“Piyanoda Duru İrlan”: İçindeki müziği sadece piyanoyla ortaya çıkarabilen bir küçük piyanistin tutku dolu öyküsü

Tüm fotoğraflar: @gozdekargul_photography

Duru İrlan, 23 Kasım 2012’de Ayvalık’lı baba ile Balkan göçmeni annenin tek çocuğu olarak, İstanbul’da kulaklarında, kalbinde ve zihninde notalar uçuşarak dünyaya geldi. Hayattaki avantajlarından biri, amatör müzisyen olarak onu yönlendiren bir babası ve onun müzik tutkusunu koşulsuz, amasız fakatsız destekleyen bir annesi olması sayesinde piyano sesleri eksik olmayan bir evde, müzik üreterek büyümesi oldu.

Bebeklik çağından itibaren babasının kucağında piyano tuşları ve melodilerle tanışan Duru, henüz 2,5 yaşındayken annesinin aldığı baterili mini piyano ile, kendi kendine piyano çalmaya başladı. 6,5 yaşında ilkokula başladığı yıl yarı dönem piyano kursuna gittikten sonra, ülkemizin başarılı keman sanatçısı akademisyen Dr. Ayşegül Giray’dan temel piyano eğitimi aldı. Baleye olan ilgi ve yeteneği ile, kazandığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi “Çocuk Konservatuvarı Bale Bölümü”nü bitirdi.

Yarı zamanlı eğitim alma yaşı gelince, 2020 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Yarı Zamanlı Piyano Bölümü’nü kazandı. İlkokul üçüncü sınıfla eş zamanlı olarak konservatuvar eğitimi almaya başladı ve Doçent Elif Gökçe Türkili’nin öğrencisi olarak yarı zamanlı piyano eğitimine halen devam ediyor.

Piyano çalmayı sevdiği kadar beste yapmayı da seven Duru İrlan, daha nota eğitimi almaya başlamadan içindeki müziği dinleyerek besteler yapmaya başladı. 2020 yılında İstanbul Büyükşehir  Belediyesi’nin çocuklara 23 Nisan hediyesi olarak düzenlediği ve bir ilk olan Çocuk Besteciler Yarışması’nda, 129 çocuk besteci arasından seçilen 25 finalistten biri oldu. “Ateş” ve “Bahar Esintisi” adındaki besteleriyle 7-9 yaş kategorisinde ilk üçe seçildi. Bu yıl ise 23 Nisan’da “Çocuk Besteciler Buluşması”nın ikincisinin seçmelerinde  “Yavru Balina” isimli bestesi ile  finalist olan Duru, önemli müzisyenlerle online bestecilik atölyelerine de aktif olarak katıldı.

Ayrıca toplumsal farkındalığı müziğiyle birleştirip yaşadığı topluma bir katkı sunmak, “öncü” olmak için çok çabalayan bir çocuk Duru. Yeşilay ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen “11. Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması”na sözü ve müziği kendisine ait “Bırakmalısın” isimli şarkısını piyano çalarak seslendirdiği videosu ile katıldı. Görsel kategoride önce okulu 3.Selim İlkokulu’nda birinci seçildi ve Haziran ayında yapılan seçmelerde Üsküdar İlçe Birincisi oldu. Genç nesilleri sanatsal üretime teşvik ederek bu yolla bağımlılıklara ilişkin farkındalık oluşturmayı amaçlayan yarışmada “Bırakmalısın ” isimli şarkısıyla, bu amaca katkı sağladığı için Duru çok mutlu oldu.

Erken yaşta gelişen sosyal sorumluluk bilinci ile bağımlılıklara karşı tepki geliştirdiği gibi, ülkemizin büyük yarası SMA hastası çocuklar için de çok üzülen ve destek olmaya çalışan Duru, bu alanda yapılan kampanyalarda çalışmalar yapan annesine çocuk gözünden bakışla destek olmaya devam ediyor.

