Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın bursiyerlerinden genç obua sanatçısı Ogün Koyunoğlu: “Hayatım müziğin içinde ve boşlukları da sevgi dolduruyor”

Fotoğraf: Emre Ergenç

2000 yılında Ankara’da doğan Ogün Koyunoğlu, ilk müzik çalışmalarına 2004 yılında Bilkent Üniversitesi Erken Müzik Eğitim Programı’nda piyano ile başladı. 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Meral Vural Leblebicioğlu’nun obua sınıfına kabul edilen Koyunoğlu, 2018 yılında Orhan Veli Özbayrak yönetiminde Hacettepe Gençlik Orkestrası ile Cimarosa Obua Konçertosu’nu, 2019 yılında da Patrick Souillot yönetiminde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile Vivaldi’nin İki Obua için Konçertosu’nu Gülcesu Sönmez ile birlikte solist olarak seslendirdi. 2020 yılında ise, üyesi olduğu AGSO Nefesli Beşlisi ile Poulenc ve Thuille’nin piyanolu altılı eserlerini seslendirdi.

2017 yılında Akdeniz Gençlik Orkestrası’nın (Orchestre Des Jeunes De La Méditerranée) Fransa turnesine katılarak şef Pablo Heras Casado ve Londra Senfoni Orkestrası fagot sanatçısı Joost Bosdijk ile çalışma fırsatı buldu. Aynı yıl Zoe Zeniodi yönetiminde Türk-Yunan Gençlik Orkestrası ile Rodos Müzik Festivali’nde Yunanistan’ın çeşitli yerlerinde oda müziği ve orkestra konserleri verdi.

Cem Mansur yönetiminde Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile 2018-2019 yıllarında gerçekleştirilen Avrupa turnelerine katıldı ve Berlin Konzerthaus, Prag Smetana Hall, Budapeşte Pesti Vigado, Hall Pecs Kodaly Center, Bratislava Slovak Radio Hall, İstanbul Zorlu Center, İstanbul Grand Pera, İstanbul Milli Reasürans, Varşova Ulusal Filarmoni Salonu, Wien ORF Radiokulturhaus gibi salonlarda konserler verdi ve Berlin Young Euro Classics Festivali’ne katıldı.

2020 yılında İnönü Vakfı ve Sevda Cenap and Müzik Vakfı işbirliği ile düzenlenen “Harika Çocuklar Yasası İzinde” başlıklı “Pembe Köşk Gençlik Konseri” projesinde yılın genç yeteneği seçildi ve İdil Biret ile aynı sahneyi paylaşarak piyanist Simay Civelek ile resital verdi. Burdan gelen gelir Koyunoğlu’nun uluslararası eğitimine katkı olarak kullanıldı. “Şu ana kadar sadece Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın desteklerinden ve Erasmus hibesinden yararlandım. Sevda Cenap And Vakfı lisans eğitimim boyunca bana maddi ve manevi destek olmuştur. Oda müziği grubumuzun elinden tutup birçok yerde konser vermemizi ve çevre edinmemizi sağlamıştır. Beni genç yetenek seçtikleri konser sonucunda da iyi bir burs almıştım” diyor Koyunoğlu aldığı bursun hayatındaki önemini ifade ederken.

2021 yılı bahar dönemi boyunca Erasmus programı ile Almanya’nın en eski ve köklü konservatuvarlarından olan ünlü besteci Mendelssohn’un kurduğu, Hochschule für Musik und Theater “Felix Mendelssohn Bartholdy” Leipzig’te dünya çapında bilinen solist ve pedagog Prof. Nick Deutsch ile obua, Gewandhaus korno sanatçısı Jan Wessely ile oda müziği, Constanze Smettan ile korropetisyon çalışmalarına devam etti. Bu süre boyunca Gewandhaus obua sanatçısı Domenico Orlando, Juri Vallentin, Viktor Aviat, Gundel Jannemann-Fischer, Qinq Lin gibi ünlü müzisyenlerle çalışma şansı elde etti.

