
Derya Köftecioğlu, son dönemde sosyal medyada dikkatimi çeken, çok zarif arp tutuşu ve duygulu performanslarıyla müzikseverleri kendisine hayran bırakan yeni nesil arpistlerimizden biri. 2006 yılında İstanbul’da doğan Derya Köftecioğlu, 2016 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nı kazanarak, fiziksel özellikleri sebebiyle arp kullanımına yönlendirilmesinin ardından arp eğitimine Yonca Atar ile başladı.
Eğitiminin ilk yılından itibaren konservatuvar bünyesindeki konserlerin yanı sıra Eskişehir Anadolu Üniversitesi sınıf konserlerinde de yer aldı. MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı ile Ören Flüt ve Arp Yaz Okulu’nun düzenlediği arp kurslarına katıldı, burada Merve Kocabeyler ile çalıştı. Ardından unutulmaz bir dönüm noktası geldi ve 11 yaşında ilk kez arpiyle sahneye çıktı. “Eskişehir’de okulumuzun arpistleri ve Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı arpistleri ile sahneye çıkacaktık. Daha önce okul içi etkinliklere katılmıştım ama ilk defa büyük bir kitlenin önüne çıkıyordum. Sahneye çıkmadan önce ve çıkarken çok heyecanlı ve sevinçliydim. Çalmaya başlayıp her şeyin iyi olduğunu anladığımda kendimi arp çalmaya kaptırdım ve zaman su gibi geçti. Benim için çok özel bir performanstı” diye anımsıyor o günleri.
2018 yılında ise İstanbul Şehir Tiyatroları 23 Nisan Şenliği’nde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde solo arp dinletisi gerçekleştirdi. Aynı yılın ağustos ayında 1. Uluslararası İstanbul Arp Ustalık Sınıfı’nda Çağatay Akyol ve Gabriella Dall’Olio ile çalışma fırsatı buldu. 2019 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı flüt ve arp sınıflarının gerçekleştirdiği oda müziği konserlerinde yer aldı. 2020’de Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali’nde Marielle Nordmann ve Eleanor Turner ile çalıştı. Aynı yıl Hisar Okulları’nda MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Gençlik Orkestrası ile ilk orkestra konserini gerçekleştirdi.
Derya Köftecioğlu ayrıca, 2015-2017 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Çocuk Eğitim Birimi’nde iki sezon tiyatro eğitimi aldı. “Öteki Beriki İlerisi Gerisi” adlı oyunu Harbiye Muhsin Ertuğrul ve Kerem Yılmazer sahnelerinde birçok kez seyirciyle buluşturdular. Bu oyunla 2016 yılı Çocuk Tiyatrosu Başarı Ödülü’nü kazandılar.
Üniversiteyi yurtdışında sürdürme planları doğrultusunda burs araştırmalarına başlayan Derya Köftecioğlu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Arp Sanat Dalı 10. sınıf öğrencisi olarak arp eğitimine Yonca Atar ile devam ediyor. “Arp ile ben birbirimizi tamamlıyor gibiyiz. Ben ona bir şey anlatıyorum; o dünyaya anlatmama yardımcı oluyor. Sanki konuşmadığım kelimeleri, anlatamadığım duyguları o söyleyebiliyor” diyen Derya Köftecioğlu, arpının üzerine tüm şefkatiyle titrediğini hissettiren birçok güzel arp performansını da Instagram hesabı üzerinden takipçileriyle sık sık paylaşıyor. Kendisini tanımanız için keyifli bir söyleşi sizi bekliyor:
Merhaba Derya Hanım. On yaşında arp eğitimine başladınız. Peki öncesinde müziğe olan ilginiz, yeteneğiniz nasıl fark edilmişti?
Küçüklüğümden beri müziğe, bir enstrüman çalmaya meraklıydım. Çeşitli enstrümanların kurslarına gitmiştim.
Konservatuvara girmeden bir sene önce konservatuvara girebilecek yeteneğimin olup olmadığını o sıralar gittiğim müzik kursunun öğretmeninden öğrenmiştik. Daha sonrasında bir süre giriş sınavlarına hazırlık çalışmaları yaptık ve sınava girdim. Böylece konservatuvar hayatım başlamış oldu.
Sizi arpa yönlendiren ne oldu peki? Neden başka enstrüman değil de arp?
Arpın sesini ilk duyduğumdan beri hayran kalmıştım fakat çalabilmemin pek mümkün olduğunu düşünmüyordum ve bu nedenle umutsuzluğa kapılmıştım. Okulumuzun sınavının ikinci aşamasında fiziksel özelliklerimize bakarak bizi bir enstrümana yönlendiriyorlar. Öğretmenim beni görüp arp bölümümüze seçmişti. O anki mutluluğumu anlatamam. Ailemle çok şaşırmıştık. Sevinçten havalara uçmuştum.
Arpın sesi genelde su sesine benzetilir. Sizde nasıl çağrışımlar yaratıyor?
