
2005 yılında İstanbul’da doğan Eylül Sümbül, piyano eğitimine 7 yaşında başladı. 2017 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın yarı zamanlı müzik bölümünde piyanist Beril Eren ile piyano çalışmalarına başladı. 2019 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı tam zamanlı piyano bölümünü kazanarak piyanist Dr. Öğr. Üyesi İris Şentürker’in sınıfında lise eğitimine başladı.
“Yaşıtlarımın da benim klasik müzikten aldığım zevki tadabilmelerini çok isterdim” diyen, pandemi döneminde gidemediği klasik müzik konserlerini bu sene telafi etmeyi planlayan Eylül, birçok sınıf konserinde yer aldı. 2020 Temmuz ayında Münih’te düzenlenen “Online Piano Competition for the youth in Europe’’ yarışmasında G kategorisinde 2.’lik ödülü, 2021 Mart ayında Macaristan’da düzenlenen ‘’III. Wiener Klassiker’’ Danubia Talents Uluslararası Müzik Yarışması’nda B kategorisinde 3.’lük ödülü ve son olarak 2021 Eylül ayında İtalya’da düzenlenen “31st Young Musician İnternational Competition Citta di Barletta’’ yarışmasında C kategorisinde 2.’lik ödülü alan Eylül Sümbül, halen çalışmalarını 11. sınıf öğrencisi olarak, onun gibi birçok değerli piyanist çocuğu ve genci yetiştirmiş olan piyanist Dr. Öğr. Üyesi İris Şentürker ile sürdürüyor. “Öğretmenim bize hep ‘’herkes kendi gibi çalar.’’ der. Başkalarıyla bir yarışın içinde olmadığımızı ve her zaman kendi eksiklerimizin farkında olarak çalışmamız gerektiğini dile getirir. Kendimize güvenmemizi sağlar. Kendimize acımasız davranmamamız gerektiğini, sadece çalışırken acımasız olabileceğimizi söyler” diyen Eylül, ayrıca “bize kattığı her şey için öğretmenim İris Şentürker’e çok teşekkür ederim” demeyi de ihmal etmiyor. Piyano da dahil olmak üzere sanatın her alanında sağlıklı, sürdürülebilir ve besleyici bir usta-çırak ilişkisinin ne denli önemli olduğunu bu ve daha birçok söyleşideki benzer cümlelerden fark ediyorum ve bu değerli gençleri ve çocukları yetiştiren piyanistlerin yılların birikimi olan deneyimleri ve bilgilerini yeni nesillere aktarmadaki tavırlarının birçok müzisyenin geleceği için belirleyici olduğunu düşünüyorum.
Kendisini tanımanız için Eylül’le kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Okuyup onun performans videolarını da izlemeniz dileğiyle…
Merhaba Eylül. Öncelikle son dönemde çok önemli yarışmalarda dereceler elde ettin, seni çok tebrik ederim. Müziğe ve piyanoya olan ilgin nasıl ortaya çıktı? Ve bunun üzerine nasıl bir eğitim aldın?
Ben küçükken annemle babam bana şarkılar söylermiş ve ben de duyduğum şarkıları sürekli tekrar edermişim. İlkokula başlamadan önce babam kendisi çalmayı öğrenmek için bir piyano almış. Ben ilk defa o zaman bir piyanoyla tanışmıştım ve çok ilgimi çekmişti. Ailem de piyanoya olan ilgimi fark edince bana özel dersler aldırmaya karar vermişler. Bu şekilde piyano eğitimime başlamış oldum. Piyano o zamanlar benim için bir arkadaş gibiydi. Okuldan eve döndüğümde ilk iş piyanonun başına otururdum. Müziğe ve piyanoya olan ilgim zaman geçtikçe giderek arttı. Ortaokula geçtiğimde müzik hakkında daha fazla şey öğrenmek istediğime karar verdim. O zamanlar müzik derslerim çeşitli sebeplerden dolayı çok fazla aksıyordu. Bir arkadaşımın konservatuvar sınavlarını kazanmasıyla birlikte konservatuvarda eğitim almak istediğime karar verdim. Ailemin de desteğiyle sınavlara hazırlanmaya başladım. 2017 yılında MSGSÜ yarı zamanlı müzik bölümünün sınavlarını kazanarak öğretmenim piyanist Beril Eren’le piyano çalışmalarıma başladım. 2 yıl süren yarı zamanlı eğitimimin ardından liseyi tam zamanlı olarak okumak istediğime karar verdim. Öğretmenim Beril Eren’le tam zamanlı sınavları için hazırlanmaya başladık. 2019 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı tam zamanlı piyano bölümünü kazanarak öğretmenim Dr. Öğr. Üyesi İris Şentürker’in sınıfında lise eğitimime başladım.
