Amadeus oyununda Avusturya İmparatorunu canlandıran bas bariton opera sanatçısı Cihan Ayhan: “Başarının ardındaki en önemli faktör disiplinli çalışmadır”

Fotoğraf: Merve Sönmez

Bebekler dünyaya gözlerini ağlayarak açarlar ve ebeveynler için ilk dönemler genellikle ağlama krizlerini yönetme sorunuyla geçer. Ama kimi bebekler için ise ağlama tonuna dair yapılan yorumlar, sonraki dönemdeki kariyerlerine hoş ve muzip bir izdüşümü bırakabilir. Bas bariton Cihan Ayhan için de böyle bir yorumda bulunmak mümkün. Bebekken her ağladığında rahmetli dayısının ‘’bu çocuğun sesi mızıka gibi, büyüyünce şarkıcı olacak’’ yorumu, sonraki yıllarda kendini gerçekleştirmiş bir kehanet halini almış ne de olsa. Müzikle iç içe geçmiş bir çocukluğun ardından Cihan Ayhan’ın müzik odaklı kariyerinin ana hatları belirlenmiş ve dört yıllık bankacılık kariyerinden sonraki yıllarda ani bir dönüşle konservatuar kapısından girerek aldığı yoğun eğitimle şu anda Türkiye’de opera sahnelerinin önemli ve seçkin yüzlerinden ve seslerinden biri halini almış ve bunu da tüm mütevaziliğiyle gerçekleştiriyor.

Kendisinin geçtiği eğitim sürecinden bahsetmek gerekirse, 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalını kazanan bas bariton Cihan Ayhan, 2015 yılında Ayşe Sezerman’ın şan sınıfından mezun oldu. Öğrencilik hayatı boyunca pek çok koroda yer aldı ve Silvano Zabeo, David Walsh ve Roman Werlinski gibi opera dünyasının önemli isimlerinin masterclass’larına katıldı. Türkiye’nin önde gelen hocalarıyla gitar ve piyano eğitimine de devam etti.

2011-2012 sezonunda kurulan Borusan Filarmoni Korosu ile Şefliğini Gürer Aykal, Rejisörlüğünü Yekta Kara’nın yaptığı Midas’ın Kulakları Operası’nda korist olarak yer aldı. 2012-2015 yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. Kenan Işık’ın yönettiği Antigone, Mahmut Gökgöz’ün yönettiği Sinan Süleymaniye’de, kendisinin koro şefliğini de üstlendiği ve Mutlu Güney’in yönettiği Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa oyunlarında yer aldı. Bu oyun, Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Müzik Ödülü’nü kazandı. Salzburg’da oynadığı ‘’Rigoletto’’ operası ise, Avrupa’da solist olarak çıktığı ilk opera olarak hayatında önemli bir dönüm noktası oldu.

Cihan Ayhan, 2015 yılında Fazıl Say’ın önderliğinde kurulan Nâzım Hikmet Korosu’nda korist olarak yer almaya başladı ve Nâzım Hikmet Oratoryosu, Carmina Burana ve solist olarak Say’ın The Bells eserlerinin sahne ve kayıt icralarında yer aldı. 2015 yılında W. A. Mozart’ın La Finta Semplice eserinde Cassandro rolü ile Süreyya Operası’nda sahne aldı. 2016 Mayıs ayında 1.’si düzenlenen Barok Üslûpta Şarkı ve Aryalar Şan Yarışması’nda 1.Mansiyon ödülüne layık görüldü. 2010’dan beri üyesi olduğu Boğaziçi Caz Korosu’yla çeşitli yarışma ve festivallerde 10’dan fazla madalya ve birincilik paylaştı.

2015 yılından beri Sinema Senfoni Korosu’nda yer alan Cihan Ayhan, Zorlu PSM sahnesinde Lord of the Rings film üçlemesi müziklerinin seslendirmelerinde sahne aldı. Sinema Senfoni Korosu, serbest çalışan opera ve orkestra sanatçılarını buluşturan bir oluşum olarak, ‘’Yüzüklerin Efendisi’’ serisinin müziklerini, beyaz perdede film oynatılırken canlı olarak icra etti. Cihan Ayhan, ayrıca, 2018-2019 sezonunda ise Tatbikat Sahnesi’nde Erdal Beşikçioğlu’nun oynayıp yönettiği “Tüy Kalemler” isimli oyunda oynadı. Değerli müzisyen, bu sezon ise Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Amadeus” oyununda oynuyor.

