Melek Uzunoğlu: “Piyano çalarken kendimden geçiyorum”

Müzikle doğduğu günden beri haşır neşir olan, üç buçuk yıldır da piyano, altı aydır da bateri ve metalofon çalan Melek, iki senedir Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Piyano Sanat Dalı öğretim üyesi Prof. Gülden Gökşen’in yetiştirdiği özel çocuklardan biri.

Absolut kulağa sahip olması sayesinde müziği daha derinlemesine anladığını, doğadaki sesleri daha iyi ayırt ettiğini söyleyen Melek’e göre, müziğin rengi beyaz, çünkü müzik tıpkı beyaz renk gibi her duyduğu yaratabilir. “Hoşuma giden bir müzik dinlediğimde bir duygu kapsülüne giriyor gibi oluyorum. Dinlediğim müziğe göre değişik duygular geliyor aklıma” diyen Melek piyano çalarken kendisini bir hiçlik içinde hissediyor ve aklından bazen geometrik şekiller geçiyor.

Bir yandan da bilim ve arkeolojiye meraklı olan Melek, “Biz var olmasaydık ne olurdu” şeklinde felsefi sorular üzerinde düşünmeye başlamış bile. Müzik bu çok-katmanlı meraklı kişiliğinde onun en yakın arkadaşı, sırdaşı. Sekiz yaşına iki beste de sığdırmış olan Melek’in piyanosundan Bach’ın Minuet’sini dinlemek ise çok büyük bir mutluluk veriyor karşısındakine.

Melek’in kendisini ifade etme tarzında dikkatimi çeken en güzel detay ise, gelecekte piyanist olup olmayacağına kendi karar vereceğine dair kararlılığı. Bilim ve sanat, onun hayatını piyanoyla birlikte renklendirip çeşitlendirdiği için, ayaklarını şimdiden yere güçlü şekilde basıyor. Hayatı sorguluyor, hiçlik duygusunu irdeliyor, değişik duygularını piyano çalış tarzına yansıtıyor. Dolayısıyla piyano ve müzik onun için hem hayatındaki diğer uğraşların yanında önemli bir yer kaplarken, hem de kişiliğini besleyen birçok “demirbaştan” biri haline gelmiş durumda.

Melek’i daha yakından tanımak isterseniz onunla keyifli bir röportaj gerçekleştirdik:

  1. Kendini biraz tanıtır mısın?

4 Nisan’da 8 yaşında olacağım. İstanbul’da yaşıyorum, 2.sınıftayım. Piyano, bateri, metalofon çalıyorum, bir de orgum var. Piyano öğretmenim Gülden Gökşen, perküsyon öğretmenim Engin Gürkey.  Resim yapmayı çok seviyorum, trambolinde zıplamayı seviyorum, ata binmeyi çok seviyorum, ormanda bisiklete biniyorum, yazları yüzmeyi seviyorum.

2. Ailen rock, klasik müzik ve jazz müzikle haşır neşir. Peki sen içindeki müzik sevgisini nasıl keşfettin? 

Müziği seviyorum çünkü dinleyince bende çok değişik duygular uyandırıyor ve yansıtıyor.  Değişik bir müzik dinleyince aklımda bambaşka dünyalar canlanıyor, mesela Beethoven’in 9.senfonisini dinleyince dev bir orkestra salonu hayal ediyorum. Küçükken annemin ve babamın çaldığı şarkıları dinleyip dans ettiğimi hatırlıyorum.   Müzik dinlerken hep hayalini kurduğum bir gezegene gidiyorum.  Annem ve babam küçük yaşlarda müziği sevdiğimi ve anladığımı fark edince müzik eğitimi aldırmaya karar vermişler. İlk olarak 4,5 yaşındayken Benal Tanrısever ile tanıştım. İlk görüşmemiz ve tanışmamız sonrasında piyano dersi almaya karar verdik. 6 yaşındayken Prof. Gülden Gökşen ile tanıştım ve ondan dersler almaya başladım.  

3. Absolut kulak olmak hayatında ne tür kolaylıklar yaratıyor? Ve ne tür zorluklar doğuruyor? Örneğin bazı tiz sesler (matkap, inşaat) seni çok rahatsız ediyor mu? 

Aldığım müzik eğitimi sırasında işime çok yarıyor, mesela yeni bir parça öğrenirken daha kolay öğrenmemi sağlıyor.  Müziği daha derinlemesine anlamamı sağlıyor, değişik duygular hissetmeme sebep oluyor.  Doğadaki sesleri daha iyi tanıyabiliyorum ve ayırt edebiliyorum.  Bir taraftan da çok tiz sesler veya çok gürültülü ve yüksek sesler çok rahatsız ediyor.     

4. Müziği bir renkle tanımlasan o renk ne olurdu? Müzik senin için ne ifade ediyor? 

Beyaz olurdu çünkü müzik her duyguyu yaratabilir.  Beyaz renk aslında hiçliğin rengi. Hoşuma giden bir müzik dinlediğimde bir duygu kapsülüne giriyor gibi oluyorum.  Dinlediğim müziğe göre değişik duygular geliyor aklıma, heyecan, eğlence, hüzün, mutluluk, bazen korku.  Her türlü müzik bende çok değişik duygular hissettiriyor.  

