2003 yılında İzmir’in Tire ilçesinde doğan Çağlar Aydın, piyano eğitimine henüz 6 yaşındayken 2009 yılında okuldaki müzik öğretmeni aracılığıyla başladı. Daha sonra birçok öğretmenden piyano eğitimi alan Aydın, 2013 yılında Bilsem sınavlarını kazanarak üstün yetenekli öğrencilere yönelik bir eğitim almaya başladı ve müzik alanına yöneldi. İzmir Arkas BİLSEM’deki müzik öğretmeni Filiz Kırkar danışmanlığında yurtiçinde birçok festivale, yarışmaya ve yardım projelerine katıldı. Filiz Kırkar, Çağlar’ın müzik alanında derinleşmesinde çok büyük bir şans olmuş kendisi için. “Gerek müzik teorisi konusunda gerekse eserleri icra ederken hissedilmesi ve aktarılması gereken duygular konusunda bana kattığı şeyler saymakla bitmez. Ayrıca yönlendirmesiyle katıldığım yarışmalar, etkinlikler ve festivaller sayesinde oluşan sahne tecrübemi ve tutkumu ona borçluyum. Sahneye çıkmadan önce; sahnede neler yapacağım, nasıl hareket etmeliyim gibi konularda bana öğrettiği şeyler de bugünkü sahne duruşumu oluşturdu ve ilerde vereceğim hiçbir konserde bunları aklımdan çıkarmayacağıma eminim” diyor öğretmeninin kendisine kattıklarına dair minnetini ifade ederken.
2017 yılında 1. Hisar Okulları Uluslararası Piyano Yarışması’nda kendi kategorisinde Dünya 3.sü oldu. 2020 yılında yaşanan Covid-19 salgını nedeniyle online olarak gerçekleştirilen Uluslararası Online “Evde Sanat Var” Piyano Festivali’nde Jüri Özel ödülü, Adana Çukurova Üniversitesi 2. Uluslararası Rhapsody Piyano Festivali ve Yarışması’nda Teşviğe Layık ödülü ve Buca IMSEF Uluslararası Müzik, Bilim, Enerji, Mühendislik Fuarı’nda müzik alanında Uluslararası temsilcilik ödülü aldı ve 2021 yılı içerisinde İtalya’nın Maruggio kentindeki bir piyano yarışmasında ülkemizi temsil edecek. Çağlar Aydın ayrıca 2015 yılında Mozart Akademi 2.Uluslararası Piyano Festivali ve Yarışmasında En iyi 5 Performans arasında yer aldı. “Hedefleri henüz başlarken çok yükseğe koymak başarıyı bazen engelleyebilir. Gerçekçi hedeflerle yola çıkmak başarmamızı, başarma duygusunu yaşamak da zirveye giden yolu pes etmeden çıkabilmemizi sağlar” dese de Çağlar, görünen o ki hedeflerini hep en yukarı koymuş ki bu denli değerli başarılara imza atmış.
4. Ulusal Çocuk Kongresi açılışındaki başarılı piyano performansı sonucunda 2016 ve 2017 yılarında Antalya’da düzenlenen Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Bilim ve Sanat Festivallerine katılarak İzmir Narlıdere Sıdıka Akdemir BİLSEM’i başarı ile temsil etti. Çağlar ayrıca müziğin sosyal sorumluluk boyutunun da bilincinde olan müzisyenlerden. Kendisi, 2018 yılında İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastenesi Onkoloji Servisi’nin yenilenmesi amacıyla düzenlenen Müziğin Umuda Dokunuşu Piyano Konseri ve yardım projesinde yer aldı.
Ülkemizdeki bandolar arasında önemli bir yere sahip olan Tire Armoni Bandosu hakkında bir buçuk yıllık kapsamlı bir araştırma sonucunda “Geçmişten Günümüze Tire Armoni Bandosu” TÜBİTAK 4006 Projesi olarak BİLSEM’e sunan genç müzisyen, piyano dışında akustik gitar, elektro gitar, bateri ve ukulele çalabiliyor ve kendi beste çalışmaları da devam ediyor. Hatta 2020 yılında Akustikhane “Akusticontest” Yarışması En İyi 15 Beste Ödülü aldı. Akustikhane bölümü çekimi 2021 yılında İstanbul Akustikhane stüdyolarında yapılacak.