Kitap okumayı, hikaye ve senaryo yazmayı, teknolojiyi, resim sanatını seven, “neden piyano” diye sorduğumda “Çünkü içimdeki müziği en iyi piyano ile ortaya çıkarabiliyorum” diyecek kadar da kararlı olan dokuz yaşındaki Duru, gelecekte film çekmeyi ve film müzikleri bestelemeyi de hedefliyor. Ama öncelikli planı, pandeminin bitimiyle birlikte ilkokul dördüncü sınıf ve konservatuvar ikinci sınıf öğrencisi olarak okul hayatına kavuşmak ve müziğini ilerletmek…

Okul müdürü Örsan Özkan bey de Duru’nun piyano alanındaki başarılarını diğer öğrencilere bir ilham kaynağı haline getirebilmek adına okula piyano aldı ve her fırsatta piyano başına geçen Duru, birçok arkadaşının da piyano eğitimi almasına vesile oldu. “Keşke her okulda piyano olsa, müzik seven öğretmenler olsa” diye ifade ediyor Duru bu gelişmeyi… Duru’nun tabiriyle “kalbi balinalar kadar büyük, herkese kalbinden iyilik dağıtan” annesi Esin hanım ise Instagram sayfası 40yildabiranneolmak hesabında #piyanodaduruirlan etiketiyle kendisinin bazı piyano çalışmalarını gururla paylaşıyor.

Duru’nun piyano eğitiminde geçtiği süreçler, hayalleri, hedefleri, bestelerinin öyküsü ve daha nice başarılı adımı hakkında kendisiyle çok keyifli, sıcacık bir söyleşimiz oldu. Onu tanımaya ve benim gibi kendisine hayran kalmaya hazır mısınız?

Merhaba Duru. Henüz dokuz yaşına basmamışsın, ama müzik alanında çok büyük bir gayret ve başarı sergilemişsin. Öncelikle tebrikler. Müziğe olan ilgin ve yeteneğin nasıl ortaya çıktı? Ve bunun üzerine nasıl bir eğitimden geçtin? Bize biraz kendini çocukluğunun ilk döneminden itibaren anlatır mısın?

Merhaba, teşekkür ederim. Ailemin anlattığına göre, doğumumdan itibaren uyumak için, sakinleşmek için hep klasik müzik dinlermişim. Bebekken babam beni kucağına alarak piyano çalarmış, notaları anlatırmış ve ben ilgiyle dinlermişim. Yürümeye başladıktan sonra hep evimizdeki piyanoya gidip kendimce çalarmışım. İlk kez 2,5 yaşımdayken annemin aldığı mini baterili piyanomla kendi kendime biraz öğrenmişim piyano çalmayı.

Nota bilmeden duyduklarımı çalabildiğimi ve hep piyano çalmak istediğimi gören ailem, müziğe ilgim ve yeteneğim olduğunu anlamış. Kursa gitmeden önce ilk eğitimimi, amatör müzisyen olan babamdan aldığımı söyleyebilirim, çünkü sürekli beraber piyano çalardık. Müziğe ilgim olduğu gibi baleye de ilgim olduğu için, ilkokula başladığım yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi “Çocuk Konservatuarı” sınavlarında bale bölümünü kazanarak iki yıllık bale eğitimini tamamladım. Fakat pandemi dönemine denk geldiği için, ikinci yıl online devam etmek zorunda kaldık. İkinci yıl sonunda yarı zamanlı eğitimde, yoluma müzikle devam etmek istediğim için bale eğitimi ile beraber ayrıca piyano dersleri almaya başlamıştım. 6,5 yaşımda ilkokula başladığım yıl kısa bir süre piyano kursuna gittikten sonra, Dr. Ayşegül Giray’dan temel piyano eğitimi aldım. Geçen yıl ilkokul üçüncü sınıfa geçerken, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuarı Yarı Zamanlı Piyano Bölümü’nü kazandım ve Doçent Elif Gökçe Türkili’nin öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum.

Peki neden piyano?

Çünkü içimdeki müziği en iyi piyano ile ortaya çıkarabiliyorum. Her zaman aklımda melodiler dolaşıyor, uzaktan eğitimde online derslerde bile öğretmenimi dinlerken hep dilimde melodiler oluyordu. Yani ne yaparsam yapayım hep mırıldanırım. Mırıldandığım şarkıları da piyano ile besteye dönüştürüyorum. Piyano benim için olmazsa olmaz. Mesela bazen annemle Kadıköy’de gezerken piyano çalma isteği geliyor, hemen bir müzik markete gidiyoruz, orada biraz piyano çalıp rahatlıyorum. Sanırım kendimi en iyi ifade etme şeklim piyano çalmak.

Beste yaparken nasıl bir ortamda olmak istersin? Sessiz mi, gürültülü mü, düzenli mi, yoksa doğa içinde mi? Bu açıdan kriterlerin nedir?

Ben çok planlı programlı beste yapmıyorum. İçimden geldiği zaman hemen piyanonun başına geçip çalmaya başlıyorum. Benim için bir beste çıkardığım zaman onu çalarken videoya kaydetmek önemli. Bazen çok güzel, farklı bir beste çalışıyorum. Ama kaydetmezsem unutabilirim gibi geliyor. O yüzden piyanonun yanına kameramı ayarlayıp kendi kendime çekimimi de yapıyorum.

