Alto flüde gönlünü kaptıran başarılı flüt sanatçısı Ayşen Bulut: “Flütte başarının formülü kendine özgü bir ton, analitik zeka, sağlıklı bir duruş ve nefes”

Ayşen Bulut, 1984 yılında Lüleburgaz’da doğdu. Flüt eğitimine 1998 yılında İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladı, fakat bitirmedi. İki yıl sonra, 2000 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’ na, Prof. Ayla Uludere’nin flüt sınıfına kabul edildi ve konservatuvara geçiş yaptı.

2004 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Anasanat Dalı, Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Flüt Sanat Dalı Lise devresinden mezun oldu.  

2008 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Anasanat Dalı, Üfleme ve Vurma Çalgılar Flüt Sanat Dalı Lisans programından mezun oldu. 

Aynı yıl Yüksek Lisans programına kabul edildi ve 2010 yılında da MSGSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Anasanat Dalı Üfleme ve Vurma Çalgılar Yüksek Lisans programından mezun oldu. 

L. Oşavkova, V. Bottazzini, A. Still, H. Straubb, E. Gallante, G. Spasov, P. Berteletti, R. Travisiani, J. De Arruda Campos, S. Kumru Pensel, P. Bernold, M. Larrieu, M. Möller, ve P. Gallios gibi birçok flütist ile çalışma fırsatı buldu. 

2008 yılında mezuniyet konseri adı altında İTÜ Maçka Kampüsü Amfisi’nde Şef Erdem Çöloğlu yönetiminde MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Orkestrası ile F. Doppler’in İki Flüt Konçertosu’nu Sıla Gerbağa ile seslendirdi. 

2003 – 2010 yılları arasında Novavon Flute Quartet ile, yurt içi ve yurt dışında birçok salonda oda müziği konserlerinde yer aldı.

Fransa’da 2010 yılında düzenlenen “Internationale de Flute de Nice” festivalinde ve İstanbul’da düzenlenen “Bosch Genç Klasikçiler Festivali” nde yer aldı. 

Aynı yıl Macaristan’nın Budapeşte kentinde düzenlenen “Yarım Ay Türk Festivali” ne davet edildi. 

2012 yılında Salzburg Başkonsolosluğu tarafından gerçeklerştirilen, Türkiye ile Avusturya arasında imzalanan “İş Gücü Anlaşması’nın 50. Yıldönümü” şerefine Piyanist Güldiyar Tanrıdağlı ve Sıla Gerbağa ile oluşturdukları iki flüt & piyanolu trio ile Mozarteum Üniversitesi, Salzburg Üniversitesi ve Bregenz’de konserler verdiler.  

2014 yılında Kosova’da düzenlenen Flüt festivaline davet edildi ve Ayla Uludere ve L.Osavkova ile beraber konser verdi.

2016 yılında kurulan İstanbul Flüt Topluluğu ile yurtiçi ve yurtdışında birçok konserde yer aldı.

2018 tarihinde ABD Washington’da gerçekleşmiş The International Low Flutes Festivale’de, 2019 tarihinde Bulgaristan / Sofya’da, 2019 tarihinde Polonya / Poznan’da, 2019 tarihinde Hollanda 14. Adams International Flute Festivale’de, 2019 tarihinde AİMA 6. Müzik Festivalinde İstanbul Flüt Topluluğu ile konserler verdi.

30 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanan Piyanist Güldiyar Tanrıdağlı’nın albümü “Mülhem” de iki türküde, Alto Flüt ile yer aldı.

23 Ekim 2020 tarihinde Piyanist Güldiyar Tanrıdağlı ile kaydettikleri; “Music for Alto Flute and Piano” adlı ilk albümü tüm dijital platformlarda yayımlandı.

2009 – 2012 yılları arasında, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’inde flüt dersleri verdi. 