Müzik dünyasında kararlı adımlarla ilerleyen bu yetenekli gencimizi tanımanız için kendisiyle çok öğretici bir söyleşi gerçekleştirdik. Okumanız dileğiyle:
Çağlar merhaba. Piyano eğitimine henüz altı yaşında başlamışsın. Bize o süreçten bahseder misin? Nasıl fark edildi piyanoya olan ilgin ve bunun üzerine nasıl bir eğitim inşa ettin?
Ben 6 yaşıma gelmeden önce evde bulabildiğim eşyalarla, malzemelerle kendi baterimi oluşturup ritimler çalmaya çalışıyordum. Bunun üzerine ailem benim müziğe oluşan ilgimi fark edip beni tanıdıkları bir müzik öğretmeninin yanına götürmüşlerdi. O öğretmenin önerisiyle piyano çalmayı öğrenmeye başladım ve orada başlayan piyano eğitimim, sonrasında birçok öğretmenden aldığım özel derslerle devam etti. İzmir Arkas BİLSEM’de eğitim almaya başlamamla birlikte Filiz Kırkar öğretmenimle tanıştım ve müzik eğitimime orada devam ettim.
İzmir Arkas Bilim ve Sanat Merkezi Müzik Öğretmeni Filiz Kırkar ile yedi yıl boyunca yoğun bir çalışma sürecinden geçtin. Filiz hanımın senin piyano becerilerin ve metodun üzerinde nasıl etkileri oldu? Ve kendisinin hiç aklından çıkmayan birkaç öğüdünü bizimle paylaşır mısın?
Filiz öğretmenim, benim eğitim hayatımda kesintisiz olarak bu kadar uzun süre birlikte olduğum tek öğretmen. Öncelikle bu yüzden yeri benim için çok ayrıdır. Piyano ve müzik eğitimim açısından da BİLSEM’den öncesiyle kıyaslanmayacak kadar çok gelişme göstermem onun sayesindedir. Gerek müzik teorisi konusunda gerekse eserleri icra ederken hissedilmesi ve aktarılması gereken duygular konusunda bana kattığı şeyler saymakla bitmez. Ayrıca yönlendirmesiyle katıldığım yarışmalar, etkinlikler ve festivaller sayesinde oluşan sahne tecrübemi ve tutkumu ona borçluyum. Sahneye çıkmadan önce; sahnede neler yapacağım, nasıl hareket etmeliyim gibi konularda bana öğrettiği şeyler de bugünkü sahne duruşumu oluşturdu ve ilerde vereceğim hiçbir konserde bunları aklımdan çıkarmayacağıma eminim.
Başarılı bir konser piyanisti sence nasıl özelliklere sahip olmalı?
Ben; sanatçının kendini seyircinin yerine koyup, sahneye çıkmadan önce kendi performansının nasıl gözükmesini istediğini hayal etmesinin çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Asıl performanstan önce sayısız kez prova yapılabiliyor ama provaların hiçbiri perde açılınca yaşanacakları tam anlamıyla yansıtmıyor. Seyircinin bu durumda önemi çok büyük. Bu yüzden bence başarılı bir konser piyanisti; seyircinin karşısında gerçekten olmasını istediği gibi performans gösterebilmeli, sahneyi avucunun içi gibi bilmeli ve ilk başta bahsettiğim gibi kendisini sahnede dışardan görebilmelidir.
Peki ileride başarılı bir piyanist olmak için bugünden kendinize nasıl yatırımlar yapıyorsun? Kendini entelektüel anlamda da besliyor musun bu süreçte?
Aslında benim hedefim tamamıyla piyano ve müzikle sınırlı değil. Tabii ki iyi bir piyanist olmayı ve konserler vermeyi çok isterim fakat aynı zamanda kendimi müzik dışında başka konularda da yetenekli bulduğumu söyleyebilirim. Bu yüzden kendimi uğraştığım her alanda başarılı olacak şekilde, her yönden geliştirmeye çalışıyorum. Müzik konusunda kendimi nasıl geliştirdiğimden bahsedecek olursam: Ufkumu açan her türlü bilgiyi, bir tekniği veya bir eseri asla aklımdan çıkarmamaya çalışıyorum. Keşfettiğim ya da öğrendiğim şeylerin sadece teoride kalmaması içinse fırsatını bulduğum her an onları denemeye ve performanslarıma, bestelerime katmaya çalışıyorum. Bunlar bazen okuduğum bir şey bazense bir müzisyenden ilham aldığım şeyler oluyor. Kısacası kendimi yeni şeylere her zaman açık tutuyorum ve hep bir saniye öncesinde olduğum yerden daha ilerde olmak istiyorum.
