
İleri seviye absolut kulak oldukları akademisyenler tarafından tespit edilmiş, çok üst seviyede deşire yapan ve duydukları herhangi bir eseri anında çalmaya başlayıp öğrendikleri hiçbir parçayı da unutmayan Ela & Ekin Yazıcı kardeşler, hem başarılarıyla beni oldukça gururlandırdı, hem de üstün yetenekli çocuklar arasındaki fırsat eşitsizliğine dair endişelerimi kendi yaşanmışlıkları üzerinden bir kez daha gözler önüne serdiler. Ne de olsa eğitimde fırsat eşitliği, herkese eşit koşullar altında eğitim imkanı tanımanın yanı sıra, her çocuğun potansiyeline, yeteneklerine ve gayelerine uygun eğitim araçları sunabilmekten geçiyor.
Henüz 5 yaşındayken piyano çalmaya başlayan ve 2017 yılında New York Juilliard School tarafından Amerika’ya burslu olarak davet edilen bu çift yumurta ikizi kardeşler, ailelerinin imkanı olmadığı için bu hayallerini rafa kaldırıp çocuk yaşta ekonomik yetersizliklerden kaynaklı çok derin bir hayal kırıklığını sineye çekmek zorunda kaldılar. Yine aynı ekonomik zorluklar sebebiyle konservatuara iki sene geç başlayabilen Ela & Ekin Kardeşler, 3. sınıftan ara sınav ile her yıl kısıtlı kontenjan açan İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazandılar. Geçtiğimiz sene ise “Küçük Dahiler Büyük Ustalar” başlıklı konser çerçevesinde Bodrum’da usta müzisyenlerle birlikte Chopin, Schubert, Haydn, Brahms eserlerini piyanoda seslendirmişlerdi.
Görüştüğü bir akademisyenin “piyano aristokrat işidir” dediği günü halen anımsayan annelerinin aktardığına göre, konservatuarda öğretmenleri seviyelerinin çok ileri olmasından dolayı çoğu eserleri Lisans müfredatından veriyormuş. Beethoven Sonatlarının ikisini henüz 10 yaşındayken çalmaları da bunun bir göstergesi. Ancak yine imkan yetersizliğinden dolayı, ücretli olan yarışmalara katılamayan bu üstün yetenekli ikiz kardeşler, tek solo yarışmalarına da öğretmenlerinin maddi desteğiyle katılmış (Hisar Uluslararası Piyano Yarışması) ve burada da 32 yarışmacı arasından her ikisi de birinci olmuş. Çok zor koşullar altında birçok özveride bulunularak yetiştirilen bu çocuklar, onları fark edebilecek, eğitim bursu verip kol kanat gerecek bir kurum arayışı içerisindeler. Şu ana kadar çaldıkları birçok kapı ise, farklı gerekçelerle yüzlerine kapanmış. Öyle ki, ileride bir sosyal sorumluluk projesine katıldıklarında da kendileri gibi imkanları kısıtlı olan çocuklara, gençlere müziği ulaştıracak projelerde yer almak isteyecek kadar da geniş yürekliler.
Bu duygu yüklü söyleşiyi okumanızı ve bu çocukların hayallerinin de çocukluklarının da yeteneklerinin de yitip girmemesi için neler yapabileceğimizi düşünmenizi rica ediyorum bu kez:
İkiz kardeş ve piyanist olan örnekler Türkiye’de ve dünyada oldukça az. Kendinizi biraz tanıtır mısınız?
11 yaşındayız. İstanbul’da yaşıyoruz ve ortaokulda 6. sınıf öğrencisiyiz. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda da yarı zamanlı piyano programı 5.sınıf öğrencisiyiz. Konservatuvara 3. sınıftan ara sınavı kazanarak başladık. Öğretmenimiz Dr. Furkan Özyazıcı ile 3 yıl ve pandemi döneminde de uzaktan eğitimle devam ediyoruz.
İçinizdeki piyano tutkusu ne zaman açığa çıktı? O zamana dair bize ayrıntılar verir misiniz?
