Keman çalan çizgi film karakterinden Hannover konservatuvarına uzanan bir keman masalı: Nilüfer Sude Güçlü

Nilüfer Sude Güçlü, 2000 yılında Ankara’da doğdu. 2011 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık İlköğretim Okulu’na keman anasanat dalı ile burslu olarak kabul edildi. 2011-2018 yılları arasında keman eğitimini Adilhoca Azizov’un sınıfında sürdürdü. Krzysztof Wegrzyn, Shmuel Ashkenasi, Rosa Fain, Vadim Gluzman, Mark Gothoni, Guy Braunstein, Itamar Golan, Alexander Markov, Igor Tkatchouk, Itzhak Rashkovsky, Özcan Ulucan, Lutsia İbragimova, Ceylan Kabakçı, Edua Zadory, Şenol Aydın ve Mincho Minchev’in ustalık sınıflarına aktif olarak katıldı.

Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Landesmuseum Hannover, Richard Jakoby Saal, Albert Long Hall, Türk Japon Vakfı, Çerkes Derneği, Mozarthaus Konser Evi, Kıbrıs Bellapais gibi çeşitli konser salonlarının yanı sıra Karabük, Yakın Doğu, Ankara, Bilkent, ODTÜ, Boğaziçi, HMTM Hannover gibi üniversitelerde konserler verdi. 2015 ve 2016 yıllarında düzenlenen Bilkent Keman Günleri, 2015 yılında düzenlenen Burdur 4. Genç Yetenekler Klasik Müzik Festivali’ne katıldı. 2017 yılının Mart ayında Belçika’da düzenlenen 10. Uluslararası Grumiaux Keman Yarışması’nda C kategorisinde ikincilik ödülü kazandı. 2017 yılı Temmuz ayında İsrail’de düzenlenen Keshet Eilon Yaz Kursu’nda burslu olarak yer aldı. Burada çalışma fırsatı bulduğu Prof. Shmuel Ashkenasi tarafından ABD’de bulunan Curtis Müzik Enstitüsü’ne davet edildi.

Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası, Türksoy Oda Orkestrası, Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası’nın çeşitli konserlerinde yer aldı. Bununla birlikte 2018 yılında, şef Işın Metin yönetiminde, Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası ile W.A. Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu solist olarak seslendirdi.

2018 yılında, Almanya’nın Lindau şehrinde düzenlenen 8. Uluslararası “Junger Meister” Keman Festivali’ne katıldı. Aynı yıl Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’nden mezun oldu. Lisans eğitimi için “Hochschule für Musik, Theater und Medien Hannover” ve “Universität der Künste Berlin” isimli Almanya’nın ileri gelen sanat okullarında eğitim görmeye hak kazandı. 2019 yılında bir davet üzerine katıldığı Yıldızlar Topluluğu Projesi kapsamında gerçekleşen konserde, şef Gürer Aykal ve piyanist Gülsin Onay ile aynı sahneyi paylaşma fırsatı buldu. Aynı yıl, İKSV’nin (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) düzenlediği Yarının Kadın Yıldızları destek fonundan yararlanmaya hak kazandı. İstanbul Müzik Festivali kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşen konserde kemancı Ayla Erduran ve piyanist Gökhan Aybulus ile aynı sahneyi paylaştı. 2019 yılı yaz aylarında gerçekleşen İtalya Cagliari Müzik Akademisi’ne katıldı. 2020 yılında 2. Uluslararası Viyana Müzik Yarışması’nda göstermiş olduğu başarı sonucu Jüri Özel Ödülü’ne (Üstün Başarı) layık görüldü. Aynı yıl Online Klasik Müzik Akademisi’nin düzenlediği keman-viyola-viyolonsel yarışmasında birincilik ödülüne layık görüldü. NDR Radyofilarmoni Orkestrası baş kemancısı Kathrin Rabus ile orkestra eserleri çalışma programına katıldı.

Güçlü, lisans eğitimini “Hochschule für Musik, Theater und Medien Hannover” de Prof. Krzysztof Wegrzyn’in keman sınıfında sürdürüyor ve kendisini size tanıtmak için sabırsızlanıyorum; çünkü dört yaşından beri kemana hayran ve bu yolda kararlı adımlarla ilerleyen bir müzisyen var karşımızda…

Sevgili Sude hanım, herşeyden önce sizin müzik yolculuğunuza nasıl başladığınızı öğrenmek isterim. O ilk “kıvılcım” nasıl ortaya çıktı?