Ülkemizin başarılı keman sanatçısı akademisyen Dr. Ayşegül Giray’dan temel piyano eğitimi aldın ve şimdi konservatuarda yine çok başarılı bir piyanist ve akademisyen Doç. Elif Gökçe Türkili’nin öğrencisisin. Öğretmenlerinin sana verdiği ve unutamadığın öğütlerden birkaçını bizimle de paylaşır mısın?

Ben çok şanslıyım, Ayşegül öğretmenim de Elif Gökçe öğretmenim de çok başarılı olmaları yanında ikisi de çok zarif ve özel insanlar. Onlar bana her anlamda örnek oluyorlar. Ben de onlar gibi müzik alanında başarılı olmak istiyorum. Öğretmenlerim her zaman, düzenli tekrar yapmamı ve çok çalışmamı öğütlerler. İkisinin de her zaman en çok söylediği şey, yetenek çok değerli ama başarı çok çalışarak gelir.

Baleye olan ilgin ve yeteneğin ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi “Çocuk Konservatuarı Bale Bölümü”nü bitirdin. Peki bale yeteneğin müzik çalışmalarını ne şekilde olumlu etkiliyor?

Çok güzel bir soru oldu bu, teşekkür ederim. Benim bunu düşünmemi sağladınız. Bence bale yeteneğim çalıştığım klasik müzik eserlerini daha iyi hissetmemi sağlıyor. Piyanoda çalışırken kafamda o müzikle dans etmeye başlıyorum bile, müzik ve dans birbirine güç veriyor benim hayatımda.

@gozdekargul_photography

Geçtiğimiz yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet konservatuarı Yarı Zamanlı Piyano Bölümü’nü kazandın. Bu haberi ilk öğrendiğinde neler hissetmiştin? Konservatuara girmeyi neden ısrarla istiyordun?

Daha önce de söylediğim gibi müzik ve piyano benim için vazgeçilmez, olmazsa olmazlar. Kendi müziğimi yapabilmek ve kafamda uçuşan melodileri şarkıya dönüştürebilmek için iyi bir müzik eğitimi almam gerekiyor. Ve bu alanda ülkemizdeki en iyi okulun, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuarı olduğunu biliyorum. Bu yüzden yarı zamanlı sınavını kazanmayı çok istiyordum. Kazandığımı öğrenince çok mutlu oldum, heyecanlandım. Daha iki yıllık yarı zamanlı eğitimi bitmeden, hemen sonrasını hayal ettim. Çok çalışırsam ortaokulda tam zamanlı konservatuarı kazanabilirim diye planlar yapmaya başladım.

Bestelerini doğaçlama mı yaparsın, yoksa notaya döker misin?

Şimdiye kadar hep doğaçlama yaptım bestelerimi. İlham geldiği anda piyanonun başına oturunca, sanki kendiliğinden çıkıyor bestelerim.

2020 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çocuklara 23 Nisan hediyesi olarak düzenlediği ve bir ilk olan Çocuk Besteciler Yarışması’nda, 129 çocuk besteci arasında seçilen 25 çocuktan biri oldun ve “Ateş” ile “Bahar Esintisi” adındaki bestelerinle 7-9 yaş kategorisinde ilk üçe seçildin. Bu besteler senin hayatında nasıl bir yere sahip?

“Ateş” benim beste yarışmaları ile buluşmamı sağlayan ilk bestem oldu. Yarışma fikri olmadan kendi kendime çalıştığım ve ortaya çıkardığım bir besteydi. Çocuk besteciler yarışmasını duyduğumuzda o bestemle katılmak istedim ve adını düşünürken bir anda “Ateş” olsun dedim. Benim hayatımda bir ilk olarak hep yeri özel olacak bu bestemin. “Bahar Esintisi” nin hikayesi ilginç oldu.  Geçen yıl yarışmanın başında pandemi olunca, yarışmada kural değişikliği oldu. Seçilen ilk 25 çocuk değerli müzisyenlerle küçük bir bestecilik atölyesine katıldıktan sonra, bir beste daha yapmamız istendi. Yani biraz sipariş gibi oldu “Bahar Esintisi” adındaki bestem. O da bu anlamda özel bir yere sahip oldu.

Bu yıl 23 Nisan’da ikincisi “Çocuk Besteciler Buluşması” olarak düzenlenen seçmelerde “Yavru Balina” isimli besten ile finalist oldun. Bu bestenin de hikayesini öğrenmek isterim.

