
1995 yılında doğan Kübra Çadırcıoğlu, ilk korno eğitimine 2006 yılında Hakan Ateş ile başladı. Eğitimi boyunca birçok solo, oda müziği ve orkestra konserlerine katıldı. 2011 yılında Fransa’nın Montpellier kentinde düzenlenen Montpellier Languedoc-Roussillon festivalinde korist olarak yer aldı.
Bruno Schneider, Mahir Kalmik, Janis Lieberman, Radovan Vlatkovic gibi sanatçıların ustalık sınıfı çalışmalarına katıldı. Gürer Aykal, Marek Pijarowski, Cem’i Can Deliorman, Theodore Kuchar, Alain Louvier, Ender Sakpınar, İbrahim Yazıcı, Hakan Şensoy, Sascha Goetzel, Antonio Pirolli gibi önemli şeflerin yönetiminde orkestra sanatçısı olarak birçok konser verdi. 2013 yılının Nisan ayında Paris Boulogne-Billancourt Konservatuvarı’nda düzenlenen Opus Erasmus III programında yer aldı ve bu program çerçevesinde Dufort’un Les Chasseurs de Neige adlı yapıtının seslendirmesinde orkestra sanatçısı olarak görev aldı. 2014 yılında Uluslararası Lions MD 118 Müzik Yarışması finalisti oldu. Aynı yılın Nisan ayında “4. Pera Müzik Festivali” kapsamında Genç Solistler Serisi Karma Konseri’nde sahne aldı. 2014-2017 yılları arasında Barış İçin Müzik Vakfı’nda korno eğitmeni olarak görev aldı.

Lisans eğitimini Mahir Kalmik ve Begüm Gökmen ile 2016 yılının Mayıs ayında onur öğrencisi derecesiyle tamamladı ve mezuniyet konserinde solist olarak yer almaya hak kazandı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile Ulvi Cemal Erkin 2. Senfoni ve Köçekçe; Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile Çaykovski Keman Konçertosu; Fazıl Say Festival Orkestrası ile ise Nazım Oratoryosu eserlerinin CD kayıtlarında korno sanatçısı olarak görev aldı. 2017 yılının şubat ayında, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile Hong Kong turnesine katıldı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası ve Orkestra Sion’un konserlerine misafir sanatçı olarak katılmaya devam ediyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda devam eden Sanatta Yeterlik eğitiminin yanı sıra; Araştırma Görevlisi olarak görev yapıyor.
Aralık ayında CRR Senfoni Orkestrası, Borusan Filarmoni Orkestrası ve Gedik Filarmoni Orkestra’nın konserlerinde korno sanatçısı olarak yer alacak olan Kübra hanım, 23 Şubat’ta Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde klarnet, korno, çello ve piyanodan oluşan bir dörtlü ile oda müziği konserinde yer alacak. Ayrıca diğer grubu olan “Alphecca Ensemble” ile Nisan ayında ufak bir turnesi var. Tüm sanatseverleri konserlerine bekliyor 😊 Haydi kendisini tanımaya buyrun:
Merhaba Kübra hanım. Çocukluğunuzda müzik ile ilk tanışmanız nasıl gerçekleşti? Ve sizi kornoya yönlendiren ne oldu?
Merhaba Menekşe Hanım. Müzik eğitimime yaklaşık 9 yaşında gitar ve solfej dersleri ile başladım. Müzik öğretmenimin yeteneğimi fark etmesi ve ailemin yönlendirmesi ile birlikte tam zamanlı eğitim için konservatuvar sınavlarına hazırlandım ve 11 yaşında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nı kazanarak müzik eğitimime tam anlamıyla başlamış oldum. Konservatuvar sınavları 2 aşamada gerçekleşiyor. İlk olarak solfej (duyuş sınavı) ve bu sınavda başarılı olduğunuz takdirde de enstrüman sınavına katılma hakkı kazanıyorsunuz. Bende enstrüman sınavına gitar ile katılmıştım fakat keman veya çello eğitimi almak istiyordum. Enstrüman seçimleri vücut yapısı ve el, dudak, diş yapısı göz önüne alınarak yapılıyor. Değerli hocam Doç. Begüm Gökmen’in dudak yapımı kornoya uygun görmesi nedeni ile kornoya seçilmiş oldum. Açıkçası kornonun nasıl bir enstrüman olduğuna dair bile bir fikrim yoktu 😊 Kornoya seçildiğimi duyduğumda çok üzülmüştüm fakat çok kısa bir süre içerisinde kornoyla aramda inanılmaz bir bağ oluştu.
