müzik Okulu’nda, Zaure Zharova’nın keman sınıfında eğitim görüyor. İlk keman çalışmalarına sekiz yaşında başlayan, ardından rotasını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na çeviren, bu süreçte gerek yurt içi, gerek ise yurt dışında birçok konsere ve ustalık sınıfına katılan Yağmur, ilkokuldan beri kemanı hayatının merkezine yerleştirmiş. Kemanın insan sesine en yakın enstrüman olması ise, onla arasında müthiş güçlü bir bağ geliştirmesinde katkı sağlamış.

Müzisyen çocuklara sıklıkla sorduğum bir soru var. “Peki müzik hayatta nasıl bir boşluğu dolduruyor, topluma nasıl bir katkı sağlıyor?” diye sorduğumda Yağmur’un yanıtı çok içten ve çarpıcı: “Bence müzik; toplumun yaşamı sadece siyah ve beyaz görmesini önler. Bizi renkten yoksun ve monoton bir yaşam sürmekten alıkoyar. Bu yüzden de toplumun gelişmişlik seviyesini belirleyen en önemli etkenlerden biridir.” İlk konserini verdiğinde Yağmur on iki yaşındaydı ve öğretmeniyle birlikte Vivaldi’nin İki Keman için Konçertosu’nu seslendirdi.

İlk ödülünü 2017 yılında St. Petersburg’da düzenlenen 8. Uluslararası Akademia Festivali Enstrüman ve Vokal Sanatları Yarışması’nda 10-12 yaş kategorisi keman dalında birincilik elde ederek kazanan Yağmur, ödülü kazanınca mutluluktan ağladığını anımsıyor. Bu yarışmanın ardından Uluslararası eMuse Online Müzik Yarışması’nda kendi kategorisinde  “İkincilik Ödülü” ve Jüri Özel Ödülü olan “Keman Yayı” ödülünü, İspanya’da 41. Uluslararası Burgos Müzik Festivali kapsamında düzenlenen ve değerlendirmede yaş sınırı olmayan yarışmada üçüncülük ödülünü ve İngiltere merkezli Uluslararası ENKOR Müzik Yarışması’nda üçüncülük ödülünü kazandı. Bu yıl katıldığı Music And Stars Awards Yarışması’nda ise birincilik ödülünü elde ederek başarı ivmesini sürekli yükseltti.

Yağmur da pandemi dönemini müzik dünyasına ve kendisine büyük bir entelektüel yatırım yaparak geçiren çocuklardan. Bu dönemde uzun süredir sınavları için hazırlandığı Moskova Çaykovski Konservatuvarı Merkez Müzik Okulu’nun sınavlarını kazanarak Zaure Zharova ile çalışmaya başladı ve onun önerisiyle uluslararası New Virtuosi ustalık sınıfında yer alma fırsatı elde ederek Cincinnati College Conservatory of Music’ten Prof. Kurt Sassmannshaus ve London Royal College of Music’ten Prof. Felix Andrievsky ile çalıştı. Bunun yanı sıra, The Violin Channel’da yayınlanan üç farklı konserde performans sergileyerek bu önemli etkinliğe katılan tek Türk öğrenci olarak Türkiye’yi temsil etti.

Hayatına keman girdi gireli Ithzak Perlman hayranı olan bu değerli kemancı müzisyenimizi yakından tanımalısınız. Onun sayesinde Moskova’dan Türkiye’ye doğru müthiş başarılar ve ezgiler ulaşıyor.

“Fizikçi olmasaydım, muhtemelen müzisyen olurdum. Müzik dinlerken sıkça düşünürüm, hayallerimi müzik eşliğinde kurarım. Hayatımı müzik üzerine kurabilirdim. Müzik alanında önemli ve yaratıcı şeyler ortaya çıkarır mıydım bilmem ama kemanımla çok mutlu bir hayat geçireceğim kesindi. – Albert Einstein 

Şu anda birçok yaşıtının hayalini süsleyen Çaykovski Konservatuarı’nda müzik eğitimini başarıyla sürdürüyorsun. Kendini biraz tanıtır mısın bize Yağmur? 

