Solo piyano albümü çıkaran genç kompozitör Burçe Karaca: “Müziğin iyileştirme gücü tüm sanatların üzerinde”

1989 yılında Ankara’da doğan Burçe Karaca, müzik hayatına, ailesinin yönlendirmeleri sonucu beş yaşında piyano dersleri ile başladı ve lisede Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi flüt bölümünden mezun oldu. Daha sonra Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi ve Kompozisyon bölümünü birincilikle ve tam bursla kazanan genç müzisyen, takip eden sene, ikinci dal okumak üzere girdiği piyano bölümü sınavında da başarı göstererek bu bölümde de okumaya hak kazandı. Üniversite eğitimini iki bölümden de birincilikle mezun olarak tamamladı. Karaca’ya göre başarılı bir kompozitör herşeyden önce disiplinli olmalı; gözlem yeteneği ve bu gözlemle olayları duygusal açıdan yorumlayabilme ve elbette enstrümana hakimiyet yeteneklerine sahip olmalı.

Klasik piyano repertuvarını çok severek çalışmakla beraber, 3 Aralık 2020 tarihinde 6 parçadan oluşan ‘‘Moving Along the Blanks’’ adlı ilk albümünü yayınladı. Sinematik / neoklasik ve minimal tarzda yazılmış bu eserlerin nota kitabı Temmuz ayında dinleyiciler ile buluştu. Karaca’nın albümü, minimal / sinematik / neoklasik parçalardan oluşuyor. Her parçanın kendi içinde bir hikayesi var ve dinleyenler “sanki bir filmin müziği gibi” yorumlarında bulunuyorlar. Nota kitabı ise Türkiye’de müzik dünyasında son dönemde çok rastlanmayan bir girişim olduğu için ayrıca çok değerli. Yaşanan son yangın felaketleriyle beraber, Karaca, nota kitabından sağladığı tüm geliri yardıma muhtaç insanlara ve hayvan dostlarımıza bağışlama kararı aldı.

Minimalizmle yani en az malzeme ile duygulara en çok hitap eden bir şekilde dinleyicilere ulaşmaya çalışan Karaca, “sinematik tarz, görsel bir öğeye yapılan müzik türüdür. Kafamda belli hikayeler olduğu ve bu hikayeleri müzik aracılığı ile aktarmak istediğim için, sinematik müzik de kafamdaki senaryolar aracılığı ile parçalarımla buluşmuş oldu” diyor.

Karaca’ya göre, müzik, insanın keşfettiği doğaya en yakın sanat… “Dünyamız plastikleşse de, hiper-reality çağını yaşasak da, özümüze dönmek her konuda ihtiyacımızdır. Bu ihtiyaçtan dolayı, müziğe, sanata ve en önemlisi doğaya olan ilgi artmalıdır” diyor genç müzisyen. Kendisini tanıma yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız?

Burçe hanım merhaba. Müzik eğitiminize piyano dersleriyle beş yaşında başladınız. Peki aileniz içinizdeki bu müzik yeteneğini nasıl fark etti? 

Çocukken evde müzik hiçbir zaman eksik olmazdı. Babam klasik gitar çalardı annemse çok iyi bir dinleyiciydi. Müziğe ilgisi olan her çocuk gibi ben de devamlı olarak duyduğum şarkılara eşlik ediyor, ritim tutuyor ve duyduğum sesleri doğru notalardan verebiliyordum. Bu ilgimi gören ailem beni hemen piyano derslerine başlattı.

Daha sonra flüt bölümüne geçmeye nasıl karar verdiniz? Flütü diğer enstrümanlardan farklı kılan neydi sizin gözünüzde? 

Lisede ana enstrüman dışında solfej, teori, armoni gibi derslere destek olması amacı ile mutlaka yardımcı piyano dersi alma şartı vardı. Benim ana enstrümanım halihazırda piyanoydu, flütün sesinden çok etkilendiğim, şarkı söyler gibi çalma olanağı sunan, insan ses ve nefesine en yakın enstrümanlardan birini olduğunu bildiğim için ikinci enstrüman olarak flüt seçmeye karar verdim.

Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi ve Kompozisyon bölümünü birincilikle ve tam bursla kazandınız. Takip eden sene, ikinci dal okumak üzere girdiği piyano bölümü sınavında da başarı göstererek bu bölümde de okumaya hak kazandınız. Piyano ile kompozisyon yeteneğini birleştirme motivasyonunuz nasıl doğdu? 

Piyano ile ilgilenen herkes armoni bilgileri dahilinde beste denemeleri yapabilir.

Geçirdiğimiz zorlu pandemi sürecinde ben de iç dünyamı notalara piyano aracılığı ile aktarma fırsatı buldum. Daha önce sadece klasik piyano repertuvarı çalışırken, bu süreç bana daha önce keşfetmediğim bir kapının anahtarını sunmuş oldu. 

Peki ilk bestenizden biraz söz eder misiniz? Nasıl bir ortamda hazırladınız? 

İlk bestem Uyumsuz Rastlaşma’yı Metin Altıok’un aynı isimli ve çok etkilendiğim şiiri ile birlikte ortaya çıkardım. Yıpranan ilişkilerdeki kadın ve erkekleri konu alan bu eserde, şair anlatımını bir X figürü ile sembolize etmiş ve çarpışan duyguları bu şekilde betimlemiştir. Ben de eserde devamlı olarak birbirinin üstünden atlayan sağ ve sol elleri bu X figürüne benzettim ve bu şekilde Uyumsuz Rastlaşma’yı ortaya çıkardım.

3 Aralık 2020 tarihinde 6 parçadan oluşan ‘‘Moving Along the Blanks’’ adlı ilk albümünüzü yayınladınız. Albümü henüz dinlememiş olan okurlarımız için bize bu albümden söz eder misiniz? 

Albüm minimal / sinematik / neoklasik olarak adlandırabileceğim parçalardan oluşuyor. Her parçanın kendi içinde bir hikayesi var ve hepsi kafamdaki senaryolara uyum sağlayacak şekilde ilerliyor. Dinleyenlerin “sanki bir filmin müziği gibi” yorumları da bu görüşü destekliyor sanırım…

Peki bu albümün dinleyici kitlesini tanımlar mısınız? Nasıl bir kitleye hitap ediyorsunuz? 

Moving Along the Blanks solo piyano dinlemekten hoşlanan dinleyiciler için uygun bir albüm. Piyano dinleyicilerine hitap ederken, aslında hayatta motivasyon arayan herkes tarafından da dinlenebilir.

Albümün tanıtımı için bir konser projeniz var mı

Evet, albümden sonra birkaç tane daha beste çalışmam oldu. Son eserlerle birlikte ilk albümümü tanıtabileceğim bir konser önümüzdeki sonbahar aylarında düşüncelerimin arasında.

Ayrıca, sinematik / neo klasik ve minimal tarzda yazılmış bu eserlerin nota kitabı da Temmuz ayında dinleyiciler ile buluştu. Bu tarzı bize biraz anlatır mısınız? 

Tarz olarak minimalizmi kullandım ve en az malzeme ile duygulara en çok hitap eden bir kanaldan dinleyicilere ulaşmaya çalıştım. Sinematik tarz, görsel bir öğeye yapılan müzik türüdür. Kafamda belli hikayeler olduğu ve bu hikayeleri müzik aracılığı ile aktarmak istediğim için, sinematik müzik de kafamdaki senaryolar aracılığı ile parçalarımla buluşmuş oldu.

https://www.notacini.com/burce-karaca-moving-along-the-blanks-nota

Peki, bu girişiminizin müzik eğitimi alanlar için katkısı ne olacak? Nota kitabı hazırlamak yaygın bir girişim mi meslektaşlarınız arasında? 