Merhaba, bu sorunun cevabı benim için çok özel. Çünkü ailemde alışılmışın aksine tek müzisyen benim. Kemana olan aşkım, 4-5 yaşlarındayken televizyonda keman çalan bir çizgi film karakterini görmem ile başladı. Hemen anneme gidip ben keman çalmak istiyorum dediğimi anımsıyorum. Ailem bunun sonucu bana oyuncak bir keman almıştı. Bundan sonra en sevdiğim oyuncağım oyuncak kemanımdı. Şimdi düşününce bu duygular çok masum geliyor…

Sonrasında 11 yaşına kadar bu isteğim devam etti ve ailemin yaptığı araştırmalar sonucu Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Ortaokulu giriş sınavlarını başarıyla geçtim ve keman çalmaya başladım. Alışılmışa göre bu yaş kemana başlamak için biraz geç olsa da, yoğun çalışmalar sonucu ve ailemin sonsuz desteği ile iyi bir yere geldim ve halen bu seviyenin üstüne koymak, bir gün öncesinden daha iyi olmak için çalışmalarıma tam gaz devam ediyorum.

Size kemanı sevdiren ve bugünkü tekniğinizi kazandıran kim oldu peki?

Bahsettiğim çizgi film karakteri dışında bana kemanı sevdiren kişi ilk keman öğretmenim Adilhoca Aziz vasıtasıyla tanıdığım büyük kemancı Jascha Heifetz idi. Onun kayıtlarını dinlemek benim için yıllardır günlük bir rutindir.

Bugünkü tekniğimi kazandıran kişi ise Almanya’da şuanda çalıştığım Profesör Krzysztof Wegrzyn ve bundan önce çalıştığım öğretmenim Adilhoca Aziz’dir.

Ayrıca benim araştırmacı bir kişiliğim olduğu için bu konuda yaptığım araştırmaların da büyük katkısı olduğuna inanıyorum.

Katıldığınız ustalık sınıflarının size katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ustalık sınıfları, size yeni bakış açıları kazandırıyor. Farklı stiller ve farklı teknikler… Bunun yanısıra ustalık sınıflarına katıldığım birçok değerli pedagog ile halen iletişim halindeyim. Birçok kez farklı profesörler tarafından dünyanın ileri gelen okullarına davet edildim. Örneğin, Shumuel Ashkenasi tarafından Curtis Müzik Enstititüsü’ne, Rudolf Koelman tarafından Zürih’e, Albert Markov tarafından Manhattan’a ve bunun gibi daha bir çok okula davet edildim. Orada yaptığım çalışmalar benim için paha biçilemez bir deneyimdi.

Şuan ki öğretmenim Profesör Krzysztof Wegrzyn ile de bir ustalık sınıfında tanıştım ve bu hayatımın dönüm noktalarından biri oldu.

İlham aldığınız kadın keman virtüözlerini merak ediyorum.

Ben birini kopyalamayı sevmem. Kendi müziğimi, eserin ben de hissettirdiği duyguyu yansıtmayı tercih ederim. Fakat çok saygı duyduğum ve dinlemekten keyif aldığım kadın sanatçıların başında Janine Jansen geliyor. Çalarken hissettiği tutkuyu seyirciye çok iyi bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Ayrıca, çalışma tarzını beğendiğim ve tekniğinin muazzam olduğunu düşündüğüm bir diğer kemancı ise Nancy Zhou. Çok titiz ve ince çalışan bir kemancı. Adeta bir cerrah gibi.. Onun dışında Anne-Sophie Mutter’ı seviyorum. Ülkemizin büyük değerleri Ayla Erduran ve Suna Kan’dan da bahsetmeden olmaz. İkisiyle de tanışma fırsatına sahip olduğum için çok şanslı hissediyorum.

Ruhunuza en çok dokunan keman sonatı hangisi?

Birçok keman sonatı çaldım. Debussy, Beethoven, Mozart, Brahms, Franck… Fakat ben bugün henüz repertuarıma almadığım bir keman piyano sonatından bahsetmek istiyorum. Şu sıralar bana en çok dokunan Grieg ikinci keman-piyano sonatı. Bu sonatı dinlemek bana derin duygular hissettiriyor.. Çalmak için sabırsızlanıyorum.

Bunun dışında solo sonatlardan Bach ve Ysaye sonatları çalmaktan çok keyif alıyorum.

Türkiye’de ve dünya çapında birçok önemli konser salonlarında yer aldınız. Bu zamana kadar sizi en çok büyüleyen mekan hangisi oldu?

Benim için Bilkent Konser Salonu’nun yeri ayrıdır. Orada çalarken kendimi hep evimde gibi sımsıcak hissederim. Ocak ayının başında Gülsin Onay dahil olmak üzere bir çok değerli isimle beraber hocaların hocası sayın Ahmed Adnan Saygun anısına bu salonda bir konser gerçekleştirdik. Yakında konser kaydını Instagram/Youtube gibi platformlarda paylaşacağım.

