Beren Eker: “Ben hayatımın merkezine piyanoyu oturttum”

Dört yaşında henüz boyu piyanonun tuşlarına bile ancak yetişen, piyano çalarken ayakları yere bile değmeyen, bu yüzden de sürekli boyuna uygun tabure arayarak piyano tutkusu için her türlü engeli aşan Beren Eker, aradan geçen dört seneye birçok ulusal ve uluslararası ödülü ve müzikal anlamda çok büyük kişisel yetkinlikleri sığdırdı. “O yaşta ilk tuşa bastığında çıkan sesle tanışınca şaşkın şaşkın bakışını halen anımsarım” diye hatırlatıyor o günü annesi Şafak hanım. İsmine yaraşır şekilde “güçlü, kuvvetli, akıllı” bir müzisyen kız olmasını, bir anlamda annesinin kendisine o küçük yaşta inanmasına ve tutkularına dört elle sarılmasında onu desteklemesine de borçlu.

İlk olarak yaşadığı Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin her sene düzenlediği Piyano Günleri’nde izleyiciyi adeta büyüleyen Beren, ardından İstanbul Pera Piyano Festivali’ne katıldıktan sonra ilk derecesini geçen sene katıldığı ‘Grand Prize Virtuose Paris‘te 1’incilikle elde etti. Türkiye’de bu yaşta böylesine prestijli bir virtüözlük ödülünü alan ilk çocuk olan Beren, daha sonra İspanya’da 3’üncülük aldıktan sonra, bu yıl 9 Ocak’ta ‘ABD Golden Classic Music’ yarışmasından, 8 yaşa kadar olan kategoride 1’incilikle döndü. Böylelikle Ekim ayında düzenlenecek Carnegie Hall’de sahneye çıkabilecek ve ödülünü bizzat alacak. Bu da pandemiyle geçen bir yılı aşkın mahrumiyetler döneminin bir nevi ona ödülü olacak.

Gülsin Onay, Fazıl Say, Güher&Süher Pekinel kardeşler, İdil Biret gibi piyanistlerden ilham aldığını söyleyen Beren, sosyal medya üzerinden yaşıtı diğer müzisyenlerle de performanslarını paylaşarak birbirlerinden bir şeyler öğrenmelerinden çok mutlu. Beren’e müzik nedir diye sorduğumda ise en yalın ifadeleriyle aslında müzikle ruhunun ne denli iç içe geçtiğini anlattı bana: “Müzik, kalpleri iyileştirir, insan ruhlarının birbirine bağlanmasına yardımcı olur. Müzik dilinde  iletişim kurmak, piyanist olmak demek dünya vatandaşı olmak, başka kültürlerle temas kurmak demektir. Ufkumu zenginleştiriyor ve genişletiyor. Buna seviniyorum.”

Beren, yurtdışı hayallerinde ilk sırayı klasik müziğin çekim merkezlerinden biri olan Rusya’ya vermiş. Yaşından dolayı ailesinin onayı ve desteğiyle önümüzdeki dönemde bu hayallerin içine kendisini yerleştirip müziğini bir ileri aşamaya taşımak niyetinde. Ama bu yaşta böylesine tutkulu bir hayali ifade etmesi ve “yeni zirvelerin üstesinden gelmeye hazırım” deyişi bile, müzikal gelişimine ne kadar önem verdiği ve hedeflerinde ne kadar seçici olduğunu gösteriyor. Peki neden Rusya dediğimde, “Çünkü çok çalışkan ve piyanoya dair bütün büyük ustaların dünyaya yayıldığı ana merkez. Sanatın her dalına çok ilgili bir millet. Orada edineceğim başarı, yürümeyi düşündüğüm yol istikrarlı olabilir” diyecek kadar da yaşının çok ötesinde bir öngörü ve hassasiyete sahip…

Ben Beren’i tanımaktan çok büyük bir keyif aldım, bu mutluluğu sizlerle de aşağıdaki röportajda paylaşmak isterim.

