Papatya Biter: “Hayatın armonisi klasik müzikte gizli”

Dört yaşında piyanoyla tanışan 13 yaşındaki Papatya Biter, siyah kadife elbisesi, sımsıkı topuzu ile piyanosunun başına geçtiğinde bir anda devleşiyor ve Türk bestecilerinden Ahmet Adnan Saygun’dan Debussy’e dek çok geniş bir repertuarı büyük bir ciddiyet ve tutkuyla çalıyor. Her sene yaşgünü pastasının mumlarını üflerken aklından geçen F. Mendelssohn ile aynı gün doğmuş olmak ise onun için çok büyük bir mutluluk.

Mutsuz da olsam, bunalmış da olsa piyanosuna dokunduğu anda kendine özel dünyasına geri dönen Papatya, “Dilerim dünyadaki her insan iyiyi, güzeli, nezaketi, hayatın armonisini klasik müzikte yada çoksesli müzik eserleri dinleyerek bulabilsin ve tek evimiz olan dünyamıza gereken saygı ve özeni göstersin” diye samimi dileğini paylaşıyor benimle. Konservatuara gidebilmek için Bodrum’daki korunaklı ve pastoral yaşantıdan koparak bir anda kendisini İzmir’de bulmak, piyano sesinden rahatsız olan komşularıyla uğraşmak onu ilk başta zorluklarla sınasa da, çok fazla masterclass’e katılmış, Carnegie Hall’da çalma hakkı elde etmiş.

Papatya’ya sorduğum her soruya verdiği yanıtın ardından, daha fazla tanımak ve keşfetmek istediğim müthiş bir müzisyen adayı çıkıyor. Siyah-beyaz tuşlarıyla piyanosunu, “Yin ve Yang gibi, Gece ve Gündüz gibi, tek renkli gibi gözükür olsa da, ahenkle yaşanınca hayatın ne kadar renkli olabileceğini gösterdiğini” söyleyen Papatya’ya göre piyano sanki vücudunun ayrılmaz bir parçası. “İki elim, kollarım, ayaklarım, gözlerim, beynim, kulağım her an piyano üzerinde çalışıyor ve birlikte yaşıyoruz” diyor. Pandemi biter bitmez de bu süreçte çok zorlukla karşılaşan, fiziksel aktiviteleri kısıtlanan yaşlıların kaldığı huzurevleri için birkaç şehirde dinleti sunmayı hayal ediyor.

Ancak Papatya, birçok yaşıtının “hızlı tüketim çağı”na kendilerini kaptırdığını, o yüzden de klasik müziğe ilginin az olduğunu söyleyerek bu durum karşısında çok üzülüyor. Ancak Papatya bu konuda bir sosyal sorumluluk da hissederek 8 yaşımdan beri sanatı ve klasik müziği tanıtmak ve sevdirmek için “ff fortissimo” adında bir sanat ve kültür dergisi hazırlıyor; burada klasik müzik konserlerinin, müzik festivallerinin, resim sergilerinin bilgileri ve sanatçılarla yaptığı röportajları yer alıyor.

Çok-katmanlı bir sanatçı ruhuna sahip olan Papatya’ya değerli öğretmeni Sn. Demet Eytemiz aracılığıyla tanışmak benim için çok büyük bir kazanım oldu. Papatya da Demet öğretmeniyle ilişkisini “çok çalışırsam “Dünya İnsanı” ve bir Piyano Sanatçısı olabileceğime beni inandırdı” diye tarif ediyor. Bu küçük piyanisti tanımak ve o güzel ifadeleriyle çocuklara olan inancınızı tazelemek isteyeceğinizi hissediyorum:

Fotoğraf: Onur Acımaz İksev

1. Kendini biraz tanıtır mısın?

2007 yılında Bodrum’da doğdum .Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Dr.Öğretim Üyesi Demet Eytemiz ‘in öğrencisiyim.

