Küçük çellistler arasından yükselen bir yetenek Kaya Ercan: “Çello benim müzikle olan ilişkimi sembolize ediyor. Hayatımdaki en büyük bağlılığım”

2010 yılında doğan Kaya Ercan, halen Özel ALEV (Avusturya Liseliler Eğitim Vakfı) Okulları 6. Sınıf öğrencisi. 5 yaşında piyano dersleriyle müzikle tanışan Kaya, Eylül 2016’dan beri Dilbağ Tokay’dan viyolonsel eğitimi alıyor. 2017’den itibaren 4 yıl boyunca Şevki Karayel’den piyano dersi alan Kaya, halen piyano derslerine Eren Aydoğan ile devam ediyor. Kaya ayrıca enstrüman derslerinin yanı sıra Eren Aydoğan ile korrepetisyon ve armoni, Neslişah Kuvvet ile Müzik Tarihi ve solfej çalışıyor.

Kaya 2017, 2018 ve 2019 yıllarında Pera Müzik Festivalleri’ne viyolonsel ile konser katılımcısı olarak katılan Kaya, Temmuz 2018 ve Temmuz 2019’da Prof.Dr.Şölen Dikener ve Yeşim Dikener tarafından düzenlenen Datça Çello Akademisi bünyesinde viyolonsel masterclass çalışmalarına katıldı, masterclass kapanış konserlerinde yer aldı. Ocak ve Mayıs 2020’de Prof.Dr. Ozan Evrim Tunca ile “Yoğun Çello Günleri” kapsamında çalıştı.Temmuz 2020’de Aşkın Academia kapsamında, Ağustos 2020’de ise Alkış Online Masterclass kapsamında Prof. Dr. Ümit İşgörür ile viyolonsel masterclass çalışmalarına katıldı. Temmuz 2021’de ise Alkış Çeşme Masterclass kapsamında Dilbağ Tokay ile viyolonsel masterclass çalışmalarında yer aldı.

Kaya Mayıs 2018’de Atina’da düzenlenen “eMuse 2018 International Music Competition” adlı uluslararası müzik yarışmasına katıldı ve viyolonsel dalında kendi yaş kategorisinde 1.lik ödülü aldı. Haziran 2018’de bu yarışmanın Atina’da düzenlenen ödül konserinde sahneye çıktı. Yine Mayıs 2018’de “The North International Music Competition” adlı uluslararası müzik yarışmasında, sonraki yıl ise “Sırbistan Müzik Pedagogları 10. Uluslararası Müzik Yarışması”nda viyolonsel dalında kendi yaş kategorisinde 2.lik ödülü almıştır. Mayıs 2019’da İtalya’nın Barletta şehrinde düzenlenen “Citta di Barletta – 29th Young Musician International Competition” adlı uluslararası müzik yarışmasında ise viyolonsel dalında junior kategoride 99/100 puanla Absolut 1.lik ödülü almış ve gala konserinde yer aldı.

Kasım ve Aralık 2021’de viyolonseliyle katıldığı Global Genius Music Competition’da, IMKA International Music Competition’da ve Avrupa Müzik Eğitimcileri Derneği tarafından düzenlenen World Open Online Music Competition’da kendi yaş kategorisinde 1.lik ödülü aldı. “Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA)” tarafından CAKA’nın 20. Yılı şerefine Türkiye’de ilk kez düzenlenen CAKA Online Müzik Yarışması’nda Yaylı Çalgılar alanında 9-11 yaş grubunda 1.lik ödülü aldı. Ayrıca, besteci Jean Sibelius adına Finlandiya’da düzenlenen “JSFest Competition” (2021) ve Avrupa Klasik Müzik Sanatçıları Derneği tarafından düzenlenen “Clara Schumann International Competition” (2021)’da 2.lik ödülü aldı.

Kaya ayrıca Haziran 2019’da düzenlenen Hisar Okulları II. Uluslararası Piyano Yarışması’nda B kategorisinde 1.lik ödülü aldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Nisan 2020’de düzenlenen “Ulusal Çocuk Besteciler Yarışması”nda 25 finalist arasında yer alarak, yarışma kapsamında düzenlenen Bestecilik Atölyesi’ne katılmaya hak kazandı ve final aşamasında yarıştı.

