
Bugün Harika Gençler dosyasında bir ilk olarak, bir gitarist “harika genci” konuk ediyorum sayfama. Aslında çocukluğu 1990’larda geçmiş benim gibi birçok kişinin müzik zevkine, “Endülüs’ün gitarı” olarak anılan Paco de Lucia’nın performansları büyük damga vurduğu için gitarın yeri hep ayrı tutulur.
Emrah Koçak, Thames Valley Üniversitesi’nde LCM lisans diploması almasının ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Gitar bölümüne girdi. Stüdyo gitaristi olarak 2006 yılından beri yurt içi ve yurt dışında bir çok albümde çaldı, şarkıcıların orkestralarında yer aldı, halen de devam ediyor. Ona göre, Chopin ve Schumann özellikle gitar için yazsalardı repertuar bambaşka olurdu. “Klasik gitar çok farklı bir yerde olurdu” diyor bu gözlemine istinaden.
G F Handel’in HWV 428 klavsen sonatının allemande bölümünü, HWV 373 E majör keman sonatının Adagio ve de Allegro bölümlerini klasik gitara uyarlayarak dijital platformlarda çıkaran Koçak’ın performans videoları da dünyanın en prestijli gitar kanallarından olan Siccas Guitars da yayınlanıyor ve her ikisi de çok büyük bir beğeni topladı. O yüzden de Koçak, “Handel’in yeri bende hep ayrı, klasik gitar arenasına onunla birlikte çıktım” diye ifade ediyor bu bağlılığını.
Gitarın tellerini her gün ahşap temizleyicileri ile silen, ağırlıklı olarak stüdyolarda çalıştığından dolayı en az 3 gitarla gezen Koçak için Handel’den sonra vazgeçilmezi “Fernando Sor Op 58 Fantaisie.” “Açılış eserimdir. Bu eseri çaldığınızda gitar dinleyiciye görkemli bir hoşgeldin der” diyor.
Peki ondan ilham alan çocuk müzisyenlere gitara başlamak istemeleri durumunda önerileri ne olur? “Popülerliği ve uygun fiyatlar ile alınabilmesi açısından gitar çok avantajlı bir enstrüman. Kesinlikle ehil bir hoca ile klasik gitar teknikleri çalışılmalı, klasik müziğin her daim içerisinde bulunurken, ileride Türkiye’de meslek olarak gitar çalmak isteyenler, geçinebilmek adına kesinlikle Türk müziği de öğrenmeli, popüler müziğe uzak olmamalı, popüler sektör ile her daim barışık olunmalı. Dünyaca ünlü yarışmalarda derece elde etmiş, yurt dışında çok iyi okullarda okumuş birçok gitarist, ülkeye dönüp bir popüler müzik orkestrasında çalmak zorunda olduklarında büyük tökezliyorlar, konçertoları müthiş çalanların orkestrada 2 akoru doğru düzgün atamadıklarına şahit oldum.Doğal olarak bir süre sonra ya formasyonu olanlar bir kolejde öğretmenliğe geçiyor, ya da mesleği bırakıp başka işe yönelmek zorunda kalıyorlar.Bir de düzenli çalışmak gerekiyor,18 yıldır gitar çalıyorum,hala evde 5 saat etüt yaptığım oluyor” diyor Koçak.
Brezilya’dan, Arjantin’e, Barselona’dan Paris’e dek dünyanın birçok yerinden takipçileri olan ve gitar performans videoları büyük beğeni toplayan Koçak’ı mutlaka tanımalı, gitar tellerinde hüznü de isyanı da mutluluğu ve neşeyi de hissetmelisiniz:
Gitarla aranızdaki özel bağ çocukluktan itibaren nasıl kuruldu? Üzerine ne yönde bir eğitimi eklemlediniz?
Benim gibi 90’larda çocukluğunu geçirmiş çoğu kişide gitar çalma isteği olmuştur.Ben de onlardan biriyim.Gitara klasik şarkılar çalmak için değil dönemin popüler şarkılarını çalmak için kendi kendime başladım ve çok kısa süre içerisinde o dönem kafelerde şarkı söyleyen arkadaşlarıma eşlik eder hale geldim,haftanın her günü bir yerlerde çalıyordum,iyi de para kazanınca meslek olarak gitar üzerine bir kariyer kurmaya karar verdim.İlk gitar eğitimine Utku Özkanoğlu ile başladım ve klasik gitar repertuarı ile tanıştım.İstanbul ve Atina’da girdiğim sınavlarla Thames Valley University bünyesindeki LCM sınavlarında klasik gitar performans lisans diploması aldım.İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Gitar bölümünde de Erdem Sökmen’in öğrencisi oldum.