Anaokuluna devam ederken müziğe yatkın olduğum anlaşıldı ve ailemin desteğiyle 4 yaşında piyano ile tanıştım. İlkokulu Ted Bodrum Koleji’nde okudum. İlkokul yıllarım boyunca Sezil&Buğra Gültek’ten piyano dersi aldım. 5.sınıfa geçerken konservatuvar sınavını kazandım ve sevgili öğretmenim Sn.Demet Eytemiz ile çalışmaya başladım .

2. Pandeminin özellikle ilk dönemi bir çocuk olarak seni nasıl kısıtladı? Müzik sana hangi açılardan kurtarıcı oldu? 

İlk başlarda birşey anlamadım ama sonrasında çok tuhaf ve anlatılması zor bir süreç yaşayacağımızı görmeye başladım. Okulsuz, arkadaşsız, öğretmensiz kalmıştım ve anlamlandırmam zaman aldı. Bu süreçte sevgili öğretmenim Demet Eytemiz ile derslerimize online devam ettik. Desteğini, ilgisini hiç eksik etmedi. Pandemi döneminde Bodrum’a döndük. Ne mutlu ki, Bodrum’da da piyanom vardı ve her gün düzenli olarak saatlerce çalışma fırsatım oldu. Online düzenlenen Evde Sanat Var Festivali’ne katıldım ve hem Solo Piyano hem de Piyano & Vokal dalında Jüri ve Halk oylaması değerlendirmesi ile ayrı ayrı ödüller kazandım. Müthiş motive edici bir gelişme olarak hayatımı renklendirdi.

3. Online yarışmalar mı, yoksa pandemi öncesinde olduğu gibi canlı yarışmalar mı seni daha çok heyecanlandırır?

Canlı yarışmaların heyecanı bambaşka , hem dünyayı gezip farklı kültürleri görüyor hem de orada tanıştığım değerli üstatlar ile Masterclass yapıp değişik teknikler öğrenme fırsatı buluyordum. Ancak online yarışmaların da bugünlerin gerçeği olduğunu artık kabul etmek gerekiyor. 

4. İçindeki piyano tutkusunu çocuklukta nasıl fark ettin? O zamana dair bize ayrıntılar verir misin? 

3,5 yaşında okuyup yazmaya başlamışım, ailem çok şaşırsa da hep destek olarak gelişmem için her fırsatı sundu. İlk başta her evde olan oyuncak piyano ile anlamlı sesler çıkartabiliyor, izlediğim çizgi filmlerin müzikleri kulağımda kalıyor ve o basit oyuncakta çalıyordum. Müzikten önce müziğin yazısı olan nota ve semboller ilgimi çekmişti, sonrasında anaokulundaki müzik öğretmenim Gülriz Donanmış ile ilk gerçek piyano deneyimi ve hayatımın tutkusunu keşfettiğimi anlayan ailemin aldığı ilk piyano… Sezil Öğretmen ile tanışmam sonrasında, Buğra Gültek ve Yeşim Gökalp ile devam eden piyano serüvenim de başlamış oldu. Her fırsatta piyanomun başına oturduğumu ve taburede otururken ayaklarımın yere değmediği günlerde bile cicili bicili kıyafetler giyip konser vermek, tanımadığım insanların alkışlaması, sahnede ışıkların altında kocaman piyano ile başbaşa kalmak inanılmaz hatıralar olarak kazındı hafızama… 

