İstanbul’da doğan Gamze Erengönül, keman eğitimine küçük yaşlarda başladı. Çalışmalarına günümüze kadar babası Prof. Zeynur Erengönül ile devam etti. 2007 yılında Mimar  Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girdi ve 2009 yılında Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na geçti. Lisans devresinde üç sınıf atlayan Gamze Erengönül, 2012 yılında lisans bölümünden okul birincisi olarak, 2013’te yüksek lisans bölümünden pekiyi dereceyle mezun oldu.

Solistik kariyerine 11 yaşında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde çalarak başlayan genç sanatçı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Milli Reasürans Oda Orkestrası, İstanbul Oda Orkestrası, Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası, İstanbul Sinfonietta, Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası, Camerata Saygun Oda Orkestrası, Dokuz Eylül Senfoni Orkestrası eşliğinde konserler verdi.

Sanatçının, ülkemizin önde gelen şefleriyle verdiği konserleri basında övgüyle yer aldı.

2015 yılında Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Ulusal Keman Yarışması’nda birincilik ödülünü kazanan sanatçı Gürer Aykal yönetiminde İstanbul Sinfonietta Orkestrası eşliğinde Süreyya Operası konser salonunda çaldı, aynı zamanda jüri özel ödülünü de alarak 44. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nde İstanbul Oda Orkestrası eşliğinde solist olarak konser verdi.

2016 yılında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın Ulusal Genç Yetenekler Yarışması’na katılan Erengönül, İDSO eşliğinde solist olarak çalma hakkını elde etti.

Lukas David, Bernard Hartog, Schlomo Mintz, Alexandru Gavrilovici, Yair Kless, Andrej Bielow ile çalışmalar gerçekleştirdi.

İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin ve Bulgaristan’ın önemli konser merkezlerinde solo ve oda müziği konserleri veren sanatçı, 2017 yılında İş Sanat tarafından düzenlenen “Parlayan Yıldızlar” solistik seçmesi yarışmasında ikincilik ödülünü kazandı. Bunun sonucunda Milli Reasürans ve İş Sanat konser salonlarında solo resitaller verdi. Aynı yıl Aydın Doğan Ödül Töreni’ nin açılışında solo resital verdi.

Sanatçı, Süreyya Operası, Akbank Sanat, İş Sanat ve Milli Reasürans konser salonları, Caddebostan Kültür Merkezi, Yeldeğirmeni Sanat, Mozarthause, İzmir Sabancı Kültür Merkezi başta olmak üzere ülkemizin önde gelen müzik merkezlerinde resital, oda müziği ve konser faaliyetlerinde bulundu.

Erengönül, 2018 yılının Kasım ayında gerçekleşen İş Sanat Sezon Açılış Konseri’nde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile solist olarak sahne aldı.

Sanatçı, 2021 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndaki sanatta yeterlik eğitimini tamamlamış olup halen aynı kurumda  araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.

Erengönül’ün yakın dönemdeki ilk konseri ise 22 0cak 2022 tarihinde Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek ve bu konserde unutulmayan film müziklerini orkestra eşliğinde seslendirecek. Kendisini tanımaya ne dersiniz?

Sevgili Gamze hanım, keman eğitiminize küçük yaşta başladınız ve babanızın da müzisyen olması sanırım gelişiminizde önemli bir etki doğurdu. Müziğe olan yeteneğiniz ve ilginiz nasıl ortaya çıkmıştı peki?

Ben doğduğumdan beri müzik hep evimizin içindeydi. Babam Prof. Zeynur Erengönül, öğretmenliğinin yanısıra İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda keman sanatçısıydı. Dolayısıyla evde sürekli  keman çalışırdı ve ben de onu dinleyerek, kemanından çıkarttığı melodilere hayran olarak büyüdüm. Aslında ailem benim piyano çalmamı istemişti, fakat benim hayalimde her zaman o küçük yaşlarda bile keman vardı. 7 yaşında babamla ilk derslerimize başladık ve zorlu serüvenimiz de böylece başlamış oldu. Kendisi büyük sabır ve özveriyle yıllarca nota nota, ilmek ilmek işledi tüm müziğimi.. Arşemi tellere sürttüğüm andan itibaren hala ilk günkü heyecanım ve mutluluğum hiç eksilmeden hatta artarak devam ediyor.

Önce Mimar Sinan, ardından Mersin Üniversitesi’nde Konservatuar eğitimi size neler kazandırdı?

Şöyle ki 7 yaşımdan yüksek lisans mezuniyetime kadar tek bir keman öğretmeni ile çalıştım. Babam Prof. Zeynur Erengönül ile.. Çok sevgili babam.. Evde 24 saat sizin için hazır bir müzik öğretmeni olduğunu düşünün. Aklınıza müzikle ilgili bir şey takıldığında, yataktan kalkıp sorduğunuzda anında doğru yanıt alabildiğiniz biri.. Aynı zamanda okul dışında da, her zaman sizin için hazır olan bir konser dinleyicisi.. Bunlar için kendisinin emeklerini hiçbir zaman ödeyemem.. 

