
2005 yılında Denizli’de dünyaya gözlerini açtı İlay Çalmak. Müzik öğretmeni olan ablasının yüksek farkındalığı sayesinde müziğe olan yeteneği ve ilgisi bebek sayılacak yaşta fark edildi. Dört yaşında ise, onun içindeki cevhere çok güvenen ablasıyla piyano ve kulak çalışmalarına başladı.
Aile-içi eğitimin ardından sürecin akademik boyutu geldi ve İlay artık konservatuar çatısı altında derinlikli ve deneyimli bir müzisyen adayı olarak yetiştirilmeye hazırdı. 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı sertifika sınavını birincilikle kazandı. Yaylı çalgılar bölümü öğretim görevlisi Can Özhan ile keman çalışmalarıma başladı ve 9 yaşında ilk resitalimle beraber devamında çeşitli konserler verdi.
2017 yılında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın genç kuşak solistler sınavını kazanarak şef Taner Demir ile ilk solistik orkestra deneyimini gerçekleştirdi. Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ile birlikte İstanbul’da 29 Ekim Galataport Cumhuriyet Konserinde yer aldı. Doğuş Çocuk Senfonisi’nin Antalya’da olan çalışmalarında başkemancılık görevini üstlenen İlay, bu sene yaz döneminde Edirne’de gerçekleşen Caka projesinde Cihat Aşkın, Mesut Çaşka, Ozan Sari ve Şenol Aydın ile çalıştı. Daha öncesinde Prof. Dr.Pelin Halkacı Akın, Serdar Erkmenis, Esen Kıvrak, Flavio Madonni ile masterclass gerçekleştirdi. Şu anda okulu bünyesinde bulunan Akdeniz Üniversitesi Çocuk Orkestrası’nda eğitim sürecini devam ettiriyor ve ileride Belçika veya Almanya’da okuma ve bir Stradivarius kemana sahip olma hayallerini gerçekleştirmek üzere var gücüyle, yorulmaksızın ve büyük bir özveriyle çalışıyor.
Kendisini daha yakından tanıyarak bebeklikten beri devam eden bu sonsuz azim ve başarı ivmesini takdir etmenizi çok arzu ederim. İlay, seni dinliyoruz. İyi ki keman dünyasına katılmışsın ve iyi ki “birlikte büyüdüm, abi-kardeş gibi olduk” diye nitelendirdiğin Can Özhan gibi değerli bir öğretmenin elinde harikalar yaratıyorsun.
Merhaba İlay. Altı yaşında Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı sertifika sınavını birincilikle kazanmanla başladı sanırım senin hikayen. Biraz kendini anlatır mısın? İlay kimdir? Müziğe tutkusu nasıl fark edildi ve nasıl bir eğitimden geçti?
Müziğe tutkum ailem hatta daha doğrusu ablam sayesinde farkedildi. Ablam müzik öğretmeni. 2-3 yaşlarındayken müzik sesi duyduğumda uykumdan kalkıp dinliyormuşum ya da dışarıya çıktığımızda müzik sesi duyduğumda o dükkana koşuyormuşum. Ailem ilk başta böyle farketmiş ama bundan öncesinde daha anne karnındayken ablam çok sık bana klasik müzik dinletirmiş. Ben 4-5 yaşlarındayken ablam evde keman yada piyano çalışırken hep gider çalısması bitene kadar onu dinlerdim sonra ablam 4 yaşımdayken beni piyano ve kulak çalıştırmaya başladı. Derslerinden çıktıktan sonra eve gelirdi ve saatlerce piyano ve kulak çalışırdık. Sonrasında konservatuvar sınavına hazırladı beni ve konservatuvardaki öğretmeninden dinlemesi için rica etti. Başta dinlemeden önce çok küçük olduğumu söylediler ama sonrasında yine de sınava katılmamı söylediler daha sonrasında konservatuvar sertifika sınavını birincilikle kazandım. Konservatuvar öncesindeki eğitimim hep ablam sayesinde ve onun çalıştırmasıyla oldu, bu konuda çok şanslıyım.
Keman çalışmalarına bu alanın değerli öğretmenlerinden Can Özhan ile başladın. Senin keman çalış tarzın üzerinde Can öğretmeninin nasıl etkileri, tavsiyeleri, yönlendirmeleri oldu? Onun sana katkılarını nasıl ifade edersin?
