Genç piyanist Ayça Yasa: “Müzik terapistliği alanında uzmanlaşmak istiyorum”

23 yaşındaki genç piyanist Ayça Yasa piyano lisans eğitimine halihazırda Londra’daki Trinity Laban Conservatoire of Music and Dance’da, İngiltere’nin müzisyen sakatlanmalarında uzman ve pedagog Penelope Roskell ile devam ediyor. Yasa, Roskell’in müzisyen sakatlanmalarını önleme hakkında  yaptığı ustalık sınıflarına da düzenli olarak katılıyor. Kendisi, Türkiye’de çok bilinmeyen ancak İngiltere’de önemli bir uzmanlaşma alanı olan bu kritik konuda derinleşmeye çalışıyor.

Ayça, piyano eğitimine  Şubat 2010’da 11 yaşında, en yakın arkadaşı piyano çalarken onun da meraklanıp denemesiyle başladı. 2011 yılında Bösendorfer’in Viyana’daki fabrikasını müzik okulu ile ziyaret edip orada resital verdi. Akabinde katıldığı yaz okulları ve ustalık sınıflarında, dünyaca tanınan ustaların öğrencisi oldu. 2016-2017 senelerinde Royal College of Music’den Judith Kleinman’dan Alexandre Technique özel dersleri almış olan Yasa, 2019 yılı Mayıs ayında İsveç’te online olarak düzenlenen North International Piano Competition’da 3. oldu ve Bosna Hersek’ten online olarak düzenlenen İMKA Music Competition’da hem piyano hem vokal kategorisinde 2.lik derecesini aldı. 

2018 yılı yaz ayında Salzburg’daki Mozarteum Üniversitesi’nin yaz akademisinde Andreas Frölich’in öğrencisi olan Yasa, 2 senelik hazırlık süreci sonunda Eylül 2019’da Trinity Laban Konservatuvarı’nda eğitimine başladı. 2019 yılında aynı zamanda tezli DipABRSM Piano Performance sınavını başarı ile geçerek diploma almaya hak kazandı. 2019 senesinden beri Gülsin Onay’ın birçok ustalık sınıfına katılan Yasa, kendisiyle Cambridge’de de beraber ders yapma fırsatını bulan şanslı müzisyenlerden.

Yasa, piyanonun yanısıra 13 yaşından beri şan eğitimi de aldı. Hatta 2017 yılı Temmuz ayında Sertab Erener ile beraber Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sanatçının “Tek Başıma” adlı şarkısını seslendirdi. Nisan 2021’den beri Her Mama Bir Nota adlı sosyal sorumluluk projesinde gönüllü piyano eğitmenliği yapan Yasa, ayrıca Müzik Terapistliği eğitimi alıyor. “Çok utangaç bir insanımdır o yüzden müzikle kendimi ifade etmek benim için her zaman daha kolay” diye ifade ediyor müzikle ilişkisini.

Konservatuar eğitiminden geçmemiş olmasını, daha fazla çalışma, emek ve çabayla kapatmaya çalışan ve yurtdışında önemli bir ihtisas alanında ilerleyerek ülkesine ileride değerli bir katkı sağlayacak olan Ayça Yasa’yı tanımaya ne dersiniz?

Müziğe ilginiz nasıl ortaya çıktı ve bunun üzerine nasıl bir eğitim eklemlediniz? 

Müziğe ilgim 10-11 yaşlarındayken ortaya çıktı. En yakın arkadaşım piyano çalıyordu ve bana da denetmişti. Denedikten sonra piyanonun sesi, tınısı çok ilgimi çekti ve hoşuma gitti. Aslında ilk 10 yaşlarındayken gitar denemiştim ama sevmemiştim. Daha sonra arkadaşım Selin sayesinde piyanoyla tanıştım. İlk başta bir müzikokulu’na gidiyordum fakat  oradaki dersler tabi daha çok  hobi amaçlı kişilere yönelikti.Birkaç sene sonra piyanoda daha ciddi ve profesyonel bir eğitim almak istediğime karar verdim ve bu sebeple özel derslere yöneldim. Normal yabancı lise müfredatı ile piyanoyu beraber yürütmek biraz zor olsa da liseden sonra 2 sene hazırlıklı amaçlı çalıştım ve lisans eğitimi için konservatuvar kazanabildim. Açıkçası lisede gördüğüm yabancı bakalorya müfredatı ile piyano eğitimimi aynı anda sürdürmem bana pek çok şey kattı. Sadece müzik alanında değil akademik anlamda da geliştim ve dersleri İngilizce görüyor olmak beni yurt dışında konservatuvara girmemde epey kolaylık sağladı.Bunun yanı sıra eğitimimde yabancı dile de ağırlık vererek C1 seviyesinde Fransızca ve Almanca öğrendim.

