
Bu kez sahneyi Berkay Bayram’a bırakmak istiyorum. Çünkü kendisini o kadar içten anlatmış ki, araya ben girip bu büyülü anı bozmak istemedim. Ama onu tanımazsanız inanın çok şey kaçırırsınız… Evet seni dinliyoruz ve iyi ki piyanistliğe bu denli kalbini ve bilgisayar yeteneğini koymuşsun Berkay…
“4 Şubat 2002 tarihinde doğdum. Müzik hayatım 10 yaşımda başladı. 4. sınıftayken müzik öğretmenimiz bütün sınıfın melodika veya bir flüt almasını istemişti, ben melodikayı tercih etmiştim. O günden itibaren melodikanın tuşlarına basmak, hocamızın öğrettiği küçük melodileri çalmak benim için çok zevkli bir aktivite olmuştu, bu durum birkaç yıl boyunca böyle devam etti. İnternetten videolar izleyip kendi kendime melodikayla mozartın eserlerini çalmaya çalışıyordum. Babam bu şekilde bazı melodileri çalabildiğimi fark ettiğinde 2. el 60 tuşlu bir org satın aldı ve bu benim için büyük bir imkan oldu. Beni müzik eğitimi açısından yönlendiren birisi olmadı fakat internetten araştırarak birçok şeyi öğrendim. Anadolu lisesine geçtikten sonra annem taksitle bir elektronik piyano satın aldı, daha sonra yaklaşık 1 yıl bir sanat akademisinden piyano dersi aldım, fakat fiyatlar pahalı gelmeye başlayınca oradan ayrılmak zorunda kaldım. Lise son sınıftayken müzik öğretmenim Ankara’da okullar arası bir müzik yarışması olduğunu söyleyince yarışmaya hazırlanmaya başladım, Chopin’in Waltz in A minor eseri bana bu yarışmada Ankara 1.liği getirdi.
Hayatım boyunca bilgisayarla çok haşır neşir olan birisiyim, bilgisayar oyunları oynardım genellikle. Lisede kendim bir bilgisayar topladım. Gün geçtikçe de müziğe olan sevgim ve bilgisayar ile nasıl bir şeyler yapabilirim diye kurcalamaya başladım, video tasarımı-düzenlemesiyle ilgili bir şeyler öğrendim ve hala öğrenmeye çalışıyorum. Mix-Mastering, ses tasarımı üzerine yeni şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Küçük bir oda stüdyosu kurup kendi kayıtlarımı yapmaya başladım. Günümüzdeki sanatçıların eserlerini, bazı film müziklerini çalmak hoşuma gidiyor. Ama en çok klasik batı müziği eserlerini çalmaktan zevk alıyorum. Kendimce Senfonik besteler, orkestrasyonlar yazmaya çalışıyorum. Yaptığım kayıtları çeşitli dijital platformlarda paylaşmaya çalışıyorum, pazarlama üzerine sürekli kafa yoruyorum. Bugün Spotify platformunda yaklaşık aylık 40.000 den fazla dinleyicim var, hepsine çok şey borçluyum insanları sanatla buluşturmak, müziği insanlara sunmak beni çok onurlandırıyor.
Bazı kayıtlarımı tekrardan Sercan Peşan’la birlikte Piyano ve Ney eşliğinde icra ettik. Spotifyda birlikte ilk yayınladığımız eser Erik Satie’nin Gnossienne No. 1 Eseri. Bu eser Spotifyda yayınlandıktan sonra, içinde Deutsche Grammophon, Warner Classics, Sony music, Naxos vb. gibi plak şirketlerinin de bulunduğu “Haftalık Klasikler” listesine girmişti ve bizi çok onurlandırmıştı.
Ayrıca Satranç oynamayı da çok fazla seviyorum. Her gün mutlaka internetten birkaç satranç oyunu oynarım. Çok başarılı bir satranç kariyerim olmasa da imkanım oldukça federasyonların turnuva ilanlarını takip edip resmi turnuvalara katılmaya çalışıyorum. Daha önce Ankara’da düzenlenen bir satranç turnuvasında Ankara 3. sü olmuştum.
Bugün İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Müzik bölümü okuyorum.”
Peki o zaman sorulara geçelim mi? Haydi bu genç ve başarılı piyanistimizi tanımaya…
Merhaba Berkay bey. Melodikayla başlayan bir müzik serüveniniz var. Biraz anlatır mısınız, bu tutku nasıl doğdu? Sanırım aileniz hep size inandı ve destekledi ki bu en önemli motivasyon kaynaklarından biri…