  1. 8 yaşına çok büyük başarılar sığdırmışsın. Öncelikle senin gibi bir değere sahip olmak hem Bursa’nın hem de tüm Türkiye’nin büyük bir kazanımı. Kendini biraz tanıtır mısın?

    10/08/2012, Bursa doğumluyum. İlkokul 3. sınıf öğrencisiyim. Ailemin tek çocuğuyum. Babam kamu kurumunda görevli. Annem ise yine aynı şekilde kamuda 5 yıl hizmet ettikten sonra benimle daha rahat ilgilenebilmek için istifa etti. Şu an piyano eğitimime Elena Çekiç Music Akademy öğrencisi olarak öğretmenim Elena Çekiç ile 3 yıldır sürekli şekilde devam ediyorum. Daha öncesinde sevgili Dilek Görgülü öğretmenim ile çalışıyordum.

    2.     İçindeki piyano tutkusu ne zaman açığa çıktı? O zamana dair bize ayrıntılar verir misin? Neden piyano ve neden başka bir enstrüman değil?

    Piyano eğitimine Kasım 2016 yılında başladım. Beni ilk olarak annem hobi amaçlı piyanoya yönlendirdi. Çalışmalarım düzenli devam edince hızla ilerledi ve ciddi bir boyuta geldi. 6 yaşına kadar günde minimum 2 saat, 6-7 yaş aralığında ise 4 saati aşan çalışmalar gerçekleştirdik. Bu çalışmaları sergilerken ailem ve öğretmenim Elena Çekiç ilk soruyu sordular. Bana “Sen hobi amaçlı mı devam etmek istiyorsun yoksa profesyonel olarak ülkeni temsil etmek mi istiyorsun?” dediler.
    Ben tabii ki o yaşta çok heyecanlandım ve profesyonel eğitim almak istedim. O zaman düzenli ve çok çalışmak gerektiğini, bu yolun çok uzun ve emek isteyen bir süreç olduğunu öğretmenim bize ifade etti. Ben de buna göre ciddiyetle çalışmalarımı arttırdım. Piyanonun bütün enstrümanların  Kralı diye tabir edildiğini duyunca piyanoda sabit kaldım, başka bir müzik aletine geçiş yapmayı düşünmedim. Hislerimi aktarabileceğim, müzik ile ilgili düşüncelerimi  yansıtabileceğim  bir enstrüman olması sebebiyle müziği yorumlayarak seyirciye hislerimi aktarabileceğimi düşünüyorum. Piyanoyu benim bir parçam gibi hissederek seslendirmeyi seviyorum.

3.      En çok beğendiğin, kendine referans aldığın Türk ve yabancı piyanistler kimler? Ve neden?

Tabii ki sevgili Gülsin Onay, İdil Biret, Fazıl Say. Kariyerleri ile yine beni etkileyen Güher & Süher Pekinel başka diğer iki isim. Bu isimlerin ortak özelliği çok küçük yaşlardan itibaren ciddiyetle çalışmalarını devam ettirerek eğitim için ülkemizden ve ailelerinden ayrılmak zorunda kalarak yurtdışına eğitime gitmeleri… Bu duruma çok saygı duyuyorum ve kendimi o hedefe gelecek miyim diye sorgularken heyecanlanıyorum. Uluslararası bir solist kariyeri bütün piyanistlerin hayalidir sanırım. Benim de öyle. Uluslararası modern piyanistlerden  Grigory Sokolov ve Martha Argerich’i seviyorum. Genç jenerasyondan  Alexandra Dovgan’ı takip ediyorum. Onun kariyeri benim için çok güzel bir örnek oluşturuyor. 

4.              Şu ana kadar hangi ulusal ve uluslararası ödülleri aldın? İlk ödülünü aldığında yaşın kaçtı ve anımsadığın kadarıyla neler hissettin?  