Kendisini aşağıda paylaştığım keyifli bir söyleşi eşliğinde tanımanızı çok arzu ederim:

Merhaba Cihan bey. Genellikle tüm müzisyenlere aynı soruyu yönelterek başlıyorum. Sizin de müziğe olan yeteneğinizin küçük yaşta nasıl fark edildiğini öğrenmek isterim. 

Rahmetli dayım ben bebekken her ağladığımda ‘’bu çocuğun sesi mızıka gibi, büyüyünce şarkıcı olacak’’ dermiş. 😊Nitekim beni ilk keşfeden de dayım olmuş. Kendisini sadece fotoğraflardan biliyorum. Onu daha iyi tanımak ve şarkılarımı ona söylemek isterdim.

Hayal kurar mıydınız ‘Bir gün müzisyen olacağım’ diye?

Çok hayaller kurardım… Bir albüm dinlediğimde kendimi sahnede hayal ederdim. Ama opera sanatçısından çok bir ‘’rock star’’ olarak 😊. Sonralarda gitar çalmayı öğrenip, besteler yapmaya başladım. Besteler sayesinde de sesimin güzel olduğunu keşfettim. Liseden çıkışta Salacak’a gider, yüzlerce kişiye açık hava konserleri verirdim.

Peki bu yetenek ve ilginin üzerine nasıl bir eğitim eklemlediniz?

4 yıllık bankacılık serüvenimin ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazandım. 6 yıl süren opera eğitimimi, aynı zamanda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk ve koro şefliği de yaparak devam ettirdim. 

Bas bariton, ses tonu skalasında nasıl bir yerdedir? Bilmeyenler için kısaca anlatır mısınız?

Tabi ki zevkle… Erkek ses türlerini inceden kalına doğru; Tenor, Bariton ve Bas olarak 3 ana grupta sıralayabiliriz. Hem orta tonlara, hem kalın tonlara hakim olduğum için Bas Bariton olarak sesimin türünü adlandırabiliriz. Bas Baritonlar operalarda hem Bariton hem de Bas rollerini seslendirebilirler.

Şan eğitimine başlamak için çocuklarda ideal yaş aralığı nedir peki? Genellikle çok erken yapılması, ses tellerinin gelişmemesinden dolayı tavsiye edilmez sanırım, değil mi?  

Çocuklar için özellikle çoksesli koroları öneriyorum. Bu korolarda çocukların hem sesleri hem kulakları gelişir. Ergenlik dönemi bittiğinde ise, yani 17-18 yaşlarına geldiklerinde bire bir şan derslerine başlamaları uygundur.

Pek çok önemli operada yer aldığınızı görüyoruz. Sizce başarının ardında şans mı disiplinli çalışma mı yoksa başka faktörlerin de etkisi mi var yeteneğin dışında?

Başarının ardındaki en önemli faktör disiplinli çalışmadır. Şans ve doğru zamanda doğru insanlarla tanışmak da önemlidir. Ama en önemlisi gerçekten çalışmak, çalışmak, çalışmak…

Silvano Zabeo, David Walsh ve Roman Werlinski gibi opera dünyasının önemli isimlerinin masterclass’larına katıldınız. Bu kişilerin verdiği eğitimler kariyerinize ne gibi önemli şeyler kattı?

Onlar Amerika ve Avrupa’da bu iş nasıl yapılıyor bana öğrettiler. Yani ufkumu açmamda önemli rol oynadılar. Bu yüzden eğer klasik müzikle ilgileniyorsanız, yurt dışında işinin piri olan hocalarla çalışmak ve orada konserler, temsiller izlemek gerçekten insanın bakış açısını çok değiştiriyor.

