
25 yaşında İstanbul doğumlu gitarist Yunus Emre Karaca, halen Nişantaşı Üniversitesi’nde müzik bölümü öğrencisi. Müzikten önce İngilizce Çevirmenlik bölümünü yarıda bırakıp müzik bölümüne geçmiş ve hayallerinin peşinden ilerlemeye karar vermiş. Gitar ile en çarpıcı tanışması ise, ilk gitarını ona alan babasının kendisine Paco de Lucia’yı dinletmesiyle yaşanmış. “Neye uğradığımı şaşırmıştım, çok iyi hatırlıyorum” diye ifade ediyor o anı.
İlk eğitimi oturduğu muhitin belediye kursuna gitmesiyle başlayan Karaca, sonrasında Yusuf Doğan Büyüköğüt ile 5-6 ay klasik gitar çalışmıştı. Fakat ben hep flamenko gitar çalmak istiyordu ve klasik gitar dersleri alırken bile öğretmeninin verdiği ödevler yerine YouTube’dan flamenko gitar öğrenmeye çalışıyordu. “Bu isteğim daha da artmaya başlayınca klasik gitar derslerini bıraktım ve kendim evde YouTube aracılığıyla flamenko gitar teknikleri öğrenmeye başladım” diyor Karaca. Sonrasında ise Ilgaz Benekay ve Doruk Okuyucu ile Pera Güzel Sanatlar’da flamenko gitar çalışmaya başlamışlar. Flamenko anlamında ilk eğitmen düzeyinde eğitimim bu iki isimle start almış.
Pera Güzel Sanatlar bünyesinde birçok etkinlikte konserler ve resitaller çalan Karaca’nın kendi bestelerini çaldığı konserler de oldu. 2019 senesinde, Uluslararası İstanbul Gitar Festivali Flamenko Gitar Yarışması’na katıldı ve 6 finalistin arasından yarışmada 2. oldu. Yarışmada kendi bestelerinin haricinde bir beste de çocukluktan beri hayranı olduğu Paco de Lucia’dan çaldı.
Peki neden flamenko? Şu şekilde ve en duru haliyle açıklıyor tutkusunu: “Dünya üzerinde kendimi Flamenko kadar yakın hissettiğim ve duygularımı bu kadar yoğun bir şekilde harekete geçiren başka hiçbir müzik türü yok. Evet hayranı olduğum ve dinlemeyi çok sevdiğim müzikler var ama Flamenko sizi çarpıyor, allak bullak ediyor, neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Üzgün olun, mutlu olun ya da sevinçten içinizde kelebekler uçuşsun. Hiç ama hiç farketmiyor, Flamenko’da onun elbet bir karşılığı oluyor. Öylesine zengin bir yelpazeye sahip ki, içine girdiğinizde her şeyden bir tat alabiliyorsunuz.“
Şu anda çok geniş bir yelpazeden öğrenciye de ulaşan Yunus Emre Karaca’nın kendi bestelerinden oluşan bir albüm yapma hayali var. Bu alanda kendini geliştirmek isteyen çocuk ve gençlere mutlaka yollarının flamenkonun anavatanı Endülüs’ten geçmesi gerektiğini tavsiye eden Karaca, ayrıca Flamenko’nun içinde doğmuş insanlarla vakit geçirmek, onlarla birlikte bunu deneyimlemek gibi öneriler de sunuyor.
Bu parlak ve yetenekli gencimizi tanımanız için kendisiyle flamenko gitar odaklı keyifli bir söyleşi gerçekleştirdim. Sizinle de paylaşmak isterim:
Merhaba Yunus Emre bey. Çevirmenlikten müziğe geçen bir kariyer öykünüz var. Biraz bize anlatır mısınız? Hayallerinin peşinden gitmek isteyen ancak üniversitede doğru tercihi yapmamış gençlere belki ilham kaynağı olur.
Merhaba. Aslında kendime tam olarak çevirmen diyemeyeceğim çünkü bölümümü yarıda bırakıp ayrıldım ve müzik okumaya karar verdim. Çeviri ya da dil alanlarına halen ayrı bir ilgim var ve dil ile ilgili yeni bilgiler öğrenmeyi çok seviyorum. Aslında ikisini de bir arada götürebiliyordum fakat, müziğe daha fazla odaklanmayı istememden ötürü böyle bir karar aldım.
Gitar sevginizde babanızın çok etkisi vardı sanırım. Neden gitarı seçtiniz de başka enstrüman değil peki?
Evet babamın göz ardı edilemeyecek bir şekilde etkisi var. Babam da bağlama çalıyor ve aynı zamanda şarkı söylüyor. Neden diğer enstrümanlar değil? Buna şöyle cevap verebilirim; babam sürekli evimizde bağlama çalmasına ve çok önemli bağlama ustalarıyla beni tanıştırmasına rağmen bir kere bile etkilendiğimi ve bağlama çalmak istediğimi hatırlamıyorum ve bu diğer çoğu enstrüman için de böyle diyebilirim. Gitarı seçmemin en büyük sebebi ise kuşkusuz Paco de Lucia. Paco de Lucia’yı ilk dinlediğimde çocuktum ama neye uğradığımı şaşırmıştım ve sonrası malum diyebiliriz: Gitara aşık oldum.
