Uluslararası ödüllü küçük piyanist Carmen Dilara Bağış: “Dünyaca ünlü bir Bach yorumcusu olmak istiyorum”

11 yaşındaki Carmen Dilara Bağış, piyano yeteneği ilkokul sıralarında ailesi tarafından keşfedilen, ardından müzikal rotası Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na yönelen üstün yetenekli bir çocuk. Masmavi gözlerinin ardında sevgili piyanosuna yönelik tutkuyla karışık hayranlık ve kocaman hayallerini -ki rüyalarından biri de tanımadığı onlarca insanın konser sonrasında ondan “imza” istemesi- gerçekleştirmek üzere verdiği üstün gayreti görmek mümkün. Günde dört saat kadar piyano çalışan küçük piyanist, katıldığı ustalık sınıfları ve yarışmalardaki yaşıtlarının çalma tekniklerini de dikkatle inceleyip hayattaki tüm fırsatlardan kendisini geliştirmek için ipucu arıyor.

Pandemi döneminde ve öncesinde katıldığı birçok uluslararası yarışmadan en yüksek ödüllerle dönen Carmen Dilara, bir konser piyanisti olmak için geceli gündüzlü yoğun bir çalışma temposu içerisinde. Yaşıtlarına klasik müzik sevgisini aşılamada katkısı olması için ise, sosyal medya hesaplarından zaman zaman canlı konser dinletileri gerçekleştiriyor.

Geçtiğimiz yılın Aralık ayından beri Zeynep Yamantürk ile piyano eğitimine devam eden Carmen Dilara, Gülsin Onay  ve  Dr. Zsuzsanna Csaszar ile masterclass çalışmalarına katılmış, Mart 2021’den beri de Prof. Christian Wilm Müller ile düzenli olarak masterclass yapıyor. Debussy, Mendelssohn ve Bach’ın eserlerine dair yorumları ise, yeteneğinin en üstün kanıtlarından. Geçen sene Hamburg’da konser vermesini sağlayan Stage4Kids yarışmasına bu sene de giren ve finale kalan Carmen Bağış, 22-23 Mayıs’taki online yarışmaya Debussy Estampes no.3 (Jardins Sous La Pluie) eseriyle katılacak.

Carmen’in tanışmayı en çok arzu ettiği iki kompozitör ise Johann Sebastian Bach ve Ludwig van Beethoven. Onlarla karşı karşıya gelse tahmin edin neler neler soracakmış? “Bach’ın eserlerinde genellikle birden fazla kişi konuşuyormuşçasına ezgiler var. Bu ezgiler minör ya da majör olduğuna göre sevdiği ya da sevmediği birilerini mi konuşturduğunu sorardım. Beethoven’a da, sadece titreşimlerle nasıl bu kadar fazla sonat, konçerto gibi eserler besteleyebildiğini sorardım.”

Carmen’in hayattaki en büyük hayali dünyaca ünlü bir konser piyanisti ve Bach yorumcusu olmak. Diğer bestecileri çok sevse de Bach’ın yeri onda hep ayrı. Mozart’ın henüz sadece bir tane sonatını çalmış olsa da onun da eserlerini çok beğeniyor ve Mozart’ın bazı sonatlarını iki çocuk oyun oynuyormuş gibi eğlenceli ve şaşırtıcı buluyor.

Devlet sanatçımız Sn. Gülsin Onay’la tanışma ve onun ustalık sınıfına katılma anısı ise, onun için çok değerli ve özel. “Gülsin Hanım, bence çocuklarla çok iyi anlaşabilen, bizleri destekleyip, gelişebilmemiz için fırsatlar yaratan, Türkiye’nin en değerli virtüözlerden biri” diye ifade ediyor duygularını.

Carmen’in çalma tekniğinden en ilham aldığı piyanist Horowitz, çünkü ellerini çok rahat ve esnek kullanıyor; seyircilere parçaları rahat çaldığı için kolaymış izlenimi veriyor. Hayalindeki piyanoyu sorduğumda ise, Carmen çalışırken kendi kendine sayfa çevirebilen bir piyano istediğini ifade ediyor. “Çünkü bir eser çalışırken sürekli sayfa çevirmek çok zor oluyor. Aynı zamanda görünüşü de kocaman konser salonlarındaki tam kuyruklu piyanolar gibi olmasını çok isterdim” diye açıklıyor.

