
1997 yılında Bursa’da doğan Aslı Su Kurtuluş, flüt çalışmalarına 2010 yılında Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nde Burçak Gül Sualp ile başladı. Florent Bontron, Anna Maria Riberio, Emmanuel Pahud, Gülşen Tatu, Bülent Evcil, Ayla Uludere, Silvia Careddu, Maxence Larrieu, Florance Souchard-Delépine, Jocelyn Auburn, Michel Moragues, Caroline Debonne, Rogerio Zerlotti Wolf ve Lydia Oshavkova gibi önemli flütçülerin ustalık sınıflarına katıldı.
Kurtuluş, 2015 yılında, daha sonraları da müzik kariyerine değerli bir dokunuşta bulunacak olan Nice Konservatuvarı’nda Sibel Pensel ile çalışmaya başladı. 2016 yılında Nice’te düzenlenen 7. Uluslararası Flüt Yarışması’nda ikincilik, bir sene sonra Cannes’da düzenlenen 8. Uluslararası Flüt Oda Müziği Yarışması’nda flüt dörtlüsü kategorisinde birincilik, 2018 yılında ise Nice’de düzenlenen 8. Uluslararası Solo Flüt Yarışması’nda birincilik ve 2019 yılında Nice’de düzenlenen Uluslararası Flüt Orkestrası Yarışması’nda Les Flutes d’Azur topluluğuyla birincilik ödüllerine layık görülen genç flütist, Nice Konservatuvarı’nın Gençlik Senfoni ve Gençlik Filarmoni orkestralarında da yer aldı ve eğitimine Sibel Pensel ile Nice Konservatuvarı’nda devam ediyor. Kurtuluş 2019 yılında Amandine Beyer ile Chagall Müzesi’nde Vivaldi konseri vermesinin yanı sıra, önceki senelerde Cote Flute Festiva (2018), Festival Manca “Trois Poemes de Mallarmé” de M. Ravel (2018) ve Musique de Chambre “Les Madécasses” de Ravel (2018) konserlerinde de yer aldı.
Kurtuluş, 2019-2021 yılları arasında Flavio Losco ile Orchestre Baroque (Barok Orkestrası) bünyesinde sihirli flüdüyle Türkiye’nin Fransa’daki en değerli genç flüt elçilerinden biri oldu. Çocukluğunda katıldığı piyano dersinde “müzik kulağı yok, boşuna gelip zaman kaybetmesin” diyerek onu müzikten uzaklaştırmaya çalışanlara inat, Kurtuluş şu anda başarıları, çalışma azmi ve müthiş yeteneğiyle flüt eserlerine dair yorumlarına imzasını atmaya devam ediyor ve birçok değerli orkestranın ayrılmaz parçası haline gelmiş durumda.
Haydi, kendisini tanıyalım ve yurtdışında ülkemizi bu denli duru, güzel, alçakgönüllü ve başarılı bir şekilde temsil eden sanatçılarımızla bir kez daha gurur duyalım:
Merhaba Aslı. Müzik konusunda yeteneğin ve ilgin çocuklukta nasıl ortaya çıktı ve bunun üzerine nasıl bir eğitim inşa ettin?
Çok geç ortaya çıktı aslında… Ortaokul son sınıfa kadar bu konuda bir gelişme olmadı çünkü okullar yetenekten önce bir takım giriş sınavlarına önem veriyorlar. Hatta Türkiye’nin önde gelen özel okullarından birinde ailemin beni yazdırdığı piyano dersinde “müzik kulağı yok,yeteneksiz, boşuna gelip zaman kaybetmesin” bile dendi. Ortasonda okulla annemle ziyarete gittiğim Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesinde müzik kulağım olduğu ve okulun yetenek sınavın girersem kazanma şansımın olduğu söylendi. İki aylık bir hazırlıktan sonra girdiğim sınavı kazandım ve müzisyen olma yolunda ilk adımı attım.
Neden başka bir enstrüman değil de flüt?
Aslında başta viyolonsel çalmak istiyordum ama ellerimin bu enstrüman için küçük olduğu söylendi ve flüt çalmaya yönlendirildim ve sevgili hocam Burçak Süalp ile flüt çalışmaya başladım.
Gülşen Tatu, Bülent Evcil, Ayla Uludere, Silvia Careddu, Maxence Larrieu, Florance Souchard-Delépine, Jocelyn Auburn, Julien Baudimont, Michel Moragues, Caroline Debonne, Rogerio Zerlotti Wolf ve Lydia Oshavkova gibi önemli flütçülerin ustalık sınıflarına katıldın. Bunların geneline baktığında senin flüt çalma tarzına ve müzik bilgine nasıl bir katkı sağladılar?
Öncelikle her biriyle çalışma imkanına sahip olduğum için çok mutluyum. Her birinin müzikal ve enstrüman bilgisi benim için inanılmaz değerli. Eserlere karşı bakış açımı çalışma tekniğimi inanılmaz şekilde katkıda bulundular.
2015 yılında Nice Konservatuarı’nda çalışmaya başladın. Fransa’da flüt eğitiminin ayırt edici özellikleri neler sence?
Fransız kültürü sanat üzerine kurulu bir kültür olduğu için burada sanat öğrencisi olmak bir ayrıcalık. Bu beni çok motive etti. Burada çalışma disiplini ve müzikaliteye verilen önem sanat eğitimini daha değerli hale getiriyor.
