Başarılı genç kemancılarımızdan Ceyda Özeser: “Hayatımdaki bütün planları ve kararlarımı önceliğim keman olarak tasarlarım”

Ceyda Özeser 2004 yılında Balıkesir’de doğdu. Keman eğitimine 7 yaşında başladı. Farklı eğitmenlerle çalıştıktan sonra 2016 yılında CAKA (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) keman okulunda Semra Fayez ile çalıştı. Burada farklı şehirlerdeki CAKA eğitmenleri ve Cihat Aşkın ile çalışma fırsatı buldu.

2017 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarını ara sınıftan kazandı ve Jülide Yalçın ile çalışmalarını sürdürdü. 2018 yılında çalışmalarına İrina Nikotina ile devam etti. 2019 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Müzik Hazırlık Lisesini 10. Sınıftan burslu olarak kazandı ve keman çalışmalarına Adelya Ateşoğlu ile devam etti. Aynı yılda okulun düzenlediği Zeynep Alpan’ın ustalık sınıfına katıldı ve Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrasının seçmelerini kazandı.

2021 yılında Amerika’da çevrimiçi düzenlenen Kings Peak Uluslararası Müzik Yarışmasının oda müziği kategorisinde arkadaşları Arcan İsenkul (viyola), Arda Büyükgüral (çello), Alp Birsel (piyano) ile birlikte birincilik ödülü, Londra’da çevrimiçi olarak düzenlenen Medici Uluslararası Müzik Yarışmasında Capacità Quartet olarak ikincilik ödülü kazandı. “Bir yarışmaya arkadaşlarımla beraber müzik yaparak hazırlanmak gerçekten çok farklı bir his çünkü burada sürekli birbirimizle bilgi alışverişi yaparak ve hocamızdan aldığımız bilgileri nasıl farklı bir yöne taşıyacağımızı beraber tartışarak çalışmak gerçekten çok keyifliydi” diyor genç kemancı.

Ceyda Özeser, aynı zamanda, Amerika’da düzenlenen Charleston Uluslararası Müzik Yarışmasında keman kategorisinde birincilik ödülü kazandı.

Kendisi keman ve oda müziği çalışmalarına 12. sınıf olarak Adelya Ateşoğlu ile Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Müzik Hazırlık Lisesi’nde devam ediyor. “Lisans eğitimim için Almanya’da okumayı hedefliyorum. Hem kendi ülkemi temsil etmek, tanıtmak, yeni projelere ses vermek; hem de özellikle klasik müziğin merkezlerinden biri olan Berlin’de eğitim almak ve oranın kültürünü tanımak istiyorum” diye özetliyor yakın dönem hayal ve projelerini.

“Bireyin kendini huzurlu ve mutlu hissettiği tüm müzikler güzeldir” diyen, “başarı, insanın düşüp kalktığı bu yolda hedeflerine ulaşarak kendini yükseltmesidir” şeklinde başarı tanımını yapan, kemanından çıkan güzel müzikleriyle biz müzikseverleri mutlu eden, başarılı genç kemancımızı daha yakından tanımaya ne dersiniz? Çok hoş bir söyleşi bekliyor sizi şimdi:

Merhaba Ceyda hanım. Keman eğitiminize yedi yaşında başlamışsınız. Bu yeteneğiniz nasıl fark edildi ve müziğe nasıl yöneldiniz? Nasıl bir eğitim sürecinden geçtiniz?

 Merhaba Menekşe hanım, öncelikle bu röportaj için size çok teşekkür etmek istiyorum.

Müziğe olan yeteneğim ailemin beni yönlendirmesiyle keşfedildi. O zamanlar ailemin beni keman derslerine başlatmak istemesi ve benimde küçükken televizyonda izlediğim bir keman virtüözünden fazlasıyla etkilenmem dolayısıyla bu sürece dahil olduk. Eğitim sürecimde ikamet olarak fazla şehir değiştirdiğimiz için bende dolayısıyla faklı eğitmenlerle çalışmış oldum. Bu benim tarafımdan her ne kadar zor gözükse bile benim için farklı hocalardan sürekli yeni deneyimler, yeni şeyler öğrenmek benim için çok büyük bir fırsat oldu.

12 yaşında CAKA (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) keman okuluna başlamanız sizin kemancılığınızda nasıl bir dönüm noktası yarattı? Burada neler öğrendiniz? 