İlk gitarınızı saklıyor musunuz peki?
Pek hatıra saklayan biri değilim çok gitar değiştiriyorum… Sürekli yeni arayışlar içindeyim.
Şu ana kadar katıldığınız yarışmalardan ve derecelerinizden söz eder misiniz?
Klasik gitar ilgili hiçbir yarışmaya katılmadım. 20’li yaşlarda gitara başladığım için yarışmalara katılacak bir dönemim hiç olmadı. Kimin ne kadar iyi olduğu kişiden kişiye değişen çok göreceli bir kavramdır. Bu yarışmalarda alınan dereceler sizin aktif sahadaki kariyerinizi çok da etkilemiyor.
Handel, sizin kariyerinizde çok önemli bir yere sahip. Neden Handel? Onun eserleri sizde niçin bu denli özel? Ve sizin çalış biçiminiz dünya çapında çok büyük bir beğeni topladı, bunun sırrı nedir?
Evet Handel beni bulunduğum yerden alıp başka bir yere getirdi. Klasik gitar arenasına ilk profesyonel çıkışım Handel eserleri ile oldu.Handel yaşadığı dönemin çok ilerisinde (özellikle HWV 428 Allemande,Minuet in G minor,ya da Passacaglia’yı dinlerseniz çok daha iyi anlarsınız) melodik açıdan çok zengin besteler yapmış insanlık tarihinin en büyük bestecilerinden biridir.Bana göre Vivaldi ile beraber çağdaşlarından,özellikle Bach’tan çok daha öndedir. Ortaokul yıllarından beri klasik müzik dinliyorum ve gitara başladığımdan beri çok sevdiğim besteciler olan Handel,Vivaldi, Piazzolla ve Chopin’in eserlerinden gitar uyarlamaları yapıp çalıyorum.Tabii eserleri uyarlayıp çalarken barok dönem özelliklerini dikkate almadım,kendi duyumuma hoş gelecek şekilde çaldım ve kaydettim,aslında ben tüm uyarlamaları böyle çalıyorum. “Three Handel Pieces On Guitar” daki Handel eserlerini ilk defa gitara uyarlayıp çıkaran ve duyuran benim,daha önce çıkmış bir profesyonel kayıdına rastlamadım.Tüm dünyada çok büyük ilgi görmesinin sırrı bunlar sanıyorum.Tabii bir de salt klasik müzik ve klasik gitarı kültüründen gelmeyerek popüler müzik mutfağında stüdyo gitaristi olarak yıllardır çalıyor olmamın, bu sebeple ilgi uyandıracak, ”tutacak” olanı önceden iyi tahmin edebiliyor olmamın etkisi var…
Yurtdışındaki gitaristlerle Türkiye’dekileri kıyaslarsanız, yaşam kalitesi veya müzik yapma araçlarına erişim konusunda ne tür ayrışmalar var?
Aslında enstrümana erişim konusunda pek bir farkımız yok. Bir stüdyo gitaristi olarak yaşam kalitem bir çok Avrupa ülkesinde yaşayanlardan çok daha yüksek,iş sirkülasyonu çok fazla.Bir klasik gitarist olarak yurt dışında tabii ki festivaller çok daha fazla olduğundan iş potansiyeli daha yüksek. Bizlere halen Orta Doğulu bir Arap ülkesi olarak bakanlar maalesef var, yani ikinci planda kalma ve çalışmalarımızı gözardı etme oluyor.Yani benim çalışmamı bir İngiliz ya da Alman meslektaşım yapmış ve çıkarmış olsaydı ulusal basın bana gösterdiği ilginin 10 katını gösterirdi. Yine de orjinal ve farklı bir çalışmanız varsa kendinize bir yol mutlaka açıyorsunuz.
Pandemi dönemi birçok müzisyeni manevi olduğu kadar maddi açıdan da etkiledi. Bu dönemde müzik de dijital platformlara taşındı. Bu süreçten herhangi bir yeni gelir modeli doğuyor mu sizce?
