Delal Arin: Diyarbakır’dan tutkulu bir piyanist doğuyor

Delal Arin’le ve piyano öğretmeni annesi Berrak’la tanışmam, birkaç ay önce devlet sanatçımız Gülsin Onay ile değerli müzisyen Suavi’nin bana ulaşması ve Delal Arin’i mutlaka dinlememi tavsiye etmeleriyle başladı. Sarı tüllü elbisesi, kırmızı ayakkabıları, sarı tokasıyla ağırbaşlı ama bir yandan da muzip edasıyla piyanosunun başında Bach Prelude in C minor’ü su gibi çalan bu küçük kızı dinlediğim ve izlediğim an ailesiyle umarım uzun yıllar sürecek dostluğumuzun da temellerini atmış oldum; zira ben bu büyük yetenek ile mutlaka temas kurup onunla röportaj yapmalıydım.

Ardından Delal Arin ve ailesinin bir yıldır sürdürdükleri çalışma azmi, piyanoyla güne başlayıp klasik müzikle güneşi batırmaları, müzik camiasındaki tüm değerli piyanistleri yakından takip etmeleri, altı yaşındayken Delal Arin’in annesiyle birlikte ulaşabildikleri her türlü klasik müzik konserinde yerlerini almaları, değerli birçok müzisyenle birebir tanışmak için çabalamaları ve yolun başında olmalarına rağmen bu büyük yeteneğin müzik dünyasında yerini alması için kurdukları hayalleri gerçekleştirme istekleri beni çok etkiledi. Böylelikle, piyanoyla oyun gibi eğlenceli ve heyecan dolu bir yolculuğa çıkan Delal Arin, annesinin yanında beni de beraberinde sürüklemiş oldu. Anne karnından beri piyanoyla sürekli etkileşim halinde olan, annesiyle dört el piyano çalmaya bayılan Delal Arin için “iyi müzik” her şeye bedel.

Delal Arin, son olarak ABD’de önemli bir yarışmadan ödülle döndü. Yaşı itibariyle müzik dünyasına pandemi ortamında dahil olan Delal Arin’in bundan sonraki hedefi canlı yarışmalarda kendisini göstermek ve yeteneğini geliştirmek. Şu an için en büyük hayali ise, bir duvar piyanosuna sahip olmak. “Ayrıca gittiğim yerlerde de keşke o piyanomu cebime katlayıp koysam da istediğim zaman çalabilsem” diyecek kadar da muzip bir çocuk Delal Arin. Tüm yaşıtları gibi oyun oynamayı çok sevse de, üstün yetenekli birçok yaşıtı gibi tutkuyla bağlı olduğu müzik enstrümanı ile arkadaşları arasında denge tutturması zaman zaman güç oluyor. “Arkadaşlarımla evde oyun oynarken onlara çaktırmadan gidip piyanoda birkaç parça çalıp daha sonra onlarla oyunuma devam ediyorum” diyor bu ikilemi nasıl aştığını anlatmak için. Delal Arin en son İsviçre’deki bir yarışmaya katılmak için Erik Satie Gnossienne no:1’yi annesinin piyanosunda çaldı. Bu onun bir süredir en çok sevdiği, arasında müthiş bir bağ kurduğu bir parça. Öyle ki yarışmaya katılma masraflarını karşılamak için kumbarasındaki birikimlerini bile kullanmayı önerecek kadar da tutkulu.

Bence siz de Delal Arin’i dinlemek için sabırsızlanıyorsunuz. Aşağıda kendisiyle yaptığım röportajı bulabilirsiniz.

  1. Seni birkaç ay önce sosyal medyada sarı tüllü elbisenle verdiğin mini resitalle tanıdı birçok kişi. Kendini bize biraz daha tanıtır mısın Delal Arin?

6 yaşındayım. Diyarbakırlıyım. Anasınıfı öğrencisiyim, pandemiden dolayı okula ara verdim. Okula gitmiyorum ve özellikle bu pandemi döneminde piyanoyla çok zaman geçiriyorum. Annem piyano eğitimi verdiği için bebekliğimden itibaren piyano hayatımın her yerinde var ve annemle bütün zamanım piyanonun başında geçiyor. Oyun gibi eğlenceli ve heyecan dolu bir yolculuktayım piyanoyla.