Bu kitap, çalmak isteyenler için, yeni bir bestecinin elinden, albümün oluşturduğu tarzlarda yeni parçalar keşfetme olanağı sunacak. Umarım Türk bestecilerin beste çalışmalarının kitapları daha çok ilgi görür ve raflarda daha çok yer bulur.

Başarılı bir kompozitörün sizce üç temel özelliği ne olmalı

Her işte olması gerektiği gibi disiplin en başta geliyor bana göre. Daha sonra gözlem yeteneği ve bu gözlemle olayları duygusal açıdan yorumlayabilme ve elbette enstrümana hakimiyet çok önemli.

Biraz da genel sorulara geçelim. Türkiyede kompozisyon eğitimi sizce hangi noktalarda başarılı, hangi noktalarda eksik? Siz eğitiminiz boyunca nasıl zorluklar yaşadınız? 

Konservatuvar eğitimi gerçekten çok büyük disiplin, özveri, çalışma isteyen ciddi bir eğitim süreci. Kendinizi tam anlamıyla işinize adamanız isteniyor ve bekleniyor. Ama zaten kendi enstrüman veya alanınıza tutkuyla bağlı olduğunuz ve müziğin zorlukları aşma gücünü bilip müziğe inandığınız için, eğitim sürecinde yaşanan tüm zorluklar sizi besliyor ve güçlendiriyor.

Müzik sizce toplumda nasıl bir ihtiyaca karşılık geliyor?

Müziğin iyileştirme gücünün tüm sanatların üzerinde olduğunu düşünüyorum.

Son dönemde konservatuarlar başta olmak üzere piyano ve kompozisyon alanlarında yetişen çok fazla genç ve çocuk var. Sizce bu artan ilgi nereden kaynaklanıyor ve tüm bu gençleri istihdam edecek bir sistem nasıl geliştirilebilir? 

Müzik, insanın keşfettiği doğaya en yakın sanattır. Dünyamız plastikleşse de, hiper-reality çağını yaşasak da, özümüze dönmek her konuda ihtiyacımızdır. Bu ihtiyaçtan dolayı, müziğe, sanata ve en önemlisi doğaya olan ilgi artmalıdır.  Eğitim sürecindeki gençlerin, müziğe giden yolda, kendilerine inanmalarını, bilgiye giden yolda ışıklarının hiç sönmemesini dilerim. 

Kendinize referans aldığınız çağdaş kompozitörler ve piyanistler kimler peki? 

Philip Glass, Arvo Part, Yann Tiersen, Nils Frahm, Fazıl Say, Vikingur Olafsson’un isimlerini sayabilirim.

Müzik tarihinde hangi dönemde yaşamayı hayal ederdiniz? 

20. yüzyılda ortaya çıkan Modernizm ve post modernizm akımlarımın olduğu dönemler çok ilgimi çekiyor. Savaş yıllarının verdiği sıkıntılarla birlikte sanatçıların sınırlarını ne kadar zorlayabildiğini, eserlerinden de görüp, dinleyebildiğimiz bir dönem.

Peki geleceğe dair projeleriniz, hayallerinizden de söz eder misiniz biraz?

Hayat yolunda öğrenmeye ve yaratmaya devam edeceğim… Onun dışında 26 Ekim’de konserim olacak. İlk albümümün ilk konseri için oldukça heyecanlıyım. Hazırlık aşamasındaki ikinci albümümden de parçalar bu konserde ilk kez dinleyici ile buluşacak. Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 26 Ekim saat 19.30’da görüşmek dileğiyle… Konsere Instagram profilimdeki linkten ulaşarak bilet alabilirsiniz.

Karaca’nın Spotify albüm linki: https://open.spotify.com/artist/3rmQiUWD2bMEqqDanBwOPB?si=fc_5dCcbToGIcniwrR1x9w&dl_branch=1

Karaca’nın YouTube linki: https://www.youtube.com/channel/UCYwBCos475pnT245DlP1hdA

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s