Can öğretmenimle 11 senedir birlikte çalışıyoruz ve hep onu kendime örnek alarak keman çalıştım ve çalışıyorum. Bana hep notanın üzerinde ne yazıyorsa birebir uygulamamı ve iyi kemancıları izleyip taklit etmemi söyledi, bende bu doğrultuda çalıştım. Şuana kadar olan bütün başarılarım onun sayesinde ve bana kattıkları sayesinde oldu. Hep yanımda destek oldu. Can öğretmenimle birlikte büyüdüm ve abi kardeş gibi oldu benim için.
Dokuz yaşında ilk resitalini vermişsin. Ne çalmıştın? Heyecanını nasıl yönetmiştin? O anda sahnede yaşadıkların gözünün önüne geliyor mu arada sırada?
Fiorillo, J.S. Bach, G.F. Handel, N. Paganini’nin eserlerinden çalmıştım. Çok heyecanlanmıştım, sahneye çıkınca notaya bakıp ben hazırım dedim kendime. Gözüme geliyor, 13 Kasım’da Acapella Sanat Evinde resitalim vardı. Pandemiden dolayı da uzun bir süre konser verememiştik. Sahneye çıkmayı, konser ortamını, öncesindeki prova ve hazırlıklarını özlemişim.
İlk solistik orkestra deneyimin de çok değerli. Bize biraz anlatır mısın o süreci?
Okulumuza Şef Taner Demir genç kuşak solistler sınavını yapmak için gelmişti. Çok kısa bir sürede o sınava hazırlandığımı hatırlıyorum. Can öğretmenimle de anlaşmıştık, eğer sınavı kazanırsam benim çok istediğim bir eser vardı, onu çalışmaya başlayacağız demiştik. Sonrasında sınavı kazandığımı söylediler. Öğretmenimin sınavdan sonra konser için şehir dışına çıkması gerekti. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile olan provalardan önce Arslan Büyükkaya ve Eren Akçay ile konsere hazırlandım. Senfoni ile birlikte provalarımız başladığında orkestra ile birlikte konser vereceğim için çok heyecanlandım. Sonrasında 21 Nisan’da AKM’de harika bir konser verdik. Çok keyif aldığım bir konserdi.
Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda yer almak sana neler kazandırdı? Arkadaşlıklar, şefiniz, çıktığınız konserlerin geneli açısından senin kariyerin üzerinde bu deneyimin etkisi nasıl oldu?
Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda çalmak bana orkestracılığı, birlikte çalmanın ne kadar keyifli olduğunu ve orkestra da çalmanın ne kadar eğlenceli bir iş olduğunu anlamamı sağladı. Dçso’da yeni arkadaşlarlıklarım oldu ve orkestracılık ne demek onu anlamamı sağladı.
Antalya’daki Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda başkemancıydım. Şefimiz Oğuzhan Kavruk oldu ve inanılmaz keyifli 8 hafta geçirdik. Sonrasında Antalya’dan seçilen 6 kişi ile birlikte İstanbul’da ki Dçso grubuna dahil olduk. İstanbul’da şef Rengim Gökmen yönetiminde Galataport Rıhtım Meydanı’nda harika bir konser verdik. Her anı benim için verimli ve keyifli geçti.
Başkemancı olmak da büyük bir sorumluluk ve sen 16 yaşında çok büyük bir sorumluluğu çok güzel bir şekilde yerine getiriyorsun. Başkemancı olarak nasıl sorumluluklar üstlendin ve bu sana nasıl bir vizyon kazandırdı?
Başkemancı olmak gerçekten sorumluluk isteyen bir iş. Duateleri belirlemek, orkestranın aynı uyumu sağlaması, orkestra üyeleriyle teker teker ilgilenmek gibi bir çok sorumluluk gerekiyor. Böylece orkestrada herkesin ne çaldığını, ne zaman girip çıktığını, kimin nerede solo kısmı olduğunu öğrenmiş oluyorsunuz.
Caka projesinde de çok değerli kişilerle çalıştın; çok önemli müzisyenlerle ustalık sınıflarına katıldın. Sence bir müzisyen adayına ustalık sınıfları ne katar?
Farklı öğetmenlerin, sanatçıların görüşleri benim için çok değerli. Hiç farketmediğim bir noktada çok farklı bakış açısı sağlayabiliyorlar yada bana çalışmak için farklı çalışmalar gösterebiliyorlar. Cihat Aşkın ile yaptığımız bir masterclass’da bana eserimi çalışmadan önce düşündüğüm, zihnimde olan her şeyi bir kenara bırakmamı ve o an sadece müziği düşünmemi söylemişti. Ben sonraki çalışmalarımda bunun üstünde durarak çalıştığımda ne kadar büyük bir değişim olduğunu farkettim. Çalışırken bütün düşüncelerimizi bir kenara atıp besteci kimse, o ne düşünüyordu bu eseri bestelerken diye düşünerek çalmamız gerekiyor. Ancak o zaman eserin ruhunu ve bestecinin bize anlatmak istediğini anlayabiliriz.