Katıldığın festival ve yarışmalardan söz eder misin? Sanırım bir tanesinde dünya üçüncülüğün bile var.
7 yıldır İzmir Arkas BİLSEM öğrencisi olarak, Filiz öğretmenimin katkılarıyla onlarca uluslararası festivallere ve yarışmalara katıldım. Katıldığım yarışmaların neredeyse hepsinden gerçekten güzel sonuçlar elde ettim. 2017’de katıldığım Uluslararası Hisar Okulları Piyano Yarışması’nda D kategorisi 3.sü oldum. 2020 yılında katıldığım Buca IMSEF Fuarı’ndaki piyano yarışmasında ise Uluslararası Temsilcilik Ödülü’nü kazandım ve İtalya, Maruggio’da bir piyano yarışmasında ülkemi temsil edeceğim.
Peki bir yarışmaya hazırlanırken nasıl bir çalışma temposu ve yöntemi izlersin?
Bir yarışmaya katılacağım zaman ilk işim yarışmanın koyduğu kurallara uygun eserler seçmek oluyor. Filiz öğretmenimle repertuarımdaki parçalardan hangileri bu yarışmaya uygun olur diye düşünüp karar verdikten sonra belirlenen parçaları tekrar tekrar çalmaya başlıyorum. Yarışmaya hazırlanırken parçaları tekrar etmek, normal bir zamanda günlük pratik yapmak için çalmaktan çok farklı oluyor. Çok büyük bir dikkatle her gün birçok kez aynı parçaların tekrarını yapmak bazen psikolojik olarak da zorlayabiliyor. Fakat kararlılık bozulmadığı takdirde bu çalışma sürecinin sonunda yarışmalardan güzel sonuçlarla ayrılmak çok mutluluk verici.
Sence başarı ne demek?
Bence başarı ulaşmak istenilen yere ulaşabilmektir. İnsan herhangi bir konuda kendisini görmek istediği yere gelmişse başarmış demektir. Ayrıca bana göre hedefleri henüz başlarken çok yükseğe koymak başarıyı bazen engelleyebilir. Gerçekçi hedeflerle yola çıkmak başarmamızı, başarma duygusunu yaşamak da zirveye giden yolu pes etmeden çıkabilmemizi sağlar.
Sahneye çıktığında neler hissedersin? Korku mu, heyecan mı, seyirciyle bütünleşme hissi mi? O anları bize tarif eder misin?
Ben gerçekten sahne tutkumun olduğunu düşünüyorum. Bir yerden sonra sahneye çıkmak gerçekten bir ihtiyaç gibi gelmeye başladı bana. Piyano çalmaya başladığım yıllardan beri bir topluluğa kendimi müzikle ifade edebilmek benim için bir haz oldu. Sahneye çıkmadan önceki heyecan, performans anındaki hisler ve sahneden indikten sonraki rahatlamayla karışık hüzün; kısacası tümüyle bir konser günü, benim yaşamayı en çok sevdiğim günler haline geldi. Bu güzel hisleri yaşadıktan sonra “Kendini 10 yıl sonra nerede görüyorsun?” sorusuna hep “sahnede” cevabını vermeye başladım. Umarım bu, hayatım boyunca bitmeyen bir serüven olur.
Yer aldığın yardım projelerini de öğrenmek isterim. Sence bir müzisyenin toplumsal farkındalık projelerinde yer alması hangi açılardan önemli?
Bence bir müzisyenin veya tanınmış herhangi bir kişinin onu sevenlere örnek olacak güzel şeyler yapması oldukça gerekli. Sanatçının elinden geldiği kadar yardımı yapması ve duyarlı olması kendisinin yaptığı sanat sayesinde topluma ne kadar yararlı olabileceğini göstermesi açısından da çok önemli. Ben de 2018 yılında İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Servisi’nin yenilenmesi amacıyla düzenlenen Müziğin Umuda Dokunuşu Piyano Konseri’nde piyano çaldım ve 2021 yılında SMA hastalığı olan bir bebek için düzenlenen kampanyada Bana Bir Masal Anlat Baba isimli şarkıyı seslendirerek destek oldum.