Ancak MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın benim için her zaman çok özel bir yeri vardır. Rahmetli büyük halam sürrealist ressam Sabiha Erengönül bu kurumdan mezun olmuş, babam da aynı kurumda çok uzun süre akademisyenlik yaptı. Benim de onlardan sonra bu kurumda akademisyen olmam hayattaki en büyük sevincimdir.

Öğrencilik yıllarınızda hep artan bir başarı profili görüyorum. Sizce başarı ne demek Gamze hanım?

Çok teşekkür ederim. Başarı bana göre  insanın, yeteneği olan ve  severek yaptığı bir işe verdiği üstün emek sonucunda ortaya çıkan bir mutlu olma halidir. Yarışmalar, konserler.. Bunların çoğu zorluklarla karşılaşmadan, tökezlemeden öğrenilemeyecek şeyler. Sanırım, sizi her ayağınız takıldığında tekrar kaldıran, bir duvarla karşılaştığınızda onu aşmanızı sağlayan şey ise yaptığınız işe duyduğunuz tutku ve sevgi oluyor. Bu da başarıyı getiren en önemli neden bence.

Solistlik kariyerinize nasıl başladınız? İlk sahneye çıktığınızda duygularınızı anımsıyor musunuz?

Büyük çaptaki ilk konserimi 11 yaşında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde W. A. Mozart’ın Sol Majör Keman Konçertosu’nu çalarak verdim. Konser AKM’nin büyük salonunda gerçekleşti. Düşünün; henüz kemana başlayalı sadece birkaç yıl olmuş, daha önce de o kadar büyük bir sahnede konser vermemiştim. Küçücük boyumla arkamda senfonik bir orkestra olup, ışıklar bana vurduğunda tüm eseri ezbere çalacaktım. Bu tabi ki o yaştaki bir çocuk için büyük bir sorumluluk. Sahneye çıkmadan kuliste kendimi hatırlıyorum. İçimde büyük bir heyecan vardı. Ancak korku yoktu. Orkestra şefi o kadar güler yüzlü ve benimle tatlı konuşan biriydi ki hep onunla çalmak istiyordum. O gün de bir an önce çalmak istediğimi hatırlıyorum. Çok sabırsızlanmıştım. Orkestra sanatçılarının güler yüzü ve şefimin de motivasyonu ile çok güzel bir konser gerçekleştirdik.  Hafızamda çok güzel bir anıdır.

Peki daha sonraki yıllarda sahneye çıkarken size uğur getiren ritüelleriniz oldu mu?

Ben çok fazla uğura inanan bir insan değilim aslında. Yeteneğiniz varsa ve enstrümanınızla yeterli çalışmayı yapıyorsanız konserin kötü geçmesi pek de mümkün olmuyor.

Ülkemizin önde gelen şefleriyle konserler verdiniz. İçlerinden en unutulmaz olanları hangileriydi?

Ionescu Galați benim en severek çalıştığım şefler arasındadır. Şakacı kişiliği, hatta komikliği aynı zamanda bagetine hakimliği beni hep sevgiyle derinden etkilemiştir.

2017 yılında İş Sanat’ın Parlayan Yıldızlar’ından biri oldunuz. İş Bankası ve benzeri kurumların müzisyenlere verdiği destek müzik dünyasında nasıl yankı buluyor ve bu destekler sizce hangi açılardan önemli?

İş Sanat kuruluşuna sizin vesilenizle sevgilerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kişisel bir şükran değil çünkü bu değerli kurum sadece bana değil uzun yıllardan beri tüm gençlerimize, özellikle konser olanaklarıyla büyük destek olmaktadır. Ben de bu vesileyle İş Sanat’ın 2018 yılı konser sezonu açılışını Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde solist olarak İş Sanat konser salonunda gerçekleştirdim. Bu konserler, müzik dünyasında tanınmanıza, sahne deneyiminizi geliştirmenize ve konser salonlarının kapılarının size açılmasına yardımcı olabiliyor.

Çok fazla konser mekanında yer aldınız. Şu ana kadar mimarisi ve dinleyici kitlesiyle sizin açınızdan en unutulmaz konser salonu hangisi oldu?

2015 yılında Süreyya Operası Ulusal Keman Yarışması’nda birincilik ödülünü kazandım. Bu vesileyle yarışma için özel olarak kurulan orkestra eşliğinde solist olarak konser verdim. Daha sonra ödül konseri olarak da Süreyya Operası konser salonunda resital verdim. Bu güzel anılarımdan dolayı salona karşı bir sempatim vardır. Aynı zamanda İş Sanat Konser Salonu da akustik olarak benim zevkle çaldığım salonlar arasındadır.

