21 yaşındaki genç keman virtüözü Ceylan Ölmez, 6 yaşında piyano ile başladığı müzik yolculuğunda 12 yaşındayken konservatuardaki öğretmeninin yönlendirmesiyle rotasını kemana çevirmiş. Zira piyano eğitimi sırasında da aklı sürekli hayranlık beslediği kemandaymış.
Bugüne dek birçok konserde ve ustalık sınıfında yer almış olan Ceylan, 2017 yılında seçmelerini kazandığı Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestra’sıyla “Young Euro Classic” festivali kapsamında Berlin Konzerthaus’ta oldukça yankı uyandıran bir konser vermişti ve hatırası halen belleğinde ilk günkü tazeliğini koruyor. 2019 yılında ise, Türk Eğitim Vakfı’nın Üstün Başarı Sanat Bursu’nu almaya hak kazanan 3 kişiden biri oldu ve halen de TEV ailesinin bir parçası olarak sanat hayatını sürdürüyor. Ceylan, Türkiye’nin uluslararası alandaki en ünlü keman yapımcılarından biri olan Ecevit Tunalı bir kemana sahip ve ona gözü gibi bakıyor ve gününün önemli bir kısmını da kemanıyla geçiriyor.
Türkiye’de kemana gösterilen ilgiyi sorduğumda ise, Ceylan, kemanın özel bir dinleyici kitlesi olduğunu, keza dinleyicide duygu uyandıracak tınılara sahip olduğundan, keman eserlerinin diğer enstrümanlara oranla daha fazla dinlenmesi ve tercih edilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor.
Keman alanında ilerlemek isteyen yetenekli çocuk müzisyenlere ise önemli bir tavsiyesi var Ceylan’ın: “Seçtikleri yol uzun ve sabır isteyen bir yol. Kemanın kendisi zaten oldukça teknik zorluklar barındıran bir enstrüman. Bu yüzden kemanı yeterince sevmeyen birinin bu yolda ilerlemesi güç olacaktır. Bu doğrultuda hata yapmamak için zordan kaçmamalarını, tam tersine zorlanılan konunun üstüne gittikçe gelişeceklerini bilmelerini isterim.”
Bu değerli genç keman virtüözümüzü tanımaya ne dersiniz?

Kendinizi biraz tanıtır mısınız? Müzik yolculuğunuz kaç yaşında nasıl başladı? Nasıl devam ediyor?
2000 yılında İstanbul’da doğdum. Müzik eğitimime 6 yaşında piyano ile başladım. Ana okulumdaki müzik öğretmenim İncilay Girit SANSEV (Sanatçılar Sanatseverler Kültür ve Dayanışma Derneği) Çoksesli Çocuk Korosu ile tanışmamı sağladı. Burada koro eğitiminin yanı sıra piyano dersleri de almaya devam ettim. Yıllar içerisinde farklı şehirlerde, birlikte pek çok koro festivallerinde yer aldık. İlk konser tecrübelerimi bu şekilde kazandım diyebilirim. Sansev’deki hocam Nursel Öncül beni konservatuvara yönlendirdi.
2011 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın yarı zamanlı sınavını kazandım ve Prof. Aslı Çivicioğlu ile keman eğitimime başladım. Bir yıl süren yarı zamanlı eğitimim sonrası kemanı mesleğim olarak seçmeye karar verdim ve 2012’de tam zamanlı sınavlarını kazandım. Böylece müzik eğitimimde tamamen profesyonel bir yola girmiş oldum. Halen çalışmalarımı MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda lisans 3 öğrencisi olarak Prof. Aslı Çivicioğlu’nun sınıfında sürdürmekteyim.
En baştan beri hayaliniz keman çalmak mıydı?