5. Piyano çalarken yaşadığın farklı duyguları tarif eder misin? Mutluyken mi bir şeye üzüldüğünde de piyano sana daha iyi gelir? 

Hiçlik duygusu.  Sanki içim bomboşmuş gibi oluyor, bazen de geometrik şekiller aklımdan geçiyor, kendimden geçtiğim de oluyor.  Metalofon çalarken yağmur damlaları aklıma gelir.  Hem mutluyken, hem de üzüldüğümde çalmak bana iyi geliyor. Üzgünken çalarsam üzüntüm azalıyor, daha mutlu hissettiriyor, melodisi beni mutlu ediyor. Piyanoyu seviyorum çünkü içimi rahatlatıyor.   

6. Günde kaç saat piyano çalışırsın? 

Bir saat kadar.

7. Arkeoloji ve bilim merakın olduğunu da öğrendim. Biraz anlatır mısın bize? 

Araştırma yapmayı seviyorum, teknolojik aletler ve gelişmeler ilgimi çekiyor.  Tarih öncesi zamanlar, dinozorlar, hayvanlar, böcekler, gelecekte olabilecek olaylar ilgimi çekiyor.  Mitolojik hikayeler çok ilgimi çekiyor.  Bilim merakım uzaydan kaynaklanıyor. Biz var olmasaydık ne olurdu diye düşünüyorum arada.  

Tiyatrocu olmayı da çok seviyorum, çünkü yüz mimiklerimi iyi kullanıyorum. Arkeoloji de güzel, çünkü eski zamanlarda neler olduğunu daha iyi görüyorum, çok fazla müze gördüm, çok etkilendim hepsinden.

8. En çok beğendiğin Türk ve yabancı piyanistler kimler? Ve neden onları beğeniyorsun? 

Türk piyanistlerden Fazıl Say ve Gülsin Onay’ı tanıyorum sadece.  Fazıl Say’ın gözlerini kapatarak çalması beni çok etkilemişti.  Öğretmenim Gülden Hanımı da çok beğeniyorum.  

Yabancılardan Chopin ve Schumann.  Güncel piyanistlerden pek tanıdığım yok ama küçükken David Helfgott konserine gitmiştim ve çok hoşuma gitmişti.

9. Son dönemde hangi bestecilerin hangi eserlerini çalışıyorsun? 

Piyanoda Joseph Haydn’ın Do Majör Sonata, Beethoven’ın Sonatina, Schumann’ın Album for the Young Op.68’den Melody, Bach’ın Minuet’i, Czerny’nin etütleri. Metalofonda ise Purcel’in Air, Rondo, ve Leopold Mozart’ın Entree isimli eserlerini çalışıyorum.

10. Şu ana kadar herhangi bir ödül aldın mı?  

Hisar School 3rd International Piano Competition A Kategorisi 2.lik, EUPlayy Online Competition for the Youth in Europe C Group 2.lik, Art Planet International Competition 2.lik, Ca Ave Musica International Music Competition 3.lük ve Boğaziçi Sanat Akademisi Category A 3.lük ödülü aldım. Çok mutlu hissettim bu ödüllerden sonra. Besteyi ben seçiyorum.

11. Piyano, bateri ve metalofondan başka hangi enstrümanları çalmak isterdin? 

Gitar çalmak isterdim.  

12. Müzikle uğraşmasaydın hangi sanat dalına yönelirdin? 

Resim dalına yönelirdim sanırım.

13. İleride kendini piyano başında nerede hayal ediyorsun? 

Bir stüdyoda kendi bestelerimin kaydını yaparken hayal ediyorum. Ayrıca ileride ailem ve çocuklarım olduğunda evimde onlara piyano çalarken hayal ediyorum.

14. Yurtdışında eğitim görme hayallerin var mı? Varsa hangi ülke ve neden? 

Yurtdışında müzik eğitimi almak isterdim.  Henüz ülkeler konusunda fikrim yok.

15. Kendin bir beste yaptın mı? 

Evet, piyanoda iki tane yaptım.  Adları “Fashion of the Future” ve “Zigzag”.

16. Klasik müzik konserlerine gider misin? Orada kendini sahnede hayal ettiğin olur mu? 

Koronavirüs salgını nedeniyle uzun zamandır konserlere gidemiyoruz.  Konser vermek isterdim ama biraz gergin ve heyecanlı olurdum herhalde.

17. Bir zaman makinesine atlayıp geçmişe ışınlansan hangi müzisyenle tanışmak isterdin, neden?

Chopin ile tanışmak isterdim çünkü parçalarını çok seviyorum. İngilizce biliyorsa onunla konuşurdum ama zamanda yolculuk ettiğimi anlatmazdım yoksa korkardı, inanmazdı. Chopin’i çok seviyorum, çünkü onu müzikli bir kitabımda duydum ve çok beğendim. Hep onun eserlerini çalmak istiyorum. Ama Bach’ın da yeri ayrı.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s