
Hatay-Antakya’da doğumlu 23 yaşındaki Batuhan Kartaltepe, tam 10 yıl önce kendi biriktirdiği parayla ilk gitarını alarak müzik dünyasına güzel bir adım atmış oldu. Klasik gitarda klasik müziği tesadüfen bir televizyon programında bir klasik gitaristi izlerken keşfeden Kartaltepe, o günden sonra klasik müzik çalmak istediğine karar verdi. Ancak, Hatay’da herhangi bir konservatuar, senfoni olmaması ona ilk aşamada bir engel teşkil etti.
Ardından Abdullah Akyüz ile klasik gitarı öğrenmeye başlayan Kartaltepe, sık sık şehir dışına konservatuvardan öğretmenlerle çalışmak için çıktı, böylelikle fiziksel yoksunlukları kararlılıkla aşarak genç yaşında hedefinin izinden gitmeye başladı. Klasik müzik festivalleri ve klasik gitar festivallerine katılarak oradaki usta isimlere soru sorma ve çalışma şansı elde etti ve yıllar içinde tekniğini oluşturdu.
2014 yılında Bilkent Gitar Festivali’nde resital vermeye hak kazanması ve bu konsere katılımı ise ona kariyerinde önemli bir dönüm noktası oluşturdu. “Antakya’da konservatuvar olmadığı için orta okul ve lise eğitimim müzik üzerine olmadı ama erken bilinçlenmenin farkındalığı ile Türkiye’de bulunan konservatuvarlarda okuyanlarla veya öğretmenlerle sık sık iletişim kurarak öğretilen bilgileri kendi kendime öğrenmeye çalıştım. Nitekim armoni gibi önemli müzik derslerini kendim öğrenmiştim, kitaplarla aram iyi olduğu için klasik müzik tarihini de okumam gerektiği kadar okumaya gayret gösterdim, dönemleri ve bestecileri okuyup dinleyip kendimi geliştirmeye gayret gösterdim” diye ifade ediyor bu dönemdeki gayretlerini genç gitarist.
2018 yılında Antalya devlet konservatuvarını kazanan Kartaltepe, 3 senedir eğitimine burada devam ediyor ve Haziran ayında Polonya’da gerçekleşen POLAND MUSIC COMPETITION OPUS 2021 isimli müzik yarışmasında 2.lik kazandı. Hayali yurtdışında müzik eğitimine devam etmek olan Kartaltepe, üç yıldır Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV) bursiyeri.
Bu değerli gitar sanatçımızı tanımaya ne dersiniz? Bence hemen evet demelisiniz, çünkü başarı öyküsü insanın içini ısıtan türden:
Gitarla aranızdaki özel bağ çocukluktan itibaren nasıl kuruldu? Üzerine ne yönde bir eğitimi eklemlediniz?
Çocukken klasik müziğin çok özel bir müzik olduğunu hep bilirdim, erken yaşlarda bunu fark ettim, gitara başlamadan önceleri evde Ravel’den “Gaspard de la nuit” dinlerdim radyoda. Tabii ki o zamanlar ne Ravel’i ne de eserin adını biliyordum ama duyduğum zaman tanıyacak kadar biliyordum, ilerde klasik müziğin içine girdiğim zaman öğrendim. Bir gün radyoda gitar müziği çalıyordu, eseri hatırlıyorum, Julian Bream’in yorumladığı Granados’un “valses poeticos” eseri çalıyordu, bir gitardan böyle sesler çıkabildiğini bilmiyordum, o gün aramda özel bir kurulduğunu söyleyebilirim. Profesyonel bir eğitim almadım küçük yaşta çünkü yaşadığım şehirde (Hatay) pek imkan yoktu o yıllarda.
İlk gitarınızı saklıyor musunuz peki?
Evet halen evimde duruyor, inanılmaz eski ve çalmaktan klavyesi aşınmış durumda.