CAKA keman okulu benim için en büyük dönüm noktalarından biridir. Burası keman dersinin yanında sosyalleşmek, yeni arkadaşlar edinmek, konserler vermek, ustalık sınıflarına katılmak olsun sürekli aktif kaldığım bir ortamdı ve benim için çok değerli bir deneyimdi. Burada öğrendiklerim tabii ki bana çok şey kattı fakat benim için burada aldığım kararların en büyüğü konservatuvara girmek istememdi.   

Peki Cihat Aşkın’ın size verdiği ve hiç unutamadığınız birkaç öğüdü bizimle paylaşır mısınız? 

Cihat hocanın bizlere özellikle çok küçük çocuklara pedagojik yaklaşımı gerçekten çok iyi diyebilirim.

Cihat hocanın engin tecrübeleriyle, herkese kemanı sevdiren, çok öğütsel ve keyifli bir ustalık sınıfında yer almıştım. Kendisinden öğrendiğim en büyük nasihat tutku, çalışma, öz disiplin ve inanç ile hayallerimize ulaşabilmenin kolay olmasıdır.     

2017 yılında konservatuar eğitim süreciniz başladı. Peki sizce bir kemancının konservatuar sürecinden geçmesi ona neler kazandırır?

Konservatuvar eğitimi, kendimde deneyimlemiş olmak üzere insana çok farklı bir kişilik kazandırıyor. Burada keman, solfej, armoni, ister koro olsun bunların yanı sıra çok daha planlı, zamanı iyi kullanabilen, özellikle kendi müzikal kişiliğinizi geliştirebileceğiniz, çok disiplinli bir ortamda kişilerin kendi benliğini bulmasında büyük fayda sağlıyor.

Katıldığınız ustalık sınıflarından da biraz söz eder misiniz? Size toplamda nasıl bakış açıları, yetenekler kazandırdı?

Katıldığım ustalık sınıflarında hocalardan kemandaki tekniğimi ve müzikalitemi geliştirebilmemde fayda sağlayan çok şey öğrendim. Bunun yanı sıra her bir ustalık sınıfında çeşitli bilgiler edinmek, başka bir kapıdan bakmak, farklı bir bakış açısından yorum almak kendimi geliştirmenin yollarını aradığım bu süreçte çok faydalı oldu. Ama özellikle pandemi döneminden önce son olarak Zeynep Alpan’ın ustalık sınıfında bunlarda dahil olmak üzere çok daha farklı bir yerden de söz ettik. Sahnede veya sahne öncesinde neler yapabileceğimize, ve bu süreçte zihinsel ve bedensel olarak nasıl hazırlanmamız gerektiğine dair çok önemli bilgiler edindim.   

Yakın dönemde oda müziği alanında ödül kazandınız. Biraz da bu yarışma ve ödüllerden, ayrıca Capacita Quartet’in kurulma sürecinden bahsedelim. Oda müziğini hangi açılardan daha çok seviyorsunuz?

Capacita Quartet, ben ve arkadaşlarım Alp Birsel, Arcan İsenkul ve Arda Büyükgüral ile oluşmaktadır. İlk olarak, okulumuzun oda müziği derslerinde değerli öğretmenimiz Adelya Ateşoğlu’ nun oda müziği grubu olarak kuruldu. Daha sonra birbirimizle olan uyumluluğumuzu, çalışma azmini, her yönden beraberliğimizi çok güzel sağladık, çok güzel çalışmalar yaptık. Son dönemde iki farklı yarışmadan ödüller aldık. Bunlardan ilki birincilik ödülü aldığımız Amerika’da düzenlenen Kings Peak Uluslararası Müzik yarışmasıydı. Diğeri ise ikincilik ödülü aldığımız Londra’da düzenlenen Medici Uluslararası Müzik yarışması. Bir yarışmaya arkadaşlarımla beraber müzik yaparak hazırlanmak gerçekten çok farklı bir his çünkü burada sürekli birbirimizle bilgi alışverişi yaparak ve hocamızdan aldığımız bilgileri nasıl farklı bir yöne taşıyacağımızı beraber tartışarak çalışmak gerçekten çok keyifliydi.

Oda müziğini sevmemin nedenlerinden biri ise içimdeki farklı kişiliklerden birini bulmamı sağlaması ve müzikal olarak büyümemde beni çok ileri bir seviyeye taşımış olmasıdır.

Peki solo kemancılık mı orkestra içerisinde başkemancılık mı oda müziği topluluğu içinde kemancılık mı? Bunlardan hangisi şu anda hayallerinizde ağır basıyor ve kemanın sesi bu üçünde sizce hangi farklı duyguları uyandırıyor?