Daha önce bahsettiğim gibi aslında piyano çalıyordum. Kemanı ise gittiğim konserlerde ve dernekte keman eğitimi alanlardan görüyordum. İzlediğim orkestra konserlerinde keman grupları oldukça dikkatimi çekiyordu. Enstrümanın kendisine ve sesine hayranlık duyarak izlerdim. Yaklaşık 5 yıl devam eden piyano eğitimim sonrasında “ben keman çalmak istiyorum” dediğimi hatırlıyorum. Verdiğim karar her ne kadar ani olsa da kendim için doğru seçimi yaptığımdan eminim ve enstrümanımla çok mutluyum.
Katıldığınız konserlerden ve seçmelerden söz eder misiniz?
Bugüne dek solo, orkestra ve oda müziği dalında olmak üzere çeşitli konserlerde yer aldım. Hepsinden söz edemesem de benim için her birinin heyecanı eşsizdir.
Solistlik, orkestra veya burs için katıldığım odisyonlar oldu. Bu seçmelerde gösterdiğim performanslarda iyi ve gelişmeye açık yönlerimi kendimce tarttım ve hayatımın ilerleyen zamanlarında da pek çok odisyon ile karşılaşacağımdan tecrübe edinmeye çalıştım.
Sizce bir kemancının ustalık sınıflarına katılması onda nasıl değişimler / yetkinlikler yaratır? Sizin hayatınızda en çok iz bırakan ustalık sınıfı hangisi olmuştu?
Ustalık sınıflarında kendi mesleğimizde uzmanlaşmış ve bu yolda birbirinden farklı tecrübeler edinmiş kişilerle çalışma fırsatı buluyoruz. Bu süreçte öğrenilen en ufak bir bilgi bile bazen büyük sorunların çözümüne yol açabiliyor. Aktif katılımın yanı sıra yapılan dersleri izlemenin de gelişim açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Böylece hem uygulama hem gözlemleme fırsatını ediniyorsunuz ve öğrendiklerinizi kendi yorumunuzla birleştirerek farklı bakış açıları elde edebiliyorsunuz.
Ben deneyimlediklerim arasında en etkilendiğim Berlin’deki Prof. Laticia-Honda Rosenberg masterclass’ı olabilir. Yurt dışındaki atmosferi görmüş olmam bende farklı bir motivasyon yarattı.
Kemanın sesini doğada neye daha çok benzetirsiniz?
Her enstrümanın doğanın tüm seslerini kendisinde barındırdığını düşünüyorum. Özellike keman, ses rengi ve teknik özellikleri açısından çok zengin bir enstrüman. Kullanılan birçok farklı teknik sayesinde efekt amaçlı sesler elde edebilmek de mümkün. Yorumlanan esere göre benzediği şey değişiklik gösterir. Belki bir kuş sesi, belki güneşin doğuşu veya iki insanın kavgası bile kemanla ifade edilebilir.
Hayallerinizi süsleyen kemanı tarif eder misiniz?
Özellikle “Bir gün bu kemanı çalacağım” dediğim herhangi bir çalgı yok. Fakat her kemancı tabii ki Amati, Stradivarius gibi günümüzde bir servet değerinde eserler vermiş yapımcıların kemanlarını bir kere de olsa çalmak ister bence.
Unutamadığınız bir konserinizi sorsam, hangisini anlatmak isterdiniz?
2017 yılında seçmelerini kazandığım Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestra’sıyla “Young Euro Classic” festivali kapsamında Berlin Konzerthaus’ta verdiğimiz konseri örnek verebilirim. Performansımız oldukça beğenilmişti ve orada bulunup ülkemizi temsil etmekten gurur duydum.
Bir günlüğüne sizi Kültür Bakanı olarak atasam, Türkiye’de müzik sektörüne destek açısından ne tür değişiklikler yapardınız?
İlk aklıma gelen şey konser salonları açısından eksikliğimiz. Türkiye’de gerçekten akustiği yeterli sayılabilecek çok az konser salonu var. Bu noktada ülkemize mimari, teknik ve estetik açıdan üst düzey yeterlilikte konser salonları kazandırmak isterdim.
