
1995 yılı Antalya doğumlu Ebru Beş, gitar çalışmalarına 2010 yılında Hamit Elmas ile başladı; Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nde Okt. Atahan Kaya ile devam etti. Aniello Desiderio, Cecilio Perera, Enno Voorhorst, Erdem Sökmen, Frank Bungarten, Hopkinson Smith, Kağan Korad, Luca Pianca, Matthias Seidel, Ricardo Moyano, Roberto Aussel, Safa Yeprem, Soner Egesel, Ozan Sarıtepe ve Vincenzo Sandro Brancaccio’nun ustalık sınıfı derslerine aktif olarak katıldı.
20-24 Nisan 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen İstanbul Uluslararası Klasik Gitar Festivali kapsamındaki gitar yarışmasında finale kaldı. 6 Mayıs 2016’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Genç Yetenekler Müzik Festivali’ne katıldı. 17-19 Ocak ve 21-23 Mart 2017 tarihlerinde Antalya Devlet Opera Balesi ÜÇ-RENK Bale temsilinde solist olarak Arturo Marquez Danzon No-3 seslendirdi. 17 Mayıs 2017 tarihinde Marsyas Kültür Sanat ve Müzik Festivali kapsamında bir resital verdi.
2017 yılı bahar dönemi sonunda Akdeniz Üniversitesi’nden yüksek onur derecesiyle mezun oldu. Mezuniyetinin hemen sonrasında Antalya İsmail Baha Sürelsan Belediye Konservatuvarı’nda bir yıl gitar öğretmenliği yaptı. 2018 yılında Haziran ayında Mozarteum Üniversitesi yetenek sınavını geçerek, master öğrencisi olma hakkını kazandı. Salzburg’ta eğitimini sürdürürken İsviçre, Fransa ve Lanzarote Adası’nda gerçekleşen gitar festivalleri kapsamında konser turneleri gerçekleştirdi. Şu an Mozarteum Üniversitesinde ocak ayında gerçekleşecek olan mezuniyet konseri için hazırlanıyor. Bu değerli gencimizi size tanıtmak için ben de sabırsızlanıyorum:
Merhaba Ebru hanım. Gençler ve çocuklar giderek diğer enstrümanlara yönelirken siz gitar çalışmalarınıza azimle devam ediyorsunuz ve bu alanda da saygın isimler arasındasınız. Öncelikle çok tebrikler. Müziğe ilginiz ve yeteneğiniz çocukluk yaşlarında nasıl doğdu, nasıl fark edildi ve üzerine nasıl bir eğitimden geçtiniz? Kısaca bahsedebilir misiniz?
Merhaba Menekşe Hanım. Öncelikle çok teşekkür ederim. Çok yerinde bir soru sordunuz, gözlemlediğim kadarıyla klasik gitaristler belki de müzik sektöründe iş bulma konusunda en zorlanan kitle arasında yer alıyor. Senfoni ya da Opera Bale orkestralarında gitaristlere yer yok maalesef. Sadece solo performans, oda müziği ya da eğitmenlik üzerine kariyer yapabiliyoruz. Ciddi bir rekabet ortamı var.
Aldığım eğitimlere gelecek olursak, pek çok müzisyen gibi erken yaşta başlama fırsatım olmadı. Müziğe çok küçük yaşlardan itibaren ilgim olmasına rağmen; sosyo-ekonomik şartlar, ülkemizde müzisyenliğin maalesef prestijli bir meslek niteliğinde görülmemesi ve çevresel faktörler profesyonel anlamda müzik yapmaya başlamamın gecikmesine neden oldu. Ama bu konuyla ilgili hiçbir şikayetim yok. Lise eğitimim boyunca başka alanlardan da beslenmiş oldum.
Değerli gitar hocam Atahan Kaya ile Antalya’da bir konserde tanışmıştık. Yoğun bir çalışmanın ardından Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü yetenek sınavlarını geçtim ve 4 yıl sonra bölümden yüksek onur derecesiyle mezun oldum. Mezuniyetimin ardından bir yıl boyunca Antalya İsmail Baha Sürelsan Belediye Konservatuvarında gitar öğretmenliği yaptım ve bir yandan da Türkiye’nin farklı bölgelerinde solo konserler vererek repertuvarımı taze tuttum. 2019 yılı Mart ayında Mozarteum Üniversitesi master programında Prof. Isabel Siewers’ın sınıfına kabul edildim. Şu an mezuniyetim için gün sayıyorum.
Bir yandan da çok değerli müzisyenlerin ustalık sınıflarına katıldınız. Şu anda gitar çalarken “Ebru Beş” imzası atmanızda bu ustalık sınıfları ne şekilde etkili oldu ve ders aldığınız kişiler arasından “idolleriniz” var mıydı?