2017, 2018 ve 2019 yıllarında Pera Müzik Festivalleri’ne viyolonsel ile konser katılımcısı olarak yer aldı. 2018 ve 2019 yıllarında, Avusturya Kültür Ofisi’nin düzenlediği geleneksel Yılbaşı konserlerine viyolonseliyle solist olarak katıldı.

Kasım 2019’dan beri Orkestra Şefi Baran Aytaç yönetimindeki Ataşehir Belediyesi Gençlik Senfoni Orkestrası’nın en genç üyesi olarak viyolonsel grubunda görev alan Kaya, Mart 2021’de ise, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın seçmelerini kazanarak viyolonsel grubu kadrosuna dahil oldu ve 2021 Sonbahar dönemi çalışmalarına katıldı.

Kaya kendisini, hayallerini, çello ile bağını anlatmayı çok seven bir çocuk. Ayrıca müzik yolculuğunda ona değer katan tüm öğretmenleri de saygıyla anan, bu yükseliş sürecinde müzik sevgisi ve başarılarına asla hırs ve tutkunun gölge düşürmesine izin vermeden hedefine kilitlenen bir müzisyen. Henüz 6 yaşındayken viyolonsel alanının “ustalarından” Dilbağ Tokay ile çalışmaya başlaması ise, hayatındaki önemli dönemeçlerden biri olmuş. Kaya, 2018’den beri viyolonselimle katıldığı uluslararası yarışmalarda 6 birincilik ve 4 ikincilik ödülü aldı.

Kendisini tanımanızı çok arzu ederim, çünkü her sorumda benim de ufkumu açan, bilgeliğiyle çok şaşırtan yanıtlar verdi. Yolu hep sonsuz açık olsun…

Kaya Ercan, cello Eren Aydoğan, piano 31.10.2021 – Rudolf Matz, “Humoreska” – Georg Goltermann, “Etude Caprice” – Johann Sebastian Bach, Cello Suite No.1 in G Major, “Gigue” – Georg Goltermann, “Storm”

Kaya merhaba. Öncelikle röportaj ricamı kırmadığın için çok teşekkürler. Son dönemde başarıların, azmin ve çello tutkunla isminden çok söz ettiriyorsun.

Ben çok teşekkür ederim. Benim ve diğer genç müzisyen arkadaşlarımın, ağabey ve ablalarımın çalışmalarını takip etmeniz ve duyurmanız bizim için çok değerli.

Beş yaşında piyano dersleriyle müziğe adım atmışsın. Peki müziğe olan ilgin ve yeteneğin ilk kim tarafından fark edilmişti?

Ailemde müzisyen yok. Annem de babam da müzik dinlemeyi severler, ama evimizde hiç müzik enstrümanı yoktu. Bu yüzden, müzikle ilk bağım tesadüflerle kurulmuş diyebilirim. Ben çok küçükken duyduğum müziğe eşlik etmeyi ve dans etmeyi çok severdim. Bu yüzden 4,5 yaşımdayken annem beni bir dans ve müzik okuluna götürdü ve benim yaşıma uygun dans dersi olup olmadığını sordu. Uygun dans dersi olmayınca piyano dersine başladım. Bir süre sonra benim müziğe ilgim artınca, ailem müzik eğitimim ile ilgili daha ciddi bir araştırma yapmaya başladı. Böylece müzik yolculuğum da başlamış oldu.

Piyanodan viyolonsele geçiş senin kararın mıydı? Yeni “yol arkadaşını” ilk kez gördüğünde boyutundan dolayı çekincelerin olmuş muydu?

Aslında piyanoyu hiç bırakmadım ve hala çok seviyorum. Piyano derslerim kesintisiz devam etti, halen de ediyor. Son 4 sene Şevki Karayel öğretmenim ile piyano çalıştım. Şimdi ise Eren Aydoğan öğretmenim ile piyano derslerime devam ediyorum.