2011
Merhaba Menekşe hanım, görmüş olduğunuz melodikaya gerçekten çok şey borçluyum. Daha önceden duymuş olduğumuz herhangi melodileri yeniden dinleyerek, defalarca çalmaya çalışıp ve en sonunda da öğrenip çalabilmek gerçekten zamanla artan bir tutkuya dönüştü. O zamanlarda internetten Mozart’ın “Eine kleine Nachtmusik” eserini dinleyip hangi notalara basıldığını videolardan kopya çekerek bir kısmını çalmayı öğrenmiştim. O an onu çalabilmek büyük bir zevk verdiği için sürekli bıkana kadar aynı şeyi çalıyordum. Daha sonra Türk Marşı, Fur Elise, popüler türkülerimiz gibi bilindik şeyleri de aynı yöntemle öğrenip evde sürekli çalıyordum. Bu durumu gören babam artık bir klavyeye geçmem gerektiğini düşünüp elektrikli 60 tuşlu bir klavye satın aldı. Benim için bu büyük gelişme sayesinde artık bildiğim şeyleri iki elimle öğrenip geliştirmeye çalışıyor ve notaları da öğrenmeye başlıyordum.
Ardından ilk birinciliğiniz geliyor. Bu süreç nasıl gelişti? Neler hissettiniz?
Aradan yaklaşık 9 yıl sonra lisemdeki müzik öğretmenimin yönlendirmesiyle ilk yarışmama katıldım. Yarışma için Johann Sebastian Bach: Sol Minor Polonaise ve Frédéric Chopin: La Minor Waltz eserlerine piyano hocamla yoğun bir tempoyla çalıştım.

Fotoğraf: Kaan Gölgesiz
Yarışma günü geldiğinde de dışarıda derin bir sessizliğin üzerine sağanak yağmur yağıyordu. Tam olarak çalacağım eserlere göre bir atmosfere denk gelmiştim. Çalıştığım eserlerle duygularımı atmosferle birleştirip icramı sergilemek birinciliği getirmiş olmalı ki birincilik haberini aldığımda gerçekten çok mutlu olmuştum çünkü ilk defa bir müzik yarışmasına katılıp birinci olmuştum. Çalışmanın karşılığını alabilmeyi görmek insanı motive ediyor.
Müzik ile bilgisayarı birleştirmek, oradan da oda stüdyosu kurup kendi kayıtlarınızı yapmak… İki tutkunuzu birleştirebildiğiniz için şanslı sayılırsınız. Spotify’ın da aktif kullanıcılarındansınız. Bugünlerde bu konuda neler yapıyorsunuz?
Vaktim çoğunlukla bilgisayarda geçiyor. Piyanodan nasıl daha farklı sesler çıkarılabilir diye sesler üzerine yoğunlaşıyorum, var olan sesler üzerinden yeniden mix-mastering uygulayarak daha iyisini aramaya çalışıyorum. Aynı zamanda seslere görsellik eklemeye de çalışıyorum.
Piyano ve ney birlikteliğini çok güzel bir şekilde hayata geçirdiniz. Bu duo’dan biraz söz eder misiniz? Repertuar seçiminizi neye göre belirlediniz? Nasıl tepkiler ve beğeniler aldınız?
Neyzen Sercan Peşan ile biz instagramdan tanıştık. Repertuvar seçimi konusunda ilk tercihimiz Erik Satie oldu çünkü Satie bizim Türk Müziği makamlarımızdan da etkilendiği için kendi eserlerinde de makamsal Türk Müziği tınıları vardır. Mesela Gnossienne No. 1 Eseri Nikriz makamına çok benziyor. Klasik müzik camiasından da bu duo hakkında olumlu tepkiler aldık. Aynı zamanda Gnossienne No. 1 icramız Spotify’da haftalık klasikler listesine girmişti ve bu bizim için büyük bir onur olmuştu.

Fotoğraf: Orkun Şahin
Bir yandan da müzik eğitiminize İstanbul Medipol Üniversitesi’nde devam ediyorsunuz. Müzik eğitiminin sizi en çok heyecanlandıran yönleri nedir?
Müzik ve özellikle sanat uçsuz bucaksız sonu olmayan bir şey. Sürekli geliştirilebilecek bir alan ve bu durum bence başlı başına bir heyecan. Yeni öğrendiğiniz bir şeyleri de sanatınıza eklemek ve aslında sürekli gelişebildiğimizi görmek bence çok heyecan verici.
Kendinize örnek aldığınız konser piyanistleri kimler?
İdil Biret, Gülsin Onay, Can Çakmur, Fazıl Say. Yurt dışından ise Krystian Zimerman, Seong-Jin Cho, Vladimir Horowitz, Valentina Lisitsa. Şimdilik böyle diyebilirim.

Peki geleceğe dair beklentileriniz, hedefleriniz neler? Malum kur farkından dolayı yurtdışı hayalleri sanırım bir süreliğine askıya alındı ama ileride böyle hayalleriniz de var mı?
Repertuvarımı elimden geldiğince genişletip, kaliteli bir şekilde kayda almak, konserlerde icra etmek, kısacası sanatımı topluma tanıtmak gelecekteki hedeflerim arasında. Besteler yapmaya da devam edeceğim, şimdilik sadece bir adet bestem var. Müzik alanında yurt dışında eğitim alma konusunda kafam karışık açıkçası ama şu an için düşünmüyorum.