Şu anda Londra’da seçkin bir eğitmen ve pedagogdan müzik eğitimi alıyorsunuz. Size neler kattı bu eğitim? Ve kendisinin aklınızdan hiç çıkmayan birkaç öğüdünü bizimle paylaşır mısınız? 

Öncelikle görece yaş olarak piyanoya geç başladığımdan ve tam ya da yarı zamanlı bir konservatuvar eğitimi almadığımdan teknik açıdan epey eksiklerim vardı. Geçen seneden itibaren tekniğimi geliştirmeye yönelik bir çalışma yapıyoruz.Aynı zamanda öğretmenimden öğrendiğim en önemli şeylerden biri günlük çalışma pratiğimi daha verimli hale getirmek. Pek çok kişi günde 7-8 saatlere varan çalışmalar yapıyor Bu genelde gereksiz tekrarlardan ve fiziksel yorgunluktan ibaret. Penelope’den öğrendiğim en önemli şeylerden biri bir parçayı çalışırken fiziksel ve zihinsel eforu minimuma indirerek en fazla verimi sağlamak ve  sadece problem olan pasajları çalışarak daha kısa sürede bir parçayı öğrenmek.Bu sene günlük çalışmalarım 2-3 saati geçmedi ama sonuçlarından öğretmenim gayet memnun. Bana çalışırken çok yönlü bir bakış açısı ile parçayı öğrenmeyi kazandırdı.

Müzisyen sakatlanmalarını önleme konusunda spesifik bir eğitim alıyorsunuz. Bu konuya yönelmenizi ne tetikledi? Geçmişte bir sakatlanma vakası başınızdan geçti mi? 

Sakatlanma vakaları başımdan geçti ve halen zaman zaman geçiyor. İngiltere’de okulumuzda her sene bu konuyla ilgili el cerrahları ve alanında diğer uzman kişiler tarafından sunumlar ve atölyeler de gerçekleştiriliyor. Okulumuzun kendi fizyoterapi departmanı bile var. Pek çok müzisyenin başından geçiyor aslında…Türkiye’de pek bilinmeyen ama İngiltere’de zorunlu ders olan Alexandre teknik de konuya epey faydası olan bir alan.

Peki bir piyanist sağlığında özellikle nelere dikkat etmelidir; parmak eklemlerini ve kaslarını nasıl korumalıdır? 

Açıkçası ben de bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum halen. Ama esneme hareketleri yapmak, sık sık çalışırken ara vermek, ve herhangi bir sıkıntı olduğunda da profesyonel yardım almak en doğrusu. Öğretmenim de en çok postür konusuna önem veriyor ve bir hareketi minimum eforla nasıl yapılır; hep derslerde bunu konu alıyoruz. Ayrıca öğretmenimin yazdığı ve sadece müzisyen sakatlanmalarını ve sağlığını konu alan bir kitap da var: “The Complete Pianist” (Peters ediiton)- Penelope roskell.Konuya ilgisi olanlara önerebileceğim harika bir rehber..

Müzisyen sakatlanmaları konusunda Türkiye’de uzman bir tedavi var mı, yoksa bu konuda Avrupa’ya mı geliyor müzisyenler acil durumlarda? 

Ben İngiltere ve Türkiye’yi karşılaştıracak olursak Türkiye’yi tercih ediyorum. Herhangi bir durumda Amerikan Hastanesi Fizik Tedavi departmanından  Prof Dr. Yaprak Ataker ve ekibi ile tedavimi oluyorum. Diğer müzisyen arkadaşlarm hangi ülkede nasıl bir tedavi seçiyor bu konuda bir bilgi sahip değlim. 

Bir yandan da çok önemli yarışmalara katılıp hem piyano hem vokal alanında dereceler aldınız. Bu başarılarınızdan biraz söz eder misiniz? 