Viyolonsele başlamak ise yine benim kararımdı. Ben 5,5 yaşımdayken bir gün müzik okulundaki öğretmenim okula çellosunu getirdi ve bana gösterdi. Çellosuna dokunmama ve tellerinden çıkan sesleri keşfetmeme izin verdi. Öğretmenimin tam boy çellosu o zaman benim boyumdan büyük bir enstrümandı ama o büyüklüğü beni hiç korkutmadı, çünkü çellodan çıkan sesler çok hoşuma gitti. Anneme “ben ne zaman çello çalmayı öğreneceğim?” diye sormaya başladım. Böylece annem öğretmenim Dilbağ Tokay’a ulaştı ve 6 yaşımdayken Dilbağ öğretmenimle ve yarım boy bir enstrümanla viyolonsel derslerime başladım.

Katıldığın ustalık sınıfları (masterclass) sana neler kattı? İçlerinden “iyi ki” dediklerin var mı?

Dilbağ öğretmenimin de yönlendirmesi ile, 8 yaşımdan beri viyolonsel masterclasslarına katılıyorum.  Masterclasslar müzik yolculuğuna adım atmış herkes için çok önemli. Farklı hocaların, farklı müzisyenlerin bakış açısından faydalanarak, onların çalışma yöntemleri ve teknikleriyle, müzikalite anlayışlarıyla, kendinizi çok ilerletebilirsiniz. Katıldığım masterclassların bir çoğu bana “iyi ki” dedirtecek kadar iyi geçti ve bana çok şey kattı.

Katıldığım ilk masterclass 2018’de düzenlenen Datça Çello Akademisi’ydi. Şölen Dikener ve Yeşim Dikener öğretmenlerimle çalıştığım bu ilk tecrübe, benim için hem zorlukları olan hem de çok keyifli ve öğretici bir deneyimdi. Yoğun bir tempo ile, her gün ilerleme kaydederek çalışmam gerekiyordu. Bu ilk deneyimden öğrendiklerim, daha sonra katıldığım masterclass çalışmalarında bana çok yardımcı oldu. Sonrasında 2019’da yine Datça Çello Akademisi’ne, 2020’de Ozan Evrim Tunca öğretmenimin “Yoğun Çello Günleri”ne katıldım. Bu masterclass’lar sadece viyolonsel enstrümanına odaklı çalışmalardı.

2020’de katıldığım Aşkın Academia Online Yaz Akademisi ve Alkış Online Masterclass ile 2021’de katıldığım Alkış Çeşme Masterclass ise, farklı entrümanların yer aldığı ve diğer enstrümanların hocalarının verdiği masterclass’ları izleme imkanını bulduğum çalışmalardı. Bu masterclass’larda iki kez Ümit İşgörür öğretmenim ile ve son olarak Dilbağ öğretmenim ile çalışma imkanım oldu. Hem birlikte çalıştığım öğretmenlerimden, hem de diğer enstrümanların öğretmenlerinden çok şey öğrendim. Mesela son katıldığım Alkış Çeşme Masterclass’ında, Beste Tıknaz Modiri ve Efdal Altun öğretmenlerimin verdiği viyola masterclass’ında beni çok heyecanlandıran bir eser ile tanıştım.

Bülent Evcil öğretmenimin verdiği flüt masterclassında gam ve arpej çalışmaları ile ilgili farklı bilgiler öğrendim. Gerek çalıştığım, gerekse dinlediğim her öğretmenden yeni ve farklı bilgiler öğrenmek, diğer enstrümanları tanımak, konserlerde yer almak ve ensemble çalışmalarına katılmak çok keyifli.

Viyolonsel alanında duayenlerden Dibağ Tokay ile yakın çalışma imkanın var. Kendisinin sana çalgı eğitimi sırasında verdiği ve hiç aklından çıkmayan öğütler, öneriler vardır mutlaka. Birkaçını bizimle de paylaşır mısın?

