13 yaşındaki İrem Su, erken yaşta klasik müzikle ve enstrümanlarla tanıştıktan sonra kendi ifadesiyle “tek başına bir orkestraya benzeyen” piyano ile arasında müthiş bir dostluk kurup kendini bu alanda gerçekleştirmeye çalışan küçük bir piyanist. Yaşıtları çizgi film izlerken o hep Mezzo kanalında operaları izlemeyi tercih etti. İzmir’de evinin yakınında İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin açılması ise onun için büyük bir mucizeydi, zira dinmek bilmeyen “opera açlığını” artık sürekli operaları takip ederek giderebilecekti. Ta ki pandemi başlayıncaya dek…
Pandemiyle birlikte yaşıtları gibi belli bir uğraşa odaklanan İrem Su, bu dönemde saatlerce piyano çalışmalarında bulundu. Onun da bir hayali var: kurumsal bir destek alarak yurt dışında yüksek lisans yapmak. Özellikle Rus veya Alman ekolünden tanınmış isimlerle çalışmayı çok istediğini ifade eden İrem Su, müzik alanında kendisini geliştirmek için her türlü imkânı değerlendirmek istiyor.
İrem Su, hepimizin sevdiklerimizden uzak kaldığımız, onlara dokunamadığımız, sarılamadığımız bu zorlu pandemi döneminde, dikkatlerimizi “sevgi”ye yöneltiyor röportajında: “Piyanonun yansıttığı en güzel duygu sevgi. Tüm insanlığı hiçbir ayrım olmadan sevgiyle birleştiriyor” diyen İrem Su, müziğin insanlık-üstü kapsayıcı rolünü de kendi çocuksu penceresinden bir kez daha anımsatıyor.
İzmirli İrem Su’yu tanımak isterseniz, röportajımızı beğeninize sunuyorum.

- Kendini biraz tanıtır mısın?
2008’de İzmir, Bornova’da doğdum. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Talia Özlem Baltacılar Bayoğlu’nun öğrencisiyim.
Küçüklüğümden beri müziğe karşı ilgi duyuyordum. Ailemin de özendirmesiyle erken yaşta müzik aletleriyle tanıştım. Müzik öğretmeni olan komşumuz Ahmet Tosun’un, müzik kulağımın iyi olduğunu söylemesiyle 7 yaşımda ondan piyano dersleri almaya başladım. Bir yıl sonra profesyonel bir eğitim almam gerektiğini düşünen Ahmet Hocamın yönlendirmesiyle Piyanist Belit Karaca ile çalışmaya başladım. 10 yaşında Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’nü kazandım.
Resim yapmayı ve kitap okumayı çok seviyorum. Annemin edebiyat öğretmeni olması benim için büyük bir şans. Annem evimizin kütüphanesinde biz daha çok küçükken ağabeyim ve benim için de bir bölüm oluşturdu ve bu sayede Türk ve dünya edebiyatının değerli yazarlarının eserleriyle tanıştık, okuma zevkimiz gelişti.
2. Neden başka bir enstrüman değil de piyanoya başladın?
Bütün enstrümanları seviyorum ama piyano bana daha yakın geldi. Tek başına orkestra gibi olan piyanoyu çalmaya başladığımda kendimi, duygularımı daha iyi anlatabildiğimi düşünüyorum.
3. Mezzo müzik kanalının sıkı bir takipçisi olduğunu öğrendim annenden. Yaşıtların çizgi film kanalları izlerken sen neden Mezzo’yu tercih ediyorsun?
Çünkü operayı çok seviyorum. Bunda ailemin de etkisi büyük. Küçüklüğümden beri ailemle opera izlemeye gidiyorum. Tanınmış operaları onlar sayesinde izleme fırsatı buldum. Opera oldukça büyüleyici ve çok emek isteyen bir sanat dalı. Bu nedenle opera sanatına ve opera sanatçılarına hayranım. Mezzo kanalı da yurt dışına gitmeden bu konserleri izlememi sağlıyor.
4. Ben de senin gibi çocukluğumu İzmir’de geçirdim ve Adnan Saygun Kültür Merkezi’ndeki klasik müzik konserlerinin güzelliği dün gibi aklımda. Pandemi öncesinde annenle klasik müzik konserlerine gider miydin?
Adnan Saygun Kültür Merkezi evimize uzak olmasına rağmen, annemle oradaki konserlere her fırsatta giderdik. En büyük şansımız ise Bornova’ya İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin açılmasıydı. Evimize çok yakın olması sayesinde salgından önce opera ve bale temsillerine daha çok gidiyorduk.
5. Piyanoyu bir renk ve bir duyguyla ifade etmeni istesem ne derdin?
Beyaz, derdim. Çünkü beyaz tüm renklerin birleşimi ve saflığın simgesi. Piyano da tıpkı beyaz renk gibi tüm enstrüman seslerinin ve tüm duyguların en güzel karışımı bence. Piyanonun yansıttığı en güzel duygu ise sevgi. Tüm insanlığı hiçbir ayrım olmadan sevgiyle birleştiriyor.