Şu ana kadar katıldığınız yarışmalardan ve derecelerinizden söz eder misiniz?
İlk olarak 2014 yılında Bilkent Gitar Festivali’nde bir yarışmaya katıldım, henüz 15 yaşındaydım. MSSF’nin muhteşem salonunda çalmak için seçilen birkaç kişiden biri oldum ve aynı sene MSSF’de ilk ciddi resitalime çıkmış oldum.
Yakın zaman Polonya’da düzenlenen POLAND OPUS 2021 müzik yarışmasında 2.lik kazandım.

Abdullah Akyüz ile klasik gitarı öğrendiniz. Öğretmeninizin size verdiği ve aklınızdan hiç çıkmayan birkaç öğüdü bizimle paylaşır mısınız?
Abdullah hoca bana her zaman arkadaş gibi yaklaşmıştır, hala telefonda konuştuğumuz zaman aynı iletişimi kurabiliyoruz. Hiç unutamadığım öğüdü “bir gün çok büyük sorumlulukların olacak ve hayat sana daha sert davranmaya başlayacak ve gitar çalışmak daha zor olacak, o gün gelene kadar gitarda yapabildiğinin en iyisini yapmalısın” derdi sürekli.
Herhangi bir kurumsal destek ve/veya burstan yararlandınız mı?
Alikev Vakfı’nın 3 yıldır bursiyeriyim.
İlk solo konserinizden söz eder misiniz? Hangi anılar ve deneyimler kaldı geriye?
İlk deneyimim Bilkent Gitar Festivali’nde MSSF salonunda gerçekleşmişti, hayatımın en unutulmaz günleriydi dersem abartmış olmam çünkü pek başarılı bir resital sayılmazdı ama kazandığım tecrübe şu an bakınca çok büyükmüş diyorum, çok büyük isimlerin olduğu bir salonda küçük bir çocuk olarak elimden geleni yapmıştım, sonrasında çok üzülmüş olsam bile nasıl bir yoldan gitmem gerektiğini öğrendim.
Pandemi döneminde dijital medyayı sık kullandınız mı? Müzik yapma biçiminizi ve dinleyicilerinize erişme yollarınızı etkiledi mi bu dönem?
Pandemi süreci müzik olarak çok verimli geçmedi ne yazık ki, gerekli motivasyonu yaratamadım, dijital medyayı çok sık kullandım diyebilirim, kitapları pdf olarak okumaya başladım ve gitar olarak istediğim çalışmayı evde yakalayamamış olsam bile çok sevdiğim büyük yönetmenlerin filmlerini ve okumak için listemde biriktirdiğim birçok kitabı okuma fırsatı buldum. Online konser teklifleri geldi ama psikolojik olarak kendimi iyi hissedemediğim için gitarda hepsini geri çevirmek zorunda kaldım ama deneyim kazanıp bu konu da güçlendim.
Dünya çapında çağdaş veya geçmişten sizin için vazgeçilmez olan gitaristler kimler ve neden?
Tabii ki Julian Bream, çünkü ilk duyduğum gitar müziği onun kaydıydı ve bu yaşıma kadar duyduğum en müzikal gitarist, Julian Bream benim aynı zamanda öğretmenim gibiydi, hep onu taklit etmeye çalıştım çalıştığım basit müziklerde, ama halen yakınına bile yaklaşamadım.
Ayrıca, Kazuhito Yamashita da diyebilirim,.Yamashita gitarın sınırlarını aşmaktan ileriye götürmüş büyük bir efsane, gitar repertuvarını bitirip üzerine Dvorak senfoniler, Beethoven keman konçertosu, Mussorgsky bir sergiden tablolar, Liszt Macar rapsodileri gibi kendi enstrümanların da icraları müthiş zor olan eserleri gitar uyarlamış ve bunları ustaca çalmıştır.
Keşke solo gitar için daha fazla eser yazsaydı dediğiniz bir kompozitör var mı?