Dilbağ öğretmenim bana hep çok titiz ve düzgün çalışmayı tavsiye eder. Özellikle, her küçük pasajı mükemmel seviyede oturtana kadar çalışmamı söyler. Viyolonseli çalmanın dışında, duruşumuzu, viyolonseli tutuşumuzu, her türlü fiziksel ve duygusal durumumuzu mükemmelleştirmeyi öğretir. Bir de, içi dolu, iyi bir müzisyen olmak için sadece iyi çalgı çalmanın yetmeyeceğini; okumak, merak etmek, araştırmak, dinlemek, konser izlemek gerektiğini anlatır. Bunlar için hep öğrencilerini teşvik eder. Bunlar sanırım öğretmenimin bana bu müzik yolculuğumda en çok fayda sağlamış olan öğütleri.

İlham aldığın çellistler kimler?

Türkiye’de verdikleri konserlerde canlı olarak dinlediğim dünyaca ünlü çellistler oldu. Özellikle Mischa Maisky ve Gautier Capuçon hem müzikleriyle, hem de konser sonrası benim gibi genç çellistlerle yaptıkları kısa sohbetlerle bana ilham oldular. Yo Yo Ma’yı da çok seviyorum ve bir gün onu da dinleyebilmeyi umuyorum.

Bir de bana çok ilham veren Türk çellistler arasında Dilbağ öğretmenimin mezun öğrencilerinden, benim de tanışma, sohbet etme, dinleme imkanı bulduğum, kendime öncü olarak gördüğüm çok değerli çellist ağabey ve ablalarım var. Özellikle Ülker Tümer ve Umut Sağlam, altı yaşımdayken izlediğim ilk viyolonsel konserinde çaldıkları konçertolarla beni çok etkilemişlerdi.

Peki çalmaktan en çok mutluluk duyduğun çello konçertosu hangisi? Ve neden?

Şu anda çalıştığım Johann Christian Bach’ın Do Minör Viyola Konçertosu’nun Viyolonsel düzenlemesi, bugüne kadar çalıştığım eserler içinde beni en çok heyecanlandıran eserlerden biri diyebilirim. Geçen yaz katıldığım masterclass’da dinleyip çok etkilendiğim ve öğrenmeyi sabırsızlıkla beklediğim bir eser. Görkemli ve incelikle bestelenmiş bir eser ve çok ilgimi çeken motifleri var.

İleride öğrenmeyi ve çalmayı en çok heyecan ve sabırsızlıkla beklediğim çello konçertosu ise Dvorak’ın Si Minör Çello Konçertosu çünkü bu eserin görkemi, pozisyonların çeşitliliği ve yaratıcılığı, kullandığı farklı ritim kalıpları, farklı oktavlar çok hoşuma gidiyor. Kendine has melodisi ve zor tekniklerle beni çok etkiledi.

Mayıs 2018’de Atina’da düzenlenen uluslararası bir yarışmada kendi yaş kategorinde birincilik aldın. Neler hissetmiştin? Uluslararası başarılar, uluslararası yarışmalara katılım sende yeteneğine dair bir farkındalık, özgüven oluşturuyor mu?

Atina’da düzenlenen “eMuse 2018 International Music Competition” adlı uluslararası müzik yarışması benim katıldığım ilk yarışmaydı. Bu yarışmada viyolonsel dalında kendi yaş kategorimde birincilik ödülü aldım. Yarışmanın sonucu 1 Mayıs 2018’de, Emek ve Dayanışma Bayramı’nda açıklanmıştı. Ben de bu sonucun benim emeğimin karşılığı olduğunu düşündüm ve buna çok sevindim. Bu birincilik sayesinde, Haziran 2018’de bu yarışmanın Atina’da düzenlenen ödül konserinde yer aldım. O zaman sekiz yaşımdaydım ve o döneme kadar verdiğim en önemli ve benim hafızamda en özel yer tutacak konser oydu.