Youtube ile beraber aslında yeni gelir modeli çoktan doğmuştu. Artık CD çıkarma dönemi bitti, YouTube özgürlüğü var.Tabii böyle bir durumda artık her müzisyenin yaptığı işi kendi pazarlama,büyütme,tanıtma sorumluluğu da oldu,yani ben çalarım, koyarım sonrası beni ilgilendirmez dönemi bitti.Dijital mecra ve sosyal mecra aracısız direkt dinleyici ile buluşulan bir platform olduğu için müzisyen için direkt bir gelir modeli var,çok da iyi işliyor.
Herhangi bir kurumsal destek ve/veya burstan yararlanıyor muydunuz peki siz?
Hayır,orta halli bir ailenin tek çocuğuyum,ihtiyaç olmadı.
İlk solo konserinizden söz eder misiniz? Hangi anılar ve deneyimler kaldı geriye?
İlk solo konserim Atina’da aynı zamanda performans sınavımdı.Villa Lobos,Bach,Guiliani çalmıştım.İlk eser olan Bach prelüdü çok kısık sesle,titreye titreye çalmıştım,Guiliani’de ancak toparlamıştım,oraya kadarı hatırlamıyorum hatta, neyi nasıl çaldığımı, çeşitli şarkıcıların orkestralarında sahne deneyimim olmasına rağmen solo performansın ağırlığını her hücremde hissetmiştim.
Pandemi döneminde dijital medyayı sık kullandınız mı? Müzik yapma biçiminizi ve dinleyicilerinize erişme yollarınızı etkiledi mi bu dönem?
Evet, Instagram’ı bu dönemde çok aktif kullanmaya başladım. Dinleyiciye erişme yolu olarak çok etkili bir platform. Brezilya’dan, Arjantin’den,Barcelona’nın,Paris’ten dünyanın birçok yerinden takipçilerim var.
Dünya çapında çağdaş veya geçmişten sizin için vazgeçilmez olan gitaristler kimler ve neden?
John Williams ve Andres Segovia favorilerim,ifade yetenekleri,cümlelemeleri,tuşeleri,icradaki duruş biçimleri olarak,yani abuk subuk surat hareketli yapmadan çalmaları,beni çok etkiler.Yeni dönemden de Marcin Dylla,Ali Arango,Ana Vidoviç yakından takip ettiğim isimler. Besteci olarak da tabii ki Andrew York.
Keşke solo gitar için daha fazla eser yazsaydı dediğiniz bir kompozitör var mı?
Chopin ve Schumann’ın özellikle gitar için yazmalarını çok isterdim, repertuar bambaşka olurdu.Klasik gitar çok farklı bir yerde olurdu.
Gitar eğitimi konusunda sizce Batı’da en gelişmiş ülke hangisi ve neden? Peki Türkiye’de bu eğitimde mutlaka eklenmesi, değiştirilmesi gereken eksiklikler var mı sizce?
Gitar eğitiminde bence en gelişmiş ülke Çin. Batı’da tabii ki İngiltere ve İspanya.Gitar İspanya’nın kültürünün bir parçası,bu sebeple eğitim sistemleri çok ileride.Aynı şekilde İngiltere repertuar belirleme ve sistematik eğitim konusunda çok ilerde. Türkiye’de gitar eğitimin gelişmesi gitara olan ilgi ile doğrudan alakalıdır. Anadolu kültüründe gitar diye bir çalgı yok,popüler müzik çok fazla dinleniyor,gitar çalmak isteyen de haliyle klasik repertuarı değil pop şarkılarını çalmak istiyor.Klasik müzik dinleyen az sayıda belli bir kitle olunca eğitim de ona göre yeteri kadar oluyor, yani özellikle bizim konservatuarlarda gitar eğitiminin olabilecek en iyi durumda olduğunu düşünüyorum… Eline gitar alıp 4 akor basarak şarkı söyleyeni çoğu insan “ne kadar iyi gitarcı” diye nitelendiriyor. Müzik alanında 50 yıllık kültür politikaları gerekiyor, ancak toplum değişirse eğitim sistemi de gelişir.Harika,işinin ehli kültür bakanlarına ihtiyacımız var.
Başarı elbette görece bir kavram ama kendi geçmişiniz ışığında baktığınızda bir gitaristi başarılı kılan üç temel özellik hangisi?
Başarının göreceli bir kavram olduğunu düşünmüyorum, başarı sabittir, kimin daha iyi çaldığı görecelidir. Birincisi Allah vergisi bir yetenek, şans ve aura..Ne kadar çalışırsanız çalışın size doğuştan ne verildiyse onu geliştirebilirsiniz, şans faktörünü minimuma indirmeye çalışırsınız. İkincisi odaklanma, konsantre olma yeteneği. Üçüncüsü de pazarlama,yaptığını satabilme,kitle edinebilme… Çok iyi gitar çalabilirsiniz,çok iyi projeler ortaya koyabilirsiniz fakat yaptığınızı satamıyorsanız, sizi kimse dinlemiyorsa başarı yoktur.