Şu ana kadar 2 tane online yarışmaya katıldım ve derece aldım. Bunlar pandemi öncesiydi. Trinity için audition videolarım vardı. Videoları değerlendirmek adına iki yarışmaya göndermiştim ve sonuçları çok güzel oldu. Onun dışında çok fazla yarışma deneyimim yok. Bir tane de bu sene online olarak katıldığım var ondan halen sonuç bekliyorum.Tabi heyecanlı ve keyifli deneyimler oluyor. Pandemi bitişinde yüzyüze yapılan yarışmalara da katılmak çok isterim.

Yurtiçi ve yurtdışında katıldığınız ustalık sınıflarını ve yaz okullarını bir bütün olarak değerlendirdiğinizde size neler kattı? 

Ustalık sınıfları ve yaz okulları katılmaktan en keyif aldıklarım arasında. İngiltere’deki yaz okulu İngenium Academy’ye iki kere gittim. Piyano deneyimim haricinde bir sürü farklı devletlerden arkadaşlar edindim ve bunlardan bazıları ile hala iletişim halindeyiz ve ben yurt dışındayken buluşuyoruz. Ayrıca yeni ülkeleri ziyaret edip kültürlerini tanımak adına da güzel fırsatlar oluyor yaz okulları. Farklı ekollerden öğretmenlerle de çalışma fırsatı edindim ve bana en uygun olan ekolu ve tekniği bulmamda faydası oldu.

Peki bu ustalık sınıfları arasından sizi en çok etkileyen hangisi oldu? 

Beni en çok etkileyen aslında Mozarteum Üniversitesi’ndeki oldu. Çünkü beni geliştirecek ve ilerleme kaydetmemi sağlayacak çok önemli tavsiyeler almıştım. Ayrıca orası rekabeti çok yüksek olan bir okul. Öyle bir atmosferde bulunmak stresli de olsa aynı zamanda çok geliştirici bir şey. Bir sürü ülkeden profesyonel ve çok yetenekli müsizyenlerle tanışmak da çok güzeldi. Orada da tanışıp hala arkadaşlığımı sürdürdüğüm müsizyenler var.

Yurtdışında oldukça maliyetli ve spesifik bir eğitimden geçiyorsunuz. Bu süreçte ardınızda nasıl bir destek vardı? Herhangi bir fondan, burstan yararlandınız mı? 

Hayır. Herhangi bir fondan ya da burstan yararlanmadım. Bu süreçte bana ailem destek oldu.

Ama ülkemizde yurt dışında müzik eğitimi görmek isteyen, çok iyi okullara kabul alan ama burs ihtiyacında olan pek çok genç müzisyen var. Genç müzisyenlere daha çok destek olunması gerektiğini düşünüyorum.

Online yarışmalar mı sizi daha çok motive ediyor canlı yarışmalar mı? 

Sanırım canlı yarışmalar beni daha çok motive ediyor. Atmosferi daha keyifli ve heyecanlı oluyor. Ama online yarışmalara da katılması daha kolay ve pratik oluyor Çünkü seyahet etmenize gerek kalmadan video çekerek katılabiliyorsunuz.

Pandemi boyunca müziğe dair en çok neyi özlediniz? 

Konserlere gitmeyi, okulumda olmayı ve yüzyüze ders yapmayı çok özledim. Pandemi süreci boyunca eğitimimi online olarak İstanbul’dan sürdürüyorum halen.

Müzik terapistliği eğitimi alacaksınız. Bu konu neden ilginizi çekti? Müzikle ruhsal hastalıklar nasıl iyileştiriliyor?

Bence müziğin duygularımıza direkt etkisi var. Mutluyken ve mutsuzken dinlediğimiz müzikler birbirinden çok farklı oluyor ve aslında her dinlediğimiz müzik bizde farklı hisler ve duygular ortaya çıkarıyor. Ben kendim de duygularımı en iyi müzikle ifade edebildiğimi düşünüyorum. Çok utangaç bir insanımdır o yüzden müzikle kendimi ifade etmek benim için her zaman daha kolay. Pandemide müzik terapistliği eğitimi bulmak zor oldu ama şu an online olarak yürütülecek bir aylık bir  başlangıç kursuna katılacağım. Psikoloji alanı  zaten ilgimi çekiyordu. Bunun müzikle birleştiği bir alanı da olması daha çok ilgimi çekti.Ayrıca müzik terapistliği pek çok meslek dalıyla da beraber çalışabilecek bir alan. 