Keman performansını korumak için sağlığında nelere özen gösterirsin?
Ellerim benim herşeyim, bütün iş onlar sayesinde dönüyor. O yüzden günlük yaşantımda kesilmemesi veya bir zarar görmemesi için dikkat ediyorum. Onun dışında uyku düzeni de çok önemli. Keman çalışmalarını oldukça etkiliyor.
Peki son günlerde kemanınla çalmaktan en çok hoşlandığın eser hangisi ve neden?
Max Bruch no.1 G minor keman konçertosu. Eserin orkestra melodisini dinlemek aşırı keyifli, aynı şekilde çalarken bambaşka bir dünyaya kapılıp gidiyorsunuz.
Kendine örnek aldığın keman virtüözleri var mı?
Evet, var. Yabancılardan Maxim Vengerov, Itzhak Perlman, Hilary Hahn, Janine Jansen. Türk kemancılardan Cihat Aşkın, Suna Kan, Ayla Erduran.
Yurtdışındaki festivallere, konserlere de katıldın mı? Bu yönde bir planın var mı?
Henüz katılmadım fakat ileride konser planlarım var.
Kemanınla zorlu bir eseri çalışmaya başlarken nasıl bir yöntem izlersin?
İlk önce yavaş bir şekilde eseri deşifre ediyorum sonrasında metronomla birlikte kısım kısım çalışmaya başlıyorum. Yavaş metronomda eseri öğrendikten sonra, azar azar metronomu yükseltip normalde olması gereken hızına getiriyorum. En son pastayı süslemesi kalıyor. Nüansların üzerinde durup pastanın pişmesini bekliyorum.
Hiç sokak kemancılarına eşlik ettin mi?
Hiç sokak kemancısına eşlik etmedim ama sokakta bağlama çalan bir amcaya eşlik etmiştim. Klasik müzik değildi tabii ki fakat yinede eğlenceliydi. Sokakta şarkısını söyleyip bir yandan çalarken bende sahilde arkadaşlarımla birlikte oturuyordum. Arkada kemanı açıp yanına gidip doğaçlama bir şekilde eşlik etmiştim.
Peki keman dalında yurtdışındaki eğilimleri de takip eder misin? Entelektüel olarak kendini nasıl besliyorsun bu meslekte?
Evet, takip ediyorum. Konserlere ve masterclasslara katılıyorum. Sık sık klasik eserler dinliyorum.
Kemanınla sahnede yaşadığın en ilginç anıyı bize anlatır mısın?
Agora Gençlik Senfoni Orkestrası’nda çalarken notalarımız konser sırasında uzak bir yere düşmüştü. O sıra kalkıp alamayacağımdan dolayı 2. keman partisi çalarken 1. kemanların partisini çalmıştım. Durumu güzel bir şekilde idare ettim.
Sence bir keman sanatçısının başarısı neye bağlı? Çok çalışmak mı, doğuştan yetenek mi, doğru kişilere doğru zamanda ulaşmak mı, yoksa tamamen farklı kriterler mi senin için önemli?
Keman sanatçısı için önemli olan şeylerden biri doğuştan yetenek fakat bu tek başına kesinlikle yeterli değil. Yanında disiplinli çalışma yapılmadıktan sonra yetenek pek bir şey ifade etmiyor. Bu yüzden bence çok çalışmak ve bu çalışmayı sahneye, performansa taşıyabilmek.
Hayalindeki kemanı tarif eder misin İlay?
Stradivarius benim hayalimdeki keman. Umarım bir gün çalma fırsatı bulabilirim ya da sahip olabilirim.
Gelecekte kendine nasıl bir keman sanatçılığı hayali kuruyorsun? Yurtdışı ideallerin var mı?
Üniversite eğitimime Belçika’da ya da Almanya’da devam etmek istiyorum.
Ilay ışık gibidir.Bulundugu ortama yayar ve aydınlatır.Bencilligi asla yoktur,çevresi onun servetidir.Idolu olanlardan bir ileti alsa,o günün en mutlu insanıdır.. şu an olduğu gibi.Tesekkurler Menekşe TOKYAY iyiki varsın.. küçük bedenlerin kraliçesi.
BeğenLiked by 1 kişi