Küçük çellist Samed Elvir Ercan: “Çaldığım eseri en güzel şekilde yorumlamak beni çok mutlu ediyor. Müzik büyülü bir dünya”

2011 Ankara doğumlu olan Samed Elvir Ercan, müzik öğretmeni bir baba ve sınıf öğretmeni bir annenin oğlu. İlk müzik çalışmalarına henüz 5 yaşındayken Gültek Piyano Stüdyoları-Sezil Gültek’ten piyano dersleri alarak başladı. 2017 yılında Bilkent MSSF Müzik Hazırlık İlkokulu Viyolonsel bölümünü kazandı. “Çelloyu kendime çok yakıştırdım” diyor konservatuarın ilk yılında boyu kadar çelloyla baş başa kaldığı anı anımsarken.

Bu yıl ilkokuldan mezun olarak 5.sınıfa gidecek olan Samed Elvir, Marina Rahmatulla’nın sınıfında eğitim görüyor. 2014 yılından bu yana Artistik Jimnastik sporcusu ve ayrıca Dünya Dans Merkezi Bahri Gürcan Bale okulunda bu yıl 4.yılını bitiriyor. 

Samed Elvir’in hayali ise, işini çok iyi yapabilen bir çello sanatçısı olmak, ama bunun yanı sıra müziğin başka bir dalında da başarılı olmak. Müzik şu anda onun hayatının en önemli parçası. Öyle ki müziksiz mutlu olamayacağını söyleyecek kadar bu uğraşını içselleştirmiş, hayatının odağına yerleştirmiş.

Çello çalışmalarında disiplinli bir tempoyla ilerliyor, ama çocukluğunu da yaşamayı ihmal etmiyor. Bir yandan da çello alanında dünya trendlerini, başarılı sanatçıları, besteleri çok yakından takip ediyor. En sevdiği parçalar ise Barok döneme ait.

Sahneye çıktığında heyecanlanmadığını, müziğin büyüsünü sonuna kadar yaşadığını ve parçayı seyirciye en güzel şekilde ulaştırmak için çabaladığını ifade ediyor.

Bu başarılı çellisti mutlaka tanımanızı arzu ederim, çünkü çelloya olan sevecen bağlılığı, kendinden emin tavrı, çalışkanlığı ve geleceğe dair umutlu yaklaşımıyla müzik dünyamızın kazandığı güzel bir değer olarak karşımızda duruyor:

Samed merhaba. Öncelikle sosyal medyada büyük bir özgüvenle paylaştığın o güzel viyolonsel performansların için seni tebrik ederim. Müziğe ilgin nasıl fark edildi ve sonrasında neler yaptın? Sanırım babanın müzik öğretmeni oluşu, senin doğru bir şekilde yönlendirilmende itici güç oldu. 

Merhaba. Öncelikle biz genç müzisyen adaylarına verdiğiniz destekten ötürü size teşekkür ederim. Babamın Müzik öğretmeni oluşu çok önemli elbette. Ama müziği çok sevmem ve hayatımın bir parçası olarak görmem bence en önemlisi. Babam seslere olan ilgimi ve güzel şarkı söyleme yeteneğimi keşfedince benim müzik eğitimi almamın doğru olduğunu düşünmüş. Bu sebeple 2016 yılının Eylül ayında ‘Gültek Piyano Stüdyoları’ piyano okulunda Sezil Gültek’in öğrencisi oldum. Ardından 2017 yılında Bilkent MSSF Müzik Hazırlık İlkokulu Viyolonsel Bölümü İlkokul 1.sınıfında okumaya başladım.

En başta aklında viyolonsel var mıydı, yoksa piyano üzerinden mi ilerlemek istiyordun? Viyolonseli ilk gördüğünde boyutundan dolayı çekinmiş miydin? 

Aklımda viyolonsel yoktu. Girdiğim sınavda ‘Komisyon Takdiri’ seçeneği vardı. Böylece Viyolonsel bölümüne seçildim. Piyanoyu da çok seviyordum ama özellikle piyano eğitimi almalıyım diye bir düşüncem yoktu. Kesinlikle çekinmedim, aksine çelloyu kendime çok yakıştırdım.

En çok beğendiğin viyolonsel sanatçıları kimler? Onları izleyip ilham alıyor musun tekniklerinden? 

Yo-Yo Ma çok beğendiğim çellistlerden birisi. Özellikle Saint-Saens Kuğu yorumunu çok seviyorum. Ayrıca babamın çok eski plakları var. Onların arasında Rostropovich adında dünyaca ünlü bir çello sanatçısı ve aynı zamanda orkestra şefi olduğunu öğrendim. Gerçekten çok usta bir sanatçı Rostropovich. Babamla birlikte ara sıra bu plakları dinliyoruz. Kesinlikle bana ilham veriyor, müzik sanatının en ince ayrıntıları var Rostropovich’in müziğinde. Günümüz çello sanatçılarından ise Hauser’in çaldığı eserler hoşuma gidiyor. Favorim Samuel Barber’ın ‘Adagio For Strings’ kaydı. Gerçekten çok etkileyici bir müzik ve harika bir yorum.