Yüzümde bir tebessüm ile cevap veriyorum:) İlk ödülümü Şubat 2020 tarihinde Paris’te aldım. Henüz 7 yaşında bana gelen ilk uluslararası birincilik derecesiydi. O günü hiç unutamıyorum. Akşam saatlerinde telefonla bu bilgi bize ulaştı. Bütün aile mutluluktan ağladık. 
Daha sonra 2020 Kasım ayında İspanya’da 3. lük aldım. Ve ardından ilk kez 8 yaşında listedeki tek Türk olarak ABD’de Golden Classics Piano Competition’da yine 1.lik aldım.
Aynı hafta Rusya’da St.Peterburg’da düzenlenen Savshinsky International Music Competition da 2. oldum. Ve en son derecem yine Florida’da birincilik oldu. Özetle toplam 5 yarışmaya katıldım. 3 ‘ünde 1.lik elde ettim. Bir tane 2.lik, bir tane de 3.lüğüm var.

5.              Hangi masterclass’lere katıldın? Yurtdışında katıldığın yarışmalar ve/veya atölye çalışmalarında yabancı arkadaşlarınla nasıl etkileşimlerin oldu? Onlardan olumlu anlamda etkilendiğin oldu mu? Veya onlar senden ne şekilde etkilendiler? 

Hayatımızın son 1 yılı aşkın olan süreci pandemi dönemi olarak geçti. Bu süreçte maalesef iptal olan eğitim, yarışma, masterclass ve yurtdışı ödül törenlerim oldu. Fakat çok şanslıyım ki Long Island Müzik Konservatuarı’nda Piyano Bölümü Başkanı olan  (NY.ABD)  Prof. Tamara Poddubnaya’dan masterclass aldım. Bu seviyeyi korumak  ve ilerlemek çok önemli. Bunun dışında benden yaşça büyük halen İzmir , İstanbul , Ankara konservatuvarında çalışmalarını yürüten birçok piyanist arkadaşlarım ile tanıştım. Aynı zamanda sosyal medyada dünyanın her yerinden yaşıtlarımla performans paylaşımı yaparak birbirimizi takip ediyoruz.  YouTube bunun için çok mükemmel bir platform.  Hepsini çok seviyorum, çalışmalarına saygı duyuyorum.

6.              Piyanodan başka hangi sanat veya spor dallarıyla ilgileniyorsun?  


Piyano dışında en çok kitap okumayı seviyorum çünkü sürekli zihinsel olarak gelişmek gerek. Bu yüzden çok okuyorum. Yabancı dilleri seviyorum. İngilizce eğitimim devam ediyor. Almanca ve Rusça ise yaz tatilinde programım hafifleyince eğitimim için planlanıyor.

7.              Tek bir şansın olsaydı geçmişten hangi müzisyenle tanışmak isterdin ve neden?


Eğer öyle bir şansım olsaydı Liszt ile tanışmak isterdim. Çünkü çok ilginç bir hayat yaşamış ve yaşadıklarını müziğine yansıtmış. Kendisi mükemmel bir  piyanist ve mükemmel bir besteciydi. Onunla tanışmak ve sohbet  edebilmek müthiş olurdu.

8.  Pandemi döneminde online yarışmalara katıldın mı? Online ya da canlı yarışmalara katılmanın farkı ne sence?

Pandemi döneminde bütün yarışmalarımız online olarak devam etti. Bu durum sahnede performans sergilemekten çok daha zor olsa da benim kişisel gelişimim için inanılmaz katkı sağladı. Bazen bir eseri kayıt altına alırken muhakkak kendimizi eleştirdiğimiz bir bölüm oluyor. Bu da bir eseri bazen 5 bazen 10 bazen ise tek bir defa da bitirmek demek.

9.           Pandemi döneminin müziğine herhangi bir katkısı oldu mu? 

Pandemi dönemi okul eğitiminin online olarak devam etmesi piyano başında geçirdiğim çalışma sürecine daha çok vakit ayırmamı sağladı.  Bu da müziğimin kalitesini arttırdı. Başarı olarak bana geri dönüşü oldu.