Bilkent dışında beni en çok etkileyen mekan eski tarihiyle Kıbrıs Bellapais idi. Bunun yanısıra “Konzerthaus Berlin”’de görülmeye değer.

Peki keman çaldığınız en “sıradışı ortam” hangisiydi? Dağ başı, deniz kenarı veya tahmin edemeyeceğim bir başka mekan…

Deniz kenarında daha önce keman çalmıştım ama benim ilk aklıma gelen havalimanı. Grumiaux Keman Yarışması için Brüksel’e seyahatim sırasında uçağımın yaklaşık 14 saat rötar yapması sonucu yarışma gününden bir gün önce geceyi havalimanında geçirmek zorunda kaldım. Büyük talihsizlikti. Fakat o durumda bile motivasyonumu düşürmedim ve havalimanında keman çalmaya başladım. Bu bana kendimi çok iyi hissettirdi. Yarışmadan ikincilik ödülü ile ülkeme geri döndüm.

Şu ana kadar yarışmalarda değerli ödüller de kazandınız. Yarışmalara hazırlık süreci ve ödüller sizi nasıl şekillendiriyor ve motive ediyor? Yarışmalarda dünya çapında aynı alanda çalışan müzisyenlerin varlığı sizin tekniğinizi geliştirmenize katkı sağlıyor mu?

Yarışmaya hazırlık süreci çok farklı bir psikoloji. Yarışma öncesi hazırlık sürecinde bir hedefimin olması beni motive ediyor ve daha da disiplinli çalışmamı sağlıyor. Aynı bir sporcunun olimpiyatlara hazırlık süreci gibi işleyen bir süreç. Disiplinli çalışmak ve aynı zamanda hayatı kaçırmamak önemli.

Ama bundan daha önemlisi geçtiğimiz yıllarda özel hayatımda yaşadığım birçok zorluk, hayata bakış açımı değiştirdi.

Bildiğimiz gibi günümüz dünyasında sayısız müzisyen, sayısız kemancı var. Fakat bence en büyük rekabet insanın kendisiyle olan rekabetidir. Ben her zaman bir gün önceki Sude’den daha iyi olmayı kendime hedef koyuyorum.

Eğitiminiz boyunca hangi burslardan yararlandınız ve bu burslar size nasıl bir katkı sundu?

IKSV tarafından “Yarının Kadın Yıldızları Projesi” kapsamında sağlanan burstan yararlandım. Bu destek sayesinde İtalya’da bir ustalık sınıfına katıldım. Bu benim için güzel bir tecrübeydi.

Bunun dışında maalesef şu anda bir burs almıyorum. Burs arayışı içerisindeyim.

Ayla Erduran ile aynı sahneyi paylaştınız. Nasıl bir duyguydu bu? Kemancılar arasında herhalde imrenilecek bir deneyim, haksız mıyım?

Evet, 2019 yılında Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da düzenlenen konserde Ayla hanım ile aynı sahneyi paylaşma fırsatı yakaladım. Bu benim için paha biçilmez bir tecrübeydi. Ayla Erduran çok büyük bir kemancı, ülkemiz ve dünya adına büyük bir değer. Onunla aynı konserde yer almak benim için büyük bir keyif ve onurdu.

Kuliste yaptığımız konuşmaları hayatımın sonuna kadar unutamayacağıma eminim. Bana deneyimlerinden, konser anılarından, Ivan Galamian, Zino Francescatti, David Oistrakh gibi efsanelerle arasında geçen konuşmalardan bahsetti. Bunları Ayla Erduran’ın ağzından dinlemek nefes kesici bir deneyimdi.

Şu anda eğitiminizi Almanya’da sürdürüyorsunuz. Buradaki eğitimin ayırt edici özellikleri neler?

Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’nde eğitim gördüğüm dönemde, özellikle mezun olmama yakın zamanda kendimi geliştirmek adına yeni arayışlar içerisine girdim.  Amerika, Almanya, İngiltere’de bulunan çeşitli okullardan davet aldım. Fakat ben olanakların daha fazla olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimimi Almanya’da devam ettirmekten yana oldum. “Universität der Künste Berlin” ve şuanki okulum olan “Hochschule für Musik Hannover” okullarında okumaya hak kazandım. Profesör Krzysztof Wegrzyn ile yoluma devam etmek istediğim için Hannover’de okumayı tercih ettim.

Yaklaşık 3 yıldır Almanya’dayım ve çok memnunum. Prof. Wegrzyn’den çok fazla şey öğrendim ve bu 3 yılda kendimi çok geliştirdiğimi düşünüyorum.