Obua çalarken hislerini sorduğumda ise, “Müzik yaparken hislerim çaldığım parçalara göre değişiklik gösterebiliyor. Müzik yaparken ve dinlerken aklımda duyuş dışındaki duyularımla da hissediyor; dokular, imgeler, renkler ve sahneler oluşturuyorum. Bazen başka enstrümanları imite eder gibi de hissediyorum. Bunlar müziğin daha da içinde olmamı sağlıyor. Böyle çeşitli duyguları tadabildiğim için çaldıktan sonraki duygum hep neşe oluyor” diye yanıt veriyor Koyunoğlu.

Caspi Art 1. Uluslararası Sanat Yarışması’nda birincilik ödülü elde etti. Evaristo Casonato, Lorenzo Massala ve Jonathan Kelly’in ustalık sınıfına katılan Koyunoğlu, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, Hacettepe Gençlik Senfoni Orkestrası, Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası, Bilkent Gençlik Orkestrası, Akdeniz Gençlik Orkestrası, Limak Filarmoni Orkestrası, Türk Yunan Gençlik Orkestrası, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Orkestra Akademik Başkent, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda da yer aldı.

Genç müzisyen, bir yandan da Erol Erdinç, Burak Tüzün, Naci Özgüç, Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Sunay Muratov, Erden Bilgen, Pablo Heras Casado, Barış Demirezer, Zeo Zeniodi, Orhun Orhon, Cem’i Can Deliorman, Cem Mansur, Hasan Niyazi Tura, Işın Metin, İbrahim Yazıcı, Quentin Hindley yönetiminde konserler verdi.

Sınıf atlayarak liseyi 1 yıl erken bitirmiş olan Ogün Koyunoğlu, halen Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Lisans 4. sınıfta Meral Vural Leblebicioğlu ile obua, Sedat Civelek ile oda müziği, Simay Civelek ile korropetisyon çalışmalarına devam etmektedir. Koyunoğlu ülke genelindeki gençlik senfoni orkestraları ve oda müziği toplulukları ile de konserlerini sürdürmektedir. Temmuz ve Ağustos’ta düzenlenecek olan Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrasının İstanbul turnesine katılmaya hak kazandı. 

“Hayatım müziğin içindedir ve boşlukları da sevgi doldurur” diyen, gelecek dönem Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvar’ındaki Lisans çalışmalarımı bitirdikten sonra Hochschule für Musik und Theather Leipzig ve Almanya’da birkaç okulun yüksek lisans sınavlarına girmeyi planlayan genç obua sanatçımızı daha yakından tanımanız için kendisiyle çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdim. Okumanız dileğiyle…

Merhaba Ogün bey. Müzik dünyasına dört yaşında piyano ile adım attınız; ardından obuaya yöneldiniz. Bu tercihinizde konservatuar mı belirleyici oldu yoksa siz mi arzu ettiniz?
Konservatuvar sınavında ne çalmak istediğimi sorduklarında halihazırda çaldığım ve sevdiğim piyano ile yanıt verdim sonra hocam Meral Vural Leblebicioğlu, elime ve ağız yapıma bakarak beni obuaya uygun gördü ve böylelikle çok başarılı ve aile gibi olmuş bir sınıfa katılmış oldum. Açıkçası Bilkent’teki erken müzik eğitimimde obua her ne kadar bize tanıtılmış olsa da sesini hiç canlı duymamıştım ve seçildiğim gün hocamın ve sınıfının tatlı tonuyla dinleyip çok sevmiş ve hocamdan obua kayıtları almıştım.

Peki müziğe olan ilginiz, yeteneğiniz nasıl ortaya çıkmıştı?

Ailemizde bir müzisyen yok ama benden önce iki kuzenim de Bilkent Erken Müzik eğitimine gidiyordu ve evlerinde piyano olduğu için küçük yaşta onları dinleme fırsatım oldu böylece, piyano ve klasik müzik ile tanıştım. Annemin dediğine göre evdeki oyuncak orgumla duyduğum reklam müziklerini çıkartmaya çalışıyormuşum. Annem piyanoyla geçirdiğim bu vaktin beni mutlu ettiğini düşünerek ve bir çocuğun bir enstrüman ve bir spor dalıyla ilgilenmesi gerektiği mentalitesiyle beni de müziğe yönlendirmiş.

