Genç obuacı Giz Zaimoğlu: “Orkestrada sessizliği delen o tatlı sesin sahibi olmak paha biçilmez bir his”

Birçoğumuzun dikkatini son dönemde “Mozart in the Jungle” dizisiyle bir kez daha çekmiş olan obua alanında ülkemizde yıllardır büyük emeklerle kendilerine yer edinmiş çok değerli sanatçılar var. Onlardan biri de Giz Zaimoğlu. Öyle ki küçüklükte “ileride ne olacaksın?” şeklindeki o klişe soruya tek kararlı yanıtı varmış: “Müzisyen!”

1999 yılında İstanbul’da doğan ve müzisyen bir ailede büyüyen Giz, müzik yaşamına 8 yaşındayken klasik gitarla başladı. 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı’nı kazandı ve burada Prof. Ayşe Sezer ile obua eğitimine başladı. “Obuanın mistik ve pastoral tonu, sanki elimdeki enstrümanla bir masal anlatıyormuşum gibi hissettiriyor. Üflerken parmaklarımın altında titreşen havayı hissetmek beni çok mutlu ediyor” diye ifade ediyor enstrümanıyla olan güçlü bağını. Obuanın bir diğer kritik özelliği ise orkestranın rahat akort yapılabilmesi için “la” sesini vermesi..

5. Ulusal Burdur Genç Yetenekler Festivali gala konserine ve 19. Uluslararası Edirne Oda Müziği Yarışması’na katıldı. 3. Uluslararası İstanbul Genç Yetenekler Müzik Yarışması’nda ikincilik ödülü kazandı. Nisan 2017’de Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile; Nisan 2018’de Akdeniz Üniversitesi Gençlik Orkestrası ile solist olarak çaldı. Aynı yıl Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’ni birincilikle bitirdi. 2019’dan itibaren Agora Gençlik Senfoni Orkestrası’nın Antalya ve Ankara’da düzenlenen konserlerinde düzenli olarak yer almaya başladı. Kasım 2020’de Gülsin Onay’ın solist olarak çaldığı YÖRSİAD Filarmoni Orkestrası’nın konserinde bulundu.

Jonathan Kelly, David Walter ve Christian Schneider’ın obua; Efdal Altun ve İris Şentürker’in oda müziği ustalık sınıflarına katıldı. Serkan Altınok ve Sezai Kocabıyık ile çalıştı. Giz, eğitimine Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı’nda lisans üçüncü sınıfta Prof. Ayşe Sezer ile devam ediyor. Obua eğitimini en başından beri beraber götürdüğü Ayşe Sezer’den aldığı en değerli öğütlerden biri ise, kendisini başkasıyla değil yine kendisiyle kıyaslaması gerektiği oldu. 

11-12 yaş civarının obuaya başlamak için uygun olduğunu belirten Zaimoğlu, çocuk yaşta verdiği ilk konserinde anlamış ki sahne, kendisini evinde gibi hissettiği bir yer. “Ve ben sahneye aitim dedim o anda” diye aktarıyor Zaimoğlu.

Bu değerli obua sanatçımızı tanımanız için aşağıda çok keyifli bir söyleşi sizleri bekliyor:

Müzisyen bir ailede büyüdüğünüzü biliyorum. Ve hatta müzikle ilk tanışmanız klasik gitarla start almış. Okurlarımız için kısa bir özet yapmak gerekirse, müzik yolculuğunuz nasıl başladı, nasıl devam ediyor? Enstrüman seçiminiz nasıl oldu? 

Sizin de dediğiniz gibi, doğduğumdan beri müzikle iç içeyim. Evde ağabeyimin piyano, ablamın keman çalışmasını dinleyerek büyüdüm. Küçükken ne olmak istediğim sorulduğunda “müzisyen”den başka bir cevabım olmuyordu. 7 yaşında bana hediye edilen bir gitarla başlayan müzik hayatım, ailemin de yönlendirmesiyle konservatuvarda devam ediyor. Konservatuvarın yetenek sınavında kurul tarafından obuaya yönlendirildim. 