Müzik yolculuğun nasıl başladı, nasıl devam ediyor? 

Ben küçükken, ağladığımda annem evde olan dijital piyanoda bir şeyler çalarmış ve ben de hemen ağlamayı bırakırmışım. Altı yaşındayken, ilkokula başlayınca annem benim müziği çok sevdiğimi anlayınca beni bir piyano kursuna yazdırmış, ben de çok heyecanlanmıştım. Bir yıl kursa gittikten sonra kurstaki öğretmenlerim tarafından Mimar Sinan Üniversitesi’nin yarı zamanlı piyano bölümüne yönlendirildim ve yarı zamanlı piyano sınavını kazandığımı duyunca çok sevindim. Alkev kolejine giderken aynı zamanda yarı zamanlı olarak piyano ve solfej eğitimimi sürdürdüm. Bir sene sonra fark derslerini vererek altıncı sınıfa tam zamanlı olarak başladım. Altıncı sınıfın ilk dönemini yüz yüze okuduktan sonra pandemi dolayısıyla online eğitime başladık. Pandemi sürecinde bir sürü online yarışmaya girip, derece aldım. Bu dereceler beni motive etti ve daha çok çalıştım. Şu anda yedinci sınıftayım ve piyano eğitimime öğretmenim Zeynep Yamantürk ile devam ediyorum. Bu süreçte çalışmaya devam ediyorum ve imkanlar dahilinde yarışmalara katılıyorum. Aynı zamanda Prof. Christian Wilm Müller ile online çalışmalarıma devam ediyorum.

İlkokula sınıf atlayarak üçüncü sınıftan başlamışsın. O süreç nasıl gerçekleşti, hatırlıyor musun? 

Aslında birinci sınıfa gidecektim ama okuma yazmayı üç buçuk yaşında öğrendiğim için derslerde sıkılıyordum ve sınıf atlamamın uygun olduğunu söylediler. Bir sınava girdim ve sınavda başarılı olup ilkokula üçüncü sınıftan başladım. Fiziksel olarak diğer sınıf arkadaşlarım yanında ufak kaldım ama arkadaşlarım çok iyi oldukları için zorlanmadım.

Pandemi dönemi birçok çocuk gibi seni de çok etkilemiştir, eminim. Peki bu dönemi müzikal anlamda nasıl geçirdin? 

Pandemide dışarı çıkma imkanı çok kısıtlı olduğundan vaktimi genellikle evde piyano çalışarak, bazen resim yaparak, bazen de kitap okuyarak geçirdim. Evde kaldığımız için piyano çalışma imkanım normalden daha fazla oldu ama bunun hem avantajları hem de dezavantajları var. Çalışma saatlerimin sınırsız olmasına rağmen derslerin online olması işi zorlaştırıyordu. Yüz yüze olduğu kadar verimli olmuyordu. Ancak bu dönemde online yarışmalarda dereceler aldım ve pek çok yeni eser çalıştım. Bence müziğin herkesi iyileştirebilecek gücü var.

Online yarışmalar mı, canlı yarışmalar mı seni daha çok motive ediyor? 

Bu süreçte dünyanın her yerinde uçakla herhangi bir yere gitmek yasak olduğu için 2020 yılında canlı olarak girmeyi planladığım çoğu yarışma online oldu. Ben de bazı online olan yarışmalara girdim. Canlı yarışmaların yeri benim için her zaman online yarışmalardan farklı. Pandemiden önce girdiğim canlı yarışmalar genellikle yurtdışındaydı ve yarışmanın olduğu şehri ailemle birlikte gezip görebiliyordum. Ayrıca jüri önünde çalmak, çok daha farklıydı. Sahneye çıkmanın verdiği o heyecan ve onlarca alkış online yarışmalarda yok. Beni canlı yarışmalar daha çok motive ediyor fakat online yarışmalardan da çok şey öğrenebiliyorum.

Bir zaman kapsülüne atlasan ve geçmişe gitsen, hangi müzisyenle / kompozitörle tanışmak ve ona ne sormak / söylemek isterdin? 