Sağlığınızda nelere dikkat edersiniz peki?
Düzenli fitness ve boyun egzersizleri,nefes egzersizleri yapıyorum. Gece aleminde yıllarım geçmesine rağmen hiç sigara kullanmadım.
Gitarınızı korumak için aldığınız özel önlemler var mı?
Her gün telleri ve gitarları mı ahşap temizleyicileri ile siliyorum. Ağırlıklı olarak stüdyolarda çalıştığımdan en az 3 gitarla geziyorum.Hepsini Soft veya hardcase ile taşımak çok ağır olduğundan en ince kılıfları kullanıyorum, maalesef çok da iyi koruduğumu söyleyemem, beni gören arkadaşlarım “ya Emrah bu gitar hiç böyle bir kılıfta taşınır mı?” diyor.
Klasik gitar dışında başka alanlara ilgi duydunuz mu?
Hayır,sadece gitar.At gözlüklü bir klasik müzik dinleyicisiyim.
Repertuarınızın vazgeçilmezi eser ve besteci hangisi? Elbette Handel dışında 🙂
Fernando Sor Op 58 Fantaisie… Açılış eserimdir. Bu eseri çaldığınızda gitar dinleyiciye görkemli bir hoşgeldin der. Konserde kronolojik sıra takip etmiyorum.
Yolunuz çok daha uzun ama şu ana kadar gitar kariyerinizdeki “zirve” nokta hangisi oldu sizce?
John Williams ayarında gitar çalmak sanırım.
Gelecek hayallerinizden bahsedelim. Gitar alanında kendinize kısa vadede ne tür hedefler belirlediniz?
Klasik gitarist olarak özellikle yer almak istediğim 2 festival var.Biri Madrid Gitar Festivali öbürü de Finlandiya’da.Bunlarda yer almak istiyorum.Stüdyo gitaristi olarak Türkiye ve Orta Doğu’da zaten alanımda en tanınanlardan biriyim.Dünya pop piyasasındaki şarkıcılara albüm ve sahnelerinde eşlik etmek istiyorum,Grammy ödüllü Jimmy Burney ve Hint Dj Reick in bir şarkısına eşlik ettim ve top listelere girmeye başladı,bunun gibi işler çalıyorum.Bir gün Adele’ye,Elton John’a,Ariana Grande’ye ya da Ricky Martin’e çalmak gibi bir hedefim var.
Çocuk müzisyenler arasından gitara yönelmek isteyenlere ne tür tavsiyelerde bulunursunuz? Zorlukları ve avantajları nedir bu enstrümanın?
Popülerliği ve uygun fiyatlar ile alınabilmesi açısından gitar çok avantajlı bir enstrüman. Kesinlikle ehil bir hoca ile klasik gitar teknikleri çalışılmalı, klasik müziğin her daim içerisinde bulunurken, ileride Türkiye’de meslek olarak gitar çalmak isteyenler(eğitim alanında kariyer yapmak isteyenler için söylemiyorum),geçinebilmek adına kesinlikle Türk müziği de öğrenmeli, popüler müziğe uzak olmamalı, popüler sektör ile her daim barışık olunmalı.Dünyaca ünlü yarışmalarda derece elde etmiş, yurt dışında çok iyi okullarda okumuş birçok gitarist,ülkeye dönüp bir popüler müzik orkestrasında çalmak zorunda olduklarında (çünkü sadece klasik gitar çalarak geçim sağlamak bizde çok zor) büyük tökezliyorlar, konçertoları müthiş çalanların orkestrada 2 akoru doğru düzgün atamadıklarına şahit oldum.Doğal olarak bir süre sonra ya formasyonu olanlar bir kolejde öğretmenliğe geçiyor, ya da mesleği bırakıp başka işe yönelmek zorunda kalıyorlar.Bir de düzenli çalışmak gerekiyor,18 yıldır gitar çalıyorum,hala evde 5 saat etüt yaptığım oluyor.
Bu zamana dek gitar çaldığınız en “çılgın”, “sıradışı” yer ne oldu, veya ne olmasını isterdiniz?
Male Adası’nda denizin ortasında bir konser yapmak isterdim.