“Yavru Balina” adındaki bestemi annem için yapmıştım, doğum günü hediyemdi anneme. Benim annem çok sevgi dolu bir insan, kalbi çok büyük. Sadece bana ve ailesine değil, hiç görmediği insanlara bile sevgi duyar, ihtiyacı olanlara destek olur. Herkese koşturan ve kalbine çok insanı sığdırabilen bir insan olduğu için ben anneme “senin kalbin balinalar kadar büyük” diyorum. Ben de annemin yavrusu olduğum için ona yaptığım besteme “Yavru Balina” adını verdim.

Ayrıca Yeşilay ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen “11.Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması” na sözü ve müziği kendine ait “Bırakmalısın” isimli şarkını piyano ile çalarak seslendirdiğin video ile katıldın. Pandemi dönemi senin bestelerini nasıl etkiledi?

Okulumuzdaki Yeşilay Haftası kutlamaları için yapmıştım o şarkımı. Öğretmenimiz hepimizden Yeşilay haftası için seçtiğimiz alanda bir çalışma yapmamızı istedi. Genelde resim, şiir, yazı olarak çalışma yapılır. Sanırım ilk ve tek ben bu konuda şarkı yaptım. Sonra babam Yeşilay ve Milli Eğitim iş birliği ile yetenek yarışması düzenlendiğini öğrenince okuluma haber verdi. Okulumda öğretmenlerim de bu yarışmadan mutlu oldular ve okulda bir seçme yapıldı. Önce okulumun birincisi seçildim sonra da ilçe birinciliğini kazandım. Ben çok minikliğimden beri özellikle sigaraya çok tepkiliyim. Annem ve babam kullanmıyorlar ama çevremde içen olduğu zaman çok rahatsız olurum ve tepki gösteririm. Şarkımla yarışmanın amacına uygun olarak, bağımlılıklara karşı farkındalık yarattığım için mutlu oldum. Pandemide genel olarak çok beste yaptığımı söyleyebilirim.

Sosyal sorumluluk projelerinde de yer almaya çok önem veriyorsun. Bunun sebebini okurlarımızla da paylaşır mısın? Bir müzisyen neden toplumsal konulara öncelik vermeli?

Bu konuda en büyük rehberim annem. Dedim ya annemin kalbi balinalar kadar büyük, herkese kalbinden iyilik dağıtır. Mesela annemin SMA hastası çocuklara tedavilerine ulaşmaları için yapılan kampanyalarda destek olması, beni de bu konularda daha derin düşünmeye yöneltti. Ben de anneme yardımcı olmak istedim. Hatta ona söylerim hep, “anne benim yapabileceğim ne varsa yapmak istiyorum, yeter ki çocuklar ilaçlarını alabilsinler. Onlar da benim gibi sağlıklı olup oyunlar oynasın, eğlensin, acı çekip ağlamasınlar” Müzisyenler daha çok insana ulaşabilme imkanına sahip oldukları için, onların toplumsal konularda öncülük yapması önemli. Bence sadece müzisyenler değil, her insan toplumsal konulara öncelik vermeli. Çünkü sadece kendi iyiliğimizi düşünerek yaşayamayız.

@gozdekargul_photography

Peki en çok ilham aldığın, beğendiğin besteciler kimler?

Benim en çok sevdiğim bestecilerin başında Chopin, Beethoven, Aram Khachaturian, J.S.Bach ve Bella Bartok geliyor. Ayrıca hem besteciliği hem de toplumsal konularda öncü çalışmalarıyla örnek olan Fazıl Say’ı çok seviyorum. Ayrıca Fazıl Say, Çocuk Besteciler Yarışması’nda bize destek oldu ve hepimize imzalı CD sini hediye etmişti. Bu yüzden de ayrı bir yeri var bende Fazıl Say’ın.

Senin için vazgeçilmez piyanistleri de öğrenmek isterim.

Gülsin Onay, İdil Biret, Fazıl Say, Timur Selçuk, Ludwig van Beethoven, Frederic Chopin ve benim için çok özel yeri olan öğretmenim Elif Gökçe Türkili.

Bir zaman kapsülü olsa ve geçmişe dönsen hangi besteciyle tanışıp ona ne sormak isterdin?

Böyle bir şansım olsaydı Beethoven ile tanışmak isterdim. Ona, kulakları tamamen sağır olduktan sonra 9.senfoniyi nasıl bestelediğini sorardım. Ayrıca Beethoven ile birlikte sahnede Für Elise’yi çalmak isterdim. Piyano çalmaya başladığımda ilk öğrendiğim eserlerden biri olduğu için çok severim Für Elise’yi.