Cimarosa ve Vivaldi’nin obua konçertolarını solist olarak seslendirdiniz. Peki zaman tünelinden geçseler ve bu besteciler sizin yorumlarınızı dinleseler nasıl bir değerlendirmede bulunurlardı?
Gerçekçi bakarsak, iki besteci de öncelikle duydukları sesin onların dönemindeki obua sesi olmayışına ve akortun farklı olmasına şaşırabilirler. Özellikle Cimarosa zamanında klavye için yazdığı sonatın 1940’larda Arthur Benjamin tarafından obua konçertosuna uyarlandığını ve obua repertuvarına kazandırıldığını duysaydı eseriyle daha da gurur duyabilirdi. Yorumum hakkında ne düşüneceklerini ben de çok merak ediyorum ama tahmin etmek biraz zor.

Çok değerli orkestralarla yurtdışı deneyimleriniz oldu. Biraz bunlardan söz eder misiniz?
Almanya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Slovakya, İtalya, Polonya, Macaristan ve Avusturya gibi ülkelerde Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, Akdeniz Gençlik Orkestrası ve Türk-Yunan Gençlik Orkestrası ile harika konser salonlarının olduğu turnelere katılma fırsatım oldu. Farklı kültürler ve seyirci kitleleri ile tanıştım. Onların ilgisini görmek ve beğenisini toplamak gurur vericiydi. Biz gençlere bu imkanları sağladığı için Cem Mansur’a çok teşekkür ederim. Özellikle turnede akşam sunumlarında bize aktardığı engin bilgi birikimi ve deneyimleri, müzisyenliğime çok katkı sağladı. Akdeniz Gençlik Orkestrası da ilk yurtdışı ve orkestra turnesi deneyimim olduğu için çok değerlidir. Akdeniz ülkelerinden müzisyenlerle ve Londra Senfoni Orkestrası’ndan eğitmenlerle tanıştım. Burası Avrupa’daki düzeyi gözlemlediğim ilk yer oldu.

Bir müzisyenin imkanları dahilinde yurtdışında okuması, çalışması sizce hangi açılardan önemli?

Alanında en iyi pedagog ve solistlerle çalışma imkanının olması , dünyanın dört bir yanından gelen müzisyenlerle tanışabilme ve çalabilme şansının olması, orkestra için konuşursam çokça odisyonun, yarışmanın ve projenin bulunması ve bunun gelecek kaygısını azaltması, müzisyenin yaptığı müziği yerinde görmesi ve farklı kültür ve ekollerle beslenmesi bana göre yurtdışında okumak ya da çalışmak için en önemli sebeplerden.

Şu ana kadar sayısız konser mekanında yer aldınız. Peki içlerinden hangisi sizde en çok etkiyi yarattı akustiği, mimarisi, seyirci kitlesiyle?
TUGFO ile konser verdiğimiz Varşova Ulusal Filarmoni Salonu beni en çok etkileyen konser salonu olabilir. Solist Stephan Kovacevich’in olağanüstü yorumu ve bis olarak çaldığı Bach’ı şu an hatırlayamasam da hissettirdiği huzur ve sakinliği unutamıyorum. Performanslar zamanla unutulabilir belki ama hissettirdiklerini unutmak zor. Bu salonun benim için diğer bir önemi ise “Piyanist” filminin son sahnesinde Polonyalı piyanist Wladyslaw Szpilman’ın Chopin Grande Polonaise Brillante çaldığı salon olmasıdır.

2020 yılında İnönü Vakfı ve Sevda Cenap and Müzik Vakfı işbirliği ile düzenlenen “Harika Çocuklar Yasası İzinde” başlıklı “Pembe Köşk Gençlik Konseri” projesinde yılın genç yeteneği seçildiniz. Sizce Harika Çocuklar Yasası, Türkiye’de müzisyen yetiştirilmesinde nasıl bir etki doğurmuştu ve şu anda yeniden işletilse ilk aşamada nasıl katkılar sağlar?