Yarışmalarda bizi geliştiren şey aldığımız derecelerimiz değil, ortaya koyduğumuz çaba. Yarışmalara katılmadan önce çok yüksek bir tempoya giriyorum. Bu çabalarımın karşılığını almak, takdir edilmek tabii ki beni çok motive eder. Bir sonraki adımda, “Sen daha önce bunu başardın, eğer yeterince çabalarsan bunu da başarabilirsin” diye düşünürüm. Aldığım güzel sonuçlar kendime güvenimi arttırır; başarabileceğimi, çalışırsam hiç bir şeyin imkansız olmadığını bana gösterir. İyi bir derece aldığımda ve kendim de o yarışmada ortaya koyduğum çalışımdan mutlu olduğumda, tüm emeklerime sonuna kadar değdiğini hissederim ve devamını getirmem gerektiğini düşünürüm.

Katıldığın diğer yarışmalardan ve derecelerden de söz eder misin?

2018’den beri viyolonselimle katıldığım uluslararası yarışmalarda 6 birincilik ve 4 ikincilik ödülü aldım.

Bunların arasında benim için en özeli, 2019’da, İtalya’nın Barletta şehrinde düzenlenen “Citta di Barletta – 29th Young Musician International Competition” adlı uluslararası müzik yarışmasında viyolonsel dalında junior kategoride 99/100 puanla aldığım Absolut birincilik ödülü oldu. Bu yarışma benim jüri önünde canlı olarak yarıştığım ilk yarışmaydı ve aldığım sonuç ile en çok gurur duyduğum yarışma oldu. Absolut birincilik derecem sebebiyle yarışmanın gala konserinde de yer aldım. Yarışmanın ve gala konserinin yapıldığı yer Barletta’da çok güzel ve tarihi bir tiyatro binasıydı. Salon çok görkemliydi ve havasıyla beni çok etkilemişti. Böyle güzel bir salonda viyolonsel çalmak çok mutluluk vericiydi.

A.Vivaldi Cello Sonata in E Minor, 2nd Movement, Allegro – 07.05.2019
C. Webster, Scherzo – 07.05.2019

Daha çok kendi çalışmalarıma ağırlık verdiğim pandemi döneminden sonra, bu sene Kasım ve Aralık aylarında viyolonselimle katıldığım Global Genius Music Competition’da, IMKA International Music Competition’da ve Avrupa Müzik Eğitimcileri Derneği tarafından düzenlenen World Open Online Music Competition’da kendi yaş kategorimde birincilik ödülüne layık görüldüm. Son olarak, “Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA)” tarafından CAKA’nın 20. Yılı şerefine ülkemizde ilk kez düzenlenen CAKA Online Müzik Yarışması’nda Yaylı Çalgılar alanında 9-11 yaş grubunda birincilik ödülüne layık görüldüm. Bu güzel sonuçlar beni hem çok mutlu etti hem de daha çok çalışmak ve ilerlemek için cesaretlendirdi. Emekleri ve her zaman hissettiğim sonsuz destekleri için sevgili öğretmenim Dilbağ Tokay’a ve değerli piyanist Eren Aydoğan’a çok teşekkür ederim.

Viyolonselimle ikincilik ödülü aldığım uluslararası müzik yarışmaları ise “The North International Music Competition” (2018), “Sırbistan Müzik Pedagogları 10. Uluslararası Müzik Yarışması” (2019), besteci Jean Sibelius adına Finlandiya’da düzenlenen ve bu sene pandemi sebebiyle çevrimiçi olarak yapılan “JSFest Competition” (2021) ve Avrupa Klasik Müzik Sanatçıları Derneği tarafından düzenlenen “Clara Schumann International Competition” (2021).

Piyanoda ise, Haziran 2019’da düzenlenen Hisar Okulları II. Uluslararası Piyano Yarışması’nda B kategorisinde birincilik ödülü aldım. Bu da canlı ve jüri önünde çaldığım bir yarışmaydı. Çok sevdiğim ikinci enstrümanım piyano ile böyle güzel bir sonuç almaktan çok mutlu oldum.

Enstrüman yarışmalarının yanı sıra, 2020’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Ulusal Çocuk Besteciler Yarışması”nda 25 finalist arasında yer alarak Bestecilik Atölyesi’ne katılmaya hak kazandım ve final aşamasında yarıştım. Final aşamasında, Bestecilik Atölyesi’nde öğrendiğimiz bilgileri kullanarak yeni bir beste yapmamız isteniyordu. Üç gün içinde yeni bir beste yapmak, üzerinde çalışmak, notaya dökmek ve çalmak maraton gibi zorlu ama çok şey öğrendiğim bir deneyimdi.  