2012 – 2017 yılları arasında FMV Işık Okulları Nişantaşı Kampüsü’nde Flüt Usta öğreticisi olarak görev aldı. 

2017- 2018 yılları arasında İstanbul Şehir Tiyatrolarında müzisyen olarak görev aldı.

2009 yılında Öğretim Üyesi olarak ders vermeye başladığı MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndaki görevi, 2018 yılından bu yana Öğretim Görevlisi olarak devam ediyor.

Müzik kariyerinin her aşamasında müthiş bir sıçramayla hep kendini aşmış, enstrümanıyla yakaladığı ahengi kararlı bir üretim ve çevresindeki gençleri yetiştirme azmiyle birleştirmiş bir müzisyen Ayşen Bulut. Kendisini size tanıtmak için can atıyorum:

Sevgili Ayşen hanım, flüt eğitimine 14 yaşında başlamışsınız. Peki, nasıl karar verdiniz?  

Her şey sevgili babamın beni yönlendirmesi ve müziğe olan ilgimi farketmesiyle başladı, sonra da yetenek sınavına hazırlık,.. Bir babanın çocuklarına “istersen eğer böyle bir yol da var” demesi, seçenek sunup, tercih yapabileceklerini söylemesi bence çok önemli, çok kıymetli. Babam ve annem sınıf öğretmeniydi, babam ayrıca müzik derslerine de girerdi,.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda Öğretim Görevlisi olarak görev yapıyorsunuz. Aynı zamanda yeni nesil müzisyenlerin de eğitiminde önemli bir katkınız var. Kendi döneminizle kıyasladığınızda hangi özellikler dikkatinizi çekiyor öğrencilerinizde? Öğrencilerinizin ideallerinde ortak noktalar var mı?

2010 yılında yüksek lisanstan mezun olduğum yıldan beri ders veriyorum. Öğretmeyi çok seviyorum, ailemin de öğretmen olmasının katkısı büyük. Genç nesil çok yetenekli, bilgiye ulaşma imkanları eskiye nazaran çok daha kolay. Ama çok tez canlılar, sabırsızlar 🙂 Bilgiye kolay ve hızlıca ulaşınca, daldan dala atlıyorlar,. Gerektiği zaman çıkarıp onu kullanmayı bile unutuyorlar. Sosyal medyada tükettikleri vakit, dikkat dağınıklığı, odaklanamama gibi sonuçları da doğurabiliyor.

Ortak idealleri ise; özgürce konser vermek, sahnede olmak, ve lisansta yurt dışında eğitimlerine devam edebilmek diyebilirim.

Bir flütist için sizce başarının “altın formülü” nedir?

Tarifi; kendine özgü bir ton, analitik zeka, sağlıklı bir duruş ve nefes, bir de tabii olmazsa olmaz sabır ve sevgi ile harmanlanmış bir formül olurdu 🙂

Peki neden alto flüt? Onu sizin açınızdan ayrıcalıklı kılan ne oldu?

Alto flütü, ilk defa lisansta öğrenci iken çok severek çalmaya başlamıştım. Sesi, tınısı flüte göre daha koyu, geniş ve oturaklıydı. Tam olarak “tahta üflemeli tınısını” hakkıyla veriyor oluşu, giderek daha çok içime işlemeye başladı diyebilirim ve yavaş yavaş her yerde alto flüt çalıyor olarak buldum kendimi.

“Music For Alto Flute & Piano” albümünüz Türkiye’de ilk mi? Hangi bestecilere yer verdiniz?  

Türkiye’de evet ilk ve aslında dünyada da ilk diyebilirim.. Çünkü albümdeki eserlerin ortak özelliği hem ilk kez alto flütle çalınıyor olmaları, hem de yapılan ilk alto flüt albümü olması. Proje müzisyen dostum Güldiyar Tanrıdağlı ile beraber çalarken gelişti. Albümde yer verdiğimiz besteciler ise; E. Zeki Ün, S. Rachmaninoff, P. I. Tchaikovsky, G. Faure, A. Dvorak, P. Gaubert, C. Debussy, M. Ravel ve R. Schumann.

