25 yaşındaki Mersin doğumlu genç kemancı Yunus Asilkan Çelik, abisini konservatuara götüren annesine eşlik ederken aslında müzik dünyasının içinde büyümüş, hatta okuma yazmadan önce notaları öğrenmiş. Bir gün evdeki pirinç havan ile oynarken havandan “mi” notası çıktığını annesine söyleyince annesi de merak edip konservatuvardaki hocalara bunun doğru olup olmadığını sormuş, bu vesileyle absolut kulak olduğu ortaya çıkmış.

Çelik, 2003 yılının Haziran ayında M.E.Ü. Devlet Konservatuvarı’nın açmış olduğu yetenek sınavlarını kazanarak Marina Cincaradze ile piyano eğitimine başladı. Akabinde radikal bir kararla bölüm değiştiren Çelik, 2005 yılında Lili ÇUMBURİDZE ile keman eğitimine başladı. 2013 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda  Prof. Joshua Epstein ile eğitimine devam etti.

Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın 2-6 Ekim 2006 tarihleri arasında düzenlediği
II.Ulusal Gülden Turalı Keman Yarışması’nda birinci Kategoride Üçüncülük ödülünü, 11-15 Ekim 2008 tarihleri arasında düzenlediği III. Ulusal Gülden Turalı Keman Yarışması’nda İkinci kategori Üçüncülük ödülünü, 28 Ekim – 1 Kasım 2010 tarihleri arasında düzenlediği IV. Ulusal Gülden Turalı Keman Yarışması’nda İkinci kategori Üçüncülük ödülünü kazandı.

2007 yılında Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası ve Mersin Akademik Oda Orkestrası,
2008 yılında Mersin Akademik Oda Orkestrası, 2009 yılında Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, 2011 yılında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, 2013 ve 2015 yıllarında Dokuz Eylül Senfoni Orketrası, 2018 yılında KODA (Karşıyaka Oda Orkestrası) eşliğinde solist olarak konserler veren Çelik, Dora Schwarzberg, Lucas David, Alexander Markov, Albert Markov, Veniamin Varsavski, Sergey Kravchenko, Tuncay Yılmaz, Cihat Aşkın, Ruşen Güneş ve Tedi Papavrami ile ustalık sınıflarına katıldı.

2007 yılında Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, beş yıl sonra da Türkiye Gençlik Senfoni Orkestrası’nı kazanan Çelik, aynı zamanda Mersin Akademik Oda Orkestrası, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Opera Ve Balesi Orkestrası, KODA Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Limak Filarmoni Orkestrası’nda misafir sanatçı olarak yer aldı.

2018 yılında düzenli misafir sanatçı olarak yer aldığı İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nda, 2020 Şubat ayı itibariyle sözleşmeli sanatçı olarak çalışmalarına devam eden genç kemancı, 2020 yılı Ağustos ayında birçok müzisyenin hayallerini süsleyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın açmış olduğu kadro sınavını kazandı ve bu kurumun sanatçısı oldu.

Hayat mücadelesinden en çok etkilendiği kemancı ise, Grammy ödüllü bir klasik kemancı olan ve küçükken ailesinin çiftliğindeki yangında ağır yaralanıp bir süreliğine keman tutkusundan uzak kalan Augustin Hadelich… “Çünkü küçükken geçirdiği talihsiz kaza sonucunda zorlu bir süreç geçirip, sonrasında çok daha iyi bir şekilde keman hayatına devam etmesi beni gerçekten etkiledi” diye açıklıyor.

Kendisiyle keman sanatçılığı, hayalleri, müzikte başarının sırrı ve genç kemancılara önerileri gibi birçok alanda keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yakında da ağabeyi Yusuf Çelik ile bir projelerinin başlayacağının müjdesini verdi genç kemancı. Kendisini tanımaya ne dersiniz?

Müziğe olan ilginizi siz mi fark ettiniz, yakın çevreniz mi?

Annem, abimi konservatuvara götürüp getirirken ben de onlarla  gidip gelirdim. O ortamda çok fazla vakit geçirdim, hatta okuma yazma öğrenmeden önce notaları öğrendim.Birgün evdeki pirinç havan ile oynarken havandan mi notası çıktığını anneme söylemişim ve annem de merak edip konservatuvardaki hocalara bunun dogru olup olmadığını sormuş, bu vesileyle absolut kulak olduğum ortaya çıkmış ve böylece konservatuvar hayatım da başlamış oldu.

İlk önce piyano eğitimi görüp daha sonra keman bölümüne geçtiniz. Kemanda sizi çeken ne oldu?

Aslında ben keman çalmak istiyordum ama parmak yapım o an için elverişli olmadığından ve müziğe de giriş yapmış olmak adına piyano ile basladim, bir buçuk yıl sonra kemana geçiş yaptım.

Çok önemli keman yarışmalarında ödüller aldınız. Bu ödüller kişisel gelişiminizde nasıl bir etki doğurdu?