Yarışmalara nasıl hazırlanırsın? Çalışma disiplinini öğrenmek isterim.

Yarışmalara hazırlanırken, normal çalışma tempomun 2-3 kat üstüne çıkarak çalışıyorum. Kampa girmek gibi bir süreç. Burada amacım kısa zamanı iyi kullanmak, parçalarımı en küçük yerlerine kadar mükemmelleşene kadar adım adım çalışıp, hem teknik hem de müzikalite olarak sağlam bir hale getirmek. Her ince detaya dikkat ederek, son derece güzel şekilde çalışmak. Video ile katılınan yarışmalarda bu hazırlıklardan sonra yoğun bir video çekim temposu oluyor. Canlı yarışmalar öncesinde ise mümkün olursa küçük konserlerle denemeler yapıyorum.

Peki zorlandığın bir parçayı nasıl çalışırsın? Özel bir yöntemin, bir “altın kuralın” var mı?

Zorlandığım pasajları, bölümleri, parçaya devam etmeden önce tek tek ayırarak çalışıp, hatasız hale getirmeye çalışıyorum. Hatasız olduğunda ise üstüste üç kere hatasız, kusursuz yapabiliyorsam, o zaman devam ediyorum. Üç kere üstüste hatasız çalma kuralı Dilbağ öğretmenimin bana öğrettiği, çok yararlandığım bir yöntem. Bu şekilde parçayı sağlamlaştırmış oluyorum. 

Çello senin hayatında nasıl bir önceliğe sahip?

Çello benim müzikle olan ilişkimi sembolize ediyor. Hayatımdaki en büyük bağlılığım. Çellomu elime aldığımda sanki bir arkadaşımla konuşuyormuş, bir diyalog halindeymişiz gibi hissediyorum. Çellomla altıncı senemin içindeyiz. Şu an elimden çellomu alsalar, bir daha yok deseler, kendimi çok eksik hissederdim.

Arkadaşlarından seni örnek alıp çello çalmaya başlayanlar da oldu mu?

Arkadaşlarımdan çelloya başlayan olmadı ama çello ile benim sayemde tanışan çok arkadaşım oldu. Özellikle okulum Özel ALEV Okulları’nda pandemi öncesinde düzenlenen okul konserlerinde, pandemi dönemindeki çevrimiçi okul konserlerinde ve Avusturya Kültür Vakfı bünyesinde düzenlenen yeni yıl konserlerinde birkaç kez viyolonsel çaldım ve arkadaşlarım bu konserleri izledi. Okulumuza başlayan küçük sınıflardaki arkadaşlarıma da böylece viyolonseli tanıtmış oluyorum. Umarım onlar da bu harika enstrümanı benim gibi severler, çalmasalar bile iyi bir dinleyici olurlar.

Peki senden ilham alarak cellist olmak isteyen çocuk ve genç müzisyenlere üç öğüt vermeni istesem neler söylerdin?

Çelloya hep istek ve sevgiyle yaklaşın. Titiz çalışın. Zorluklar karşısında pes etmeyin.

İyi bir çellist olmak istiyorum, çünkü… Bu cümleyi doldurabilir misin?

İyi bir çellist olmak istiyorum, çünkü bu zamana kadar verdiğim emeklerin karşılığını almak, çello ile bağlılığımı tepe noktasına getirmek ve müziğimle dinleyicilerde iz bırakmak istiyorum. Bir de, iyi bir çellist olmanın ötesinde, öncelikle iyi bir müzisyen olmak istiyorum.

Sağlığında nelere dikkat edersin performansını korumak için?  

Bir yandan okul, bir yandan müzik çalışmaları derken normal dönemlerde bile oldukça yoğun bir tempom oluyor. Özellikle konser ve yarışmaların öncesinde ise daha da yoğunlaşıyor. Bu yoğun tempo içinde planlı olmak çok önemli.