6. Eserlerini çaldığın müzisyenleri düşündüğünde içlerinden hangisiyle aranda daha güçlü bir bağ var ve bunun sebebi nedir?
Mozart’ı çok seviyorum. Çünkü Mozart çocuk ruhlu bir besteci. Çoğu eseri cıvıl cıvıl. Mozart çalarken çok keyif alıyorum.
7. Günde kaç saat piyano çalışırsın?
Günde ortalama 3 saat piyano çalışıyorum. Hafta sonları okul olmadığı için bu süre daha da artıyor.
8. Piyanoyu hayatında kaçıncı öncelik olarak konumlandırdın?
Annem, babam, abim, iki kedim ve piyanom; hepsi benim ailem. Bu yüzden hayatımın en öncelikli parçası piyano.
9. Sende mutluluk, neşe uyandıran besteci ve sende hüzün uyandıran besteci kimler diye sorsam ne yanıt verirdin?
Mozart neşe duygusunu en çok yaşadığım besteci. En hüzünlüsü gelen ise Chopin.
10. En çok beğendiğin Türk ve yabancı piyanistler kimler?
Türk piyanistler içinde İdil Biret, Fazıl Say, Gülsin Onay, Güher-Süher Pekinel’i çok seviyorum. Yabancı piyanistler içinde Arthur Rubinstein, Alfred Brendel, Wilhelm Kempff, Sviatoslav Richter.
11. Piyanonu en çok ne zaman özlüyorsun?
Açıkçası piyanomdan pek ayrı kalmadım. Kısa süreli ayrı kaldığım zamanlarda bile piyanomu çok özlüyorum.
12. Her çocuk gibi zorlu bir pandemi dönemi geçirdiğini düşünüyorum. Birçok aktiviteden, sosyalleşmeden uzak kaldın. Pandemi senin piyano çalışmalarını nasıl etkiledi?
Evde olduğumuz için piyona çalışma sürem arttı. Sonuç olarak kendimi daha da geliştirdim. Bu süreçte Talia öğretmenim ile online dersler yaptık. Talia öğretmenim desteğini hiç esirgemedi. Geçtiğimiz ay sağlık iznine çıkana kadar sürekli ilgilendi. Bu açıdan çok şanslıyım. Talia öğretmenim sağlık iznine çıktıktan sonra Öğretim Görevlisi Seçil Akdil ile çalışmaya başladım. Şu anda Seçil öğretmenim ile çalışıyorum. Seçil öğretmenim de benimle çok ilgileniyor. Salgının en kötü yanı öğretmenlerimle yüz yüze ders yapamamak ve konser verememek.
13. Herhangi bir Masterclass’a katıldın mı?
Kasım 2019’da Alessandro Bonanno’nun Masterclass’ına katıldım.
14. Şu ana kadar hangi ödülleri aldın? İlk ödülünü aldığında yaşın kaçtı ve neler hissetmiştin?
2018 yılı başında Çevsanat’ın genç yetenekler burs seçmelerine videolarım ile başvurdum. 10 yaşındaydım. Sanat kurulunun yaptığı değerlendirme sonucunda, İstanbul’da burs seçmelerine katılma hakkı kazandım. 27 Haziran’da sabah Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümüne seçilmemin ardından İstanbul’da saat 14.00’teki Çevsanat solfej-teori sınavına ucu ucuna yetiştim. Daha sonra değerli jüri üyesi sanatçılarımız karşısında performansımı sergiledim. Bunun sonucunda Çevsanat enstrüman bursu fonundan bana piyano verildi. Çevsanat ailesine ve özellikle Berrin Yoleri’ye destekleri için tekrar teşekkür ederim. O gün benim için hayatımın en heyecanlı günüydü.
15. Yurt dışında eğitimine devam etmek istiyor musun? Neden?
Kurumsal bir destek alarak yurt dışında yüksek lisans yapmak isterim. Özellikle Rus veya Alman ekolünden üstatlarla çalışmayı çok isterim. Kendimi müzik alanında geliştirmek için her türlü imkânı değerlendirmek istiyorum.
16. Bir zaman makinen olsaydı geçmişten hangi müzisyenle tanışmak isterdin ve neden?
Mozart’ı tanımak ve onu muhteşem bestelerini yaparken izlemek isterdim. Ona ilham veren o büyüleyici atmosferi merak ediyorum. Özellikle Requiem bestelenirken yanında olmak isterdim.
17. İleride kendini nasıl bir sahnede, nasıl bir müzisyen olarak hayal ediyorsun?
Kendimi büyük ve kalabalık bir salonda muhteşem konserler veren bir orkestranın başarılı bir piyanisti olarak hayal ediyorum.