Anne ve babamız klasik müziğe olan ilgilerinden dolayı 1 yaşımızdan itibaren klasik müzik dinleterek bizi büyüttüler. 5 yaşındayken piyano kursuna başlattılar. Sadece 30 saatlik özel ders aldık. Bu süreçte de piyanoyu çok sevdik.
İkiz olmanız, piyano çalışınızda neleri etkiliyor? Dezavantajları ve avantajları neler?
Avantajı şöyle; birbirimizin parçalarını sürekli dinlediğimiz için o parçayı daha hızlı deşifre edebiliyoruz. Bir de, birbirimizin hatalarını kolayca bulup birbirimize yardımcı oluyoruz.
Dezavantajı ise, sınıfta, okulda ve katılabildiğimiz yarışmalarda seviyelerimiz aynı düzeyde olduğu için birbirimize sert rakip oluyoruz. Ayrıca tek bir piyanomuz olduğu için birbirimizin sırasını beklemek zorunda kalıyoruz.
En çok beğendiğiniz, kendine referans aldığın Türk ve yabancı piyanistler kimler? Ve neden?
Türkiye’de; öğretmenimiz Dr. Furkan Özyazıcı ve İdil Biret, dünyada ise Arthur Rubinstein, Jando, Horowitz , Dora Deliyska ve George Davidson. Nedeni ise, müzikalite olarak, onları kendimize daha yakın hissetmemiz…
Şu ana kadar hangi ulusal ve uluslararası ödülleri aldınız? İlk ödülünü aldığınızda yaşınız kaçtı ve anımsadığınız kadarıyla neler hissettin?
Uluslararası 14. Pera Piyano yarışması (2019) Müzikal Aile kategorisi 2. lik ödülü,
10. Uluslararası Sırbistan Müzik yarışması (online) 2. lik ödülü,
Hisar Okulları 3. Uluslararası piano yarışmasında her ikimiz de 1. lik ödülü aldık.
İlk yarışmamızda 9 yaşındaydık ve bu yarışmada ikincilik ödülü aldığımız için çok mutluyduk.
Yarışmalara hep birlikte mi katıldınız?
Evet, bütün yarışmalara hep beraber katıldık.
Piyanodan başka hangi sanat veya spor dallarıyla ilgileniyorsunuz?
Ela Yazıcı: Resim yapmak, karikatür yapmak, origami yapmak, evde kardeşimle Badminton oynamak, Tenis, Masa Tenisi ve Snooker izlemek.
Ekin Yazıcı: Resim yapmak, karikatür yapmak, kardeşimle arada sırada evde Badminton oynamak. Tenis , Masa Tenisi ve Snooker izlemek.
En çok hangi müzisyenin hangi eserini tercih ediyorsunuz, neden?
Her ikimiz de Beethoven Sonatlarını tercih ediyoruz. Çünkü onları çok seviyoruz. Beethoven çaldığımız zaman kendimizi çok farklı bir ruh halinde hissediyoruz. Toplam 32 sonatını da Fazıl Say gibi icra etmek istiyoruz.
Tek bir şansınız olsaydı geçmişten hangi müzisyenle tanışmak isterdiniz ve neden?
İkimiz için de Beethoven. Çünkü en sevdiğimiz besteci ve bestelerini severek çalıp dinliyoruz. Nedeni de klasik müziğin en büyük devrimcisi ve dâhisidir.
Pandemi döneminde online yarışmalara katıldınız mı? Online ya da canlı yarışmalara katılmanın farkı ne sizce?
Bu dönemde online yarışmalara katılmadık. Online yarışmalarda ne yazık ki her türlü hile olabilir. Ama canlı performansta hatalar gizlenemez. Her şey açıkça ortadadır.
Canlı performans zaten daha heyecan verici. Ayrıca bizim, ailemizin ekonomik durumu nedeniyle hiçbir yarışmaya (yurtiçi ve yurtdışı) katılma imkanımız yok. Şu ana kadar katıldığımız tüm yarışmalara sevgili öğretmenimiz Dr. Furkan Özyazıcı’nın destekleriyle katılabildik. Aslında yarışmalar ücretsiz olsa hepsine katılıp derece alabileceğimize inanıyoruz.