Kesinlikle Joaquin Rodrigo…
Gitar eğitimi konusunda sizce Batı’da en gelişmiş ülke hangisi ve neden? Peki Türkiye’de bu eğitimde mutlaka eklenmesi, değiştirilmesi gereken eksiklikler var mı sizce?
Genelde Asya ülkeleri diğer enstrümanlarda olduğu gibi çok başarılı oluyor, tabii ki doğuştan gelen kas yapıları daha uygun oluyor gibi durumlar söz konusu. Batı için konuşursak aklıma İspanya geliyor, orada insanlar için gitar çalmak bir kültür ve başarılı gitaristler yetiştiriyorlar. Türkiye’de usta çırak ilişkisinin benim gördüğüm kadarıyla biraz zayıf olduğunu söyleyebilirim.
Başarı elbette görece bir kavram ama kendi geçmişiniz ışığında baktığınızda bir gitaristi başarılı kılan üç temel özellik hangisi?
İlk olarak klasik müzik diğer müziklere göre daha çok dikkat gerektiren bir müzik; dolayısıyla ne kadar iyi odaklanabiliyorsanız o kadar verimli çalışabilirsiniz.
İkinci olarak benim için en önemlisi akıl yoluyla çalışmak, tekrarlardan ibaret anlamsız çalışmalar yerine üzerine düşünerek bir mimar gibi kurmak istediğimiz yapıyı hayal etmek ve bunun getirdiği planlamayla çalışmalarımızı sürdürmek.
Sağlığınızda nelere dikkat edersiniz peki?
Göz sağlığıma çok dikkat ediyorum, doğal olarak ellerim çok önemli, bol bol su içmeye çalışıyorum.
Gitarınızı korumak için aldığınız özel önlemler var mı?
Tabii ki gitarımın özel kılıfı var, çalarken dahi kollarıma kolluk bez giymeden çalmıyorum ağaca zarar vermemek için, nemden ve kuru havalarda dışarıya asla çıkarmıyorum.
Klasik gitar dışında başka alanlara ilgi duydunuz mu?
Birkaç şey var, edebiyat hayatımın her zaman merkezide oldu, yazar olmak hep istediğim bir şeydi. Halen sık sık oynadığım satranç var, küçükken her zaman satranç ustası olmayı hayal ederdim ama geç olmadan o kadar yetenekli olmadığımı öğrendim satrançta ama halen her gün oynuyorum.
Repertuarınızın vazgeçilmezi eser ve besteci hangisi? Handel çalmayı sever misiniz mesela?
Çocukken çalma hayalini kurduğum Tarrega’nın Gran Jota eseri… Polonya’da bu eseri çalarak 2. oldum. Handel henüz hiç çalmadım ama çalmayı planladığım 7. Klavsen süiti var. Barok dönem için vazgeçilmez bestecim tabii ki Bach.
Üç senedir Antalya devlet konservatuarındasınız. Peki bu konservatuar eğitimi size genel anlamda neler kazandırdı?
Antalya’da sadece müzik eğitimi almadım, ailemden bağımsız olarak ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim ve bu beni daha olgun bir müzisyen yaptı, tabii ki armoni ve solfej gibi derslerde aldığım eğitimler beni müziği daha iyi anlamaya itti.
Hatay’da müzik alanındaki eğitim olanakları kısıtlı ve bunu kişisel olarak deneyimlediniz. Peki sizin gibi yetenekli müzisyenler için her şehirde nasıl olanaklar yaratılmalı? Çünkü birçok kişi de sizin gibi “inatçılık” yapmayıp bu heveslerinden vazgeçebiliyorlar. Ve sonuçta hepimiz kaybetmiş oluyoruz.