Bir yandan da sosyal sorumluluk projelerinizi sürdürüyorsunuz. Onlardan da biraz söz edebilir misiniz? 

Liseden beri sosyal sorumluluk projelerine aktif olarak katılıyorum. Nisan ayından beri Eda Kocatürk’ün kurduğu Her Mama Bir Nota projesinde gönüllü piyano eğitmenliği yapıyorum. Hayvanları çok seviyorum, evde de bir kedim var. Sokaktaki kedi ve köpekleri de küçüklüğümden beri beslerim ve yardım ederim. Bu projede öğrencilerden gelen ders ücretleri direkt olarak tüm Türkiye’deki sokak hayvanlarına mama ve tedavi yardımı olarak gidiyor. Bence harika bir proje.

Lisedeyken de okulumuzdaki öğrenciler tarafında kurulan Alp Şen İyilik projesinde gönüllüydüm. İlik bağışı için bilinçlendirme çalışmaları yapılıyordu ve Çapa’da bir ilik laboratuvarı açılışına da katkı sağlandı.

MBSR eğitiminin müzisyenlere katkısı nedir? Siz de sahnede stres yaşar mıydınız? Bunu nasıl yönetmeyi öğrendiniz? 

Evet ben sahnede ve sınavlarda çok stres yapan birisiyim yani hala biraz öyleyim… MBSR’a katılmadan önce aslında müsizyenliğime katkısı olabileceği aklıma gelmemişti.Ama epey bağlantılı olduklarını gördüm. Meditasyon yaparken pratik edilen “anda olmak” aslında performans sırasında da olmalı. O an çaldığım parçadan  sadece keyif almaya çalışmak  ve performansımın nasıl olduğu ve olacağıyla ilgili endişe etmemek aslında performansı epey iyileştiriyor.

Şan eğitimi size neler kattı? Şarkı söylemek hangi zamanlarda piyanoya ağır basıyor? 

Şu sıralar epeydir şarkı söylemiyorum. Ama şarkı söylemenin piyanoya epey katkısı var. Çaldığınız parçanın daha melodik ve güzel duyulmasını sağlıyor. Bize okulda da  her zaman bir şancı ile de eşlik çalışmamızı öneriyorlar çünkü müzikaliteyi  ve kulağı epey geliştiren bir şey. Bana genelde hep piyano ağır basıyor şarkı söylemeye kıyasla. 🙂

Piyano repertuarınızın olmazsa olmaz besteleri ve bestecileri kimler ve neden? 

Bence olmazsa olmaz besteci Bach. Bach’ın parçalarından pek çok şey öğrenebiliriz; hem teknik olarak hem müzikal olarak. Chopin de çok sevdiğim besteciler arasında.

Peki müzik tarihinde bir dönemde yaşama hakkınız olsa hangi dönemi seçerdiniz? 

Barok dönemde yaşamayı seçerdim. Bach’ı ve bestelerini çok seviyorum. Ayrıca o dönemde kiliselerde çalınan clavichord ve harpischord da tınısını çok sevdiğim enstrümanlar arasında.

Şu anda eğitiminize ve çalışmalarınıza nerede devam ediyorsunuz? 

Pandemi dolayısıyla İstanbul’dan online olarak eğitim gördüm bu sene ama Eylül ayında Londra’ya Trinity Laban’a geri dönmeyi umuyorum.

Peki Londra’da kalmayı düşünüyor musunuz? Yakın geleceğe dair planlarınız, hayalleriniz nedir?

Henüz buna net bir cevabım yok. Okulumun bitmesine 3 sene var ve pek çok şey bu sürede değişebilir. Ama karşılaştırma yapacak olursak sanata ve müziğe verilen değer, eğitim ve iş olanakları açısından İngiltere’de kalmak tabiiki ağır basıyor… Lisanstan sonra İngiltere ya da Almanya’da  müzik terapistliği yüksek lisans yapma gibi bir planım var şu günlerde. Ayrıca İngiltere’de 3 senelik Alexandre Technique eğitmenliği eğitimi veren okullar var. Gelecek senelerde bu eğitimi almayı da düşünüyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s