Nasıl bir eğitim sürecinden geçtiniz?
İlk olarak oturduğum muhite yakın bir belediye kursuna gitmiştim Numan Yüksel isminde bir hocam vardı. Sonrasında Yusuf Doğan Büyüköğüt ile 5-6 ay klasik gitar çalıştım ama Flamenko gitar o kadar çok ağır basıyordu ki klasik gitar ödevlerim varken bile YouTube’dan videolar izleyerek Flamenko öğrenmeye çalışıyordum. Sonrasında ise Pera Güzel Sanatlar’da Ilgaz Benekay ve Doruk Okuyucu ile Flamenko gitar çalıştık.
Peki kendinizi geliştirmek için hangi ekolleri, kimleri takip edersiniz? Bu alanda kendinizi entelektüel açıdan nasıl geliştiriyorsunuz?
Kendimi geliştirmek için her gün yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum her zaman yapamasam da. Flamenko’ya olan ilgimden ötürü İspanyolca öğreniyorum, çingeneler Flamenko için çok kilit bir role sahip olduklarından dolayı onların hayatlarını, tarihlerini, yaşam biçimlerini ve Flamenko içindeki farklı ekolleri araştırmayı çok seviyorum. Örnek vermem gerekirse, Madrid’de hayat bulmuş flamenkonun en önemli ekollerinden birisi olan Caño Roto ekolünü takip etmeyi, yeni isimler ve yeni projeler çıktığında dinlemeyi çok seviyorum.
Gitar repertuarınız Flamenko odaklı mı yoksa klasik müzikten de transkripsiyonlar yapar mısınız?
Evet Flamenko odaklı diyebilirim. Tabi ki bir yandan kendimi geliştirmek ve yeni şeyler öğrenmek adına klasik eserleri de çalışmaya devam ediyorum. Klasik eserler çaldığım konserler de oldu fakat, bir kaç konser haricinde her zaman Flamenko çaldım.
Peki neden Flamenko gitar sizi daha çok cezbetti?
Dünya üzerinde kendimi Flamenko kadar yakın hissettiğim ve duygularımı bu kadar yoğun bir şekilde harekete geçiren başka hiçbir müzik türü yok. Evet hayranı olduğum ve dinlemeyi çok sevdiğim müzikler var ama Flamenko sizi çarpıyor, allak bullak ediyor, neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Üzgün olun, mutlu olun ya da sevinçten içinizde kelebekler uçuşsun. Hiç ama hiç farketmiyor, Flamenko’da onun elbet bir karşılığı oluyor. Öylesine zengin bir yelpazeye sahip ki, içine girdiğinizde her şeyden bir tat alabiliyorsunuz.
“İdolünüz” olarak gördüğünüz gitaristler kimler?
Tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük gitaristi Paco de Lucia en büyük idolüm. Hayatımdaki etkilerini burada anlatmaya kalksam sayfalar dolusu yazabilirim. Daha önceki bir sorunuzda Madrid şehrinde bulunan Caño Roto ekolünden bahsetmiştim o ekolün kurucularından olan Jose Jimenez El Viejin’de en büyük idollerimden birisi. Son olarak Barcelona doğumlu Juan Gomez Chicuelo da idolüm olarak gördüğüm ve üzerimde çok etkisi olan büyük ustalardan birisi.
Gitarınızla ilk kez sahneye çıktığınız anları anımsıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz?
Ayaklarımın ve ellerimin zangır zangır titrediğini, kalbimin ise yerinden çıkarcasına attığını hatırlıyorum. Sahneden sonra ise çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Hayatımda ilk defa gördüğüm yüzler bana bakarken, insanın kendi becerilerini sahnede sergileyebilmesi hele ki ilk defa bunu deneyimleyecek genç birisi için hiç kolay değil.
Gitarın hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız Yunus Emre Bey?
Kelimelerden ziyade, kendimi gitarla daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bundan dolayı insanlarla benim aramda hem bir iletişim aracı, hem de üzüldüğümde, acı hissettiğimde ya da mutlu olduğumda her zaman baş başa kalıp dertleşebileceğim en sıkı dostlarımdan kendisi. Bana fayda sağladığı bir çok şey var, ne söylesem eksik kalır gerçekten.
Peki aldığınız derecelerden ve katıldığınız yarışmalardan da söz eder misiniz biraz?
Bugüne kadar bir yarışmaya katıldım. Uluslararası İstanbul Gitar Festivali Flamenko Gitar yarışmasında 6 finalist arasında 2. oldum.
Gitar besteleriniz var mı? Biraz onları da öğrenmek isteriz.