İsmet İnönü’nün en büyük destekçisi olduğu bu yasa, başta İdil Biret ve Suna Kan olmak üzere önemli sanatçıların küçük yaşlarda özel yeteneklerinin keşfedilmesini, yurtdışında yetişmesini ve dünyadaki saygın müzisyenler arasına katılmasını sağlamıştır. Şu anda da o yaşlarda keşfedilmesi, yol gösterilmesi gereken ve desteklenirse yetenekleriyle adlarını tüm dünyaya duyurabilecek birçok çocuk var. Bu yasanın yokluğunu aratmayan ve bu görevi üstlenen iyi kurumlar, vakıflar ve projeler son dönemlerde arttı tabii ki ama bu desteği devlet sağlar ve kendi yeteneklerine sahip çıkarsa dünyadaki ünlü sanatçılar arasına daha çok Türk kazandırabiliriz.

Peki İdil Biret ile aynı sahneyi paylaşmak nasıl bir duyguydu? Heyecanlanmış mıydınız?

Hayatımda verdiğim en uzun resitaldi ve Pembe Köşk gibi tarihi bir yerde Suna Kan, İdil Biret, Gürer Aykal gibi sanatçıların bulunduğu dinleyicilere çalmak gurur verici ve onurlandırıcıydı. O gün heyecanlanmamak elde değildi ama İdil Hanımın sakinliğinin ve enerjisinin bana yansıdığını söyleyebilirim.

Repertuarınızda olmasından en çok hoşlandığınız, size güç, mutluluk ve enerji veren besteciler hangileri?

Repertuarımda J.S. Bach, G.P. Telemann, Benjamin Britten ve Eugene Bozza’nın eserlerine yer vermeyi seviyorum. Özellikle Bach tekniğime ve müzikaliteme her zaman farklı şeyler katıyor. Çalarken bir bulmaca çözüyormuş hissini ve çözmenin verdiği aydınlanmayı hissediyorum bu dahi bestecide.

Eğitim hayatınız boyunca hangi kurumsal desteklerden yararlandınız? Sanırım Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın sizin kariyeriniz üzerinde çok değerli bir katkısı var. Bu burslar sizin müziğiniz üzerinde nasıl bir katkı sağladı?
Şu ana kadar sadece Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın desteklerinden ve Erasmus hibesinden yararlandım. Sevda Cenap And Vakfı lisans eğitimim boyunca bana maddi ve manevi destek olmuştur. Oda müziği grubumuzun elinden tutup birçok yerde konser vermemizi ve çevre edinmemizi sağlamıştır. Beni genç yetenek seçtikleri konser sonucunda da iyi bir burs almıştım.

Bildiğiniz gibi obua çalmak için obua dışında birçok makina ve materyale ihtiyacınız oluyor ve bunlar da oldukça maliyetli. Bu bursu bu makinaları temin etmek ve masterclasslara katılmak için kullandım. Böylece çıkardığım sesin kalitesi, rahatlığı iyileşti. Masterclasslarla farklı bakış açıları kazandım ve çalıcılığımı geliştirdim. Erasmus hibesi ise yurtdışında okuduğum süre boyunca beni inanılmaz rahatlattı diyebilirim.

Obua sanatçılığında edindiğiniz başarılardan da kısaca söz eder misiniz?

Şu ana kadar yurtdışında ve yurtiçinde bir çok ünlü müzisyen ve pedagoglarla çalıştım. Gençlik orkestralarının turneleriyle Avrupa’da bir çok konserde ve profesyonel orkestraların projelerinde bulundum.Lisede gösterdiğim başarıdan dolayı bir sınıf atlamak için sınavlara girdim ve 3 senede başarıyla bitirdim. Sizin de dediğiniz gibi 2020 yılında İnönü Vakfı ve Sevda Cenap and Müzik Vakfı işbirliği ile düzenlenen “Harika Çocuklar Yasası İzinde” başlıklı “Pembe Köşk Gençlik Konseri” projesinde yılın genç yeteneği seçildim. Pandemiye kadar da her yıl Ankara’da düzenli solo, oda müziği ve orkestra konserlerim oluyordu.