Klasik müziği neden seviyorsunuz?
Çünkü tüm zamanlarda dinlenebilecek bir müzik olduğu için, asla modası geçmeyecek, zamansız eserler olduğundan dolayı çok seviyoruz.
Peki piyanoyu neden seviyorsunuz?
Ana enstrüman olduğu ve iki anahtarı olduğu için, beynimizin iki kısmını da aynı anda çalıştırıp bizi öğrenmeye zorladığı için seviyoruz.
Kurumsal olarak destek aldığınız veya almak istediğiniz yerler var mı?
Kurumsal olarak destek aldığımız hiçbir yer yok. Ailemiz bu güne kadar sayısız kurum, vakıf, vs. başvuru yaptığı halde ne yazık ki hiç birinden olumlu bir geri dönüş olmadı. Biz elektronik piyano ile maddi zorluklara rağmen, çevremizdeki hatırı sayılır güzel insanlar sayesinde bugünlere gelebildik . Eğitim hayatımız boyunca Devlet bursu ve vakıf vs. kurumlardan destek almayı istiyoruz.
Okulda sizin piyano sevginizi gördükten sonra sizden ilham alan arkadaşlarınız oldu mu? Bunu duyunca neler hissettiniz?
Evet, oldu. İki kız arkadaşımız da bizi gördükten sonra piyanoya başladılar. Birine ilham olduğumuz için tabii ki de çok mutlu olduk.
Pekinel kardeşleri kendinize örnek alıyor musunuz?
Tabii ki örnek alıyoruz. Dünyaya isimlerini duyurmuş önemli piyanistler ve bizim gibi ikizler…
İleride sosyal sorumluluk projelerinde piyano çalmanız gerekse, ne tür bir proje isterdiniz?
Bizim gibi imkânları kısıtlı olan çocuklara, gençlere müziği ulaştıracak projelerde yer almak isteriz.
Konservatuar hayalleriniz var mı?
Evet, Akademik kariyer olarak en üst seviyede olmak istiyoruz.
Dört el piyano çalmak nasıl bir duygu? Zorlukları neler?
Dört el çalmak güzel aynı zamanda zorlayıcı bir his. Zorlukları da var elbette. Birbirimize uyum sağlayamadığımız günlerde toparlanmak biraz zamanımızı alıyor. Bazen parmaklarımız çalarken birbirine değiyor ve piyano sandalyesine sığamıyoruz. Ayrıca senkronize olmak da kolay olmuyor.
İleride kendinizi piyano başında nasıl bir salonda ve nasıl bir izleyici kitlesi karşısında hayal ediyorsunuz? Bize biraz o sahneyi tarif eder misiniz?
Hollywood Kodak – Dolby Tiyatrosu’nda Oscar Ödülleri’nin verildiği, film yıldızlarının konuk olduğu bir gecede konser vermek isterdik.
Yurtdışı hayallerinizden bahseder misiniz?
Yüksek lisans ve doktora eğitimimiz için Amerika – Juilliard School’da eğitim görmek isteriz.
Müzikal anlamda hangi ülke sizi heyecanlandırıyor, neden?
Viyana, çünkü klasik müziğin merkezidir.
Sizce güzel müzik dinlemek ve çalmak, bir çocuğa nasıl katkılar sağlar?
Mutlu bir şekilde yaşamak için müzik mutlaka gereklidir. Müzik her şeyden önce ruhumuzu besler. Pozitif, hayat dolu, hayata iyi yönlerinden bakmamızı, daima olumlu düşüncelere sahip olmamızı sağlar.
Piyano hayatınızda kaçıncı öncelik?
Ailemiz ve yakın sevdiklerimizden sonraki birinci önceliğimizdir. Günde 1,5 saatimizi piyanoyla geçiriyoruz.
Aşağıda videosunu izleyeceğiniz Chopin Fantaisie Impromptu eserini ise, Yazıcı kardeşler, herhangi bir akademik bilgileri olmadan ve destek almadan kendi kendilerine deşifre ederek 6 yaşında icra etmişler.