Ankara Devlet Opera Balesi’nden genç balet Kadir Okurer: “Hayalim, bale kariyerimi zirveye taşımak ve baleyi geniş kitlelere tanıtmak”

Fotoğraf: Tarkan Serengül

1990 yılında Ankara doğumlu Kadir Okurer, son yıllarda isminden en çok söz ettiren genç baletler arasında yer alıyor. Bu başarılı profilinin ardında ise azimli çalışmasının yanı sıra güçlü bir akademik birikim ve yetenek bulunuyor elbette… Okurer’in kusursuz dengenin ardına düşerek mükemmel zerafeti aradığı kişisel gelişim ve eğitim sürecine bakarsak, kendisi 12 yaşındayken, 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Bale Bölümü’ne girdi. 2010 yılında bir yıl sınıf atlayarak Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu. 2007 yılında öğrenimine devam ederken Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. 2008 yılında Fransa’da Bordeuxs Company’de bir sezon çalışan genç balet, 2006 yılında 21.Varna Uluslararası Bale Yarışmasında üçüncülük, 2008 yılında katıldığı I. İstanbul Uluslararası Bale Yarışmasında İstanbul Grand Prix ödülü, 2009 yılında VIII. Uluslararası Primeo Roma Bale Yarışmasında ikincilik, 2009 YAGP New York Bale Yarışması ikinciliği, 2010 yılı Andante Müzik Ödülleri yılın en iyi dansçısı ödülü, 2012 yılı Kore Uluslararası Bale Yarışmasında ikincilik ve 2014 yılında Sibirya’da düzenlenen Rusya Uluslararası Bale Yarışmasında ikincilik ödülü almasının yanı sıra, 2010 yılında düzenlenen Mekedonya Gala Gecesi’nde misafir sanatçı olarak çalıştı. Çıktığı her sahnede estetik ve güçlü duruşuyla isminden hep büyük bir övgüyle söz ettirdi. Hatta birçok erkeğin de baleye başlamasında önemli ve değerli bir rol model, bir ilham kaynağı oldu.

Genç yaşına onlarca oyun, ödül ve yurtdışı deneyimi sığdıran, sahnedeki olağanüstü performansıyla, adeta yıldız gibi parlamasıyla her daim heyecanlandırdığı seyircilerin ve dans eleştirmenlerinin salonları alkışlarıyla titretmesine yol açmış olan Okurer’in rol aldığı eserler arasında; Giselle, Anna Karanina, Üç Silahşörler, Notre Dame Kamburu, 5. Murat, Harem, Dracula, Akdeniz Esintisi, Coppelia, Sevginin Bedeli, Bodrum Aşkları, This is Your Life, Kuğu Gölü, Fındıkkıran, Zorba, Uyuyan Güzel ve Beethoven bulunuyor. Şu anda hem dans edip hem de bulunduğu kurumda yeni baletleri yetiştiriyor, bilgi birikimini sonraki nesillere aktarmaktan büyük bir mutluluk duyuyor. Tıpkı Degas’nın o hayran olduğum Dans Dersi tablosunda olduğu gibi çevresi baleye gönlünü koymuş onlarca balet ve balerin adayıyla dolu.

Kendisi gibi başarılı baletlerden Erhan Güzel’in geçtiğimiz günlerde kendisinden övgüyle söz etmesinin ardından Kadir bey ile bizzat bir söyleşi yapmayı çok istedim. Beni kırmayıp hemen gerekli izinleri alarak röportajımızı yapmamızı sağladı ve kendisini, geçmişini, hayallerini, günlük çalışma temposunu, toplumda baleye yönelik bakıştaki değişimi, yeni nesil baletlere dair görüşlerini bizlerle paylaşarak birçok balerin ve balete ilham kaynağı olacağını düşündüğüm bir söyleşi yaptık. Ne de güzel demişti Maya Angelou: “Evrende her şeyin bir ritmi vardır. Her şey dans eder.” Okurken belki sizin de dans edeceğiniz veya Okurer’in bale performanslarını izlemeye başlayıp hayranlığınızı gizleyemeyeceğiniz söyleşimizi beğeninize sunuyorum.

Merhaba Kadir bey. Geçtiğimiz günlerde sizin gibi çok başarılı bir balet olan Erhan Güzel’in bir sosyal medya paylaşımıyla geniş kitleler tarafından bir kez daha konuşulmaya başlandınız. Sosyal medyanın da sizin gibi mütevazi insanları bir şekilde ortaya çıkarma konusunda bir gücü var. Peki sizin sosyal medya ile aranız nasıl? Erhan bey Twitter’ı etkin kullanmamanızdan, kendinizi çok tanıtmamanızdan sitem ediyor.

Sosyal medyayı günlük hayatımda çok fazla kullanmadığım doğrudur. Değerli arkadaşım Erhan Güzel gibi kız arkadaşım ve diğer arkadaşlarım da bu konuda çok sitem ediyorlar neden daha fazla reklam yapmıyorsun diye, fakat dediğim gibi sosyal medyayla çok arası olan biri değilim.

