
18 yaşındaki genç piyanist Bilge Gürer, babasının teşvikleriyle henüz yedi yaşında hobi olarak piyano eğitimleri almaya başladıktan sonra 2013 yılında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik ve Bale Ortaokulu Piyano Anasanat Dalı tam zamanlı öğrencisi olmak için düzenlenen sınavı başarıyla geçip Doç. Ulviyye Güler ile profesyonel konservatuvar eğitimine başladı.
Adana’da çoğu konser salonundaki piyano konserlerinde yer alan Bilge Gürer, ilk yarışması olarak, 2016’da İstanbul’da düzenlenen 11. Uluslararası Pera Piyano Yarışması’nda 11-14 yaş kategorisinde 1.lik ödülünü almaya hak kazandı. Akabinde aynı yılın Haziran ayında düzenlenen 5.Stockholm Uluslararası Müzik Yarışması’nda 13-15 yaş kategorisinde 3.lük ödülüne ve Aralık ayında Avusturya/Viyana’da düzenlenen 1.Viyana ‘Edelweiss’ Uluslararası Piyano Yarışması’nda 13-14 yaş kategorisinde 1.lik ödülüne layık görüldü.
2017 Mayıs ayında ÇDSO ile Genç Solistler adı altında verilen konserde yer alıp J.S.Bach La Minor Piyano Konçertosunu seslendiren genç piyanist, aynı yılın Haziran ayında İzmir’de Mozart Akademi 3. Uluslararası Piyano Yarışması’nda 12-14 yaş kategorisinde 1.lik ödülünü aldı. 2019 yılı Mart ayında ise Adana’da düzenlenen Rhapsody Uluslararası Piyano Yarışması’nda 2.lik ödülünü kazanan Bilge Gürer, aynı yıl Antalya’da düzenlenen Viva-Music International Music Competition’da 1.lik ödülünü aldı ve bunun ödülü olarak Haziran 2020’de New York’ta düzenlenecek olan konserde resital vermeye hak kazandı.
Eğitimi süresince Prof. Ludmil Angelov , Devlet Sanatçısı Hüseyin Sermet, Dr.Marian Sobula, Yuri Sayutkin ile ustalık sınıflarına katıldı. 7.Gümüşlük Uluslararası Müzik Festivali’ne Gökhan Aybulus, Jean-Marc Luisada ve Devlet Sanatçısı Gülsin Onay ile çalışma fırsatı bulan Gürer, bir yandan da sosyal sorumluluk projelerini aksatmadı ve İzmir’de düzenlenen Müziğin Umuda Dokunuşu adlı bağış konserlerinde ve 1.Uluslararası Müziğin Umuda Dokunuşu Piyano Festivali’nde yer aldı.
Ama bu zamana kadar onun ruhunda, parmaklarında ve kalbinde en çok etki bırakan Franz Liszt’in Mephisto Waltz’i oldu. Hayattaki mücadelelerinden en çok etkilenen müzisyen ise Ludwig Van Beethoven oldu. “Çok fazla sağlık problemlerinin yanında 26 yaşlarında sağırlık problemleri ortaya çıktı. İlerleyen yaşlarında neredeyse tamamen duyma yetisini kaybetmesine rağmen onun bu sağlık sorunu müzik yaşamını hiç etkilemedi. Müziği ifade gücü ve tekniği üst seviyede” diyor Bilge.
Genç piyanist halihazırda eğitimine Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’nde Doç.Ulviyye Güler ile devam ediyor. Bir yandan da müziğini sosyal sorumluluk projeleri içinde harmanlamaya özel bir önem gösteriyor ki bu da onun toplumsal farkındalığı yüksek bir müzisyen olma yolundaki kararlılığının ve istekliliğinin bir dışavurumu. “Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak müziğimin hayatın her tarafına ulaşmasını sağladı. Konserlerden toplanan bağışlar Müziğin Umuda Dokunuşu projelerinin adı altında ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı” diye ifade ediyor bu duruşunu. İsmi gibi bilge bir piyanist olmak da sanırım bu tür farkındalıkların zaman içerisinde kartopu etkisiyle büyümesiyle ve daha geniş kitlelere erişip değişime öncü olmasıyla mümkün oluyor.