Peki bunun üzerine nasıl bir eğitim sürecinden geçtiniz?
Beni korno ile tanıştıran ve hayatımın yönünü tamamen değiştiren değerli hocam Doç. Begüm Gökmen, okulu kazandığım yıl anne olmuştu. Bu yüzden beni kornoya seçmiş olmasına rağmen eğitimime Begüm Gökmen ile değil İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korno Sanatçısı Hakan Ateş ile başlamış oldum. Küçük yaşlarda hocanızla aranızda kurduğunuz bağ enstrümana olan yaklaşımınızı da oldukça etkiliyor. Bana kornoyu sevdiren ve bir hocadan çok daha fazlası olan değerli hocam Hakan Ateş’e çok şey borçluyum. Sonrasında lise ve lisans eğitimime Frankfurt Operasının solo kornocusu ve Hochschule für Musik Mainz’ da korno eğitmeni olan Prof. Mahir Kalmik ile devam ettim. Eğitim hayatımdaki en büyük şansım bu kadar değerli, tecrübeli ve beni her daim destekleyen sanatçılarla çalışmak oldu. 2016 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndan onur derecesi ile mezun olup aynı yıl yüksek lisans eğitimime başladım. Yüksek lisans eğitimimi 2019 yılında Doç. Begüm Gökmen ve Prof. Mahir Kalmik ile tamamladım. 2019’dan beri yine aynı kurumda Sanatta Yeterlik eğitimime devam ediyorum.

Bir müzisyen olarak sahnede yaşadığınız en ilginç deneyim neydi?
2016 yılında Volkswagen Arena’da gerçekleştirdiğimiz Fazıl Say “Nazım Oratoryosu” konserleri sanırım. Yer almaktan müthiş bir mutluluk duyduğum muhteşem bir ekipti. Üç konser yaptık ve provalar da dahil olmak üzere her çalışımda gözlerimden yaşlar süzüldü. Eserden o kadar etkilendim ki tüm konseri ağlayarak çaldım diyebilirim. Sadece ben değil tüm korno grubu, tüm orkestra hatta tüm salon. Yani yaklaşık 5-6 bin kişi. Bir konser salonunda 5 bin kişinin aynı duyguları paylaşıyor olması muazzam bir duygu.
Bir yandan da MSGSÜ’de araştırma görevlisisiniz. Türkiye’de çocuklar arasında kornoya son dönemde olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası “Ben korno çalmak istiyorum” diyerek gelen öğrenci sayısı çok az olsa da kornoyu araştırarak, dinleyerek gelen çocukları gördüğümüzde çok seviniyoruz. Korno hepsine çok ilgi çekici geliyor ve kornoyu daha önce görmemiş çocuklar ilk görüşlerinde oldukça heyecanlanıyorlar. Bazı öğrencileri ise karmaşık görüntüsü korkutabiliyor. “Bu enstrüman çok zor, çok karmaşık. Ben bunu çalamam” diyen çocuklarda oluyor tabi ki. Kornoya seçilen çoğu öğrenci enstrümanı tanıma ve keşfetme isteğinden ötürü çok hızlı bir şekilde adapte olup enstrümanını benimsiyor.
Peki konservatuar yetenek sınavlarında bir öğrenciyi hangi özelliklere sahip olması durumunda kornoya yönlendirirsiniz?
Öncelikle tüm sesleri dudağımızdaki milimetrik hareket değişiklikleri ile oluşturduğumuzdan dolayı, çalmadan önce o sesin solfejini düşünüp kulağımızda, zihnimizde canlandırmamız gerekiyor. Çünkü aynı tuştan birden fazla farklı ses çıkıyor. Öğrenciler duyuş sınavını başarı ile tamamladıktan sonra kornoya fiziksel olarak uygun olup olmadıklarını değerlendiriyoruz. İlk baktığımız ve en önemli kriterimiz öğrencilerin dudak ve diş yapıları oluyor. Dişlerin aralıksız ve düzgün olması çok önemli. Dişleri üst üste olan ve ilerde tel takılması gereken durumlarda olan öğrencileri kesinlikle kornoya yönlendirmiyoruz.