En başa dönersek, 12 yaşında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı bale bölümüne girdiniz. Peki çocuk yaşlarda baleye olan bu yatkınlığınız nasıl ortaya çıktı, kim tarafından fark edildi? Çocukluğunuzun erken döneminden kalan bale ve dansa dair hatıra kırıntıları varsa bizimle de paylaşır mısınız?

Babamın yönlendirmesiyle baleye başladım. Konservatuvar sınavına üç gün kala arkadaşı Binnaz Dorkip ile beni tanıştırdı, sonrasında sınava girmemi istediler. Bu vesileyle de sınava girdim ve kazandım. O yaşlarda anı olarak söyleyebileceğim şey ise her çocuk gibi futbola düşkünlüğüm vardı, ama baleyle tanışana kadar… Baleye başladıktan sonra bale benim vazgeçilmezim oldu.

2007 yılından beri Ankara Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü’nde çalışıyorsunuz. O günlerden günümüze, bale seyircisinde bir değişim, gelişim veya farklılaşma gözlemliyor musunuz?

Bence Ankara balesinin her zaman seyircisi vardı ve halen de çok büyük bir ilgi var; hatta insanların temsillere bilet bulamadıklarıyla ilgili duyumlar alıyoruz.

Bale sizce ülkemizde ne kadar değer görüyor? Hak ettiği yerde mi?

Seyirciler tarafından çok büyük değer gördüğümüzü her zaman hissediyoruz. Hak ettiği yerde mi sorusuna ise tabi ki de her zaman daha da iyi yerlerde görmek istiyorum bale sanatını.

Piyano ve keman konusunda Rus ekolü ön plana çıkıyor Türkiye’de. Peki bale konusunda belli bir ekolün ağırlığı var mı?

Türk balesinde Rus ekolü daha ağır basmaktadır. Ben de Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’nda Rus hocalarla Rus ekolü çalışmaktaydım.

Fotoğraf: Tarkan Serengül

2008 yılında bir sezonluk Fransa deneyiminiz var. Biraz ondan da söz eder misiniz? Eğitim ve çalışma hayatınıza yurtdışında devam etmeyi hiç düşünmüş müydünüz sonrasında?

Fransa’da Bordeaux Balesi’nde bir dönem çalıştım. Genç yaşta gitmem bana çok büyük tecrübeler kazandırdı. Fransız ekolünü de yerinde öğrenme fırsatım oldu ve benim için müthiş bir deneyimdi. Daha sonrasında Ankara devlet opera ve balesinde çalışmaya başladım, ailem ve operadaki hayatımda mutlu olduğum için yurt dışında çalışmayı düşünmedim. Ama yarışma gala ve temsiller için yurt dışına devamlı gidip geliyorum.

Aldığınız ödülleri de öğrenmek isterim. Andante Müzik ödüllerinde yılın en iyi dansçısı ödülünden, Kore’ye, Sibirya’ya hatta Roma’ya dek uzanan dereceler gördükçe çok gururlandım sizin adınıza.

Gittiğim her yarışma benim için tarif edilemeyecek kadar heyecan ve mutluluk vericiydi. Yarışmalarda tanıştığım öğretmenler, koreograflar, dansçılar tabii hem çevremi genişletti hem yeni insanlarla tanışma fırsatım oldu. Onların deneyimlerini tecrübe ettim ve bunlar benim için unutulmaz hatıralardı.

Bana kendi başarı tanımınızı yapar mısınız Kadir Bey? Başarı sizce nedir? Yetenek bunda ne kadar bir paya sahiptir? Başarılı bir baletim, çünkü… Bu cümleyi nasıl tamamlarsınız?

Yetenek ne kadar olursa olsun bence her meslekte, her sanat dalında, her sporda özverili bir şekilde çalışmak gerekir. Bana doğal bir yeteneğim olduğu söyleniyordu, ama ben hep üstüne çalışarak kendimi geliştirmeye devam ettim. Başarı benim için olduğunuz yeri korumak ve bildiklerimi başka insanlara aktarabilmektir.

Fotoğraf: Tarkan Serengül

Çevrenizde gözlemlerinizden yola çıkarsak yeni nesilde balerin / balet olma hayalleri devam ediyor mu? Sanırım artık “erkek adam tayt giyer mi” polemiğini geride bırakmaya, “yerden hiçbir araç kullanmadan ne kadar yükseliyor acaba” diye sormaya başladık. Erkekler arasında bu branşa olan ilgide bir değişim var mı sizce?

Evet bence de tayt mı giyiyor gibi söylemler büyük bir kesimde geride kaldı artık. Bu sanata olan ilginin erkekler arasında arttığını düşünüyorum.