Elbette her enstrüman kendi içinde çok çekici bir ses tonuna sahip. Obuanın sesindeki büyüleyicilik sende nasıl duygular uyandırıyor?  

Obuanın mistik ve pastoral tonu, sanki elimdeki enstrümanla bir masal anlatıyormuşum gibi hissettiriyor. Üflerken parmaklarımın altında titreşen havayı hissetmek beni çok mutlu ediyor. 

Şu ana kadar çok değerli yarışmalarda yer aldınız ve konserlerde sahne aldınız. Peki unutamadığınız bir sahne deneyiminizi sorsam hangisini anlatmak istersiniz? Ve örneğin ilk konserinizde neler hissetmiştiniz?

2017’de Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde solist olarak sahne aldığım konser, benim için eşsiz bir deneyimdi. Çocukluğumdan beri seyirci koltuğundan izlediğim sahnede solist olarak yer almak benim için unutulmazdı. Bu konser aynı zamanda hayatımda ilk kez bir orkestrayla solist olarak çaldığım konserdi. İlk provada bütün orkestranın arkamda çaldığını duyduğum an gerçekten büyüleyiciydi. 

İlk konserimde çocuktum ve tabii ki çok heyecanlıydım ancak o gün bile anladım ki sahne, kendimi evimde gibi hissettiğim bir yer ve ben sahneye aitim. 

Katıldığınız ustalık sınıflarından elbette müzik yapma biçiminiz üzerinde önemli katkılar söz konusu oldu. Peki, Türkiye’nin tek obua profesörü kabul edilen Prof. Ayşe Sezer’den aldığınız ve unutamadığınız öğütler neler oldu?

Ne şanslıyım ki obua eğitimime Prof. Ayşe Sezer ile başladım. Bu nedenle yalnızca katkı değil, en başından bugüne kadar ve gelecek yıllarda, kariyerimi birlikte inşa ettiğim öğretmenim.

Kendisinden aldığım en değerli öğütlerden biri, kendimi başkasıyla değil kendimle kıyaslamam gerektiğiydi. 

Katıldığım ustalık sınıfları, birçok alanda beni çok geliştirdi ve ufkumu açtı. Özellikle 2020 yılının başında katıldığım Jonathan Kelly’nin ustalık sınıfı bana çok şey kattı. 

Peki sizi en çok mutlu eden yarışma ve ödül hangisi oldu?

Beni en mutlu eden ödül, 3. Uluslararası İstanbul Genç Yetenekler Müzik Yarışması’nda aldığım ikincilik ödülüydü. 19. Uluslararası Edirne Oda Müziği Yarışması ise benim için unutulmaz bir deneyimdi. 

Obua sizce Türkiye’de yeterince bilinen, tanınan, rağbet gören bir enstrüman mı, neden? Çünkü kimilerine göre Obua, Fagot, Fransız Kornosu gibi enstrümanlar, gelecekte yok olmanın eşiğinde olabilir, zira artık bunları daha az insan öğrenmek istiyor.

Ne yazık ki değil. Yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada obuanın az bilinmesinin sebebinin ise, popüler kültürde çok yer almaması olduğunu düşünüyorum. 

Eğitiminiz sırasında herhangi bir kurumsal destekten yararlandınız mı? Sizce bir müzisyenin yaşamında bu tür destekler, başarıları ve yurtdışı platformlarda yer alması açısından nasıl bir katkı sağlıyor?

Lisans eğitimim süresince, Türkiye’nin en köklü ve saygın vakıflarından biri olan, eğitimin her alanında, ülkemizin başarılı gençlerine sonsuz desteğini veren Türk Eğitim Vakfı’ndan burs desteği almaktayım. Özellikle genç müzisyenlere destek veren kurumların çoğalmasını gönülden diliyorum. 