Fotoğraf: Zeynep Gölgesiz
Müzik tarihinde sizi en çok heyecanlandıran dönem ve bestecileri de öğrenmek isterim.
Klasik Müzik tarihindeki her dönem bana farklı farklı heyecanlar yaşatıyor. Özellikle her döneme ait konçertolarda yoğun duygular hissediyorum. Barok dönemden Bach’ın eserlerindeki inişler çıkışlar, notaların adeta bir mühendislikle yerleştirilişini dinlemek harika bir şey. Antonio Vivaldi ve Tomaso Albinoni de keza. Klasik dönemden Beethoven, Mozart ve Haydn benim için bu dönemin favori sanatçıları. Gerçekten coşkulu hissettiğim eserler bu dönemde. Romantik dönemden Frédéric Chopin, Camille Saint-Saëns, Sergei Rachmaninoff, Felix Mendelssohn, Niccolò Paganini, Franz Schubert, Franz Liszt, Johannes Brahms, Robert Schumann, gerçekten zevk alarak dinlediğim sanatçılar.
Son dönemde repertuarınızda hangi bestecilere ağırlık veriyorsunuz?
Frédéric Chopin, Franz Schubert, Beethoven ve Albinoni, üzerine çalışıyorum.
Sizce müzikte başarı nasıl elde edilir? Yetenek, çalışkanlık, doğru yerde doğru zamanda doğru kişilere ulaşmak, inatçılık, azim… Bunlar hangi oranda insanı başarıya götürür?
Bence kesinlikle çalışma ve girişimcilik başarıya götürür. Diğerleri sonra gelir. Einstein’in çok sevdiğim bir sözü var: “Dehanın 10’da 1’i yetenek, 10’da 9’u da çalışmaktır.” Ayrıca hayatınızda nelere yoğunlaşırsanız karşınıza çıkan şeyler de o taraflardan olur. Hele bir de alanınızda girişimlerde bulunursanız zaten ileride doğru yerde doğru zamanda doğru kişilere denk gelmiş olacaksınız. İnatçı çalışmayla bunlar ileride birleşip şüphesiz başarıyı getirecektir.

Fotoğraf: Zeynep Gölgesiz
Peki çalışmalarınızda başarısız olduğunuzda veya kendinizi öyle hissettiğinizde nasıl motive olursunuz?
Başarısızlıklar başarıya ulaşmak için çok önemli adımlar. Ne kadar çok başarısız olursanız bence başarıya da bir o kadar daha çok yaklaşırsınız. Önemli olan başarısızlığa inat çalışmaya devam etmek, farklı şeyler de denemek. Günümüzde ismini duyduğumuz tüm başarılı insanlara baktığımda hepsinin diğer insanlardan çok daha fazla başarısızlığa sahip olduğunu görüyorum. Bu motive edici bir durum…
Eğitim hayatınızda herhangi bir burstan yararlandınız mı? Öğrenciler için burslar nasıl bir motivasyon sağlıyor?
Hiç burs almadım. Fakat başarılı öğrenciler için burslar bence gerçekten önemliler. Ülkemizde başarılı, maddi durumu iyi olmayan umut vadeden genç-çocuk yetenekler görüyorum. Bu kişiler için yurt dışı etkinlikleri, masterclasslar, yarışmalar gibi sanatçı öğrenciler için önemli fırsatların burs çerçevesinde uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Bu etkinlikler sanatçıyı çok daha fazla geliştirip motivasyon sağlayacaktır.

Fotoğraf: Orkun Şahin
Sizin maddi imkanlar açısından da zorlu süreçlerden geçmiş genç bir piyanist olarak “Süper gücünüz” nedir peki Berkay bey?
Teknoloji ve girişim. Birkaç yıl boyunca da para biriktirip en sonunda istediğim bilgisayarı toplayarak müziği daha derinden keşfetmeye ve kendimi müzik teknolojisi açısından da geliştirmeye çalışıyorum.
Yakın döneme dair projelerinizi öğrenmek isterim son olarak.
Bu günlerde Chopin’in bazı Nocturne eserleri, Beethoven’in bazı piyano sonatları ve Albinoni’nin Sol Minör Adagio eserine çalışıyorum. Tamamlandığını düşündüğüm eserleri tüm dijital platformlara yüklemeyi düşünüyorum. Ayrıca Sercan Peşan ile bu eserlerden bazılarına bir düzenleme yapmayı düşünüyoruz.
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler.
Böyle harika bir websitenizin içinde bana da yer verdiğiniz için asıl ben teşekkür ederim 🙂