Evet bestelerim var; bazılarının ismi var, bazılarının ise henüz yok. Bir önceki sorunuzda bahsettiğim derece aldığım yarışma da 1 beste dışında çaldığım 2 beste bana ait. Beste yapmayı çok seviyorum ve beste yapmak için bazen ayrı bir uğraş ayrı bir gayret veriyorum, bazen de fikirler bir anda gelebiliyor. İnsanın ruh hali ve duygu durumu yapılan besteyi çok etkiliyor haliyle.
Türkiye’de Flamenko gitar geleneği yeterince güçlü mü sizce? Okullarda bu yönde eğitimi yeterli buluyor musunuz?
Ne yazık ki değil ve bir Flamenko gitar geleneği olduğunu sanmıyorum çünkü Flamenko ile ilgilenen yetenekli gençlere yeterli fırsatların verildiğini düşünmüyorum. Gençlere yeterli fırsatlar verilmiyorsa ve olay genelde hep aynı isimlerin etrafında dönüyorsa bir gelenekten bahsetmemiz mümkün değil. Ek olarak, Türkiye’deki gitar camiası gerçekten çok problemli bir camia, bazı şeyleri kavrayabilmeniz gerçekten mümkün değil. Bazı isimler var ki, videoları ve isimleri bize neden sürekli gösterilmeye çalışılıyor, yetenekli gençler dururken neden sürekli reklamları yapılıyor, gerçekten anlamak mümkün değil. Okullarda akademik düzeyde Flamenko anlamında bir eğitim zaten yok, olacağını da sanmıyorum. Son bir örnek verip bu soruyu bitirmek istiyorum. Bir konservatuvarda klasik gitar okuyan arkadaşım gizli gizli Flamenko gitar kursuna gidiyordu ve Flamenko gitar için gitarında olması gerekli olan bazı şeyleri yaptıramıyordu, hocası görüp anlar ve ona kızabilir diye. Gerçekten üzücü ve vahim bir durum.
Flamenko gitar alanında uzmanlaşmak için yurtdışında hangi ülkeleri ve okulları önerirsiniz?
Flamenko’nun anavatanı Endülüs olduğu için, İspanya’ya, Endülüs’e gidip orada bir okula veya iyi bir kursa gitmek günümüzdeki en iyi seçeneklerden birisi. Aslında okul veya kurstan ziyade Flamenko’nun içinde doğmuş insanlarla vakit geçirmek, onlarla birlikte bunu deneyimlemek tartışmasız bir şekilde en iyi seçenek diyebilirim. Okul veya kurs önerisi için ise, Cordoba ve Sevilla’da olan okullar var, Sevilla’da bazı tanıdıklarımın da eğitim aldığı Cristina Heeren isminde bir kurs var.
Peki gitara başlama yaşı yaklaşık kaçtır? Sizin izinizden gitmek isteyen çocuk gitaristlere üç tane öneri vermenizi istesem neler söylersiniz?
Gitara başlamanın bir yaşı olduğunu düşünmüyorum ve bu biraz da geniş kapsamlı bir soru çünkü tamamen kişinin kendi hedeflerine göre değişiyor. Mesela kendi öğrencilerimden örnek vermem gerekirse, 80 yaşında dünyada isminden söz ettirmiş bir astrofizikçi ile bir süre ders yaptık. Kendisinin amacı torununa gitar çalmak ve onunla birlikte şarkılar söyleyip eğlenmekti. Ama şöyle de bir gerçek var ki, 80 yaşından sonra hiç kimsenin konser gitaristi olabileceğini ve gerçek anlamda enstrüman üzerinde ciddi hakimiyet sağlayabileceğini düşünmüyorum. Ben, benim izimden gidebilecekleri bir şey yaptığımı düşünmüyorum, o yüzden genel manada tavsiyeler vermem gerekirse;
1 – Akıllı ve doğru bir şekilde çalışmak çok mühim, ben bunu yapmadım ve zararını gördüm. Henüz daha Flamenko’ya yeni başladığım zamanlarda kolumu sakatladım ve fizik tedavi almak zorunda kaldım.
2 – Bol bol müzik dinlemek kendilerini çok geliştirecektir.
3 – Müzik dışında başka alanlara da ilgi duymak, bakış açılarını ve dünyalarını genişletecektir.
Yakın döneme dair hayallerinizi ve projelerinizi de son olarak bizimle paylaşır mısınız?
Kendi bestelerimden oluşan bir albüm yapma hayalim var. Yarışmalar için uygun zamanlar geldiğinde, yarışmalara katılmayı da düşünüyorum. Lisans eğitimim henüz bitmedi, bittiğinde yurtdışı veya yurtiçi seçeneklerini hesaba katıp ona göre hareket etmeyi düşünüyorum.
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler…
Böyle bir fırsat verip kendimi özgürce ifade edebileceğim bir mecra yarattığınız için, müzikle ve sanatla ilgilenen bütün gençler adına asıl ben size teşekkür ederim.