Korno eğitiminde Almanca konuşulan ülkelerin ön planda olduğu söyleniyor. Sizin bu ülkelerde herhangi bir eğitim geçmişiniz oldu mu? Bu ileri düzey hangi dinamiklerden kaynaklanıyor?
Evet kornonun anavatanı Almanya diyebiliriz. Kesinlikle Alman disiplini diye bir şey var ve hangi enstrümanı çalarsanız çalın yeteneğiniz kadar disiplinli ve sabırlı bir şekilde pes etmeden çalışmanız oldukça önemli. Bu ülkelerde uzun süre eğitim almadım fakat Bruno Schneider, Janis Lieberman, Radovan Vlatkovic gibi çeşitli sanatçıların ustalık sınıflarına katıldım. Frankfurt Opera’sı korno sanatçılarından Stef van Herten ile çalışma fırsatı buldum. Canım Hocam Prof. Mahir Kalmik, Frankfurtta yaşıyor ve orada çalışıyor. Onunla çalıştığım lisans eğitimim süresince, Almanya’daki korno eğitimini, orada ki sanatçıların nasıl çalıştıklarını ve nasıl bir yol izlediklerini bize sürekli anlattı ve bizleri öyle yetiştirdi. Almanya dışında Paris Boulogne-Billancourt Konservatuvarın’da düzenlenen Opus Erasmus III programı süresince Jean-Christophe VERVOITTE ile çalışma fırsatı buldum.
Size göre başarılı bir korno sanatçısı hangi özelliklere ve önceliklere sahip olmalı?
Disiplin, sabır ve özveri. Önceliğimiz tabi ki enstrümanımız. Hayatımızı enstrümanımıza göre düzenleyip şekillendiriyoruz. Bazen enstrümanımız için bazı keyiflerimizden vazgeçiyoruz. Korno biraz nankör bir enstrüman. Aslında tüm enstrümanlar öyle. Biz onu 1 bırakırsak o bizi 5 bırakıyor 😊 Çalışmalarımızın sonucunu almak için sabırsızlanıyoruz. Kimi zaman beklediğimiz sonucu alamayıp ümitsizliğe kapılıyoruz. İşte tam o noktada daha da sabırlı ve azimli olup yola devam etmek gerekiyor.
Peki bir korno sanatçısı sağlığında en çok neye dikkat etmeli?
Fiziksel olarak tabi ki de beslenmemize dikkat etmemiz ve kötü alışkanlıklardan uzak durmamız gerekiyor. Ayrıca ağız ve diş sağlığımız da aynı şekilde dikkat etmemiz gereken en önemli unsurlardan. Fakat fiziksel sağlığımızın yanında tabi birde belki daha da önemli olan psikolojik sağlığımız var. Sahnede olmak çok keyifli ama zaman zaman da çok stresli olabiliyor. Sahneye çıktığımızda duygularımızı, heyecanımızı, belki de korkularımızı kontrol altında tutmamız gerekiyor. Stresimizi ve kaygılarımızı azaltmaya yardımcı olabilecek hobiler, uğraşlar bize iyi gelecektir.
Barış için Müzik Vakfı’nda korno eğitmenliği yaptınız. Bu değerli projeden ve yetiştirdiğiniz dezavantajlı çocukların korno ile tanışmasına dair anekdotlardan biraz söz eder misiniz?
Yaklaşık 4 sene Barış İçin Müzik Vakfı’nda korno eğitmenliği yaptım. Hala da çoğu öğrencimle görüşmeye devam ediyorum. Gerçekten çok yetenekli, çok azimli, hırslı çocuklar. Korno için gösterdikleri çabayı her zaman çok takdir ettim. Yaşadıkları zorluklara ve dezavantajlara rağmen sanatın iyileştirici gücüne tutunmuş, kendini değiştirmek ve geliştirmek için çabalayan birer yıldızlar gözümde. Şimdi birçoğu iyi üniversitelerde eğitimlerine devam ediyorlar. Amatör olarak ise orkestralarla konserlere çıkıyorlar. Bu süreç boyunca onlar benden, ben ise onlardan çok şey öğrendim. Umarım böyle değerli projeler artarak devam eder.