2. Piyanoya çok erken yaşta başladın. Peki nasıl ortaya çıktı bu yeteneğin? Muhtemelen annenin piyano öğretmeni olması da seninle ilgili farkındalığın fazla olmasını sağladı.

Bence içimdeki piyano tutkusunun temelleri daha ben doğmadan atıldı. Annem sürekli piyanoyla zaman geçirdiği için ben doğmadan ve doğduktan sonra da piyanoyla sürekli bir iletişimim oldu. Yani aslında sürekli içinde olduğum bir sürecin beklenen sonucuydu piyano çalmam. Annem piyano dersleri verirken sürekli odaya girip annemi dinler anlattığı şeyleri yapmaya çalışırdım. Geceleri annem piyano çalarken yatağımdan kalkıp, piyanonun yanına gidip, annemin yanında piyano eşliğinde uykuma devam ederdim. Yani sabah-akşam, uyurken-uyanıkken, her anımda bana eşlik eden enstrümana artık ben eşlik ediyorum. Annemle var olan bu süreçten dolayı da başka enstrüman ilgimi hiç çekmedi. Benim için hep ve tek olan enstrümandır piyano.

Annesi Chopin / Nocturnes çalarken Delal Arin uyuyor.

3. Klasik müzik yeteneğini nasıl geliştirdin?

Annem fırsat bulduğu her an bana zaman ayırarak piyanoyla zaman geçirmemi sağladı. Evde sürekli klasik müzik dinledik. Annemle 4 el piyano parçaları çaldık ya da geceleri beraber piyanoyla zaman geçirdik. Aslında bulduğumuz her anımızda piyano başındaydık annemle. Güldük, eğlendik, yeni parçalar çaldık. Çok dinledik. Küçük yaşta olmama rağmen Diyarbakır’da düzenlenen konserlere, müzikli tiyatro oyunlarına katıldık ailemle. Katıldığımız her etkinlik beni çok mutlu etti. Kendimi sahnede hep hayal ettim. Dengin Ceyhan’ın konserini hiç unutamıyorum mesela. Annemle gittiğimizde çok heyecanlanmıştım ve benim için başlangıç oldu, kendimi sahnede hayal etmem için.

4. Arkadaşlarına veya akrabalarına mini-konserler veriyor musun?

Çok mutlu oluyorum. Arkadaşlarımın heyecanla izlemeleri çok hoşuma gidiyor. Gittiğim yeni ortamlarda kendimi piyanoyla tanıtmak çok hoşuma gidiyor.

5. Anlık bestelerin oluyor mu?

Kısa doğaçlamalar yapıyorum. Anlık piyano başında oturup zaman geçirmeye çalıştığımda kendi kendime çaldığım doğaçlamalarım oluyor ve beni çok heyecanlandırıyor.

6. Beğendiğin, ilham aldığın müzisyenleri bize söyler misin?

Güher-Süher Pekinel Kardeşler, Fazıl Say, Gülsin Onay, Dengin Ceyhan, Lang Lang, Jan Lisiecki, Martha Argerich gibi isimler benim için çok önemli, sürekli izliyorum ve dinliyorum onları. Güher-Suher Pekinel Kardeşlerin “Bizim için klasik müzik yok, iyi müzik var” sözlerini çok seviyorum ve gidip gelip söylüyorum. Çok hoşuma gidiyor bu söz. Ben de iyi müzik yapmak istiyorum. Gülsin Onay’ın sahnedeki duruşundan çok etkileniyorum. Lang Lang’in eğlenceli çalışı beni çok eğlendiriyor. Dengin Ceyhan’a videolarımı ve arada ses kaydı gönderiyorum. Onu çok seviyorum.

7. Yolun daha çok başındasın, ama sanırım şimdiden ödüllerin gelmeye başladı. Bize biraz bahseder misin bu başarılarından da?

Türkiye’de düzenlenen ve 17 ülkeden katılımın sağlandığı piyano yarışmasında kendi kategorimde 1.lik ve Güney Florida’da (Amerika) düzenlenen piyano yarışmasında da 2.lik elde ettim. İlk başarımı elde ettiğimde 5,5 yaşındaydım ve bu başarı beni çok mutlu etti, piyanoyla daha çok zaman geçirmeye başladım. Mutluluğum tarif edilemez.