Bu yaşta neredeyse boyun kadar bir viyolonsele hakim olman ayrıca sağlığına da dikkat etmeni gerektiriyor. Sağlığını korumak için neler yaparsın? 

3,5 yaşımdan bu yana Artistik Cimnastik sporcusuyum. Haftanın 5 günü yaklaşık 2,5 saat süren antrenmanlarım var. Bu sebeple spor, hayatımın bir parçası. Bunun yanında  6 yaşından beri Bale eğitimi alıyorum. Cumartesi-Pazar günleri Ankara Devlet Opera ve Balesi Baş Dansçısı Bahri Gürcan’ın yönetiminde faaliyetlerini sürdüren ‘Dünya Dans Merkezi’nde Balerin ve Bale eğitimcisi Oya Gürcan’ın sınıfında 4.yılımı tamamladım.

8 yıllık bir eğitim sonunda okulumdan mezun olacağım. Elbette Cimnastik sporunun Çello açısından bazı riskleri var. Ama yapabildiğim kadar bu sporda da ilerlemek istiyorum.

Marina Rahmatulla’nın sınıfında eğitim görüyorsun. Öğretmeninin sana verdiği ve viyolonsel çalarken hiç unutmadığın öğütler neler?

Marina öğretmenim dünyanın en sakin öğretmenlerinden biridir. Bana her zaman çok iyi bir kulağa sahip olduğumu, çalışarak her şeyi başarabileceğimi söyler. İnsanın mutluluğunun, yine insanın kendisinde bulunduğunu söyleyerek Çello çalmayı yürekten istemenin çok önemli olduğunu ifade eder. Öğretmenimi çok seviyorum.

Ayrıca dans, bale ve jimnastik alanında da ilerliyorsun. Peki müzik mi dans mı ağır basıyor hayatında? 

Müzik ve Dans ayrılmaz bir ikili. Her ikisinin de hayatımda çok önemli bir yeri var. Ancak Viyolonsel eğitimi görmem sebebiyle müzik daha ağır basıyor elbette. Bunun yanında 8 yıllık Bale eğitimimi tamamlayınca Dans ile ilgili çalışmalar yapabilmek de en büyük hayallerimden.

Parçalarını çalmayı en çok sevdiğin besteci hangisi ve neden? 

En çok Barok dönem eserlerini çalmayı seviyorum. Bu sebeple J.S.Bach ve H.Eccles’ı çok seviyorum. Ayrıca Romantik dönem bestecilerinden D.Popper ve G.Goltermann’ın eserlerini de çok seviyorum. Barok dönemin müziği çok sade ve etkileyici benim için. Elbette o sadeliğin içinde ,çok farklı duyguları da insanlara yansıttığını düşünüyorum.

Peki bir besteyi ilk kez çalarken zorlandığında neler yaparsın? Bazen viyolonselinin önünden saatlerce kalkamadığın olur mu? 

Ben Viyolonselimin başında uzun saatler kalamıyorum. Dinlenmek de benim için çok önemli. Zorlandığım eseri bölümlere ayırıp, yavaş bir şekilde çalışırım. Bu, beni rahatlatır ve eserde daha iyi ilerleyebilmemi sağlar.

Viyolonselle sahneye çıktığında neler hissediyorsun? Biraz bize o anları anlatır mısın? 

Çok fazla heyecanlanmıyorum, yani korku ve seyircilerden çekinmek anlamında demek istedim. Sahneye çıkmak adeta bir büyü gibi. Tüm gözlerin üzerimde oluşu hoşuma gidiyor. Çaldığım eseri en güzel bir şekilde yorumlamak beni çok mutlu ediyor. Müzik, gerçekten büyülü bir dünya. Hem seyirciyi, hem de müzisyeni farklı yolculuklara çıkarması inanılmaz!

Peki tatillerde yanında taşır mısın enstrümanını? Ondan ayrı kaldığında neler hissedersin? 

Bugüne kadar hiçbir tatilimde yanımda Çellomu götürmedim. Ama bu yıl tatilde uzun süreli kalmamız sebebiyle Çellom da benimle birlikte olacak. Günlük çalışmalarımı aksatmadan devam ettireceğim.

Müzik hayatında nasıl bir önceliğe sahip? 

Hayatımın en önemli parçası diyebilirim. Başarılı bir Çello Sanatçısı olabilmek için elimden geleni yapacağım. Bunun, benim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Müzik olmadan kesinlikle mutlu olamam.

Geleceğe dair hayallerin nedir?

İşini çok iyi yapabilen bir Çello Sanatçısı olmak  en büyük hayalim. Bunun yanında müziğin başka bir dalında da başarılı olmak isterim. Özellikle şarkıcılık çok sevdiğim bir alan. Babam, Viyolonsel eğitimi alarak müziğe başlamış, ama şu an çok önemli Opera şarkıcıları olan insanları tanıdığından bahsetti. Şarkı söylemek ve dans etmek, bunların yanında Jimnastik sporuyla ilgili de bir şeyler yapabilmek harika olurdu diye düşünüyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s