Peki konservatuar eğitimi sana nasıl bir katkı sundu?
Konservatuvara ilk girdiğimde her şey benim için çok farklıydı. Önceki okullarımda müzikle uğraşan çok fazla kişi yokken konservatuvara girdiğimde çevremde yetenekli bir sürü kişi vardı. Arkadaşlarımla müzik hakkında konuşabiliyordum. Kendimi ilk defa o zaman müziğin bu kadar içinde hissetmiştim ve bu durum çok hoşuma gitmişti. Konservatuvarda her zaman daha iyisini yapabileceğimi öğrendim. Her gün nasıl çalışmam gerektiğini, disiplinli olmayı, zamanımı nasıl daha verimli kullanabileceğimi de aynı zamanda konservatuvarda öğrendim. Kendimi hala geliştirmem gereken çok fazla şey var ve hala öğreniyorum ama çalıştıkça ve kendime inandıkça her şeyin çok daha iyi olacağının farkındayım.
2020 yılından beri yarışmalarda dereceler alıyorsun. Biraz onlardan da söz eder misin?
Pandemi döneminde çalışmalarımıza evden devam ederken öğretmenim İris Şentürker’in de desteğiyle ilk yarışmam olan Almanya’da düzenlenen ‘’Online Piano Competition for the youth in Europe’’ yarışmasına katıldım. Kendi kategorimde 2.’lik ödülüne layık görüldüm ve bu beni çok mutlu etti. Sonrasında Macaristan’da düzenlen ‘’III. Wiener Klassiker’’ Danubia Talents Uluslararası Müzik Yarışması’nda kendi kategorimde 3.’lük ödülü aldım. Son olarak 2021 Eylül ayında İtalya’da düzenlenen ‘’31st Young Musician İnternational Competition Citta di Barletta’’ yarışmasından kendi kategorimde 2.’lik ödülüne layık görüldüm.
Peki yarışmalara nasıl hazırlanıyorsun? Nasıl bir çalışma temposu izliyorsun ve repertuarını nasıl belirliyorsun?
Aslında yarışmalar için belirli bir şekilde çalıştığımı söyleyemem. Yarışma olmasa bile her gün düzenli bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Çalacağım eserleri İris öğretmenimle belirliyoruz. Öğretmenim bana nelere dikkat etmem gerektiğini ve nasıl çalışmam gerektiğini gösteriyor. Çalışırken daha çok eksiğimin olduğu yerlere yönelmeye çalışıyorum. Ayrıca saatli ve yazarak çalışmak da çok yardımcı oluyor.
Yarışmalar senin için bir amaç mı araç mı?
Yarışmaya hazırlanırken önümüzde bir hedef olduğu için çok daha verimli çalışabiliyoruz. Bence kendi seviyemizi görebilmemiz için de çok güzel bir fırsat; neleri yapabildiğimizi ya da neleri geliştirmemiz gerektiğini yarışmalarda görebiliriz. Ayrıca yarışmalar bize müziğimizi paylaşabileceğimiz bir ortam sunuyor. Motivasyon açısından da yarışmalar faydalı olabiliyor. Bu açıdan yarışmalar benim için bir araç diyebilirim.
Dışarıda yürürken piyano sesi işittiğinde yaşadığın duyguları tarif eder misin?
Piyanoyla çok farklı renklerde sesler elde edebiliyorsunuz. Bu şekilde karşı tarafa bambaşka duygular aktarabiliyorsunuz. Bence bu olağanüstü bir şey. Dışarıda yürürken piyano sesi duysam, adımlarım istemsizce o sesi takip ederdi sanırım.
Sence yaşıtların arasında klasik batı müziği ilgisi ne düzeyde?
Maalesef yaşıtlarım arasında klasik müzik ilgisi çok fazla yaygın değil. Bence bu toplumumuzda sanata verilen değerin yeterli olmamasından kaynaklanıyor. Yaşıtlarımın da benim klasik müzikten aldığım zevki tadabilmelerini çok isterdim.