Bir opera sanatçısının biricik enstrümanı sesi. Dolayısıyla siz sesinizi korumak için neler yaparsınız? 

Çok gürültülü ve bağırarak konuşmam gereken ortamlarda bulunmamaya özen gösteririm. Eğer temsilim veya provalarım varsa, o süreç boyunca uykuma, yediğime içtiğime çok dikkat ederim. Düzenli olarak egzersiz yapmak sesime çok iyi gelir ve kondisyonumu korurum. 

Kariyeriniz boyunca oynamaktan en çok zevk aldığınız operalar hangileri oldu  peki? 

Süreyya Operası’nda sahnelediğimiz, mezuniyet temsilimiz olan ve baş rolünü oynadığım Mozart’ın ‘’La Finta Semplice’’ operası, oynamaktan gerçekten en zevk aldığım operalardan biridir. Öte yandan kendi kurduğum Türkiye’nin ilk ve tek oda operası olan Brooklyn Chamber Opera ile sahnelediğimiz, yine Mozart’ın ‘’Bastien und Bastienne’’ operası oynarken beni çok heyecanlandırmıştı. Tabi ki tüm operaların ayrı tadı ve heyecanı vardır. Salzburg’da oynadığım ‘’Rigoletto’’ operası, Avrupa’da solist olarak çıktığım ilk operadır. Bu yüzden o temsil de unutulmazdı.

Fotoğraf: Merve Sönmez

Şu ana dek hazırlanma aşamasında en çok zorlandığınız opera temsili hangisi olmuştu ve nasıl bir çalışma temposu izlemiştiniz? 

Az önce de bahsettiğim ‘’Rigoletto’’ operası olmuştu. Çünkü temsile 2 hafta gibi çok kısa bir süre vardı. Bu süreçte çalışıp eseri hazırlamak oldukça stresliydi. Ama neyse ki bu strese değdi ve çok güzel bir temsil yaptık. 

Peki bir opera sanatçısının birden çok yabancı dil bilmesi önemli midir?  

Muhakkak önemlidir. İngilizce dışında, özellikle İtalyanca, Almanca, Fransızca ve Rusça bilmek çok avantajlı olmanızı sağlar. Operalar genellikle bu dillerde yazıldığı için söylediğiniz şeylerin anlamını bilmek, o esere duygunuzu daha iyi geçirebilmenizi sağlar. 

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda üç senelik göreviniz, sonraki kariyeriniz açısından neler kattı? 

Böyle köklü bir kurumda çalışmak bana inanılmaz tecrübeler kattı. Bir çok tiyatro sahnesinde sahneye çıkma şansına eriştim, büyük oyuncular ve yönetmenlerle çalıştım, Türkiye’nin bir çok şehrine turneler yapma şansımız oldu. Bugün sahne kültürüne bu kadar hakimsem, bunda Devlet Tiyatrosu’nun yeri çok önemlidir.

Aynı soruyu Boğaziçi Caz Korosu’ndaki on bir yıllık deneyiminiz açısından da öğrenmek isterim. Bu değerli girişimde yer almak size neler kazandırdı? 

Öncelikle çok sesli müziği daha iyi tanıdım ve enstrümansız yani akapella olarak sadece insan sesiyle müzik yapmayı öğrendim. Bu akapella kültürünü tüm Türkiye’ye tanıtmış olduk ve yeni koroların kurulmasında önemli rol oynadık. Nasıl yaptınız derseniz günde bazen 3 farklı TV programına çıkıp, performanslar yaparak, bunun dışında Dünya’nın önemli koro yarışmalarında Türkiye’yi temsil edip 1.likler alarak. Bu oluşumda yer aldığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Sahnede yaşadığınız en güzel ve en kötü anınız hangisi?

Sahnede mükemmel anılarım var tabi ki ancak şu an ilk aklıma gelen, yine Boğaziçi Caz Korosu ile Avusturya’da düzenlenen Dünya Koro Şampiyonası’nda 1. olduğumuzu açıkladıkları ve İstiklal Marşı’mızı sevinç gözyaşlarıyla okuduğumuz an diyebilirim.