Peki sizin gibi yeteneklerin erken yaşta keşfedilmesi ve yetiştirilmesi konusunda siz de bir noktada dahil olmayı, eğitmenlik de yapmayı düşünüyor musunuz?

Evet uzun yıllardır hem dans edip hem özel okullarda eğitmenlik yapıyorum. Bilgilerimi genç balet ve balerin adaylarına elimden geldiği kadar aktarıyorum. Bale kariyerimi sonlandırdıktan sonra çalıştığım kurumda öğretmen olarak devam etmek istiyorum.

Hiç unutamadığınız bir sahne anınızı merak ediyorum.

Hamlet balesinde ikinci perde savaş sahnesinde ayağım kırılmıştı, onu hiç unutmam sanırım. Dansa devam etmek zorunda kalmıştım. Bu eser açısından kötü bir hatıra ama benim için unutulmaz diyebilirim.

Şu ana kadar sahnede hayat verdiğiniz ve sizde en çok iz bırakan karakter veya eser hangisi oldu?

Benim için canlandırdığım bütün eserler karakterler unutulmazdı hiç kuşkusuz, ama bir en seçmek gerekirse Romeo ve Juliet’teki Mercutio rolü diyebilirim.

Konulu eserler mi soyut eserler mi sizi daha çok heyecanlandırıyor dans ederken?

İkisinin tadı da başka tabi ama konulu eserler daha çok hoşuma gidiyor.

Peki dans ettiğiniz ve akustiği, mimarisiyle hiç unutamadığınız mekan hangisi oldu bu zamana dek?

Varna diyebilirim çünkü ilk uluslararası bale yarışmam… Dünyanın en büyük bale yarışmalarından biriydi ve sahne ambiyansı, seyircisi ve jürisiyle beni kendine hayran bırakmıştı.

Bir balet sağlığında ve beslenmesinde nelere dikkat etmeli peki Kadir bey? Siz neleri mutlaka yaparsınız, nelerden kaçınırsınız?

Kahvaltıyı elimden geldiği kadar sıkı yapmaya çalışırım. Tabi ki vücudumuza çok iyi bakmamız gereken bir sanat dalı. Uyku düzenime de ayrıca dikkat ediyorum.

Günlük çalışma temponuz nasıl? Temsillere evde mi çalışırsınız?

Günlük çalışma tempomuz 5-6 saat olmakta. Evde genelde temsil için konsantre olurum ve dinlerim; onun dışında temsillere çalışırken stüdyomuzu kullanırız.

Fotoğraf: Tarkan Serengül

Peki pandemi dönemini nasıl geçirdiniz? İlk başlarda sahnesiz, seyircisiz büyük bir boşluk doğduğunu tahmin ediyorum. Online gösteriler oldu mu o dönemde?

Pandemi genel olarak bütün ülkeyi etkisi altına aldı. Evde zoom üzerinden kurumca çalışmalar yaptık, ona ek olarak kendi kendime de çalıştım. Online gösterimiz olmadı.

Bale hangi yaş aralığı için tavsiye edilir? En küçük başlama yaşını ve baletlikten / balerinlikten emekli olma yaşını birçok insan merak eder. Bir de baleye erken yaşta başlayınca vücutta deformasyon olabileceğine dair endişeler yaygın. Bu iki konuda bizi aydınlatabilir misiniz?

Baleye başlama yaşı olarak 7 diyebilirim, emeklilik yaşı da 40’a kadar çıkabilir. Dansçının kendine ne kadar iyi baktığıyla ve dans ettiği rollerin zorluğuyla alakalıdır, 40 yaşından sonra tabi ki dans hayatı bitmiyor, öğretmenliğe ve tecrübe aktarımına dönüşüyor iş. Tabi ki deformasyonlar olabiliyor; buna bale sanatının içerdiği zorluklar diyebiliriz.

Kendinizi, bale dünyasında kazandığınız konumu, yaptıklarınızı, yapacaklarınızı dışarıdan bir göz olarak nasıl tanımlarsınız?

Kendimi bale dünyası içerisinde öncelikle ülkem adına Avrupa’da ve Amerika’da çok güzel temsil ettiğime inanıyorum. Türk balesini  yarışmalarda galalarda ve katıldığım temsillerde tanıtma konusunda elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Yapacaklarım konusunda önceliğim Türk balesine gençleri kazandırmak ve yaptığım koreografileri seyirci ile buluşturabilmek.

Yakın geleceğe dair projelerinizi, hayallerinizi öğrenmek isterim son olarak Kadir Bey.

Yakın geleceğe dair hayalim, bale kariyerimi zirveye taşımak ve zamanı geldiğinde kariyerime en güzel şekilde noktayı koymak. Bir çok kitleye bale sanatını daha çok tanıtma adına söyleşilerde bulunmak istiyorum. Sizlere de bana bu imkanı gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

Ben de bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Yeni dönemde sizi sahnelerde daha fazla izleyebilmek dileğiyle.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s