Aşağıda kendisiyle yaptığımız keyifli bir söyleşiyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Müziğe olan ilginiz nasıl ortaya çıktı? Daha sonra müzikal yeteneğinizi profesyonel doğrultuda nasıl geliştirdiniz?
Müziğe olan ilgim her zaman vardı. Ben küçükken müzikal oyuncak ve aletlere olan ilgimi ailem fark ettikten sonra bunun benim bir hobim olmasını sağladılar. Biraz daha büyüdükten sonra gittiğim bir kursta benim yetenekli olduğumu öğrendik. Piyano çalmaya hobi olarak o zaman başladım. Özel dersler aldım. Sonrasında piyano çalmaktan çok keyif aldığımı ve bunu bir yaşam tarzım haline getirmek istediğime karar verdim. Ailem profesyonel bir eğitim almam için beni Adana Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı sınavına girmemi sağladı. 2 aşamalı konservatuvar sınavından başarı ile geçip Doçent Ulviyye Güler’in sınıfında öğrencisi olarak profesyonel eğitimime başladım.
Adana’da klasik müziğe olan ilgiyi, kültür-sanat yaşantısını, izleyici kitlesini nasıl değerlendirirsiniz?
Adana’nın her çeşit sanat alanına düşkünlüğü herkesçe bilinen bir gerçek. Fakat klasik müzik, dünyada da, ülkemizin genelinde de daha çok belli oranda eğitim görmüş kişilerce takip edildiği de otoritelerce kabul edilmiş bir durumdur. Yine de klasik müzik konserlerine katılımın her geçen gün şehrimde arttığını memnuniyetle takip ediyorum.
Katıldığınız yarışmalardan ve ödüllerinizden bahsedebilir misiniz?
İlk olarak 2016’da İstanbul’da düzenlenen 11.Uluslararası Pera Piyano Yarışması’na 11-14 yaş kategorisine katıldım, ilk 1.liğimi bu yarışmadan aldım. Sonrasında ödül olarak gelen yarışma davetlerinden Tamara Poddubnaya, Valerian Shukashvili’nin jürilik yaptığı aynı yılda İsveç’te düzenlenen 5.Stockholm Uluslararası Müzik Yarışması’nda 13-15 yaş kategorisinde 3.ödülüne layık görüldüm. Ardından 2016 Aralık ayında Avusturya/Viyana’da düzenlenen 1.Viyana ‘Edelweiss’ Uluslararası Piyano Yarışması’nda 13-14 yaş kategorisinde 1.lik ödülünü kazandım.Hemen ardından 2017 Haziran ayında İzmir’de Mozart Akademi 3. Uluslararası Piyano Yarışması’nda 12-14 yaş kategorisinde 1.lik ödülünü almaya hak kazandım.2 yıl sonra 2019 Mart ayında Adana’da Rhapsody Uluslararası Piyano Yarışması’nda 2.lik ödülüne layık görüldüm. Aynı yıl Antalya’da düzenlenen Viva-Music International Music Competition’da 1.lik ödülünü aldım. Bu birinciliğimin ödülü olarak Haziran 2020’de New York’ta düzenlenecek olan konserde resital vermeye hak kazandım.2020 Aralık ayında 2.si düzenlenen Rhapsody Uluslararası Piyano yarışması’nda 1.lik ödülünü almaya hak kazandım.
Katıldığınız ustalık sınıfları müzik tekniğinize nasıl spesifik katkılar sağladı?
Katıldığım ustalık sınıfları müzik tekniğime kendi bakışaçım dışındaki kapıları görmemi sağladı. Her öğretmenimden farklı katkılar edindim. Birisi tekniğimi geliştirmeme yardım ederken bir diğerinin müzikaliteme faydası oldu. Piyanoyu sadece bir enstruman olarak değil, hayallerimi ve düşüncelerimi yansıtma aracı olarak kullanmayı öğrendim.
Üzerinizde en çok etki yaratan beste hangisi ve neden?
Üzerimde en çok etki yaratan beste Mephisto Waltz oldu. Her türden teknik içeren, vals duygusunu ve duygusallığı en iyi şekilde yansıtan, anlaması zorlu fakat bambaşka tat aldığım Franz Liszt’in eseridir.
Bir eseri çalışırken zorlandığınızda, bu zorluğu aşmak için kullandığınız spesifik bir yöntem var mı?