Sanırım Johann Sebastian Bach ve Ludwig van Beethoven ile tanışmak isterdim. Bach’ın eserlerinde genellikle birden fazla kişi konuşuyormuşçasına ezgiler var. Bu ezgiler minör ya da majör olduğuna göre sevdiği ya da sevmediği birilerini mi konuşturduğunu sorardım. Beethoven’a da ,sadece titreşimlerle nasıl bu kadar fazla sonat, konçerto gibi eserler besteleyebildiğini sorardım.

Aldığın ödüllerin listesi oldukça uzun. Öncelikle çok tebrik ediyorum. Biraz bu ödüllerden bahsetmek ister misin? 

Çok teşekkür ederim. 2020 yılında birçok ödül aldım. Online olanlardan bazıları Almanya, Portekiz, Yunanistan, İsveç, Sırbistan ve İtalya’daydı. Ayrıca pandemi dünyaya yayılmadan önce Hamburg’da Stage4kids yarışması sayesinde Laeizshalle konser salonunda konser verdim ve Gürcistan’da Mozart yarışmasında tek Türk olarak yarıştım. Bu yarışmalar beni motive etti, daha fazla çalışmamı sağladı ve canlı yarışmalarda başka ülkelerden piyanist ya da müzisyen arkadaşlar edindim. Stage4kids yarışmasına bu sene yeniden seçildim. Mayıs ayında online yapılacak konserde yer alacağım.

Katıldığın canlı yarışmalarda dünyanın dört bir yanından yaşıtın çocuklarla tanışmak sana neler katıyor? 

Hem yurtdışındaki yaşıtlarımın nasıl çaldığını ve seviyemin nasıl olduğunu öğrendim, hem de bazılarıyla çok iyi arkadaş oldum. Ayrıca canlı yarışmalardan tanıştığım ve halen online olsa da görüştüğüm arkadaşlarım var. Bununla birlikte yurtdışındaki arkadaşlarımla yabancı dilimi geliştirebiliyorum, bazen de birbirimize yardımcı olabiliyoruz.

Peki ilk ödülünü aldığında neler hissetmiştin? Kaç yaşındaydın? O anı anımsıyor musun? 

İlk ödülümü Pera Uluslararası Piyano Yarışması’nda aldım. Sekiz yaşındaydım. İlk girdiğim yarışmada o kadar heyecanlanmıştım ki, birinci parçamı çalıp ikinci parçamın ne olduğunu unutmuştum. Yaklaşık bir dakika sonra ikinci parçamın ne olduğunu hatırlamıştım. Arada heyecandan ufak hatalar yapmıştım, yarışma bittikten sonra arabaya bindiğimizde hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Eve döndükten birkaç saat sonra sonuçları öğrendik ve üçüncü olmuştum. Kazanamayacağım diye ağlıyordum, çok umutsuzdum ve üçüncü olduğumu öğrenince hem çığlık atıyordum hem de mutluluktan ağlıyordum. Çok mutlu olmuştum, benim ilk yarışmam için bana göre büyük bir başarıydı.

Masterclass çalışmaların da iki yıldır devam ediyor. Kimlerle çalıştın ve çalışıyorsun? Sana bu ustalık sınıfları ne katıyor? 

2019 yılında Bilim ve Sanat Köşkü’nün düzenlediği Gülsin Onay’ın masterclass’ına katıldım, 2020 yılında Zusanna Csaszar ve Gülsin Onay’ın masterclass’larına katıldım, bu yıl da Mart’tan beri online olarak Prof. Christian Wilm Müller ile çalışmalarıma devam ediyorum. Masterclass’lardan çok şey öğreniyorum, farklı hocaların görüşlerini, önerilerini almış oluyorum ve uyguluyorum.

Müziği bir renkle tanımlamanı istesem, hangisini söylerdin ve neden? 

Gökyüzündeki özgürlüğü ifade ettiği için ve en sevdiğim renklerden biri olduğu için bu renk mavi olurdu.

Piyanondan ayrı kaldığında, örneğin seyahate çıktığında neler hissediyorsun? 

Aslında iki senedir piyanomdan uzun süre ayrı kaldığım zaman olmadı.Çünkü yurtdışına çıktığımızda piyano satan mağazaları dolaşmayı çok seviyorum. Örneğin, geçen sene Hamburg’a gitmiştik ve kaldığımız otelin karşısında piyano satan bir mağaza vardı, ben de heyecanla mağazadaki tüm piyanolarda bir şeyler çalmıştım.