Bu kesinlikle çok önemli bir konu ve bu konuyu bir çok insan düşünmeli, 2019 yılında 20 konserlik bir Türkiye turnesine çıktım ve gittiğim bazı şehirlerde özellikle sanat olarak alt yapısı güçlü olmayan şehirlerde, müzisyen olmak isteyen, özellikle klasik müziği çok seven birçok genç ve çocuk tanıdım. Ne yazık ki tek başlarına hiçbir şey yapamıyorlar ve ne yazık ki Türkiye’de her enstrüman çalan öğretmen olduğunu sanıyor ve bilinçsizce yetiştirilen öğrenciler ilerde çok yetersiz daha başarısız oluyorlar. Ailelerin çocuklarını ya da genç arkadaşlarımın, yaşadıkları şehirde konservatuvar ya da müzik bölümlerine gidip oradaki eğitmenlere danışmalarını öneririm. Eğitimli biri her zaman daha doğru bir yol gösterebiliyor.
Yolunuz çok daha uzun ama şu ana kadar gitar kariyerinizdeki “zirve” nokta hangisi oldu sizce?
Yarışma başarısı olarak cevap vermek istemiyorum ama 2019 yılında çıkmış olduğum turnede, tıpkı benim gibi ilk kez gitardan klasik müzik dinleyen insanlara ulaştım ve gitarı bilmeyen insanlara tanıttığımı hissettim ve beni dinleyen insanlardan birçok kişi klasik gitar çalışmaya başladı ve halen bazılarıyla sosyal medya üzerinden iletişim kuruyoruz. Bu bence yaşadığım müthiş bir hissiyat…
Çocuk müzisyenler arasından gitara yönelmek isteyenlere ne tür tavsiyelerde bulunursunuz? Zorlukları ve avantajları nedir bu enstrümanın?
Gitar için taşınabilir piyano derler, bu önemli bir avantaj, çünkü piyanistler konserlere gittikleri zaman salonda hangi piyano varsa hızlıca o piyanoya alışıp çalmak zorundalar ama gitar için durum böyle değil, pratik yaptığınız gitarı her yere götürebiliyoruz. Bence en zor tarafı doğru tonu yakalayabilmek, bu uzun zaman alabilen bir şey, doğru tırnak törpülemek, teli çekmek için kendi parmak yapımıza en uygun açıyı yakalamak birkaç yıl kaybetmeye sebep olabilir, bu zor bir süreç ve bu süreçte pes etmeyip yola devam etmek gerekir.
Gitar çalma tarzınızı oluşturmada nelerden faydalanıyorsunuz? Ustalarla nasıl temasa geçiyorsunuz? Ustalık sınıflarına katılacak mısınız? Örnek aldığınız gitaristlerden ne şekilde ilham alıyorsunuz?
Dinlediğim müziğe herhangi bir şey katabileceğime inanıyorsam ya da benim zihnimde bir yorum oluşuyorsa o eserleri yorumlamaya gayret ediyorum, ama bazı eserlerde bunu hiç hissedemiyorum. Festivaller sayesinde birçok usta isimle çalışma ve dinleme fırsatı yakaladım, hepsinden fikir almaya çalışıyorum.
Bu zamana dek gitar çaldığınız en “çılgın”, “sıradışı” yer ne oldu, veya ne olmasını isterdiniz?
Çok sıradışı diyebileceğim bir yer olmadı ama bir ormanın içinde resital yapmak isterdim.
Son olarak gelecek hayallerinizden bahsedelim. Gitar alanında kendinize kısa vadede ne tür hedefler belirlediniz?
Avrupa’da başarılı olmak istediğim yarışmalar belirliyorum ve önümüzdeki 3 yıl içinde bu yarışmalardan başarılı sonuçlar almayı hedefliyorum, lisans eğitimim bittikten sonra yüksek lisans için yurt dışı planlarım var. Akademik olarak bir kariyer yapabilmek geleceğim için çok önemli çünkü gitardan klasik müzik dinlememiş çok fazla insan var ve bu insanlara ulaşabilecek şartlara sahip olmayı istiyorum.
Bu güzel söyleşi için teşekkürler 👏
BeğenBeğen