On beş yaşındayım. Moskova’da yaşıyorum ve dünyanın en prestijli müzik okullarından olan Çaykovski Konservatuvarı Merkez Müzik Okulu’nda, Zaure Zharova’nın keman sınıfında eğitim görüyorum. İlk keman çalışmalarıma sekiz yaşındayken Arzu Özkaynak ile başladım, destekleri sonucunda 2015 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Gülen Ege Serter’in keman sınıfına kabul edildim. Bu süreçte gerek yurt içi, gerek ise yurt dışında birçok konsere ve ustalık sınıfına katılarak Alexander Markov, Felix Andrievsky, Alexander Vinnitsky, Ani Snarch, Itzhak Rashkovsky, Cihat Aşkın ve Ayla Erduran gibi önemli sanatçılarla çalışma fırsatı edindim.

İçindeki keman sevgisini ne zaman fark ettin? O anı hatırlıyor musun? 

İlkokuldayken ailemle birlikte bir müzik evinin önünden geçerken o anda gelen bir hevesle keman çalmak istediğimi söyledim. Ailem de bu isteğime çok memnun oldu, böylelikle o gün ilk kemanımı aldık. O an benim için büyük bir anlam taşıyor çünkü kemanımı aldığımızda, yeteneğimi fark edip beni müzik eğitimine yönlendiren Arzu öğretmenimle de tanışmış olduk. O günden beri içimdeki keman sevgisi hiç azalmadı, aksine günden güne, yeni eserler ve teknikler öğrenerek kemana daha da bağlandım. 

 Peki müzikle iç içe bir ailede mi büyüdün? 

Evet, hatta bence beni müzikle ilgilenmeye yönlendiren en büyük etkenlerden biri içinde bulunduğum aile ortamıydı. Müziği yaşantılarından hiçbir zaman eksik etmeyen bir ailede büyüdüm. Ailemde kimsenin müzisyen olmamasına rağmen ablam ve babam boş vakitlerini hobi olarak enstrüman çalarak geçirirlerdi. Zaten evde ya birimiz çalardık, ya da babamın plaklarından birini seçerek dinlerdik.

Sence müzik topluma nasıl bir katkı sağlar? 

Bence müzik; toplumun yaşamı sadece siyah ve beyaz görmesini önler. Bizi renkten yoksun ve monoton bir yaşam sürmekten alıkoyar. Bu yüzden de toplumun gelişmişlik seviyesini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. 

Neden kemana bu kadar ilgi duydun? Keman sesini neye benzetirsin? 

Başta sadece içgüdüsel bir yaklaşımla kemana yönelmiştim fakat katıldığım bir keman çalıştayında, kemanın insan sesine en yakın ses üreten enstrüman olduğunu öğrendim. Bunu öğrenince kemana ve çaldığım parçaların yorumlanmasına olan bakış açım da değişmiş oldu.

Şu anda yaşadığın ülkenin keman çalışmaların açısından getirileri ne oldu? 

Dünyanın birçok ülkesinde katıldığım ustalık sınıfı çalışmalarında usta eğitmenlerin ve yarışmalarda jüri üyelerinin genel olarak Rus ya da Rusya’da eğitim almış olması beni oldukça etkiledi. Ayrıca keman öğretmenim Prof. Gülen Ege Serter de yüksek lisans çalışmalarını Moskova Çaykovski Konservatuvarı’nda gerçekleştirdi. Bu nedenle ağırlıklı olarak çalışma yöntemlerim ve stilim bulunduğum ülke olan Rusya’nın etkisinde.

Şu ana kadar hangi ödülleri aldın? İlk ödülünü aldığında ne hissetmiştin ve kaç yaşındaydın? 

İlk ödülümü 2017 yılında St. Petersburg’da düzenlenen 8. Uluslararası Akademia Festivali Enstrüman ve Vokal Sanatları Yarışması’nda 10-12 yaş kategorisi keman dalında birincilik elde ederek kazandım. Yarışma atmosferini konser ortamından çok daha farklı ve heyecan verici  bulduğumu ve ödülü kazanınca mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum, benim için çok önemli bir deneyim olmuştu. Bu yarışmanın ardından Uluslararası eMuse Online Müzik Yarışması’nda kendi kategorimde  “İkincilik Ödülü” ve Jüri Özel Ödülü olan “Keman Yayı” ödülünü, İspanya’da 41. Uluslararası Burgos Müzik Festivali kapsamında düzenlenen ve değerlendirmede yaş sınırı olmayan yarışmada üçüncülük ödülünü ve İngiltere merkezli Uluslararası ENKOR Müzik Yarışması’nda üçüncülük ödülünü kazandım. Bu yıl katıldığım Music And Stars Awards Yarışması’nda ise birincilik ödülünü elde ettim.