Arp sesiyle beni kollarının altına alıyor gibi gelmiştir hep. Çağrışım olarak arpın çalınış şekli, ifade ve kişiye göre değişebilir. Bazen su sesini çağrıştırırken, başka bir parçada sesi apayrı bir şeyi çağrıştırabilir.
Katıldığınız ustalık sınıfları size toplamda neler kazandırdı?
Çok değerli arpistlerden teknik, müzikal, duruş, ses rengi gibi birçok yönden farklı şeyler öğrendim. Ustalık sınıflarının bir müzisyen için çok önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü başka müzisyenler dinleyerek kendinize farklı alanlardan ders çıkarabilirsiniz. Her katıldığım ustalık sınıfı bana farklı açıdan bakma yeteneğini kazandırdı ve çalış şeklim hakkında düşünmemi sağladı.
Peki arpın yanına en çok yakıştırdığınız eşlikçi enstrümanlar hangileri?
Flüt, keman ve viyolonsel. Birlikte çok zarif duyulduklarını düşünüyorum. Okulumuzun flütistleri ile yaptığımız etkinlikler benim için çok keyifliydi. Bu yıl keman ile oda müziği çalışmalarına başlayacağım, dört gözle bekliyorum. Bir gün viyolonsel ile çalmayı çok isterim.
İlk sahneye çıktığınız günü anımsıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz?
İlk kez sahneye arp ile çıktığımda 11 yaşındaydım. Eskişehir’de okulumuzun arpistleri ve Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı arpistleri ile sahneye çıkacaktık. Daha önce okul içi etkinliklere katılmıştım ama ilk defa büyük bir kitlenin önüne çıkıyordum. Sahneye çıkmadan önce ve çıkarken çok heyecanlı ve sevinçliydim. Çalmaya başlayıp her şeyin iyi olduğunu anladığımda kendimi arp çalmaya kaptırdım ve zaman su gibi geçti. Benim için çok özel bir performanstı.
Arpı yarışmalara beraberinizde taşır mısınız? Lojistik anlamda ne tür zorlukları var?
Yarışmaların çoğunda yarışma mekanında arp bulunuyor fakat konser yerlerinde çoğu zaman arp bulunmayabiliyor. Konser arpları standart bir arabaya sığmıyor, daha büyük arabalara sığsa bile sabit bir şekilde durmuyor ve enstrümanımız hassas olduğu için bu pek güvenli de olmuyor. Genelde enstrüman taşımacılığı yapan bir uzmanın yardımıyla arpın düz bir platformda durabileceği büyük alana sahip bir araç ile taşınıyor ama yine de zarar gelmemesi için titiz olmak gerekiyor.
Arp genellikle kadın müzisyenlerin daha çok kullandıkları bir enstrüman. Bunu neye bağlarsınız?
Ben bunun eski zamanlara dayanan bir algıdan dolayı olduğunu düşünüyorum. Kraliçe Marie Antoinette arp çalardı ve kraliçenin yaptıklarını halk takip ederdi; böylece arp Fransız kadınları arasında moda olmaya başladı. Fransız kadınlar arp çalmak ile ilgilenince dünyanın geri kalanına da öncülük etmiş oldular.
Bu nedenle günümüze ne yazık ki arpın kadınlara yönelik bir enstrüman olduğu algısı halen var. Fakat arp uygun bir el yapısına sahip herkesin çalabileceği bir enstrüman. Emmanuel Ceysson, Xavier de Maistre, Sivan Magen, Sasha Boldachev gibi ve daha birçok eşsiz erkek arpist dünya çapında önemli bir yere sahip.
Arp bir yandan da çocuk müzisyenler arasında on yıldır revaçta. Bu süreçten geçmiş biri olarak nasıl tavsiyelerde bulunursunuz çocuklara? Örneğin siz sağlığınızda nelere dikkat etmiştiniz o dönemde ve bugün?
Arp çalmaya başlarken en önemli olduğunu düşündüğüm şeylerden biri, her müzisyenin yapması gerektiği gibi, bol bol müzik dinlemek ve araştırmacı olmaktır. Müzik dinlemek kulağınızı zenginleştirir, müzikalitenizi geliştirir ve daha birçok yararı vardır. Araştırmacı olmak ise sizi bir sürü konuda bilgilendirir ve her konuda yön verir.
Arp serüveninizin başında dikkat edilmesi gereken başka bir şey ise doğru teknikle başlamaktır. Kötü teknik ileride parmak hareketlerinizi kısıtlar, çalışınızı kötüleştirebilir ve el-bilek sağlığına zarar bile verebilir ve sonrasında bu teknikten kurtulmak zorlayıcı olabilir.
Bir arpist sağlığı için arp çalarken duruşuna ve parmaklarına dikkat etmeli. Bazen çok çalıştığımızda veya belirli hareketleri çok tekrarladığımızda parmaklarımız şişip su toplayabiliyor ve çalmamız zorlaşıyor. Böyle zamanlarda daha fazla parmaklarımızın üstüne gitmeyip onlara iyi bakmalıyız.
Bu zamana dek katıldığınız yarışmalardan ve derecelerinizden de kısaca söz edebilir misiniz?