5. Ailen ve öğretmenin bu süreçte seni nasıl yönlendirdi?

Ailem her an sınırsız destek oldu, müziğin yanı sıra resim ve edebiyata da çok ilgi duyuyordum. Resim , karikatür, şiir ve matematik dallarında da ülke çapında birinciliklerim oldu ve bireysel sergiler açtım, pek çok ödül kazandım. Konservatuvar sınavını kazandıktan sonra, Öğretmenim Sn. Demet Eytemiz ile başlayan süreçte ilk önce Bodrum’dan İzmir’e taşındım ve ilk büyükşehir deneyimini yaşamış oldum. Küçücük Bodrum’dan sonra kocaman İzmir, apartmanlar ve konservatuvarın her odasından ayrı ayrı gelen enstrümanların ve vokallerin sesleri! Sanki başka bir gezegene girmiş gibi olmuştum. İnanılmaz mutlu, heyecanlı ve coşku dolu yıllar böyle başlamış oldu ve ben henüz daha dokuz yaşındaydım. Ailem ,özellikle annem her zaman en büyük destekti bana ama, Öğretmenim Sn. Demet Eytemiz’in şefkati ve sınırsız sevgisi, engin bilgisini cömertçe paylaşmasının yanısıra, müthiş disiplini ve çalgımıza olan saygısı, daha o yaşta istersem ve çok çalışırsam “Dünya İnsanı” ve bir Piyano Sanatçısı olabileceğime beni inandırdı.

6. Piyano ile arandaki bağı nasıl tarif edersin?

Tam anlamıyla “organik bir bağ”. Sanki vücudumun bir parçası. İki elim, kollarım, ayaklarım, gözlerim, beynim, kulağım her an piyano üzerinde çalışıyor ve birlikte yaşıyoruz. 

7. Carnegie Hall’da sahne alma hakkını kazandığında ne hissettin? Rus rakiplerinle kıyasıya bir yarışa girdiğini işittim. Onların çalış tekniklerini nasıl buldun? 

Yarışmada Rus ve Rusya kökenli bir çok yarışmacı vardı. Sahip oldukları yetenekleri, inanılmaz bir disiplinle çalışmaları ve çalış teknikleriyle oldukça etkileyiciydiler. Her yaş kategorisinde ileri seviyelerde ve çok başarılılardı. Carnegie Hall konseri ise herhalde o yaşta kazanılabilecek en muhteşem ödül olarak yaşantıma gelen bir şans oldu. New York’da, Carnegie Hall’de sahne almak çocukluğumdan beri hayalimdi. Ne yazık ki bu konser Pandemi nedeniyle ertelendi.


8. Pandemi bittiğinde müzikal anlamda ilk yapacağın şey ne? 

Öğretmenimin bize öğrettiği zerafet ve nezaket dolu, paylaşmaya ve vermeye dayalı yaşam profili doğrultusunda, pandemi sürecinde dışarı çıkma imkanı olmayan huzurevlerinde kalan büyüklerimize birkaç şehirde dinleti sunmak ve yine öğretmenimin hazırladığı program ile mutlaka birkaç masterclassa ve yurtdışı yarışmasına katılmayı planlıyorum. 

9. Piyano sesini işiten komşularından olumlu / olumsuz tepkiler aldığın oluyor mu? 

Maalesef bu konuda acı tecrübe yaşayanlardan biriyim. Üstelik de İzmir gibi medeni bir şehirde ve konservatuvarın 10 metre uzağında oturduğumuz apartmandaki alt komşunun saldırgan, incitici, kaba, şiddetli hakaret dolu tavırlarına maruz kalarak geç saatlere kadar okulda çalışmak ve sonrasında da ev değiştirmek zorunda kaldım. 

10. Arkadaş çevrende Klasik müzik ilgisi ne düzeyde? 

Ülkemiz ve dünya genelinde “hızlı tüketim çağı”na uyan yaşıtlarımın maalesef klasik müziğe olan ilgisi çok az. Bu nedenle, 8 yaşımdan beri sanatı ve klasik müziği tanıtmak,sevdirmek için “ff fortissimo” adında ,bir sanat ve kültür dergisi hazırlıyorum. Klasik müzik konserlerinin, müzik festivallerinin, resim sergilerinin ve sanatçılarla yaptığım röportajların yer aldığı dergimi mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırarak bu amacımı gerçekleştirmeye çalışıyorum. Yakın arkadaş çevremin tamamı ise en az bir enstrüman çalan ve klasik müziği geleceğe taşıyacaklarına inandığım dostlardan oluşmaktadır. 