Repertuarının olmazsa olmaz bestecileri ve eserler hangileri Eylül?
Klasik dönem bestecilerinin eserlerini çok severek çalıyorum. Şu ana kadar en çok çaldığım besteciler Haydn, Mozart ve Beethoven sanırım. Son dönemlerde Chopin, Rachmaninov gibi daha farklı bestecilerin eserlerine de ağırlık vermeye başladım.
Çalışmalarını konservatuarın değerli öğretim üyelerinden İris Şentürker ile sürdürüyorsun. Peki öğretmeninin sana verdiği ve hiç aklından çıkmayan birkaç öğüdü bizimle paylaşabilir misiniz?
Ben son 3 yıldır İris Şentürker’in sınıfındayım. Öğretmenim bize hep ‘’herkes kendi gibi çalar.’’ der. Başkalarıyla bir yarışın içinde olmadığımızı ve her zaman kendi eksiklerimizin farkında olarak çalışmamız gerektiğini dile getirir. Kendimize güvenmemizi sağlar. Kendimize acımasız davranmamamız gerektiğini, sadece çalışırken acımasız olabileceğimizi söyler. Bu bahsettiklerim sadece şu an aklıma gelenler. Bize kattığı her şey için öğretmenim İris Şentürker’e çok teşekkür ederim.
Eserlerini çaldığın bestecilerin yaşadığı dönemleri ve bestecilerin hayatlarını inceler misin? İçlerinden seni en çok etkileyenleri hangisi / hangileri oldu?
Çaldığın bestecinin yaşadığı dönemin şartlarını, hangi duygularla o eserleri yazdığını bilmek ve eserlerinin genel karakterini iyi tanımak bence çok önemli. Ancak bu şekilde bestecinin o eserin nasıl çalınmasını istediğinden uzaklaşmamış oluruz. Ben de çaldığım eserlerin bestecilerini elimden geldiğince tanımaya çalışıyorum. Şu ana kadar çaldığım bestecilerin birçoğunun hayatından çok etkilenmiştim. Ancak örnek vermek gerekirse J.S Bach’ın neredeyse tüm ailesinin müzisyen olması ve o dönemde müziğe bu kadar önem verilmesi beni çok etkilemişti.
Biraz genel bir soru ama müzik senin hayatında nasıl bir yere ve önceliğe sahip?
Müzik bence birleştirici bir güç, insanları bir araya getirebiliyor. Müzik aracılığıyla iletişim kurabilirsin. Müziği dinlemek, çalmak, hissetmek ve hissettirmek beni mutlu ediyor.
Klasik müzik konserlerini sık sık takip eder miydin pandemi öncesinde? Örneğin sahnede kendini hayal ettiğin olur muydu?
Pandemiden önce konserlere gider ve sık sık kendimi o sahnede hayal ederdim. Maalesef pandemi sürecinde hepimiz konserlerden ve bir sürü şeyden çok uzak kaldık. Bu yılki hedeflerimden biri de geçen yılı telafi edebilmek.
Peki ilham aldığın kadın müzisyenler hangileri?
Martha Argerich, Mitsuki Uchida, Maria Joao Pires, Annie Fischer, Alicia de Larrocha kayıtlarını severek dinlediğim kadın piyanistlerden. Özellikle Mitsuki Uchida’nın Mozart yorumlarını çok beğeniyorum.
Başarılı bir piyanist olmak istiyorum, çünkü… Bu cümleyi nasıl tamamlardın Eylül?
Başarılı bir piyanist olmak istiyorum, çünkü piyano çalmak bana tarifsiz şeyler hissettiriyor. Farklı yerlerde konserler vererek piyanonun bana hissettirdiklerini insanlarla paylaşabilmek istiyorum.
Geleceğe dair hayallerin neler Eylül? Yurtdışında okumayı planlıyor musun?
Gelecekte dünyamızın daha yeşil olması, hayvanların zarar görmemesi ve her çocuğun istediği eğitimi alabilmesi için bir şeyler yapabilmeyi çok isterdim. Henüz kesin bir planım olmasa da kendimi daha fazla geliştirmek için yurtdışında okumayı çok istiyorum. Şu an için elimdeki imkanlarla en iyisini yapabilmeyi ve zamanı geldiğinde yurtdışında eğitim alabilmeyi hayal ediyorum.