Küçük yaştan itibaren müzik sektöründe yer alan biri olarak sizce genç müzisyenlerin yetkililerden öncelikli olarak üç beklentisi nedir?

1. Konser olanaklarının gençler için daha çok artması.
2. Konser programlarında gençlerin çalmak istediği eserlere öncelik verilmesi.
3. Her konservatuvarda bir adet en az 300 kişilik bir konser salonu olması.

Ocak ayında unutulmayan film müziklerini orkestra eşliğinde seslendireceksiniz. Sizin için unutulmaz üç film müziği hangisi?

Bu konser, benim uzun zamandır gerçekleştirmek  istediğim bir projeydi. Neredeyse çocukluk dönemimden günümüze kadar hayranı olduğum, bana göre en güzel film müziklerini en sevdiğim müzisyen arkadaşlarımla birlikte büyük bir coşku ve mutlulukla seslendireceğimize inanıyorum. Etkinlik, sadece bir konser değil çeşitli ışık ve barkovizyon gösterimleriyle güçlendirilmiş, konser-şov havasında bir proje olacak. Büyük sabırsızlıkla 22 Ocak’ın gelmesini bekliyorum ve çalışıyorum.  The Godfather, Titanic ve Schindler’s List konserde çalacağım en sevdiğim film müziklerinden üçüdür.

Keman repertuarının sizce gelmiş geçmiş en “muhteşem” üç konçertosu hangisi?

Ben her zaman müzikte Romantik Dönem’e özellikle hayran olan bir sanatçıyım. Konser programlarımda da ağırlıklı olarak bu döneme yer veriyorum. En sevdiğim konçertolar P. I. Tchaikovsky, J. Brahms ve J. Sibelius’tur.

Sahnede solo keman çalarken neler hissediyor, neler düşünüyorsunuz?

Sahnede çalmaya başladığım andan itibaren tüm heyecanım gidiyor ve telleri kemanın değil de yüreğimin üzerinden çekiyormuş gibi hissediyorum. Gerçekten beni müzikal olarak yönlendiren şey öğrendiğim teknik becerilerim değil kalbim oluyor. Çalışmalarım sırasında yapmadığım nüansları ve daha birçok şeyi adeta büyülenmişçesine o an ilk defa yapabiliyorum. Çaldığım eseri nota olarak değil, çok sevdiğim biriyle konuşuyormuşum, dertleşiyormuşum hatta eğleniyormuşum gibi düşünüyorum.

Şu ana kadar keman çaldığınız en sıradışı mekan hangisi oldu?

Sosyal medyadan yayınladığım ilk parçalarda kendimi çok garip hissediyordum. Karşınızda insan yok, mekan yok ama milyonlara belki de milyarlara ulaşıyorsunuz. Bu bana mekan olarak özellikle ilk zamanlarda oldukça garip gelmiştir.

Sosyal medyada paylaştığınız videolarda hep güler yüzünüzle parçaları seslendiriyorsunuz. Sizi takip ettikten sonra keman çalmaya başlayan, klasik müziği seven takipçileriniz oldu mu? Nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?

Keman çalmayı gerçekten çok seviyorum. Çalarken kendimi çok mutlu hissediyorum. Yaptığım işin aynı zamanda görselliğe de hitap ettiğini düşünüyorum. Çünkü, çok sayıda insanın karşısına çıkıyorsunuz. Dinleyicilerin konser sonrası akıllarında hem güzel bir müzik hem de güzel bir sahne kalmalı. Bu nedenle acı çeken bir ifadeyle çalmanın, benim motivasyonumu düşüreceğini inanıyorum.

Beni sosyal medyadan takip ettikten sonra kemana başlayan, klasik müziği daha önceden  dinlememiş olmasına rağmen bu müziğe hayran olan birçok takipçim var. Hepsine çok teşekkür ederim. Bunu, farklı meslek gruplarından her gün tarafıma gelen güzel mesajlardan anlayabiliyorum.

Geleceğe dair hayalleriniz nedir Gamze hanım?

Solistlik hayallerimin yanısıra en büyük hayallerimden biri sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktır. Bunu geçen ay ziyaret ederek yaşları 6 ila 10 arasında değişen çocukların olduğu bir çocuk esirgeme kurumunda yaptığım kulak sınavı sonucunda tespit ettiğim 6 çocuk ile başlattım. Onları klasik müzik sayesinde topluma kazandırabilmek şu anki en büyük amacım. Bu çocukların sayısını arttırmak için çalışmalarım devam edecek.  

Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler.

Güzel sorularınız için ben teşekkür ederim.