Çok değerli orkestralarda ve sahnelerde çaldınız. Bu zamana değin unutamadığınız bir konser mekanını anlatır mısınız?
Aslında çok var. Ama en unutamadığım konser Fazıl Say Festival Orkestrası ile “Nazım Oratoryosu” nu seslendirdiğimiz konser. Üst üste 3 konser yapmıştık ve her konserde yaklaşık 5 bin seyirciyle buluşmuştuk. Bir diğeri ise Borusan Filarmoni Orkestrası ile Hong Kong turnesinde Hong Kong Cultural Centre’de verdiğim konser.
İlk duyuşta aşık olduğunuz korno konçertosunu merak ediyorum.
Reinhold Gliere Op. 91 Korno Konçertosu. Çalmaktan ve dinlemekten çok büyük bir keyif alıyorum. Daha lise öğrencisiyken lisans mezuniyetimde Gliere Korno Konçertosunu çalmaya karar vermiştim. Yüksek lisans eser metni çalışmamı da yine bu konçerto üzerinde yaptım.
Bu zamana değin aldığınız ödüller ve yer aldığınız festivallerden söz eder misiniz?
2011 yılında Fransa’nın Montpellier kentinde düzenlenen Montpellier Languedoc-Roussillon festivalinde yer aldım. Ardından 2014 yılında Paris Boulogne-Billancourt Konservatuvarı’nda düzenlenen Opus Erasmus III Programı çerçevesinde Dufort’un Les Chasseurs de Neige eserinin seslendirilmesinde orkestra sanatçısı olarak görev aldım. 2014 yılında düzenlenen Uluslararası Lions MD 118 Müzik Yarışmasının finalisti oldum. 2015 ve 2016 yıllarında “Brassolist” bakır nefesli beşlisi grubu ile İzmir Caz Günleri konserlerinde bulundum. 2017 yılında ise Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile 45. Hong Kong Sanat Festivalinde orkestra sanatçısı olarak yer aldım.
Son olarak 2021 yılının ağustos ayında, İKSV Müzik Festivali Kapsamında düzenlenen Diskant Ensemble Çağdaş Müzik Topluluğu ile çok değerli Özkan Manav ve Ahmet Altınel’in eserlerinin dünya prömiyerini gerçekleştirdik. Yine bu festival kapsamında İKSV Festival Orkestrası’nda orkestra sanatçısı olarak görev aldım.
Peki korno ile sadece klasik müzik parçaları mı icra ediyorsunuz, yoksa caz müziğine de geçiş yaptığınız oluyor mu?
Tabi ki ağırlıklı olarak klasik müzik fakat “Brassolist” isimli bakır nefesli beşlisinden oluşan bir grupta yer almaktayım. Konserlerimizde caz müziğine de oldukça fazla yer veriyoruz.
Son olarak yakın döneme dair hayallerinizden ve projelerinizden söz eder misiniz?
2021 Aralık ayı yılbaşının yaklaşması ile birlikte oldukça bol konserli yoğun bir ay 😊 CRR Senfoni Orkestrası, Borusan Filarmoni Orkestrası ve Gedik Filarmoni Orkestra’nın konserlerinde korno sanatçısı olarak yer alacağım. Bu konserlerin yanı sıra 23 Şubat’ta Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde klarnet, korno, çello ve piyanodan oluşan bir dörtlü ile oda müziği konserimiz olacak. Konserde 2 eserin Dünya Prömiyeri, 1 eserin ise Türkiye Prömiyerini gerçekleştireceğiz. Ayrıca diğer grubum olan “Alphecca Ensemble” ile de Nisan ayında ufak bir turnemiz var. Tüm sanatseverleri konserlerimize bekleriz😊
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler.
Bu güzel sorular için ben çok teşekkür ederim Menekşe Hanım.