Fransa’ya adım atar atmaz çok önemli flüt yarışmalarında dereceler almaya başladın. Sanırım bu eğitim sana uğur da getirdi. Bu derecelerinden bize biraz söz eder misin?
Her yıl Nice konservatuarında sınıfında okuyor olduğum hocam Sibel Pensel’in düzenlediği yarışma ve İKSV’nin düzenlemiş olduğu genç kadın yıldızlar adlı burs programına katıldım. Yapılan bu yarışmalarda yer almak bana çok güzel deneyimler kattı: Yüksek disiplin, konsantrasyon, heyecan kontrolü, detaylı çalışma gibi. Yarışma disiplini bir müzisyen için çok önemli bir deneyim.
Peki yarışmalara katılım senin müzik dünyasındaki yerin ve çalışmaların açısından nasıl bir tanınırlık sağladı?
Diğer müzisyenlerle tanışma, iletişim kurma ve yeni bağlantılar edinmemde çok yararı oldu.
Ayrıca flüt dersi verdiğim için bir öğrencim bile oldu.
Fransa’da hangi orkestralarda çalıyorsun?
Şu an aktif olarak, Nice’te sevgili Mauricio Lozano’nun şefliğini yaptığı Flûte d’Azur orkestrası ve okuldaki barok oda müziği hocam sevgili Flavio Losco’nun şefliğini yaptığı barok orkestrasında çalıyorum.
Peki solo flüt kariyeri mi yoksa orkestra veya oda müziği toplulukları bünyesinde bir kariyer mi seni daha çok heyecanlandırıyor?
Her ikisi de heyecanlandırıyor ama bunların yanında klasik müzik ile etnik müziği bir araya getiren özgün müzik yapmak ta benim çok ilgimi çekiyor. Batı müziği ile Doğu müziğinin bir araya gelmesi benim için çok heyecan verici. Bu yüzden flütün yanı sıra ud da çalıyorum.
Flütün yanına en çok yakıştırdığın eşlikçi enstrüman hangisi?
Kesinlikle Piyano ve Arp.
Flüt dışında başka hangi enstrümanları çalıyorsun? Ve bu enstrümanlara kendi isteğinle mi yoksa akademik eğitim sürecinin bir uzantısı olarak mı yöneldin?
Kendi isteğimle ud çalıyorum.
Sana ilham veren flüt virtüözlerini de öğrenmek isterim.
Jean Pierre Rampal ve Emmanuel Pahud diyebilirim.
Sence iyi bir flüt sanatçısının hangi özellikleri ön planda olmalı?
Bence müzikalite ve teorik bilgi çok önemli.
Yurtdışında eğitim maddi açıdan da zorlu bir süreç. Herhangi bir kurumsal destekten, burstan yararlanıyor musun?
Fransız devletinden belli zamanlarda destek aldım ve alıyorum. Türkiye’de ise İKSV’den bir seferlik bir destek aldım. Onun dışında kendim çalışıyorum.
Keşke solo flüt için daha çok eser yazsaydı dediğin kompozitör hangisi?
Wolfgang Amadeus Mozart, Sigfrid Karg-Elert.
Peki çalmaktan en çok hoşlandığın, repertuarına mutlaka kattığın eser ve/veya sanatçı hangisi ve neden?
Mozart’ın eserlerini çok seviyorum; ruhumu okşuyor. O yüzden onun eserlerini mutlaka repertuarımda olmaları için çalışıyorum.
Flüt diğer birçok enstrümana göre taşınması görece daha kolay bir müzik aleti. Peki bu zamana kadar flüt çaldığın en sıradışı, “çılgın” mekan hangisi oldu?
Gökçeada’ya kampa gitmiştim. Orada bulunduğum koyda kimse yoktu ve denize karşı tek başıma flüt çalmıştım.
Avrupa’da birçok önemli konser mekanında bulundun, konserlerde yer aldın. Bu zamana değin seni en çok büyüleyen konser mekanı hangisi oldu?
Amsterdam Royal Concertgebouw kesinlikle… Büyüleyici bir yer.
Fransa’da klasik müzik dinleyicisini nasıl tanımlardın?
Burada genel olarak çoğu insan klasik müzik ile iç içe ve eğer sanatçıysanız sizi adeta el üstünde tutuyorlar. Saygılı, meraklı, elegan…
Flütünle aranda nasıl bir bağ var? Örneğin başka bir meslek hayal edebilir misin bu aşamadan sonra?
Flütüm ayrılmaz bir parçam, onsuz bir hayat ve meslek düşünemiyorum.
Flüt kariyerinde ne tür özverilerde bulundun? Kendini geliştirmek açısından ne tür çabalar içerisindesin?
17 yaşında yabancı dil bilmeden buraya geldim. Çok çalıştım ve halen de çok çalışıyorum.
Peki bir flüt sanatçısı sağlığında en çok nelere dikkat etmeli?
Mümkün olduğunca iyi beslenme ve düzenli fiziksel aktivitenin yanı sıra yeterince dinlenme çok önemli.
Yakın geleceğe dair projelerin ve hayallerini de öğrenmek isterim son olarak.
Eğitim vermek beni çok mutlu ediyor. İyi bir eğitmen olmak için elimden geleni yapıyorum zaten öğrencilerim var. Onun dışında değişik müzik tarzlarını öğrenmek ve bunları harmanlamak çok istiyorum. Olabildiğince çeşitli müzik ve kültürlere maruz kalmak beni çok heyecanlandırıyor.