Peki yarışmalar arasından sizi en çok etkileyen hangisi oldu?

Şu ana kadar sadece video kayıtlarıyla Caspi Art müzik yarışmasından birincilik elde ettim.

Obua çalan bir müzisyenin sağğında nelere dikkat etmesi gerekir?

Dengeli beslenip,düzenli spor ve meditasyon yapıp, sigara içmemek her insanın dikkat etmesi gereken şeylerdir. Bunları yapanın nefesi ve vücudu zaten açıktır ve çalmak için yeterli gücü ve esnekliği sağlayacaktır. Eğer ki meslek hastalıklarından konuşuyorsak, yılların getirdiği duruş bozuklukları ve sırt,omuz ve kol ağrılarının olmaması için alexander tekniğini ve pilatesi denemelerini, çalmadan önce kaslarını ısıtıp esnetmelerini ve diyaframını aktif kullanmaları için nefes egzersizleri yapmalarını öneririm.

Obua çalarken neler hissedersiniz? O duygularınızı biraz bizimle paylaşır mısınız?

Böyle sorular içime dönmeme ve kendimi keşfetmeme yardımcı oluyor o yüzden teşekkür ederim. Müzik yaparken hislerim çaldığım parçalara göre değişiklik gösterebiliyor. Müzik yaparken ve dinlerken aklımda duyuş dışındaki duyularımla da hissediyor; dokular, imgeler, renkler ve sahneler oluşturuyorum. Bazen başka enstrümanları imite eder gibi de hissediyorum. Bunlar müziğin daha da içinde olmamı sağlıyor. Böyle çeşitli duyguları tadabildiğim için çaldıktan sonraki duygum hep neşe oluyor. Çalışma ve eser çıkartma sürecinde yaşanan iniş ve çıkışları saymıyorum tabii ki 🙂

Son dönemde çalmaktan en çok hoşlandığınız parça ve besteci hangisi, ve neden?

Son dönemde öğrenmeye başladığım ve obua repertuarının önemli eserlerinden olan Çek besteci Bohuslav Martinu’nun Obua Konçertosu, çalmaktan en zevk aldığım eserlerden. Eserin caz armonileri ve ritimleri barındırması, uzun kadanslarında obuanın teknik ve müzikal olarak sınırlarını zorlaması eseri bana sevdiren özelliklerinden.

Sizce müzisyenlerin kurumsal destek mekanizmalarından yararlanması önemli mi? Siz herhangi bir burstan yararlanıyor musunuz?
Müzisyenlerin sadece çalışması ve emek vermesi yeterli olmuyor maalesef bunun dışında kendini geliştirebilmeleri, iyi bir eğitim görebilmeleri ve bazı fırsatları yakalayabilmeleri için bu mekanizmalardan maddi ve manevi bir destek alması oldukça önemli. Şu an herhangi bir burstan faydalanmıyorum ama master eğitimim için başvurmayı düşündüğüm burslar var.

Obuaya eşlikçi olarak en çok yakıştırdığınız enstrüman hangisi?

Orkestrayı şefin bir enstrümanı olarak kabul edersek orkestra demek isterdim çünkü tını çeşitliliğini seviyorum ama orkestraya her zaman sahip olamadığımızdan ona en yakın enstrüman olan ve orkestrayı imite edebilen piyano demek istiyorum.

Fotoğraf:  Mehmet Ali Özcan

Oda müziği çalışmalarınızdan da söz eder misiniz?

Obua sınıfımızın iki obua, korangle, fagot ve tenordan oluşan bir “çift kamışlı beşlisi” vardı. Birlikte pekçok yerde konser verdik ama herkes iş sahibi olunca grubumuz çalışmalarına ara verdi. Bir de Agso nefesli beşlisi ile konserler yaptık. Onlarla olan çalışmalarımız da korona nedeniyle durdu maalesef. En yakın zamanda tekrar oda müziği projelerine başlamayı umuyorum.