Her gün kaç saat piyano çalışırsın? 

Genellikle dört saat çalışıyorum.

Piyano çalışmadığın zamanlarda ne yaparsın? 

Piyano çalışmadığım zamanlarda resim yaparım, kitap okurum ya da eğer yaz mevsimiyse yüzerim.

Gülsin Onay’la da çalışma fırsatı buldun. Kendisini nasıl tanımlarsın? 

Gülsin Hanım, bence çocuklarla çok iyi anlaşabilen, bizleri destekleyip, gelişebilmemiz için fırsatlar yaratan, Türkiye’nin en değerli virtüözlerden biri.

Hayalindeki piyanoyu tarif eder misin? 

Hayalimdeki piyanonun ben çalışırken kendi kendine sayfa çevirmesini isterdim. Çünkü bir eser çalışırken sürekli sayfa çevirmek çok zor oluyor. Aynı zamanda görünüşü de kocaman konser salonlarındaki tam kuyruklu piyanolar gibi olmasını çok isterdim.

Hayattaki en büyük hayalin nedir? 

Hayattaki en büyük hayalim dünyaca ünlü bir konser piyanisti ve Bach yorumcusu olmak. Diğer bestecileri çok sevsem de Bach’ın yeri bende ayrı.

Piyanonla çalarken neler düşünüyorsun, neler hayal ediyorsun?

Bu aslında parçanın tonuna göre değişiyor. Mesela mutlu bir parça çalıyorsam mutlu bir anımı, üzgün bir şey çalıyorsam da üzgün ya da hüzünlü bir anımı düşünüyorum.

En çok sevdiğin kompozitörler kimler ve neden? 

Tüm bestecilerin kendine has eserleri ve hayatları var. Ama benim en sevdiklerim Johann Sebastian Bach ve Beethoven. Çünkü Bach’ta sanki notalar eşitlik ve konuşma üzerine kurulmuş gibi, Beethoven’ın in eserleri ise çok farklı duygular içeriyor ve bunları hissetmek gerekiyor.

Beşinci Uluslararası Mozart Yarışması’nda piyano dalında ödül aldın. Mozart senin için ne ifade ediyor? 

Mozart’ın henüz sadece bir tane sonatını çalmış olsam da eserlerini çok beğeniyorum. Mozart’ın bazı sonatları iki çocuk oyun oynuyormuş gibi eğlenceli ve şaşırtıcı olabiliyor. Bu yüzden mutlu hissettiren sonatları için iki çocuğun oyun oynamasını ifade ettiğini söyleyebilirim.

Piyanonla ilgili rüyalar görüyor musun? İçlerinden en ilgincini anlatır mısın? 

Evet, müzik ve piyano hakkında birkaç rüya görmüştüm. Bir tanesinde; bir kulisteydim, ama hangi kuliste olduğumu bilmiyordum. Sonra bir anda sahneye birisi çıkıp adımı okudu, kuliste tanımadığım biri de sırtımı sıvazlayıp ‘Hadi git’ dedi. Sahneye doğru yürümeye başladığımda üstümdeki elbiseyi yeni fark ediyordum. Lacivert, bazı yerlerinde çiçekler olan upuzun bir eteği vardı. Kendimi kaptırmıştım, konser bir saatten uzun sürmüştü. Ellerim çok yorulmuştu bu yüzden konser sona erdi. Konser çıkışında tanımadığım bir sürü insan benden imza istiyordu. Tam imzalarken uyandım. Çok güzel bir rüyaydı.

Piyanonu alıp çok “çılgın” bir yerde konser vermeni istesem, neresini söylerdin? 

Yüzmeyi de çok sevdiğim için deniz kıyısında ayaklarım denizdeyken çalmak harika olurdu. 

Çalma tekniğinden en çok ilham aldığın piyanist kim ve neden? 

Çalma tekniğinden en ilham aldığım piyanist sanırım Horowitz. Çünkü bence ellerini çok rahat ve esnek kullanıyor. Seyircilere parçaları rahat çaldığı için kolaymış izlenimi veriyor ve bence çok güzel çalıyor.

Besteler yapmaya başladın mı? 

Birkaç bestem var, ama halen üzerinde çalışıyorum.

Carmen’in önümüzdeki ay yarışmaya katılacağı Debussy yorumunu dinlemelisiniz:

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s