Bunun dışında klasik müziği toplumun her kesimi tarafından kolayca ulaşılabilir hale getirmek adına klasik müzik aktivitelerini ve bu aktiviteleri uygulayacak sanatçıları desteklemek adına projeler üretmeyi önceliğim haline getirirdim.
Kemanınızı alıp en sıradışı yerde konser vermenizi istesem, tercihiniz neresi olurdu?
Anadolu’daki çocukları klasik müzikle tanıştırmak adına köy okullarında keman çalmayı isterdim.
Pandemide müzikal anlamda en çok neyi özlediniz?
Orkestrada birlikte müzik yapmayı çok seven biri olarak tabii ki sosyal mesafesiz, çalan kişi sayısında sınırlama olmadan, büyük kadrolarla kalabalık salonlarda seyircinin enerjisini hissedebildiğim konserleri çok özledim.
Pandemi dönemini müzikal anlamda nasıl geçirdiniz?
Evde geçirilen sürede hepimizin daha çok kendine odaklanma ve çalışma fırsatı oldu. Bunun dışında müzik bölümü öğrencileri olarak hepimiz her yıl çalıştığımız repertuarı jüri karşısında çalarak notlandırılıyorduk fakat pandemide böyle bir şey mümkün olmadığından çaldığımız eserleri video kaydına alma yoluyla sınav olmak durumunda kaldık.
Kayıt süreci her ne kadar zorlu olsa da kaydettiğim eseri dışarıdan başka bir gözle dinleyip çalışımda nelerin eksik olduğunu fark etmemi sağladı. Çünkü bizzat çalarken duyduğunuzla dışardan duyulan aynı olmuyor. Bu noktada kayıt teknolojisini bir çalışma metodu olarak benimsemenin de beni geliştirdiğini düşünüyorum.
Keman çalışmalarınız sırasında Türkiye’de herhangi bir kurumsal destekten, fon veya burstan yararlanmış mıydınız?
2019 yılı itibariyle Türk Eğitim Vakfı’nın Üstün Başarı Sanat Bursu’nu almaya hak kazanan 3 kişiden biri oldum ve TEV ailesinin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Sahneye çıktığınız veya konser izlediğiniz, unutamadığınız konser salonu hangisi oldu?
Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestra’sıyla yurt dışında Dvorak Hall, Smetana Hall, Verona Teatro Filarmonico, Berlin Konzerthaus gibi pek çok önemli salonlarda konser verme fırsatı buldum. Hepsi birbirinden etkileyici salonlardı ama Prag’da yer alan Dvorak Hall’un diğerlerine göre bende daha çok iz bıraktığını söyleyebilirim.
Kemanınızla birlikte herhangi bir sosyal sorumluluk projesine dahil oldunuz mu?
Üzülerek hayır demek durumundayım. Son zamanlarda arkadaşlarımla sokak hayvanları yararına planladığımız bir proje vardı fakat virüs nedeniyle maalesef hayata geçiremedik.
En çok beğendiğiniz üç keman virtüözü kim?
Isabelle Faust, Maxim Vengerov, Janine Jansen.
Keman, müzik enstrümanları arasında sizce nasıl bir yeri / eksikliği dolduruyor?
Hem solistlik hem orkestracılık alanında büyük rol oynuyor diyebilirim. Mesela orkestra eserlerinde çalınan ana tema genelde kemanlardadır, bu nedenle bir orkestra kemansız düşünülemez. Sahip olduğu teknik çeşitlilikle virtüözite becerilerinin gösterilebildiği bir enstrüman olduğundan solistlik alanında da oldukça geniş bir repertuara sahip.
Türkiye’de sizce keman dinleyicilerinin müziğe ilgisi nasıl?
