13 yaşındaki Emir Vezne, müzik eğitimine 4 yaşında keman ile başladı ve bir yandan da çok küçük yaşlardan itibaren ailesiyle birlikte klasik müzik etkinliklerinde yer aldı. Dolayısıyla klasik müziği, operayı, bale temsillerini hayatının doğal bir bileşenine dönüştürdü. Aynı zamanda teori ve kulak çalışmalarını, ailesinde bir müzisyen olmasının da yardımıyla, müzik öğretmeni olan babası Tanju Vezne ile sürdürdü. Yeteneğinin ortaya çıkıp doğru bir eğitim almasında ailesinin bilinçli tutumu oldukça önemli rol oynadı.

2017 yılında Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı sınavını başarıyla kazanarak Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı Kontrabas Sanat Dalı öğrencisi olmaya hak kazanan Emir, kontrabas eğitimine Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Kontrabas Sanatçısı ve akademisyen Burak Karcı ile başladı.  Kısa sürede hızla ilerleme kaydeden küçük müzisyen, konservatuvarın ikinci yılından itibaren Can Özhan yönetimindeki Antalya Devlet Konservatuvarı Çocuk Senfoni Orkestrası’nda  yer almaya başladı. Bir yandan da hem okul içinde hem de konservatuvarda birçok  konserde yer aldı. 

2021 yılında Serhan Bali Klasik Müzik Atölyesi’ne katılan Emir, çok önemli bulduğu ve en çok klasik dönemi sevdiğini fark etmesine aracı olan müzik tarihi eğitimini Serhan Bali ile sürdürüyor ve kontrabas öğretmeni Burak Karcı ile lise öncesi hazırlık çalışmalarına devam ediyor. Emir, enstrümanın tüm heybetli görüntüsüne rağmen ona hakim bir görüntü sergiliyor ve yaptığı işi tüm yüreğiyle sevdiğini her kelimesinde tüm çocuksuluğu ve içtenliğiyle belli ediyor. Öyle ki şu anda başka bir enstrüman çalmak aklının ucundan dahi geçmiyor. Gittiği senfoni konserlerinde kontrbas sanatçılarını pürdikkat izleyerek tekniğini geliştirmeye çabalıyor, bir diğer deyişle öğrenmeye ve kendisini yetkinleştirmeye sürekli açık bir çocuk Emir.

Sahne ve enstrümanıyla çok profesyonel bir ilişkisi var küçük müzisyenin. Hatta, “Sahneye çıktığımda kendimi evimde gibi hissediyorum. Eseri çalmaya başlayınca tamamen müziğe odaklanıyorum. Müzik bittiğinde alkış sesleriyle birlikte seyircileri görmeye başlıyorum ve o an bütün emeklerimin karşılığını aldığımı, bütün yorgunluğa değdiğini hissediyorum” diyecek kadar kendinden emin. Bu da aldığı eğitimin ne kadar güçlü olduğunu ve kendisinin de yeteneğine, disiplinli çalışmasına ne kadar güvendiğini gösteriyor.

Caz müzik de dinleyen, müzik sevgisiyle çevresindeki arkadaşlarını dönüştüren ve onları da klasik müziğe yakınlaştıran, ileride tüm bu bilgilerini küçük kontrbas sanatçılarına aktarmak için büyümeyi dört gözle bekleyen, ama şimdiden sahnede büyüyen bu güleryüzlü müzisyeni tanımanız için kendisiyle çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik:

Öncelikle seni tanımak istiyor okurlarımız. Müziğe olan ilgin nasıl ortaya çıktı ve bu yeteneğini sonraki yıllarda nasıl bir eğitimle geliştirdin?

Babam müzik öğretmeni, ablam da konservatuvarda keman öğrencisi olduğu için doğduğumdan beri müzik hep hayatımın bir parçasıydı. 4 yaşımda keman dersleri almaya başladım. Aynı zamanda çok küçük yaşlardan beri ailemle birlikte sık sık senfoni orkestralarının konserlerini, opera ve bale temsillerini izlemeye gidiyorum. Her gittiğim konserde müziği ne kadar çok sevdiğimi daha iyi anladım.

Babanın müzik öğretmeni olması, sana nasıl avantajlar doğurdu?