10. Müziği nasıl tanımlarsın? Peki diğer müzik enstrümanlarına kıyasla piyanoyu nasıl tanımlarsın? 

Müzik, kalpleri iyileştirir, insan ruhlarının birbirine bağlanmasına yardımcı olur. Müzik dilinde  iletişim kurmak, piyanist olmak demek dünya vatandaşı olmak, başka kültürlerle temas kurmak demektir. Ufkumu zenginleştiriyor ve genişletiyor. Buna seviniyorum. Çünkü ne ailem ne de sevgili öğretmenim Elena beni piyano çalmaya zorluyor, onlar bana ilham veriyor. Derslerden sonra daha çok piyano ile oynamak istiyorum ve yeni zirvelerin üstesinden gelmeye hazırım.

11.  Kurumsal olarak destek aldığın veya almak istediğin yerler var mı? 

Herhangi bir kurum veya şahıstan asla destek almadım. Fakat arka arkaya gelen başarılarıma sevinen kurumlar ve okulum ailem, dostlarımız ve bir sürü insanımız oldu.  Bu yol çok uzun ve gerçekten maddi bir güç isteyen bir yolculuk. Mesela şu an tek isteğim bir kuyruklu piyano sahibi olmak. Ben daha çok çalıştıkça inanıyorum ki devletimiz ve sanat severler hak edenin yanında duracak.

12.  Piyanoda kendi bestelerin oldu mu? Varsa onları bize biraz anlatır mısın? Hangi duygularla onları besteledin? 

Geçen 2 hafta önce yalnızca anneme dinlettiğim bir eserim var. Henüz öğretmenime bile dinletmeye çekindim. Bu eseri ilk önce kafamın içinde sesler olarak anımsadım. Daha sonra doğa üstü yetenekleri olan bir karakter gözümün önünde canlandı.  Bu yönümün yavaş yavaş ortaya çıkması ailemi ve beni şaşırttı. Devamını ilerleyen zamanda göreceğiz.

13. İleride kendini piyano başında nasıl bir salonda ve nasıl bir izleyici kitlesi karşısında hayal ediyorsun? Bize biraz o sahneyi tarif eder misin?

Dünyanın farklı yerlerinde bilmediğim ülkelerde, şehirlerde nice yerler vardır kim bilir. İlla şu sahne diyemem fakat  Ekim 2021 tarihinde Amerika’nın en ünlü sahnelerinden biri olan Carnegie Hall’de birincilik ödülümü alacağım..  Bu benim hayalimdi. Ve bu ödülü alarak Carnegie Hall’de sahne alma hakkı elde ettim. Ama önemli olan salondan daha çok izleyicilerin bundan ne kadar keyif aldığı önemli.


14.          Yurtdışı hayallerinden bahseder misin? 

Yurt dışı hayallerimin ana hedefi Rusya’da bulunmak.  Fakat uluslararası bir eğitim için sanırım bir yıl sonra hazır olacağım. Bu duruma aile içinde sesler yükseliyor. Çünkü yaşım henüz 8. Ailem bu duruma fikren hazır olsalar da benden ayrılmak istemiyorlar . Zaman ne getirecek göreceğim.

15.           Müzikal anlamda hangi ülke seni heyecanlandırıyor, neden? 

Yine tabii ki Rusya… Çünkü çok çalışkan ve piyanoya dair bütün büyük ustaların dünyaya yayıldığı ana merkez. Sanatın her dalına çok ilgili bir millet. Orada edineceğim başarı ile, yürümeyi düşündüğüm yol istikrarlı olabilir.

16. Piyanoyu hayatında kaçıncı öncelik olarak görüyorsun? 


Piyano hayatımda tabii ki birinci öncelik. Benim değil yalnızca, ailemin de öyle. Bizim evde yemek düzeni, aile ziyaretleri bile benim çalışma düzenime göre ayarlanır. Ben hayatımın merkezine piyanoyu oturttum.



Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s