2021 yılı içerisinde İtalya’nın Maruggio kentindeki bir piyano yarışmasında ülkeni temsil edeceksin. Bu yarışma için hangi eserleri çalışıyorsun?
İtalya’daki yarışma için “F. Chopin – Waltz Op.64 No.2” , “Fazıl Say – Nazım Ballad” ve “İlhan Baran – Horon” adlı eserleri çalışıyorum.
Bir yandan da armoni bandoları üzerine bir araştırman var. Biraz ondan da söz eder misin? Bu konuya nasıl merak saldın ve nasıl bir proje geliştirdin?
Bu konuya 2 yıl önce BİLSEM’de proje ödevim olarak başladım. Yaşadığım ilçe olan Tire’nin, Cumhuriyet’imizin ilk bandolarından birine ev sahiplik yapması konuya ilgimi daha da çok arttırdı. Aslında projemin ana konusu Tire Armoni Bandosu’nun geçmişten günümüze gelişi. Bu konu üzerinde çalışırken bandonun merkezine yakın olma fırsatımı kullanıp bando üyelerinin yanına gittim ve onlarla yüz yüze röportajlar yaptım. Ayrıca eskiden bandoda yer alan kişilerle iletişime geçip benimle anılarını paylaşmalarını ve bandonun geleceğiyle ilgili görüşlerini aktarmalarını istedim. Sonuç olarak bandonun tarihinden başlayıp Tire Armoni Bandosu’nun yaşanmışlıklarına kadar giden bir proje oluşturmuş oldum.
Yeni nesildeki klasik müzik sevgisi sence yeterli düzeyde mi Çağlar? Eğitim ve bilinçlendirme açısından aha neler yapılmalı?
Açıkçası yeni neslin büyük bir bölümünde klasik müzik zevki olduğunu sanmıyorum. Ülkemizdeki klasik müzik sanatçılarının yeterli desteğe sahip olmadığını ve kendilerini tanıtmak için bulabilecekleri fırsatların çok kısıtlı olduğunu düşünüyorum. Dinleyiciler açısından da aynı şekilde; klasik müziğin sevilmesi ve daha çok dinlenmesi için çalışmalar, konserler yapılıyor olsa da çoğu insana ulaşamıyor olması bence bu konuda büyük bir sıkıntı.
Müzik hayatında nasıl bir konuma sahip?
Müziğin hayatımın her alanında bir yeri var diyebilirim. Çok küçük yaşlarda müzikle bağ kurup sonrasında asla bu bağı kaybetmediğimden dolayı aslında kendimi her zaman müzikle tanıdım ve ifade ettim. Bugün dönüp baktığımda “Hayatımda müzik olmasaydı ne olurdu?” diye kendime sorunca cevabını bile düşünemiyorum. Gelecek planlarımı da geçmişte olduğu gibi müzikten bağımsız kurabilmem mümkün değil. Bu yüzden ömrümün sonuna kadar müzikle yaşayacağıma eminim.
Kendine örnek aldığın konser piyanistleri kimler?
Kendime örnek aldığım ve performanslarını en çok dinlediğim piyanistler olarak Fazıl Say ve Evgeny Kissin diyebilirim.
Repertuarında olmasından en çok hoşlandığın eserleri ve bestecileri de öğrenmek isterim.
Ben klasik eser çalmaya başladığım ilk zamanlardan bugüne kadar hep F.Chopin’in parçalarını çalarken kendimi çok daha iyi hissettim. Şu an repertuvarımda bulunan eserlerden F.Chopin’in Nocturne C Sharp Minor ve Waltz Op.64 No.2 adlı parçaları çalmayı çok seviyorum.
Peki yakın geleceğe dair planların, projelerin neler? Son olarak bize onlardan söz eder misin?
Gelecekte müziği daha profesyonel şekilde yapmak istiyorum. Sözü ve bestesi bana ait şarkılarım var. Bu şarkıları çeşitli platformlarda yayınlamayı planlıyorum. Aynı zamanda yazılımla da uğraştığım için iyi bir üniversiteden mezun olup müziğin yanında bu işi de yapmak istiyorum.