Canlı derste, TV izlerken veya otomobille bir yerden bir yere giderken farkında olmadan parmaklarını oynayarak piyano çalışmaya devam eden Sarper, bir hedefin peşinden ilerleyerek, zaman zaman çocukluğundan da büyük bir özveri gösterip çaba sarf eden bir çocuk piyanist. Öğretmeni Natalya Doğan’ın “pırlanta gibi bir müzisyen yetiştiriyorum, mutlaka tanımalısınız” cümlesinden sonra tanıştığım ve “iyi ki” dediğim Sarper’in ismini önümüzdeki dönemde müzik dünyasında sıklıkla duyacağız.

Annesinin ifadeleriyle “yapısı gereği uğraşısını en iyi şekilde yapmak istediği için piyano çalışırken zorlandığında, düşündüğü gibi olmadığında hırslandığı zamanlar da oluyor”. Dolayısıyla Sarper’in piyano çalmasını ona bir zorunluluk veya sorumluluk olarak yüklemekten kaçınan ebeveynleri, çok doğru bir tercih yaparak, piyanoyu onun için bir mutluluk ve huzur aracı olarak kurgulamışlar. Bunun sonucunda da Sarper için piyano mutluluk demek. Müzikten, piyanodan bahsederken bile gözlerinin içinin parıldaması işte bundan. Bu alanda kendi kriterlerine göre mükemmeliyete yaklaştığı zaman ise, bağlama çalmayı öğrenmek istiyor.

Piyano sevgisi arkadaş çevresine de ilham kaynağı olan, birçok arkadaşını piyano çalmaya yönelten küçük piyanist Serper, Florida Keys Online International Music Competition ve South Florida International Piano Competition yarışmalarının ikisinde de 3.lük ödülü aldı.

Peki yetenek mi çalışkanlık mı? Sarper bu dengeyi çok güzel özetliyor: “İkisi de çok önemli. Yeteneğin var ama çalışmıyorsun, o zaman yetenek hiçbir işe yaramaz. Çalışıyorsun ama yeteneğin yok o zaman da hiçbir işe yaramaz” diyor ve aslında hepimize de hayatın farklı alanları için bir ipucu vermiş oluyor.

“Yorgunken bile piyano çalarım. Televizyon izlemek isterken bile piyano çalarım” diyen bu tutkulu piyanistimizi yakından tanıyalım:

Müzikle ilk tanışıklığını anlatır mısın? O günden bu zamana kadar piyanist olma yolculuğunda hangi önemli adımları attın? 

Piyanist olma yolculuğumda piyano ilk başta değişik gelmişti. Enstrüman olduğunu anlamamıştım. Enstrümanları hep gitar falan zannediyordum.  

Önemli adım olarak mesela piyanoyu sadece çalmak için değil hissederek çalmak gerektiğini öğrendim.

Bu başarıları, çok değerli bir müzik öğretmeninin yönlendirmesiyle de elde ettin. Öğretmenin Natalya Doğan’ın sana verdiği öğütler arasında aklından hiç çıkarmadıkların hangileri? 

Öğretmenimin bana verdiği ve aklımdan çıkarmadığım öğüt: Önce ayrı el ile çal sonra iki el ile birleştir, yani bölüm bölüm ayrı el ile çal sonra iki el ile birleştir, demesidir.

Katıldığın yarışmalardan ve derecelerinden de biraz bahseder misin? 

Florida Keys Online International Music Competition ve South Florida International Piano Competition yarışmalarının ikisinde de 3. Oldum.

Yarışmalara katılmak sana neler kazandırdı? Öncesinde nasıl bir hazırlık sürecinden geçtin? 

Yarışmalara katılmak bana özgüven ve saygı kazandırdı. Öncesinde de pandemi olduğu için zor dönemlerden geçtim. Stresli çalıştım, yanlış çalıyordum o yüzden hep baştan çalmak zorunda kalıyordum. 

Piyano senin hayatında nasıl bir yere ve önceliğe sahip? 

Piyano benim hayatımda güzel bir yere sahip. Piyano olmasaydı hayatımda sıkılırdım ve boşluk olurdu.

Pandemide tüm çocuklar gibi sen de birçok zorluk çekmişsindir. Ama bu dönemde ayrıca online yarışmalara katıldın. Seni canlı yarışmalar mı online yarışmalar mı daha çok motive ediyor? 

Ben daha önce hiç canlı yarışmaya katılmadım, festivallere katıldım. Ama canlı yarışmaların festivaller gibi güzel olacağını düşünüyorum çünkü alkışlar var orada da.

Zamanda geriye yolculuk yapma şansın olsa, hangi besteciyle tanışır ve ona ne derdin / ne sorardın? 

Zamanda geriye gitme şansım olsa Mozart’a giderdim, Bach’a giderdim. Mozart’a “Türk Marşı’nı nasıl yaptın, neden Türkler için böyle bir beste yaptın?” derdim. Bach’a da “Bestelerini yaparken değişik sembolleri düşünerek mi kullandın?” diye sorardım.

Sence müzikte yetenek mi daha önemli çalışmak mı? 

İkisi de çok önemli. Yeteneğin var ama çalışmıyorsun, o zaman yetenek hiçbir işe yaramaz. Çalışıyorsun ama yeteneğin yok o zaman da hiçbir işe yaramaz.

İleride piyanonu çalmak istediğin çok “sıradışı” bir yer var mı? 

Var, Everest Dağı. Çünkü karlı ortamda çalmak değişik olurdu.

Eserlerini çalmayı en çok sevdiğin besteci hangisi? 

Bach. Çünkü ben seri parçaları severim. Onun parçaları da çok hızlı.

Peki Türk ve yabancı piyanistler arasında en çok beğendiklerin hangileri? 

Fazıl Say ve Gülsin Onay.  Gülsin Onay’ın arkadaşı piyanist Gülfam Göknar’ı da unutmamak gerek. 

Geleceğe dair hayallerin nedir? 

Geleceğe dair hayallerim, konser piyanisti olmak ve piyano dersleri verebilmek.

Pandemi öncesinde klasik müzik konserlerini izler miydin? Sahnede kendini hayal ettiğin olur muydu? 

Televizyondan izlemiştim. Bursa’da festivalde Gülsin Onay’ın piyano dinletisini dinlemiştim. Ve evet hayal etmiştim kendimi (sahnede).

İleride konservatuara gitme hedefin var mı? 

Şimdilik yok. Çünkü Natali Öğretmenimden ders alıyorum, ne gerek var?

Günde kaç saat piyano çalışırsın? Bu esnada nasıl özverilerde bulunursun? 

Günde 1 saat piyano çalışırım. Yorgunken bile piyano çalarım. Televizyon izlemek isterken bile piyano çalarım.

Çevrendeki arkadaşlarını da piyanoya başlamaları konusunda motive ettin mi? 

Okuldayken neredeyse sınıfın yarısı (piyano) çalmaya başladı ama mahallede (piyanoya başlayan arkadaşım) yok.

Kendi bestelerin de var mı? 

Pandemi yokken, eskiden, çok mini minnacık bir tane parça uydurmuştum. (Tekrar yapmayı) düşünmüyorum.

Duygularını konuşarak mı, yazarak mı, piyano çalarak mı daha iyi ifade ediyorsun? 

Piyano çalarak. Çünkü o kadar duygusal parçalar var ki, onları çalınca kendimi ifade etmiş sayıyorum.