8. Pandemi sonrası için gelecek planların nedir peki?

Amerika, İngiltere ve İsviçre’ye gitmek istiyorum. Hepsinin farklı nedenleri var görmeyi istemem için. Amerika’da Disney Land’i görmek istiyorum, İngiltere’deki müzik okullarını görmek istiyorum. Bir hafta kadar önce de İsviçre’de piyano yarışmasına katıldım ve bu yarışmaya katılan bütün yarışmacılara ünlü hocalarla masterclass şansı veriyorlar. Ben de katılmak istiyorum ve bu nedenden dolayı İsviçre’ye gitmeyi çok istiyorum.

9. Geçmişe ışınlanma fırsatın olsa merak ettiğin besteciler kimler olurdu?

Bach, Mozart ve Beethoven. Hayatlarını çok merak ediyorum. Müziğe nasıl başladılar, bestelerini nasıl yapıyorlardı, müziği nasıl yaşıyorlardı çok merak ediyorum. Aileleri nasıl destek veriyorlardı görmek isterdim. Ayrıca Bach, Mozart ve Beethoven’la bütün eserlerini çalışıp çalmak isterdim.

Onların eserlerini çok seviyorum. Bana çok eğlenceli geliyorlar ve beni çok geliştirdiklerini düşünüyorum. Heyecanlı bir film gibi sonunun ne olacağını merak ediyorum.

10. Piyanoya karşı duygularını tarif etmeni istesem?

Muhteşem duygular besliyorum piyanoya karşı… Onunla coşmak istiyorum. Sürekli onunla zaman geçirmek istiyorum. Bu hislerim olduğu için piyano denince aklıma hep sevinç geliyor…

11. Peki bir renk olsa piyano ne renk olmalı sence?

İlk aklıma gelen renk beyazdır. Beyazı çok severim. Beyaz bana bulutları hatırlatır, uçmayı düşündürür. Tıpkı piyanodan yükselen müzik gibi…

12. Müzikal kariyerinle ilgili neye sahip olmayı en çok istersin peki?

Güzel bir piyanomun olmasını çok isterim. Gelecekte müzik eğitimi için destek verilirse müzik yolculugumun daha farklı coğrafyalarda devam etmesini, farklı ekollerle müzik eğitimimi devam ettirme şansına ulaşmak isterim.

İleride herkesin piyano çalıştığı bir müzik okulunda, kendi yaş grubumla piyano çalıştığımı hayal ediyorum. En çok da Güher-Süher Pekinel kardeşlerle sahneye çıkıp, onlarla piyano çaldığımı hayal ediyorum.

13. Oyun parklarından, arkadaşlarından, okulundan, sevdiklerinden uzak kaldığın bu zorlu pandemi dönemini müzikal açıdan nasıl geçirdin?

Hep çalıştım, gidip gelip piyanomla zaman geçirdim. Yarışmalara katıldım. Dereceler aldım. Aldığım dereceler piyanoyla daha çok zaman geçirmeme destek oldu ve çalışma tempomu daha da arttırdı.

14. Bu başarılar elbette yoğun bir çalışma temposu da gerektiriyor ve gördüğüm kadarıyla disiplinli bir annen var. Günde kaç saat piyano çalışıyorsun?

1 saatle 3 saat arasında değişiyor piyano çalışmaları. Piyanomdan ayrı kalınca onu çok özlüyorum. Keşke katlanıp küçülen bir piyano olsa ve gittiğim her yere onu da götürebilsem…

15. Piyano kaçıncı önceliğin hayatta?

Piyano benim için birinci sırada yer alıyor. Arkadaşlarımla beraber piyano çalıp onlarla piyanoda oyunlar oynamak istiyorum. Piyano çalmak benim için oyun oynamak gibi. Annem hep o senin oyuncağın der. Piyano çalarken çok eğleniyorum. Arkadaşlarımla evde oyun oynarken onlara çaktırmadan gidip piyanoda birkaç parça çalıp daha sonra onlarla oyunuma devam ediyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s