En son olarak Mozart in the Jungle dizisinde obua sanatçılığının zorlukları da masaya yatırıldı. Peki sizin sahnede ilk zamanlarda yaşadığınız ve ders çıkardığınız bir anınız oldu mu? Bu alanda kendinizi geliştirmek için ne tür özverilerde bulundunuz?

Her öğrenci gibi benim de iyi ve kötü anlarım oldu fakat ne şanslıyım ki çok büyük talihsizliklerle karşılaşmadım. Ancak Mozart in the Jungle dizisinde, obuacı ana karakterin yaşadığı hayat ve zorlukların biraz abartılarak anlatıldığını düşünüyorum. 

Müzisyen olmayı tanımlamanı istersem neler söylersiniz? Müzisyen olmak, obua sanatçısı olmak ne demek?

Müzisyen olmak, hayatın renklerini tınılarda yakalayarak ve müzisyen olmanın gerekliliği olan disiplini hayatın her alanında yaşamak demek. Obua sanatçısı olmak ise, enstrümanımıza verdiğimiz hassasiyeti ve sabrı ister istemez hayatın her alanına yansıtmak demek. Bir obua sanatçısı olarak obuacılığın gündelik yaşantıma yansıdığını şahsen fark edebiliyorum. 

Gelecek planlarınız nedir?

Gelecekte bir orkestrada çalmak ve akademik kariyerime devam etmek istiyorum. Obuamı çaldığım sürece nerede olduğumun önemi yok. 

Türkiye ve dünyada en çok beğendiğiniz, takip ettiğiniz obua sanatçıları hangileri?

Türkiye’de öncelikle Prof. Ayşe Sezer’in yanı sıra Sezai Kocabıyık ve Selçuk Akyol; dünyada ise Jonathan Kelly, Diana Doherty ve Maurice Bourge severek takip ettiğim obuacılar arasında. 

Eserlerini çalmaktan en çok hoşlandığınız kompozitör kim?

Poulenc, Dorati ve Hindemith gibi Geç Romantik dönem bestecilerinin solo eserlerini; Verdi ve Beethoven gibi Romantik dönem bestecilerinin orkestra eserlerini çalmaktan çok keyif alıyorum. Çaldığım eserde farklı bir teknik ya da müzikal bir yenilik olduğunda, çalışma ve performans sürecim çok keyifli geçiyor. Obua için daha çok çağdaş eser bestelenmiş olmasını dilerdim. 

Obua çalmada diyafram kullanımı hangi açılardan önemli?

Diğer tüm nefesli enstrümanlarda olduğu gibi, diyafram tekniği obua çalımının temelidir. 

Peki obuaya çocukların yaklaşık hangi yaşta başlaması daha sağlıklı ve doğru?

Tabii ki her çocuğun fiziksel gelişimi farklılık gösterir ancak genel olarak 11-12 yaş, obuaya başlamak için en ideal yaşlardır. 

Obua sizce bir orkestrada nasıl bir yer doldurur?

Obua, orkestranın temel ve vazgeçilmez unsurlarından biridir. Her şeyden önce akort obua ile yapılır. Bu sebeple herkesten önce sesini duyuran obuadır. Sessizliği delen o tatlı sesin sahibi olmak paha biçilmez bir his. 

Obua ile piyano duo’larını sıklıkla görüyoruz. Peki, obuanın en güzel eşlikçi enstrümanı sizce hangisi?

Piyanonun yanı sıra, keman, arp ve çellonun da obua ile çok yakıştığını düşünüyorum. 

Oda müziğiyle ilgileniyor musunuz? Bu yönde çalışmalarınız oldu mu?

Oda müziği, özellikle ustalaşmak ve yoğunlaşmak istediğim alanlardan biri. Şu anda da dahil olduğum bir oda müziği topluluğu bulunmakta. Pandemi dolayısıyla içinde bulunduğumuz zor şartlara rağmen, gelecek için planlarımız var ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s