Orkestrada obua nasıl bir boşluk doldurur? Varlığı hangi açılardan “fark yaratır”?

Obua, orkestrada tahta üflemelerilerin başıdır. Şefin tam ortasında olan konumu nedeniyle etrafındaki enstrümanların bağ kurmasını ve hareketleriyle oda müziği yapmasını kolaylaştırır. Orkestranın akort yapmasına da yardım eder. Genelde besteciler duygulu, şakacı ve melankolik soloları obuaya yazmayı tercih ederler. Kapasitesi diğer enstrümanlar kadar yüksek olmasa da (örneğin; keman kadar hızlı pasajları, trompet kadar güçlü, klarnet kadar hafif bir sesi) tonundaki eşsiz karakter güzel bir melodi ile kalplere dokunabilir.

Son dönemde içinde bulunmaktan en çok gurur duyduğunuz, sizi heyecanlandıran proje hangisi oldu ve neden?
Son dönemde Almanya’da Erasmus programında olduğum için bir projede yer almadım ama orda soprano bir arkadaşımın mezuniyet sınavında ilk defa aşk obuası çalmam benim için çok özeldi. Enstrümanın gerçekten aşık olunası bir ses rengi ve insan sesiyle muhteşem bir uyumluluğu var. Türkiye’de bu enstrümanı bulmak, deneyimlemek ve dinlemek maalesef zor, o yüzden bu anımı daha da özel yapıyor.

Müzik hayatınızda nasıl bir boşluk doldurur?

Müzik hayatımda bir boşluk doldurmaz. Hayatım müziğin içindedir ve boşlukları da sevgi doldurur.

Peki obuanızın temizliği, bakımını kendiniz mi yaparsınız?

Her obuacının el işlerine yatkın olması ve obua gibi karmaşık bir mekanizmayı öğrenmesi gerekiyor bence çünkü vaktimizin çoğunu enstrümanımızı iyileştirmek için harcıyoruz. Çok büyük bir sorun yoksa tamiri ve bakımı deneye deneye öğrenmiş bulunmaktayım ve kendim yapabiliyorum. Sorun halledebileceğimden büyükse Ankara Devlet Operası’ndaki Lüthiyemiz Mustafa Önder’e gösteriyorum.

Müzik tarihi içinde yaşamayı en çok istediğiniz dönem hangisi peki? Ve sebebi nedir?

Çağımızın müzikteki yeniliklerini ve bestecilerini merak ettiğimden, ve bütün dönemleri şu anda da dinleyip okuyabildiğimden, günümüzde yaşamak tercihim.

Size ilham veren Türk ve yabancı obua sanatçıları kimler?

Obua ve hayata dair beni sıkılmadan şekillendiren ve desteğini hiç eksik etmeyen hocam Meral Vural Leblebicioğlu ve yardımlarını tanıştığım günden bugüne esirgemeyen, çalışıyla ve ulaştığı başarılarla hepimize rol model olan Doğa Saçılık bana bu yolda ilham oldular ve olacaklar. Hepsinin çalışından farklı şeyler öğrendiğim bir sürü yabancı sanatçı var ama başlıcaları; küçüklükten beri tonuna ve yorumuna bayıldığım Albrecth Mayer, Alexei Ogrintchouk ve bana farklı perspektifler katan hocam Prof. Nick Deutsch en sevdiğim obua sanatçılarından.

Mesleğinize dair hayalleriniz ve yakın dönem projeleriniz neler?

Gelecek dönem Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvar’ındaki Lisans çalışmalarımı bitiriyorum ve geçen dönem de bulunduğum okul olan Hochschule für Musik und Theather Leipzig ve Almanya’da birkaç okulun yüksek lisans sınavlarına girmeyi planlıyorum. Hayallerimden biri istediğim hocalarla yurtdışında eğitim görebilmek ve bir orkestraya veya akademisine kabul edilmek. Bir diğer hayalim ise sahip olduğum ve olacağım deneyimleri ülkemizdeki gençlere aktarabilmek. Şu an önümüzdeki proje olan, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile yapılacak İstanbul’daki yaz turnemizi heyecanla bekliyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s