Yarışmalara ödül için değil kendimi geliştirmek ve bu gelişimi göstermek için katıldım.

Çok seçkin Senfoni Orkestraları ve Oda Orkestraları eşliğinde solist olarak konserler verdiniz. 2007 yılında Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nı kazandınız ve bu bünyede düzenli konserler verdiniz. Oda müziği yaparken duyduğunuz hisler, senfoni orkestrası bünyesindeki konserlerinizden farklı oluyor mu? Kıyaslamanız mümkün mü? 

Senfoni çok daha renkli bir ses yelpazesine sahip olduğu için heyecanımız da dolayısıyla daha çeşitli oluyor.

Orkestral eserlerde kişisel çaldığınız bir parti yoktur, keman grubu içerisinde yer alırsınız. Her ne kadar bireysel olarak önem arz etmiyor gibi görünseniz de bir grubun parçasısınız. Fakat oda müziğinde çaldığınız enstrümana ait partiyi tek başınıza çalmak zorundasınız, dolayısıyla yükümlülüğünüz ve konsantrasyonunuz yoğunlaşmak zorunda…

Oda müziği alanındaki çalışmalarınızdan da söz eder misiniz? 25 Mayıs’ta çok önemli bir konser verdiniz.

Malum, pandemi döneminde ne yazık ki seyircilerle canlı olarak bir araya gelemedik ama online olarak çok keyifli bir konser yaptık, bu konser dışında kuartet ve trio çalışmalarım da oldu, özellikle kuartet gruplarının neden evlilikle bağdaştırıldığını daha iyi anladım çünkü mükemmel bir özveri, saygı ve disiplin gerektiren bir oluşum.

Sizi nasıl bir seyirci kitlesi motive eder?

Beni motive eden seyirci kitlesi… O an orada her şeyi unutup dinlediğinden keyif alan ve bunu alkışlanırken gözlerinde gördüğüm seyirci.

Bir yandan da yaklaşık bir sene önce Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın kadro sınavını kazanarak bu kurumun sanatçısı oldunuz. CSO, birçok müzisyenin hayallerini süsleyen bir yer. Sizin açınızdan önemini öğrenebilir miyim?

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası dünyanın en köklü orkestralarından biri. Bu nedenle herkesin olduğu gibi benim de hayallerimi süsleyen bir orkestraydı.

Keman hayatınızda nasıl bir önceliğe sahip?

Keman benim herşeyim desem klişe bir cevap vermiş olmam umarım, çünkü yaklaşık 17 yıldır hayatımda ve iyi kötü her şeyi onunla yaşadım.

En çok beğendiğiniz keman virtüözlerini de öğrenmek isterim.

David Oistrakh, Augustin Hadelich, Maxim Vengerov, Janine Jansen, Gidon Kremer, Leonidas Kavakos kesinlikle…

Peki müzisyen olma yolunda sizi en çok zorlayan olay ne oldu?

Açıkçası maddi zorluklar dışında bir sıkıntı yaşamadım denebilir.

Şu ana dek keman çaldığınız veya çalmayı arzu ettiğiniz en sıradışı mekan hangisi oldu?

Çalmayı arzu ettiğim en sıradışı yer Avustralya’nın güneyinde bulunan, dünyanın bittiği nokta olarak bilinen Nullbor uçurumları.

Repertuarınızda son dönemde olmazsa olmaz eserler hangileri?

Saint Saens konçerto, Schuman Sonat…

Bu röportajı okuyan çok fazla müzisyen adayı ve çocuk müzisyen de var. Onların da çoğu zaman aklında bir soru var ve ben de size sormak isterim. Keman çalmaya yeni başlayanlara önerileriniz ne olur? Bir keman öğrencisi ne yapmalı, neleri keşfetmeli?

Öncelikle, keman çalmak disiplin, sabır ve akıllı çalışmayı gerektiren bir enstrümandır. Fakat daha önemlisi tüm bu saydığım faktörleri empoze edebilecek pedagojik yaklaşımı doğru olan iyi bir eğitmen bulmak.

Peki hayatıyla, mücadeleleriyle sizi çok etkileyen bir kemancı sorsam, kimden söz edersiniz?

Söz edeceğim kişi Augustin Hadelich olurdu, çünkü küçükken geçirdiği talihsiz kaza sonucunda zorlu bir süreç geçirip, sonrasında çok daha iyi bir şekilde keman hayatına devam etmesi beni gerçekten etkiledi.

Müzikte başarı neye bağlı sizce?

İstek, akıllı çalışmak, disiplin ve araştırmak bence…

Bir müzisyen olarak hayattaki amacınız nedir?

Keyifle sevdiğim işi yapmak.

Yakın dönem hedeflerinizi de öğrenmek isterim.

Yakında abim Yusuf Çelik’in de içinde bulunduğu bir oluşumla sanatseverlerle buluşmayı planlıyoruz.

O zaman size bol şans dileriz bu yeni projenizle. Merakla bekliyoruz…