Ustalık sınıflarına her zaman önem verdim. Hem aktif, hem de pasif olarak pek çok ustalık sınıfına katıldım.
Sahneye çıktığımda bir başkası değil, “ben” olmayı bana aşılayan Cecilio Pereira ve Aniello Desiderio; tuşesiyle David Russel; tekniğiyle Marco Tamayo ve rahat tavrıyla Ricardo Moyano en örnek aldığım gitaristler arasındadır.
Katıldığınız yarışmalardan, festivallerden ve derecelerinizden de kısaca söz edebilir misiniz?
Türkiye’de ulusal ve uluslararası birkaç yarışmaya katılmıştım. Yarışma konusunda çok fazla tecrübem ve derecem olduğunu söyleyemem. Yarışmalara katılmanın beni psikolojik olarak fazlaca yıprattığını ve performansımı robotlaştırdığını farkettiğim günden beri hiçbir yarışmaya katılmıyorum.
Hayatınız bir gitar konçertosu olsa, hangisi olurdu?
Alkışı bolsa eğer bütün konçertolar benim hayatım olabilir.
Şu ana kadar sahnede seslendirdiğiniz en unutulmaz eser veya solist olarak en unutulmaz konseriniz hangisi oldu? Aklınızda kalan bir anekdot var mı buna dair?
2019 yılı Haziran ayında Fransa’da gerçekleşen Cevennes Gitar Festivali kapsamında Saint Ambroix kilisesinde gerçekleşen konserimi hala unutamıyorum. Salonun akustiğinin ve seyircinin enerjisinin bana o kadar yoğun bir şekilde yansıdığı konserlerin çoğalması dileğiyle…
Yetenekli birinin müzikte başarılı olması için neler gerekir sizce Ebru hanım?
Tutku, sabır, azim ve disiplin gerekir. Bunlarla beraber Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de sözüyle: “Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir”. Dolayısıyla her yiğidin harcı değildir.

Son dönemde gitara olan ilgide bir azalma var mı, yoksa tamamen başka enstrümanların medyadaki tanıtımının fazla olmasından mı kaynaklı sizce bu algı? Bir yıl gitar öğretmenliği yapmış olduğunuzu düşünerek, yeni nesildeki enstrüman tercihlerini nasıl gördüğünüze dair yorumunuzu çok merak ediyorum.
Gitar, halen yoğun bir şekilde tercih edilen bir enstrüman aslında. Çalıştığım okullardaki öğrenci başvuruları en çok gitar üzerine oldu hep. Belki de pandemi geldiğinden beri ben de dahil olmak üzere pek çok gitarist sosyal medyada yeterince aktif paylaşım yapmamış olabilir.
İşitme ve solfej derslerine katıldığım değerli hocam Haluk Aruz gitar için “Fakirin Piyanosu” tabirini kullanırdı. Hem gitarın diğer enstrümanlara göre biraz daha ekonomik olması hem de halk eğitimlerde ücretsiz gitar derslerine yer verilmesi gitarın tercih edilirliğinin artmasına katkı sağlamıştır.
Aynı zamanda gitarın klasik, caz, pop v.b. gibi pek çok farklı müzik türünde kullanılabiliyor olması da başka bir neden olarak gösterilebilir.
Salzburg’da eğitiminizi sürdürüyorsunuz. Yurtdışında yaşamak ve gitar eğitimi almak size neler kazandırdı?
Ayaklarım yere daha sağlam basıyor. Pek çok zorluğa göğüs gerdim, “kız başıma” yapamayacağımı iddia eden bireylere bir Türk kızının ne kadar inatçı ve güçlü olabileceğini gösterdim.
Yurtdışında edindiğim tecrübeler, bana kariyerimi güçlendirmem yönünde ciddi olanaklar sağladı. Farklı kültürler gördüm, bambaşka ülkelerden müzisyenlerle tanışarak uluslararası iletişim ağımı güçlendirdim.
Hocam Isabel Siewers’ın Arjantinli olması, Güney Amerika müziğine olan ilgimin daha da artmasını sağladı.
Bir yabancı dil daha öğrenmiş oldum ve bu bana Almanca gitar dersleri verebilme fırsatı sundu.

Peki son dönemde kur farkı kaynaklı sorunlar yaşıyor musunuz? Birçok genç bu dönemde maddi zorluklar yaşadığını ve hayatını kazanmak için ek işler yapmaktan müziğe yeterince vakit ayıramadığını ifade ediyor. Siz mesela herhangi bir burstan yararlanıyor musunuz? Eğitiminize ve çalışma hayatınıza burada devam etmeyi istiyor musunuz?