11. Müzik sence hangi renk? 

Piyano ile yaşadığım için olsa gerek , beyaz kağıtlar üzerindeki siyah notalar ile piyanomun siyah ve beyaz tuşları, Yin ve Yang gibi, Gece ve Gündüz gibi, tek renkli gibi gözükür olsa da, ahenkle yaşanınca hayatın ne kadar renkli olabileceğini gösteriyor.


12. Piyano sence hangi duyguyla özdeş? 

An gelir dua eder, an gelir kuş olur uçar, an gelir gözyaşı olur, an gelir neşeyle coşar, her türden insani duyguyu yaşar, yaşatır.

13. Peki piyano hayatında kaçıncı sırada geliyor? 

Annem, babam ve minik köpeğim canlılarda ilk sırayı paylaşır. Piyanom ise kimi zaman herşeyin önüne geçerek ilk sırayı kimseye kaptırmaz.

14. Günde kaç saat piyano çalışırsın?

Okula devam ettiğim günlerde en az iki, haftasonları aralıklarla 5 saate kadar çıkar çalışma saatlerim.

15. En çok beğendiğin, kendine referans aldığın Türk ve yabancı piyanistler kimler? 

Sıralama olmaksızın herbirinden çok şey öğrendiğim, her biri çok değerli. Öğretmenim Sn. Demet Eytemiz, 6 yaşımdan beri tanıdığım, hiçbir konserini ve Masterclass’ını kaçırmadığım ve her fırsatta bana vakit ayırıp yol gösteren, iyilik meleği Sn. Gülsin Onay, inanılmaz ilgili ve canayakın sevgili İklim Tamkan, ülkemizde yaşayan herkesin gurur duyması gereken Sn. Fazıl Say, Sn.İdil Biret ve Sn.İbrahim Yazıcı.

Yurtdışından ise; Arthur Rubinstein, Phillip Wilcher, Daniel Barenboim, Maria Joäo Pires örnek aldığım ve imrendiğim sanatçılardır. 

16. Şu ana kadar hangi ödülleri aldın? İlk ödülünü aldığında yaşın kaçtı ve anımsadığın kadarıyla neler hissettin? 

Henüz 9 yaşındayken, konservatuvar eğitimimin ilk yılında İtalya’da katıldığım Uluslararası PianoTalents yarışmasında 3.lük, KKTC Uluslararası 1. Gülsin Onay Piyano Festivali Doğu Akdeniz Üniversitesi Ödülü, Viva -Music International Competition of Classical Music yarışmasında 3.lük, Online Evde Müzik Var Festivali’nde Solo piyano ve Piyano Duo kategorilerinde Jüri ve Halkoylaması ödüllerini aldım. 

17. Hangi masterclass’lere katıldın? Bu masterclass’ler sana ne kattı? 

Her sanatçının kendine has bir fark yarattığı, nüansların çok önemli olduğu bir çalgı piyano. Masterclass’ler, usta piyanistlerden değişik teknikler öğrenmenin yanı sıra, diğer öğrencilerle iletişim ve etkileşimde bulunabilmek açısından sosyalleştiren, zenginleştiren bir eğitim biçimi. 

6 yaşımdan itibaren pasif katılımcı, 11 yaş sonrasında ise aktif olarak katıldığım Masterclassler ise şu şekilde:

·  Gülsin Onay, Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, İksev, KKTC 1.Gülsin Onay Piyano Festivali,

·  Cyprien Katsaris (Gümüşlük Klasik Müzik Festivali),

·  Konrad Richter (Gümüşlük Klasik Müzik Festivali),

·  İbrahim Yazıcı,

·  Yeşim Gökalp,

·  Aleksandr Makaev,

·  Kate Elmitt,

·  Hüseyin Sermet, 

·  Gülnara Aziz,

·  Ferit Adıgüzelzade,

·  Alessandro Bonanno,

·  Claudio Trovajoli,

·  Cem Babacan,

·  Bülent Evcil (Flüt, Gümüşlük Klasik Müzik Festivali)