Ceren Necipoğlu Arp Festivali’nde yarışmaya katıldım. Kendimden daha büyük ve deneyimli arpistleri dinleme fırsatım oldu. İlk defa bir yarışmaya katılabilmiştim, benim için çok değerli bir deneyim oldu. Yarışmadan sonra pandemi süreci başladı ve bundan dolayı yakın zamanda yarışmalara katılamadım. Çalışmalarımı sürdürüyorum.
Size ilham kaynağı olan, çok beğendiğiniz çağdaş arpistler kimler?
Teknik, müzikal, bir müzisyen; bir arpist olarak ve daha birçok yönden bana en çok ilham veren ve yönlendiren arpistler değerli öğretmenlerim Yonca Atar ile İpek Mine Sonakın’dır.
Isabel Moretti, Judy Loman, Emmanuel Ceysson ve Marie-Pierre Langlamet bana ilham veriyor. İlk dinlediğim solo arp konseri Marie-Pierre Langlamet’nin konseriydi, çalış şekli beni büyülemişti.
Arpla sıra dışı bir yerde konser vermenizi istesem nerede çalmayı hayal ederdiniz ve neden?
Kuzey Işıkları’nda veya Büyük Prizmatik Kaplıca Gölü’nde çalmayı hayal ederdim. Bu yerlerin güzellikleri eşsiz, ilgi çekici ve ilham verici.
Arp çalarken doğa ile birlikte olabileceğim bir yerde çalmayı deneyimlemek istiyorum.
Arp için yazılmış ve sizi en çok duygulandıran eseri öğrenmek isterim.
F. Godefroid – Etude de Concert. Arp çalmaya yeni başladığımda arp sınıfımızdaki benden büyük arpistleri çalarken bu parçayı duymuştum ve ilk kez duyduğum bu parça beni çok etkilemişti.
Arp eğitiminde dünyada hangi ülkeler ön plana çıkıyor ve eğitim yönteminde Türkiye ile Avrupa arasında farklar var mı?
Birçok ünlü arpist, arp bestecisi Fransız olduğundan öne çıkan ülkelerden biri Fransa. Fakat artık dünyamızın gelişmesiyle, milliyetler farketmeksizin herkesin birlikteliği arttı ve artık ülkenizde kalmak dışında seçenekler de var. Örneğin Berlin Filarmoni’de Fransız bir arpist, Viyana Filarmoni’de ise Belçikalı bir arpist var. Dolayısıyla, bir ülkede alacağınız eğitim başka bir ülkede alacağınız eğitime taban tabana zıt olmayacaktır.
Türkiye ile Avrupa’nın en büyük farklarından biri imkanlar. Ne yazık ki imkansızlık bizi öğrenmekten alıkoyabiliyor. Ayrıca ders farklılıkları ve çeşitlilikleri çok fark edebiliyor. Ama günümüzde birçok müzisyen yurtdışında eğitim alıyor ve eğitim aldığım öğretmenler de Avrupa’da eğitim görmüş olduğu ve öğrendiği bilgilerini bize aktardığı için arp eğitimi bambaşka olmuyor. Günümüzdeki dünyada mobiliteyle artık bir bilgi bir ülkede kalmak zorunda değil.
Peki siz eğitiminiz boyunca herhangi bir burs veya destekten yararlandınız mı?
Hayır, yararlanmadım ama üniversiteyi yurtdışında sürdürmeyi düşündüğümden dolayı gelecek dönemlerde bursa ihtiyacım olacağı için araştırmalara başladım.
Arpın bakımını nasıl yaparsınız? Performansını korumak için nelere dikkat etmek gerekir?
Arpımın tozunu alarak temiz kalmasını sağlarım. Arpların akortu çok sık bozuluyor, bu durum mevsimsel değişiklikler, mekan değişimi ve yeni tel takılmasından dolayı gelişebiliyor. Bu nedenle sık sık akort etmek gerekiyor ve çok sıcak veya soğuk mekanlarda ve uzun süre çalınmadan durmaması gerekiyor. Ayrıca iki senede bir düzenli bakım yapılması gerekiyor. Arp imalat fabrikasından gelen bir teknisyen arpın reglaj ayarını, pedallar gibi düzeneklerin bakımını yapıyor. Bu bakımlar enstrümanın sağlığı ve uzun süre iyi bir performans gösterebilmesi için çok önemlidir.
Arp ile olan bağınızı nasıl tanımlardınız Derya Hanım?
Arp ile ben birbirimizi tamamlıyor gibiyiz. Ben ona bir şey anlatıyorum; o dünyaya anlatmama yardımcı oluyor. Sanki konuşmadığım kelimeleri, anlatamadığım duyguları o söyleyebiliyor.
Son olarak, yakın döneme dair hedefleriniz ve hayalleriniz nelerdir?
Yakın zamana dair hedeflerim ve hayallerim daha fazla kişiyle çalabilmek, yurtdışında da çalışabilmek, ustalık sınıfına katılabilmek ve en önemlisi kendimi daha da geliştirmek istiyorum.