Şu ana kadar başkemancılık görevini deneyimleyemesem de solo olarak ve oda müziğinde çalmayı gerçekten çok seviyorum. İkisinin de yeri benim için çok ayrı ve özel. Bana göre solo kemancı olmak, kemanında soprano bir enstrüman olarak getirdiği önceliklerle beraber; çalarken bütün kontrolün benim elimde olduğu, sadece kendim olduğum, kendi bireyselliğimin önde olması bende güçlü olmayı ve sakinlik hissini ortaya çıkarıyor. Oda müziğinde ise beraber çalmanın verdiği keyif beni daha fazla heyecanlandırıyor. Farklı enstrümanlarla çalmak beni birlikteliğe, uyumlu olmaya, diğerlerinin alanına kastetmeden hem kendime hem de beraber çaldığım kişilere odaklanmamı ve gerektiğinde grubu yönetmemi sağlıyor. Başkemancılıkta ise kişinin yüksek müzikal ve liderlik kavramlarına fazlasıyla hakim olması, şef ve orkestradaki diğer müzisyenler arasında çok gerekli bir role sahip olmasından dolayı büyük bir güç ile beraber hareket edilmiş olunuyor. Oda müziği ve başkemancılık aynı zamanda iyi bir solist olmayı gerektirdiği için ileriki hayatımda hangisi benim için daha ön planda olur bilemem ama şu an için üçünü de aynı anda yürütebileceğim bir hayatım olmasını çok istiyorum.

Size ilham kaynağı olan kadın keman virtüözleri kimler peki Ceyda hanım? 

Janine Jansen benim en büyük ilham kaynaklarımdan birisidir. Kendisinin kemandaki tonu, tekniği, solo ve oda müziğindeki başarıları beni gerçekten çok etkiliyor ve fazlasıyla ilham veriyor.

Eserlerini çalmaktan en çok hoşlandığınız, repertuarınızın olmazsa olmaz bestecileri ve keman konçertolarından birkaçını da öğrenmek isterim. 

En çok Bach’ın partitalarını ve Mozart’ın keman konçertolarını icra etmekten hoşlanıyorum ve aynı zamanda repertuarımda olmazsa olmaz besteciler olduğunu düşünüyorum.

Bana kendinize dair bir “başarı” tanımı yapabilir misiniz? Başarı sizce nedir, neyi gerektirir, neden önemlidir?

Başarı, insanın düşüp kalktığı bu yolda hedeflerine ulaşarak kendini yükseltmesidir. Eğer başarılı olmak istiyorsak, fedakarlıklar göstermemiz gerekebiliyor. Akılcı bir şekilde gerekenin en iyisini planlayarak ilerlemenin, kaliteli bir eğitimin, azmin, disiplinin, en önemlisi sabrın, her zaman başarıya ulaştıracağına inanıyorum. Bana göre başarı, kişinin mutlu kalmasını, sürekli kendini geliştirmesini, farklı kapılara yol açmasını, toplumun gelişimine katkıda bulunmasını sağlayan ve hayatın en üst noktalarına taşıyan çok değerli bir kavramdır.

Kemanınız hayatınızda nasıl bir yere ve önceliğe sahip peki? 

Keman benim için özellikle bu yönde profesyonelleşmek istediğim andan itibaren hep ilk sırada oldu ve halen öyle olmaya devam ediyor. Hayatımdaki bütün planları ve kararlarımı önceliğim keman olarak tasarlarım.

Keman taşınması görece daha kolay olduğu için her an yanınızda olduğunu tahmin ediyorum. Peki şu ana kadar keman çaldığınız en sıra dışı mekan hangisi oldu ve neler hissettiniz?

Henüz benim için gerçekten sıra dışıydı diyebileceğim bir ortam yok fakat kemanımı gittiğim, gezdiğim bütün yerlere götürmem vesilesiyle farklı ortamlarda çalışmış bulunmakta oluyorum. Bu yüzden gittiğim her yerde kemanımla birlikte olmak bile benim için sıra dışı oluyor diyebilirim. 

Kemanınızın bakımını kendiniz mi yaparsınız? Bu konuda müzisyenler nasıl bir yol izler? 

Kemanımın bakımını genellikle kendi elimden geldiğince luthiyemin de dediklerini göz önüne alarak kendim yaparım fakat çok ciddi bir konu olduğunda veya olacağını sezdiğimde hemen luthiyeme götürürüm.