·  Cem Önertürk (Flüt)

·  Raffael Trevisani (Flüt, Gümüşlük Klasik Müzik Festivali) 

·Bodrum’da yaşamanın getirisi olarak her sene tekrarlanan Gümüşlük Klasik Müzik Festivali , Bodrum Klasik Müzik Festivali, Kale ve Antik Tiyatro Konserleri, Herodot Kültür Merkezi Konserleri, Devlet Opera ve Balelerinin gösterilerini ve pek çok dünya Starını 5 yaşımdan beri izleme, tanıma, konuşma ayrıcalığına sahip olduğum için çok şanslı olduğumu hissediyorum.

18. En çok hangi müzisyenin eserlerini çalmayı tercih ediyorsun ve neden o müzisyenle aranda özel bir bağ var?

F. Chopin , eserleri ruhumun derinliklerine işleyen , çalarken içimi ısıtan ,sanatçıya piyano çalmanın tüm inceliklerini sergileme şansı veren muazzam besteci. Aynı zamanda eserlerindeki matematiksel örüntülerle J.S.Bach, narin, zarif melodileri ile F.Schubert, C.Debussy ve tabii ki saygıdeğer Türk bestecilerinin eserleri benim için çok önemlidir. 

19. Başka arkadaşlarına da sordum aynı soruyu ve senin de yanıtını çok merak ediyorum: Bir zaman makinen olsaydı geçmişten hangi müzisyenle tanışmak isterdin ve neden? 

Öyle bir şansım olsaydı , Cumhuriyetin ilk yıllarına gidebilmek , Ulu Önder Atatürk ve Türk Beşleri’nin çalışmalarına tanıklık etmek, o yıllardaki yokluk ve imkansızlıklara rağmen başardıkları şahane işler için teşekkür etmek isterdim.

20. Kurumsal olarak destek aldığın veya almak istediğin yerler var mı? 

Kurumsal desteğim yok; sadece ailemin gücünün yettiği kadar desteğim var. Elbette kurumsal destek almak isterdim. Yurtdışında bir yarışmaya katılabilmek, vize almak bile ciddi harcama gerektiriyor. Oteller, uçak biletleri, yeme içme masrafları, yarışma katılım ücretleri, Masterclass ücretleri, yaklaşık 10 misli değer farkı yüzünden çok zorlayıcı ve büyük maddi yük oluyor. 

21. İleride kendini müzikal anlamda nerede, nasıl hayal ediyorsun? 

Üniversitemdeki Lisans eğitimimi başarıyla tamamlamak, bu arada maddi imkanlarımız elverdiği ölçüde Avrupa’daki üstatlardan dersler almak, başta da Almanya ve İngiltere hayalleri kuruyorum. İtalya veya Belçika’da lisans üstü eğitim alabilmeyi diliyor ve gerçekleşmesi için çok çalışıyorum. 

22. Mutluyken mi daha iyi çalarsın, yoksa canın sıkıldığında mı? Müzik senin ruh halini nasıl dönüştürür? 

Müzik gerçek anlamda ruhun gıdasıdır. 6 yaşımdan beri bu gerçeğin farkındayım. Mutsuz da olsam, bunalmış da olsam piyanoma dokunur dokunmaz dünya değişir; ben, ben olmaktan çıkarım; hayallerin, rengarenk ışıkların içinde kağıda dökülmüş ya da hafızama yer etmiş uçuşan notalar olurum, müzik olurum. Dilerim dünyadaki her insan iyiyi, güzeli, nezaketi, hayatın armonisini klasik müzikte yada çoksesli müzik eserleri dinleyerek bulabilsin ve tek evimiz olan dünyamıza gereken saygı ve özeni göstersin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s