Eğer klasik müzikten bağımsız olarak ele alırsak Türk müziği bağlamında kemanın özel bir dinleyici kitlesi olduğunu söyleyebilirim. Keza klasik müzikte de ilgi ve hayranlık duyulan enstrümanların başında geldiğini düşünüyorum. Bence dinleyicide duygu uyandıracak tınılara sahip olduğundan, keman eserlerinin diğer enstrümanlara oranla daha fazla dinlenmesi ve tercih edilmesi de mümkün.
Kemanınızla aranızda nasıl bir organik bağ var? Bakımını da kendiniz mi yapıyorsunuz?
Kemanımı benim için özel kılan pek çok etken var. Bunların başında enstrümanımın dünyaca ünlü bir luthier olan Ecevit Tunalı’nın elinden çıkmış olması geliyor. Daha yapım aşamasındayken benim enstrümandan nasıl tınılar beklediğimi analiz edip yapımını buna göre şekillendirdi. Sayın Tunalı’nın özel tasarımı olan “Gezegenler” serisine ek olarak benim için yaptığı kemana da “Ay” ismini verdi ve hatta kemanımın içerisine bir ay figürü resmetti. Bu benim için çok anlamlı.
Günümün büyük bölümünü onunla geçiriyorum. Artık benim bir parçam haline geldi ve tıpkı bir bebeğe gösterilen ilgi gibi onun bakımını ihmal etmemeye çalışıyorum. Küçük rutin bakımlarını kendim yapıyorum fakat 6 ayda bir düzenli olarak keman yapımcılarına genel bakımını yaptırmak gerekiyor. Düzenli bakımı dışında soğuktan ve sıcaktan uzak tutulması, çalışma bitince kutusunda kapalı kalması, kutunun içinde belli bir nem oranının olması, tellerin ve tuşenin her çalışmadan sonra silinmesi gibi dikkat edilmesi gereken bir çok nokta da mevcut.
İlk kemanınızı halen saklıyor musunuz?
Evet saklıyorum. Şu anki kemanıma göre oldukça minik kalıyor. Kemana başladığımda ne kadar küçükmüşüm diyorum.
Sizi örnek alan çocuk kemancılara bu alanda kendilerini geliştirmek için neler tavsiye edersiniz?
Seçtikleri yol uzun ve sabır isteyen bir yol. Kemanın kendisi zaten oldukça teknik zorluklar barındıran bir enstrüman. Bu yüzden kemanı yeterince sevmeyen birinin bu yolda ilerlemesi güç olacaktır. Bu doğrultuda hata yapmamak için zordan kaçmamalarını, tam tersine zorlanılan konunun üstüne gittikçe gelişeceklerini bilmelerini isterim.
Hiç sokak müzisyenlerine eşlik ettiniz mi kemanınızla? Öyle bir anınız varsa aktarır mısınız?
Eşlik etmedim ama ortaokuldayken bizzat kendim ve arkadaşlarım okul çıkışı Beşiktaş’ta Kadıköy İskelesi önünde çalmıştık. O günki ufak kazancımız ve gördüğümüz ilgi bizi çok sevindirmişti.
Mesleğinize dair yurtdışı hayallerinizden, planlarınızdan bahseder misiniz?
Kendime batı kültürüne ait bir meslek seçtim ve şunu görüyorum ki yaptığım işin merkezi sayılan ülkelerle bizim ülkemiz kıyaslandığında doğal olarak cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze dek bizim klasik batı müziği geçmişimiz çok daha kısa kalıyor. Fakat bu kısa süreye rağmen bizler okullarımızdaki eğitimlerimizi Avrupa seviyesinde sürdürmekteyiz. Öncelikle bunun ülkemiz adına büyük bir kazanç ve başarı olduğunu düşünüyorum. Günümüzde pandemi ve ülkedeki koşullar her ne kadar imkanlarımızı kısıtlasa da klasik müziğin merkezinde mesleğim hakkında tecrübeler kazanmak ve vizyonumu genişletmek adına yüksek lisans öğrenimimde yurt dışında bulunmayı hedefliyorum.
Genç yetenek kızımızı tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum.
BeğenBeğen