İlk kez büyük bir konser salonunda konser verdiğinde kaç yaşındaydın? Ne hissetmiştin?

On iki yaşındaydım. Keman öğretmenim Gülen Ege Serter ile Fethiye’de ve Muğla’da öğretmenler gününe özel düzenlenen bir dizi konsere solist olarak çalmak üzere davet edildim. Konserlerde, öğretmenim Gülen Ege Serter ile Vivaldi’nin İki Keman için Konçertosunu seslendirdik. Hem seyircilerin beğenisini almak, hem de sahneyi öğretmenimle paylaşmak benim için çok keyifli ve anlamlıydı.

Müziği tanımlaman gerekirse… 

Müzik, kendimi ifade etmemde en etkili araç ve bence, kişileri ortak hislerde birleştirebilen eşsiz bir sanat.

Pandemi döneminde online yarışmalara katıldın mı? Canlıları mı tercih edersin, online yarışmaları mı? Neden? 

Birçok önemli müzisyenin önünde canlı olarak performans gösterme şansını göz önünde bulundurarak canlı yarışmalara katılmayı tercih etsem de, bu yıl pandemi dolayısıyla sadece online yarışmalara katılma fırsatım oldu. Bu süreçte hazırladığım kayıtları kullanarak Estonya merkezli Music and Stars Awards Yarışması’nda ‘Gold Star’ ödülünü alarak birincilik elde ettim.

Pandemi döneminde müziğini geliştirmek adına neler yaptın? 

Benim için oldukça tempolu geçen bu dönemde uzun süredir sınavları için hazırlandığım Moskova Çaykovski Konservatuvarı Merkez Müzik Okulu’nun sınavlarını kazanarak Zaure Zharova ile çalışmaya başladım ve onun önerisiyle uluslararası New Virtuosi ustalık sınıfında yer alma fırsatı elde ederek Cincinnati College Conservatory of Music’ten Prof. Kurt Sassmannshaus ve London Royal College of Music’ten Prof. Felix Andrievsky ile çalıştım.  Ayrıca The Violin Channel’da yayınlanan üç farklı konserde performans sergileyerek bu önemli etkinliğe katılan tek Türk öğrenci  olarak Türkiye’yi temsil ettim.

İleride kariyerini keman üzerinden mi kurguluyorsun? 

Evet, kesinlikle keman üzerinden kurguluyorum. Herkesin sevdiği işi yaparak hayat boyu mutluluğu sürdürebileceğini düşünüyorum. Bu yüzden henüz dokuz yaşında aldığım bir kararla Konservatuvara yöneldim ve kemanı, kariyerimin merkez noktası olarak belirledim. Böyle radikal bir kararı küçük yaşta almak, erkenden, hedeflerim doğrultusunda odaklı bir yol izlememi sağladı. Ayrıca daha farklı bir eğitim tarzını ve gerek yurt içi, gerek yurt dışında birçok değerli deneyimi beraberinde getirdi. Bu seçimi yaptığım için çok memnunum.

Sana şu anda bir hak verseler, hangi keman virtüözüyle tanışmak isterdin, neden? 

Benim için çok değerli olan Ithzak Perlman’la tanışmak isterdim. Keman çalmaya başladığımdan itibaren onun konser videolarını izleyerek, CD ve plaklarını dinleyerek çalış stilini örnek aldım. Bence hem müzikal ve içten yorumu, hem de kişiliği bakımından örnek alınası bir insan ve gerçek bir sanatçı. Önümüzdeki yıllarda mutlaka görmek istiyorum.

Son olarak, desteğiniz, emeğiniz ve ilginiz için teşekkür ederim. Hazırladığınız röportajlar hem biz                                                                                                                    gençler, hem de okuyucular için çok değerli. Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.