Peki yarışmalar öncesinde nasıl bir çalışma düzeni uygularsınız? 

Şu ana kadar sadece çevrimiçi yarışmalara katılma fırsatını yakalayabildim ve bu yarışmalar kayıt üzerine olduğu için en son kaydı yapana kadar sürekli kayıt alır  kıymetli öğretmenim Adelya Ateşoğlu ile birlikte sürekli yeniliklerden, değişikliklerden korkmadan sürekli çalışmalar yapar ve  kendisinin de katkılarıyla kendimi nasıl daha fazla geliştirebileceğimin yollarını ararım.

Son dönemde çok fazla çocuk kemancı başarılı projelere imza atıyorlar. Aynı yoldan geçmiş biri olarak onlara tavsiyeleriniz ne olur? Neleri yapsınlar, neleri yapmasınlar? “Keşke”leriniz var mı mesela sizin bu süreçte?

Benim şu zamana kadar dediğim tek ”keşke” profesyonel keman eğitimine biraz daha erken başlayabilmek olmaktı fakat yanlış kararlar almadan şu an bu noktada olduğum için de çok mutluyum. Aynı zamanda keman eğitimine çok küçük yaşta başlanması, eğitim sürecinin çok uzun soluklu olması ve bu yaşlarda alınan ciddi kararların ileride farklı keşkelere yol açmaması için kişinin kendi iradesinde kendi kararlarını vermesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bir tavsiye verecek olursam burada kişinin kemanı sevmesinin büyük bir önem taşımakta olduğunu söyleyebilirim.

Eğitim hayatınız boyunca herhangi bir burstan ve kurumsal destekten yararlandınız mı? 

Hayır, yararlanmadım. Şu an sadece Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Hazırlık Lisesi’nde burslu olarak okumaktayım. 

Hiç unutamadığınız bir sahne deneyiminizi bizimle de paylaşabilir misiniz? 

Bütün sahne deneyimlerim benim için farklı anılara, güzelliklere sahip fakat unutamadıklarımdan bir tanesi sahne deneyimimden çok 12 yaşımda verdiğim konserimin seyircilerinin arasında saygıdeğer Ömer Can’ın olması ve konser sonrasında benimle konuşup tebrik etmesi ve kendine ait keman eğitimi metotlarından sonuncusu olan altıncı kitabını bana imzalayıp hediye etmesi beni çok onore etmiştir.

Klasik müzik sizce bir toplumda nasıl bir ihtiyacı karşılar? “Güzel müzik” tanımınız nedir? 

Klasik müzik farklı kültürlerin birleştiği çok yönlü bir müziktir. Klasik müzik oluşumu ve gelişimi itibariyle usta bestecilerin dönemsel olarak bizlere sunduğu farklılıkları ile notanın, ritmin ve çalgıların zengin olduğu aynı zamanda diğer sanatsal oluşumlara katkı sağladığı geniş bir yelpaze içinde bulunan bir müzik türüdür. Klasik müzik birey ve toplum tarafından tanınır ve sevilir ise farklı kültürlere ve toplumlara erişebilme ihtiyacını karşılayabilir. Klasik müzik, bir bireyin içindeki farklı his ve düşüncelerin ortaya çıkmasında büyük rol oynayabilir.

Bireyin kendini huzurlu ve mutlu hissettiği tüm müzikler güzeldir. 

Bana göre güzel müzik, bestecinin hislerinin, icracı aracılığı ile dinleyiciye aktarılabildiği ve yaşatılabildiği müziktir.

Yurtdışında okuma planlarınız var mı? Varsa hangi ülke ve neden? 

Lisans eğitimim için Almanya’da okumayı hedefliyorum. Hem kendi ülkemi temsil etmek, tanıtmak, yeni projelere ses vermek; hem de özellikle klasik müziğin merkezlerinden biri olan Berlin’ de eğitim almak ve oranın kültürünü tanımak istiyorum. 

Son olarak, yakın döneme dair projelerinizi öğrenmek isterim.

Yakın döneme ait dair projelerim kemanımın sesini daha büyük kitlelere duyurabilmeyi, daha fazla solo ve oda müziği konserleri vermeyi planlıyorum. Aynı zamanda Türk bestecilerini ister kendi ülkemde ister yurtdışında olsun daha fazla ön plana çıkarmayı, duyurmayı ve tanıtmayı hedefliyorum. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s