Ailem eğitimimize her zaman çok önem verdi, sadece müzik değil diğer alanlarda da pek çok kursa katıldım. Babamın müzik öğretmeni olması da yeteneğimin fark edilmesi ve doğru bir eğitim almam konusunda çok önemli rol oynadı. Yeteneği olmasına rağmen fark edilmeyen, doğru şekilde yönlendirilmeyen ve hayatı boyunca sevmediği bir mesleği yapmak zorunda kalan insanlar var. Herşeyden önce kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum.

Kemandan bir başka yaylı çalgı olarak kontrabasa geçmişsin. Hiç arada kemanı özlediğin oldu mu?

İlk başlarda oldu tabiki ama zamanla kontrabasın ne kadar özel bir sesi olduğunu fark ettim ve enstrumanımla aramdaki bağ giderek güçlendi. Şu an başka bir enstruman çalmak aklımdan bile geçmiyor.

Peki kontrbası konservatuarda ilk gördüğünde neler hissettin? Haklı olarak boyutlarından dolayı çekindin mi?

Kontrabas çalmaya başladığımda ilkokul 4. sınıftaydım. Yaşım küçük ve enstrumanım çok büyük olduğu için nasıl çalacağım konusunda endişelendim tabiki. Hatta ilk zamanlarda kontrabas telleri çok kalın olduğu için basmakta zorlandığım zamanlar da oldu. Ama öğretmenim Burak Karcı bana karşı her zaman çok ilgili ve anlayışlıydı. Bu yüzden zamanla bütün korkularım geçti. Aynı zamanda her hafta öğretmenimin de yer aldığı Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın konserlerine giderek orkestrayı ve özellikle de kontrabas sanatçılarını dikkatle izledim. Onları görmek beni çok motive etti.

Çok değerli bir eğitmen olan Can Özhan liderliğinde Antalya Devlet Konservatuarı Çocuk Senfoni Orkestrası’nda yer alıyorsun. Bu orkestra sana nasıl katkılar sağladı? Burada dostluklar kurdun mu?

Orkestrada arkadaşlarımla birlikte müzik yapmak çok keyifli. Beni çok mutlu ediyor ve müzikal gelişimimiz için de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Can öğretmenim tüm eserlerimizi çok detaylı bir şekilde çalıştırıyor ve en ince ayrıntısına kadar öğretiyor. Orkestracılığı da böyle değerli bir sanatçıdan öğrenmek gerçekten çok güzel.

Sahneye çıktığında neler hissedersin?

Sahneye çıktığımda kendimi evimde gibi hissediyorum. Eseri çalmaya başlayınca tamamen müziğe odaklanıyorum. Müzik bittiğinde alkış sesleriyle birlikte seyircileri görmeye başlıyorum ve o an bütün emeklerimin karşılığını aldığımı, bütün yorgunluğa değdiğini hissediyorum.

Yetenek mi çalışkanlık mı bir çocuk müzisyeni daha başarılı kılar sence?

Yetenek tabiki çok önemli. Yetenek olmadan müzisyen olamayız ama ben düzenli çalışmanın da en az yetenek kadar önemli olduğunu düşünüyorum. İyi bir seviyeye gelmek istiyorsak mutlaka disiplinli çalışmalı ve çok emek vermeliyiz.

Günlük çalışma düzenin nasıl?

Konser ve sınav zamanları bu süre değişebiliyor ama kontrabas çalışmalarımda günde 4 saatin altına inmemeye özen gösteriyorum. Aynı zamanda her gün dünyaca ünlü kontrabas virtüözlerinin albümlerini dinleyerek onları örnek almaya çalışıyorum.

Okulda senin müziğe olan ilginden sonra yakın arkadaşların da müzikle veya bir enstrümanla ilgilenmeye başladı mı?

Evet, benim kontrabas çalmayı ve müzik yapmayı çok sevdiğimi görünce birçok arkadaşım enstruman eğitimi almaya başladı. Bu durum beni çok mutlu ediyor.

Sence bir çocuğun müzikle ilgilenmesi ona neler sağlar?

Bence her çocuk müzikle ilgilenmeli ve profesyonel anlamda olmasa bile mutlaka bir enstruman çalmalı. Müzik yapmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu herkesin görmesini ve bu mutluluğu herkesin yaşamasını isterdim.