Albümü nerede kaydettiniz ve ne zaman yayınlandı?

Hayyam Stüdyoları’nda kaydettik. 23 Ekim 2020 de Tanrıdağlı Müzik Yapım’dan çıktı.

Birçok değerli flütist ile çalışma fırsatınız oldu. Şimdi zor bir tercihte bulunmanızı isteyeceğim sizden. İçlerinden, sizin daha sonraki tekniğiniz üzerinde en çok etki doğuran hangisi / hangileri oldu?

Cevap vermek gerçekten zor, hepsinin birbirinden farklı bir sürü olumlu etkileri oldu tabii. Yeri geliyor öğrencilerle ders yapmalarını izlemek ilham oluyor, mesela P. Bernold, Sibel K. Pensel gibi,. Yeri geliyor sadece canlı performanslarını dinleyebilmiş olmak bile şanslı hissettiriyor, M. Larrieu, E. Pahud gibi..

Tabi sevgili hocam Prof. Ayla Uludere’ye, özellikle teşekkürler, emekleri çok büyük.

Çok fazla orkestra ve oda müziği konseri deneyiminiz var. Peki şu an devam eden bir oda müziği grubunuz var mı?

Evet var, İstanbul Flüt Topluluğu, orada da alto flüt çalıyorum, flüt ailesindeki tüm flütleri bu grup bünyesinde barındırıyor; pikolo, flüt, alto flüt, bas flüt ve kontrbas flüt. 2016 yılında 3 farklı üniversitenin akademisyenleri tarafından kuruldu. Yurt içinde ve yurt dışında bir çok konser gerçekleştirdik. Özellikle yurt dışındaki konserlerde, türk bestecilerinin eserlerine gösterilen ilgi gerçekten çok büyük. Bu arada 26 Ocakta, saat: 20.00’de,  Yeldeğirmeni Sanat’tayız, tüm müzik severleri bekleriz,..

Siz başka hangi flüt türlerini çalıyorsunuz?

Flüt ve pikolo çalıyorum.

Alto flüt ile birlikte genellikle eşlikçi olarak piyanoyu tercih etmişsiniz. Bu bilinçli bir tercih mi oldu? Flütün yanına en çok piyanoyu mu yakıştırırsınız?

Tek sesli bir enstrümanın yanına, piyano gibi çok sesli bir enstrüman gelince, elbette öncelikle tamamlanıyor. Ama alto flüt&piyano uyumuna gelirsek sanırım öncelikle; sevgili Güldiyar ile çocukluktan bu yana arkadaş olup, beraber çalmak, keyif almak, çalarken özgürleşebilmek gibi bir çok faktörde etken oldu. Bunun yanında flüt&gitar yada flüt&arp repertuvarı da çaldım, hepsi bence gayet uyumlu.

Repertuvarınızda anonim türkülerin de olduğunu görüyorum. Sizce alto flüt farklı müzik türlerinde yeterince kullanılıyor mu?

Dünyada orkestralarda veya flüt toplulukları dışında pek göremiyoruz, çağdaş müzik türlerinde nadiren solo olarak eserler var elbette. Ama solist olarak kendine pek yer edinebildiği söylenemez. Biz de buna karşılık “neden olmasın?” diye yola çıktık zaten. Türkülere veya caz müziğe de gayet yakıştığını düşünüyorum. Güldiyar Tanrıdağlı’nın “Mülhem” albümünde de iki anonim türküde alto flüt ile eşlik ettim.

Son olarak, yakın dönem projelerinizi öğrenmek isterim.

Konserlere devam edeceğim, kafamda yapmak istediğim birkaç şey var. Albümün devamı olarak yeni bir şeyler gelebilir. Bakalım.

Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s