Yurtdışında eğitimini sürdüren her öğrenci gibi ben de kur farkından dolayı ciddi sıkıntılar yaşıyorum. Mozarteum Üniversitesini kazandığım dönem Euro kurunun birden 4 iken 8’e yükseldiği dönemdi. Sanıyorum kur farkından dolayı o dönem yaptığım bütün burs başvuruları reddedildi. Ben de bireysel sponsor aramayı denedim. Türkiye’de sosyal medya ve gazeteler; uluslararası ortamda ise “crowdfunding” aracılığıyla bağış kampanyaları başlattım. Bu röportajı okuyan bağışçılarıma destekleri için sizin de aracığınızla bir kez daha teşekkür etme fırsatım oldu.
Bütün bu çabalarıma rağmen oturum iznim zamanında gelmedi ve eğitimimin ilk döneminden mahrum kaldım. Ancak maalesef Avusturya’da yaşadığım tek sıkıntı ekonomik kaynaklı değildi. Irkçılığa ve birtakım bürokratik sıkıntılara maruz kaldım. Dolayısıyla mezun olduktan hayatımın geri kalan kısmını Avusturya’da sürdürmek istemiyorum.
Bunu işittiğime çok üzüldüm. Peki, Salzburg’da gitar çalmadığınız, çalışmadığınız günleriniz nasıl geçiyor peki? İklimiyle, coğrafi özellikleriyle müthiş bir şehirde yaşıyorsunuz. Bir yandan da müziğin kalbi burada atıyor çoğu zaman. Müziğin başkentlerinden biri diyebilir miyiz bu güzel şehre?
Salzburg, Wolfgang Amadeus Mozart’ın memleketi olmasının yanı sıra, birbirinden değerli pek çok müzisyene ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Her köşesinde Mozart’a ait bir şey bulabilirsiniz. Müziğin başkentlerinden biri olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.
Boş zamanlarımı ise, Salzburg’un mimarisini, dağlarını, bayırlarını ve yakın çevresindeki gölleri keşfetmeye ayırdım.

Mozarteum Üniversitesi birçok dalda müzik alanının önde gelen kurumlarından biri. Peki siz bu kurumu nasıl tanımlarsınız? Eğitime yaklaşımı nasıl? Onu farklı kılan özellikleri nedir?
Mozarteum Üniversitesi mülakatlarına başvurduğumda eğitimin aşırı konservatif olabileceği yönünde endişelerim vardı. Ancak endişelerim özellikle gitar bölümündeki profesörlerle tanışınca tamamen değişti. Farklı müzik türlerine ve yeniliklere oldukça oldukça açık; aynı zamanda öğrencilerin isteklerine kulak veren bir üniversite olmasıyla gönlümü fethetti. Akustiğinin kalitesiyle konser salonları, çeşitliliğiyle kütüphanesi ve kayıt teknolojisiyle ilgili uygulamaları yapabildiğimiz stüdyosu… Bir müzisyen daha ister?
Kendinize örnek aldığınız kadın gitaristleri merak ediyorum bir yandan da.
Dünya çapında ün yapmış çok başarılı bulduğum ve kendime örnek aldığım kadın gitaristleri; Meng Su, Thu Le, Ana Vidovic, Dale Kavanagh ve Anabel Montesinos olarak örneklendirebilirim. Ülkemizde ise Ayşegül Koca, Hande Cangökçe ve Ceren Baran ilgiyle takip ettiğim kadın gitaristler arasında yer alıyor.
Bir yandan mezuniyet konserine hazırlanıyorsunuz. Peki yakın döneme dair diğer projeleriniz ve kendinize dair hayalleriniz nedir?
Mezuniyet konserimin öncesinde “Türk gitarist bestecilerin Türk müziğini gitara aranje ederken kullandıkları bestecilik teknikleri” başlığı altında tezimi tamamladım ve tez savunmamı en iyi notu alarak taçlandırdım.
Öte yandan hayallerimi henüz mezun olmadan gerçekleştirmeye başladım bile. Kısa bir süre önce Berlin’e taşındım. İki değerli müzik okulunda gitar dersi veriyorum.
Mezuniyet konserim maalesef pandemi nedeniyle sadece beş arkadaşım ve jürinin katılımıyla gerçekleşecek. Sahneye hayal ettiğim şekilde geri dönebilmem için biraz beklemem gerekiyor.
Tezimde analiz ettiğim türkü düzenlemelerini Avrupa seyircisine çalmayı planladığım bir konser projesi var aklımda. Gelecek planlarım için oldukça umutlu ve heyecanlıyım.
Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler. Ve konserinizde de sonsuz başarılar dilerim.
Benim için de çok keyifli bir söyleşiydi. Hem söyleşi için hem de güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.