Kemanda ve kontrbasta en çok beğendiğin müzisyenler hangileri?

Gary Karr, Itzhak Perlman, Maxim Vengerov dinlemeyi çok sevdiğim müzisyenler. Aynı zamanda ülkemizden Cihat Aşkın, Ömer Faruk Dede, Fora Baltacıgil, Emre Erşahin gibi müzisyenleri de severek takip ediyorum.

Peki kontrbasta ilk çaldığın eseri anımsıyor musun?

Kontrabasta ilk çaldığım eser Buffalo Gals ve bir yeni yıl konserinde Jingle Bells Boogie çaldığımı hatırlıyorum. Çok eğlenmiştim.

Kontrbasın zorlukları ve kolay yönleri nedir sence?

Başlangıçta en zor gelen şey tellerin kalınlığı oldu. Özellikle kontrabas çok büyük bir enstruman olduğu için ilk başladığım zaman taşımakta da çok zorlanmıştım. Konservatuvar içinde bir sınıftan diğer sınıfa taşımam bile çok zamanımı alıyordu. Taşımam gerektiği zaman hocam, kontrabas sınıfından büyüklerim yardımcı oluyordu. Bu yüzden kontrabas çalmak için fiziki özelliklerin çok uygun olması gerekiyor. Bütün yaylı çalgılarda olduğu gibi kontrabas da perdesiz bir enstruman, bu yüzden entonasyonun doğru olması için çok dikkatli çalışmak gerekiyor.

Kontrbasla çalmaktan en çok hoşlandığın eser hangisi?

Johann Sebastian Bach – D Üvertür No 3

Kontrbas çaldığın için caz müzikle de hayatının bir döneminde temas kuracaksın sanırım. Şimdiden dinlediğin oluyor mu? Klasik müzik ile caz müziği kıyaslaman gerekse, sende nasıl hisler doğuruyorlar?

Evet, klasik müzik kadar olmasa da caz müzik dinlemeyi çok seviyorum. Caz müzik dinlemek beni hep çok rahatlatıyor. Klasik müzik ise hayatımın tamamını kaplıyor. Dinlerken sadece müziği değil, müziğin bestecisinin karakterini ve o müzikte ne anlatmak istediğini de düşünüyorum.

Zor bir parçayı çalışırken nasıl bir yöntem izlersin?

Çalıştığım bütün eserlere aynı özenle yaklaşıyorum. Çok değerli öğretmenim Burak Karcı’yla birlikte eseri deşifre ettikten sonra, baştan sona çalışmak yerine parça parça bölerek yavaş bir şekilde bütün detaylara dikkat ederek çalışıyorum. İyice öğrendikten sonra adım adım hızlandırıyorum.

Müzik tarihine de ilgi duyuyorsun. Peki müzik tarihinde seni en çok meraklandıran dönem hangisi ve neden?

Müzik tarihini öğrenmek benim için çok önemli çünkü şu an çaldığım ve ileride çalacağım eserleri tam olarak bestecinin istediği şekilde ifade etmek ve müziği en doğru şekilde yapmak istiyorum. Bunu o büyük bestecilere borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Bunun için Serhan Bali öğretmenimin müzik tarihi dersleri dışında her hafta bestecilerle ilgili en az bir kitap okumayı alışkanlık haline getirdim. Müzik tarihinde en çok ilgimi çeken dönem klasik dönem, çünkü o dönemdeki bestecileri çok seviyorum.

Geçmişten bir kompozitörle tanışma fırsatın olsa kimi seçerdin ve ona ne sorardın / söylerdin?

Kontrabasın Paganini’si olarak bilinen İtalyan besteci ve kontrabas virtüözü Giovanni Bottesini’yle tanışmak çok isterdim. Ona bestelerini çok sevdiğimi söylerdim ve bu kadar iyi bir kontrabas virtüözü olmak için neler yaptığını sorardım.

Kendine nasıl bir gelecek hayali kuruyorsun? Hayallerin, hedeflerin nedir?

Çok başarılı bir kontrabas virtüözü olmak istiyorum. Aynı zamanda yeni kontrabas eserleri bestelemek ve öğrendiğim bilgileri küçük çocuklara öğretmek istiyorum .