Bir eseri çalışırken zorlandığımda bu eserin derinliğini ve dinleyiciye ne anlatmak istediğini daha iyi anlamak için o eseri en iyi şekilde anlamamı sağlayacak kitaplar okurum ve çalışırken zihnimde eserin coşkusunu yansıtan sahneleri canlandırırım. Eser içindeki tekniği zor olan yerleri belirleyip o yönde tekniğimi geliştirmek için egzersizler yaparım.
Peki günde kaç saat çalışırsınız?
Günde ortalama 3-4 saat çalışıyorum.
Bir eseri çalarken en heyecan duyduğunuz aşaması hangisidir?
Sanırım o aşama, kendimin tatmin olacağı şekilde çaldığım andır.
Piyanonuzla sosyal sorumluluk projelerinde de sıklıkla yer alıyorsunuz. Bunlardan da biraz söz eder misiniz? Sizce bir piyanistin topluma dokunan projelerde yer alması hangi açılardan önem taşıyor?
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak müziğimin hayatın her tarafına ulaşmasını sağladı. Konserlerden toplanan bağışlar Müziğin Umuda Dokunuşu projelerinin adı altında ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Repertuarınızda mutlaka yer almasına önem verdiğiniz eserler ve besteciler hangileri?
Repertuarımda Johann Sebastian Bach ve Frédéric Chopin’den en az birer eser tutmaya özen gösteririm.
Çağdaş piyanistler arasında en çok beğendiğiniz, ilham aldığınız isimleri de öğrenmek isterim.
Evgeny Kissin, Gülsin Onay, Fazıl Say ve Arthur Rubinstein performanslarından çok etkilendiğim ve ilham aldığım piyanistlerdir.
Konservatuar eğitimi, müzik tekniğinize ve bilginize neler kattı?
Konservatuvar eğitimim profesyonel yönde gelişmemi ve geleceğe adım atmamı sağladı. Konservatuvarda aldığım armoni, müzik tarihi ve edebiyatı dersleri ile kendimi geliştirdim.
Şu ana kadar konser verdiğiniz en etkileyici mekan hangisi oldu?
Uluslararası Gümüşlük Festivali’ne katıldığımda verdiğim konser mekanı beni en çok etkileyen mekan oldu.
Peki, piyanonuzla en sıradışı yerde resital vermenizi istesem nereyi tercih ederdiniz?
Açık havada sahipsiz hayvanları korumak için resital vermeyi çok isterim.
Eğitim hayatınızda herhangi bir kurumsal destekten yararlandınız mı?
Hayır, herhangi bir kurumsal destekten yararlanmadım.
Piyano eğitiminiz ve başarılarınızla çevrenizdeki akranlarınıza ilham kaynağı oldunuz mu? Sizi örnek alıp piyano eğitimine başlayan tanıdıklarınız oldu mu, neler hissettiniz?
Piyanoda yaptığım ilerlemeler ve hayat tarzım bir çok tanıdığım ailenin çocuklarına katkısı oldu. Ne kadar kaliteli ve insana değer katan bir şey olduğunu görüp ilham alan çok tanıdığım oldu ve bu beni çok mutlu etti. Benim daha çok insana ulaşmama ve örnek olmaya heveslenmemi sağladı.
Hayatından en çok etkilendiğiniz besteci hangisi ve neden?
Hayatından en çok etkilendiğim besteci deha piyanist Ludwig Van Beethoven oldu. Çok fazla sağlık problemlerinin yanında 26 yaşlarında sağırlık problemleri ortaya çıktı. İlerleyen yaşlarında neredeyse tamamen duyma yetisini kaybetmesine rağmen onun bu sağlık sorunu müzik yaşamını hiç etkilemedi. Müziği ifade gücü ve tekniği üst seviyede.
Gelecek hayallerinizi de bizimle biraz paylaşır mısınız? Yurtdışı eğitime dair herhangi bir projeniz var mı?
Hayatımın vazgeçilmezi olan müziği en güzel şekilde toplumumuza sunan bir piyanist olmak istiyorum. Lisans eğitimine bu yıl geçiş yapacağım, ilerleyen yıllarımda yüksek lisans ve doktora için yurtdışı planlarım var. Benim için yurtdışı eğitiminden çok öğrenci-öğretmen bağı ve uyumu daha ön planda.