Ben ülkemi çok seviyorum. Fakat Türkiye ve Almanya’daki (en azından benim deneyimlerime dayanarak) eğitim arasında çok fark var. Öncelikle Almanya’daki eğitim sistemi “daha az sınav daha çok konser” ilkesi üstüne kurulu. Türkiye’de ise bu tam tersiydi. Almanya’daki sistem, sınav stresinden uzaklaşmamı sağlaması dolayısı ile, sahnedeyken daha rahat ve keyif alarak çalmamı sağladı. Bunun dışında Almanya’da çok fazla orkestra mevcut. Biz müzisyenler için çok daha aktif bir yaşam var. Fırsatlar doğru kullanıldığında Almanya gelecek vaad eden bir ülke.

Sınıftaki akranınız Avrupalı müzisyenlere sağlanan destekler hakkında bilginiz var mı? Tahminime göre kur farkından ve destek bulma zorluğundan birçok müzisyen zorlu bir ekonomik mücadele içerisinde.

Ben şuanda destek almıyorum. Orkestralarda çalarak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Yurtdışında eğitimine devam eden bir çok Türk gibi ben de finansal olarak çok zor durumdayım. Burs arayışı içerisindeyim. Almanya’da geçen bir anımı anlattığımda bence okuyucuya durumu farklı milletlerin gözünden çok daha net aktarabilirim.

Bir ay kadar önce kaldığım evden çıkmış okula doğru yürürken, evsiz bir adam çok kibar bir şekilde benden para rica etti. Ben de ona gerçekten yardım etmek istediğimi, fakat benim de ekonomik durumumun çok iyi olmadığını söyledim. Hangi ülkeden olduğumu sorduktan sonra Türkiye’den geldiğimi söylediğimde, gazetede kur farkını gördüğünü ve benim için üzüldüğünü dile getirdi. Konuşma sonunda bana elinde olan parayı bile vermeyi teklif ettiğini söyleyebilirim. Açıkçası benden çok daha kötü durumda gözüken bir bireyin ülke ekonomimize üzülüp bana böyle bir teklifte bulunması beni çok şaşırttı.

Kısacası, Almanya’da bir Türk öğrenci için yaşamak ve eğitim görmek finansal açıdan çok zor. Kazandığım bu eğitim fırsatını maddi nedenler dolayısı ile kaybetmek istemiyorum. Eğitimim için Avrupalı müzisyenler gibi ben de desteklenmeyi umut ediyorum.

Peki Almanya’da kültür-sanat hayatını takip ediyor musunuz? Günleriniz nasıl geçiyor?

Almanya’da çok fazla opera, tiyatro ve konser salonları var. Dolayısıyla birçok sanat etkinlikleri düzenleniyor. Ben de bütçemin yettiği sürece ve öğrenci indirimlerinden yararlanarak haftada en az bir kez bu etkinliklere katılıyorum. Hem çok keyifli hem de çok güzel bir deneyim..

Umuyorum ki, sanat ülkemizde de daha büyük kitlelere yayılır. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”. Sanat  toplum için bir ihtiyaç haline gelmeli ve ben bunu sağlamak adına elimden geleni yapmaya hazırım.

Müzisyen sağlığı da giderek önem kazanan bir konu. Bir kemancı olarak sağlığınıza ne şekilde dikkat ediyorsunuz? Ne yönde egzersizler yapıyorsunuz?

Pandemi süreci ve yakınlarımda ortaya çıkan sağlık sorunları bana sağlığımızın en önemli şey olduğunu birkez daha hatırlattı.

Sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum. Ayrıca haftada üç kez egzersiz yapmaya gayret ediyorum. Keman çalışmalarım sonunda da soğuma egzersizlerini ihmal etmemeye çalışıyorum. Ayrıca mental olarak motivasyonumu her daim yüksek tutmaya çalışıyorum. Düzenli meditasyon yapıyorum.

Ayrıca bütün hastalara, şifa arayanlara şifa diliyorum.

Sizi ileride nerede göreceğiz? Kendinize dair hayalleriniz, hedefleriniz neler Sude hanım?

Akademik kariyer hedefimlerim var. Lisans mezuniyetim sonrasında eğitimime devam edeceğim. Bunun dışında öğretmeyi, bildiklerimi aktarmayı çok seviyorum. Gelecekte bununla ilgili çalışmalarım da olacak. Aynı zamanda çalmaya hep devam edeceğim. İyi bir orkestrada başkemancı olmak hedeflerim arasında.

Sorularınız için teşekkür ediyorum. Çok keyifli bir röportaj oldu.

Ben de çok teşekkür ederim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s