En kötü anım ise sevgili Fazıl Say ile sahnede ‘’Yiğidim Aslanım’’ı seslendirirken Tarık Akan’ın naaşını gördüğüm andır.

Nazım Hikmet Korosu ve Nazım Hikmet Oratoryosu’nda yer almanız, sizin kariyeriniz açısından nasıl bir dönüm noktası oldu peki? 

Fazıl Say benim hep çalışmayı istediğim insanlardan biri olmuştu. Bu fırsatı Nazım Hikmet Korosu sayesinde bir çok kez yaşadım. Tüylerimiz diken diken Nazım Oratoryosu’nu on binlerce insana seslendirmek mükemmel bir duyguydu. Birlikte unutulmaz turneler yaptık. Bodrum turnemizde konser sonrası gecenin bir saatinde sevgili Genco Erkal, İbrahim Yazıcı ve Barbaros Şansal ile denize atlayıp rüya gibi bir kutlama yapmıştık 😊. Onlarla bu kadar samimiyetle başarılı işlere imza atabilmek kariyerim için çok değerli oldu.

Şu ana dek sahne aldığınız ve sizin için en unutulmaz mekan hangisi oldu? 

Nazım Oratoryosu’ndan bahsettik madem, Volkswagen Arena’da gerçekleştirdiğimiz temsiller diyebilirim.

Türkiye’de operalara yönelik önyargının kırılmaya başladığını düşünüyor musunuz peki? 

Tam olarak kırılmadı maalesef… Halkımızla daha çok buluşup, insanlara operanın tanıtılması gerekiyor. Umarım bu virüsle uğraştığımız dönem bir an önce biter ve halkımızla sağlıklı ortamlarda, sık sık bir araya gelebiliriz.

Yurtdışında temsillere katıldınız mı? Türk operasının Avrupalı müzikseverlere yeterince ulaşabildiğini düşünüyor musunuz? 

Evet neredeyse gittiğim her ülkede ilk olarak o şehrin operasına uğrar, hemen bir bilet almaya çalışırım. Türk operası ne yazık ki bu konuda çok geride. Daha yenilikçi eserler yapılmalı diye düşünüyorum. Daha önce bestelenen Türk operalarını ise maalesef yurt dışında kimsecikler bilmiyor. Kendi vatandaşımız bile bilmezken, yurt dışındaki insanların bilmesi fazla iyimser bir düşünce olur.

2015 yılından beri Sinema Senfoni Korosu’nda yer alıyorsunuz. Bu koroyu bize biraz anlatır mısınız? İçinde yer aldığınız projeler ve gelecek dönem planları neler? 

Bu oluşum, genellikle benim gibi serbest çalışan opera ve orkestra sanatçılarını buluşturan bir oluşum oldu. Özellikle Zorlu Psm’de bir çok konserler yaptık. Örneğin; ‘’Yüzüklerin Efendisi’’ serisinin müziklerini, beyaz perdede film oynatılırken canlı olarak icra ettik. Seyirciler filmi kat kat keyif alarak izlediler. Bir süredir maalesef pandeminin de etkisiyle koro aktif değil, fakat orkestra konserlerine devam etmektedir.

Son olarak, yakın döneme dair projeleriniz nelerdir? Sizi hangi oyunlarda izleyebileceğiz?

2019 Aralık’tan beri Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği, baş rollerinde Selçuk Yöntem ve Okan Bayülgen’in olduğu ‘’Amadeus’’ oyununda, Avusturya İmparatoru 2. Joseph rolünde oynamaktayım. Öte yandan ‘’Kral’ın Altınları’’ isimli müzikli çocuk oyunumuz da devam edecek. Oyunların dışında oda operamızla yeni projeler de olmasını planlıyorum. Piri Guide uygulamasında seslendirdiğim klasik müzik bestecileri serisini de dinlemenizi öneriyorum. Çok memnun oldum Menekşe Hanım😊 Vakit ayırıp okuyan okurlarımıza da çok teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ederim değerli vaktinizi bizlere ayırdığınız için. Sizi tanımak çok güzel ve özeldi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s