Önemli performanslardan önce kendime daha çok dikkat etmeye çalışırım. İyi bir uyku almaya, iyi beslenmeye, riskli şeyler yememeye dikkat ederim. Stresimi yönetmek, vücudumun bunu panik haline getirmesini engellemek için kendime güvenimi korurum. Sahneye çıkana kadar biraz stres ve heyecan hissetsem bile, sahneye çıktığımda ruh halim değişiyor, müziğimden başka bir şey düşünmüyorum. Sağlığımız için spora zaman ayırmak da önemli. Ben yüzüyorum ve masa tenisi oynuyorum. 

Bir yandan da beste yapıyorsun. Bize bestelerinden söz eder misin?

Beste yapmak piyano çalmaya başladığımdan beri hayatımda. Piyano başında önce duyduğum dinlediğim eserleri kendi kendime çalmaya başladım. Sonra doğaçlama yapmaya başladım. Daha sonra çelloda da bunları yapmaya başladım. Beste yaparken, çellonun tuşesi üzerinde kendi sınırlarımı aşıyor gibi hissediyorum.

Yaptığım besteler arasında benim için en önemli olanlar Ulusal Çocuk Besteciler Yarışması’na katıldığım “Yaz Gecesinde Işıklar” adlı piyano eserim ve “Gökyüzü” adlı çello-piyano eserim. Onlar benim hem yaratıcılığımı, hem de o zamana kadar öğrendiğim teknik bilgilerimi kullandığım ve ilk kez yazılı hale getirdiğim eserlerimdi. Aslında besteyi beste yapan en önemli şeylerden biri de elle yazıp kalıcı hale getirmek. Yazılı bitmiş bir eseri elinde tutmak çok güzel bir his.

Beste yaparken ilham kaynakların nedir? Özel bir uğurun var mı? Nasıl bir ortamda beste yapmayı tercih edersin?

Beste yaparken sevdiğim büyük bestecileri düşünürüm. Onlar gibi kendime özgü bir müzik dili yaratmaya çalışırım. Bir de, piyano veya çellomun başında olmayı, sessiz bir ortamın içinde bulunmayı isterim.

Ayrıca iki orkestranın da viyolonsel grubundasın. Orkestra deneyimi sana neler kazandırdı?

2019 yılında Ataşehir Gençlik Senfoni Orkestrası’na orkestranın en genç üyesi olarak katıldım. Bu yıl ise Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın viyolonsel grubu üyesi oldum ve 2021 Sonbahar dönemi çalışmalarına katıldım.

Orkestra deneyimi bana başkalarıyla birlikte müzik yapma keyfini kazandırdı. Diğer enstrümanları dinlemeyi ve orkestra içindeki uyuma dikkat etmeyi öğretti. Orkestrada çalmak benim için çok önemli çünkü orkestra benim için müziği paylaşmak demek. Orkestra çalışmalarında değerli şeflerimden ve orkestra arkadaşlarımdan öğrendiklerim benim bireysel müzik yolculuğuma da çok şey kattı.

Bana başarının tanımını yapar mısın?

Bütün azmimizin ve çabamızın, sonucunda bize meyve vermesidir. Bahçeye bir tohum ekip, adım adım emek emek onu büyütüp, ağaç haline geldiğinde meyvelerini yediğimiz an gibi…

Kaya, son olarak geleceğe dair hayallerin ve yakın dönem projelerini okurlarla paylaşmak ister misin? Yurtdışında okuma planların var mı mesela?

Başarılı bir müzik kariyerim olmasını elbette ki çok isterim. Bunun yanı sıra, değerli müzisyenlerden yeni bilgiler keşfetmek, deneyimler kazanmak ve kendimi geliştirmek için yurtdışında okuyup çok iyi bir öğrenim almak isterim. İlk tercihim başta müzik olmak üzere bir çok alanda önemli yeri olan Almanya’da okumak.

Daha yakın dönem hayallerim ise, önemli yarışmalara katılıp iyi dereceler almak, benim için önem taşıyan mekanlarda konserler vermek ve beste yapmaya devam etmek.

Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim. Başarıların sonsuz olsun.  

Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s