Müzik senin hayatında nasıl bir yere sahip?

Müzik benim hayatımın merkezinde, çok sevdiğim annem ve babam kadar önemli benim için. Beste yapmayı ve piyano çalmayı sevdiğim gibi şarkı söylemeyi de çok seviyorum. Dedim ya hep mırıldanırım ben. Ders yaparken, mutluyken, üzgünken, oynarken hep dilimde müzik var. Daha doğmadan annem bana karnındayken müzik dinletmeye başlamış, babam ben doğmadan bana şarkılar söylermiş ve belki bu yüzden müzik benim bir parçam, müziksiz bir hayat düşünemem bile.

Müziğin bir rengi olsa sence ne renk olurdu?

Siyah ve neon pembe demek istiyorum. Çünkü bu renkler benim en çok sevdiğim renkler. Müziği de çok sevdiğim için, müziğin rengini böyle hissettim.

Başarılı bir piyanist ve besteci olmak istiyorum, çünkü…. Bu cümleyi nasıl tamamlardın?

Çünkü kendi eserlerimi de seslendireceğim konserler vermek, dünyanın en önemli sahnelerinde var olmak istiyorum.

Müzik sevginle çevrendeki arkadaşlarına ilham kaynağı oluyor musun? Onları ne yönde etkiliyorsun?

Evet oluyorum sanırım. Arkadaşlarım benim piyano çalmamdan çok mutlu oluyorlar. Bazı arkadaşlarım beni gördükten sonra piyano eğitimi almaya başladılar. Arkadaşlarımın anneleri de benim aldığım eğitimleri merak edip anneme fikir soruyorlar. Paylaşmayı seven bir aile olduğumuz için mutlu oluyoruz ve bilgilerimizi paylaşıyoruz arkadaşlarımızla. Hatta annem Instagram sayfası 40yildabiranneolmak hesabında #piyanodaduruirlan etiketiyle benim bazı piyano çalışmalarımı paylaşıyor. Ayrıca konservatuar dışında devam ettiğim 3.Selim İlkokulu müdürümüz Örsan Özkan çocukların sanatla büyümesini çok önemsiyor. Benim de piyano çaldığımı öğrenince okula piyano alacağını söyledi ve aldı. Piyanosu olmayan arkadaşlarımı da piyanoyla tanıştırmış oldu. Teneffüslerde benim gibi piyano eğitimi alanlar kadar, daha önce hiç piyano çalmayan arkadaşlarım da oturup deniyor. Sorunuzun cevabı uzun oldu ama, hem mahallemizde hem okulda arkadaşlarımı müzik sevgimle etkilediğimi anlatmak istedim. Yeri gelmişken de müdürümüz Örsan Bey’e tekrar teşekkür ederim. Keşke her okulda piyano olsa, müzik seven öğretmenler olsa.

Geleceğe dair kendin ve müzik konusunda nasıl hayaller kuruyorsun? Örneğin yurtdışında okuma hayallerin varsa hangi ülkeyi istersin? Bizimle paylaşır mısın tüm bu hayallerini en son olarak?

Yakın gelecekteki hayalim, ortaokulda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuarı’nda tam zamanlı olarak okumak. Daha sonra müzikte kalıcı izler bırakabileceğim çalışmalar yapmak istiyorum. Ayrıca sinemaya da ilgim olduğu için gelecekte film çekmek ve film müzikleri yapmak da hayallerim arasında. Zamanı gelince müzik alanında kendimi daha fazla geliştirmek için yurt dışında okumak isterim. Özellikle Amerika’da New York’ta yaşamayı ve orada müzik yapmayı hayal ediyorum. Bu konuda ailemin beni her zaman destekleyeceğini biliyorum. Bir hayalim de yeni bir müzik akımı yaratabilmek.

Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler Duru. Bu güzel müzik yolculuğun ve çabaların sonsuz olsun. Sana çok başarı ve üretim gücü diliyorum.

Yazılarınızda bana yer verdiğiniz için, ben teşekkür ediyorum. Sanata ve biz çocuklara verdiğiniz destek için de ayrıca teşekkür ederim.

Duru İrlan’ın YouTube’daki tüm performansları için: https://www.youtube.com/channel/UC3zIsqrz7JWo6BTQKARQOwA

One comment

  1. Duru, eminim geleceğin ünlü piyanistleri arasında yer alacaktır. Sevgili Duru’yu bu yaşında tanımış olmanın gururunu ve sevincini yaşıyorum. Tebrikler Durucum.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s