Çocuk flütist Kaya Özyurt: “Müzik sadece notalardan değil duygulardan da oluşuyor”

24 Kasım 2009 tarihinde İstanbul’da geleceğin önemli flüt sanatçılarından biri olma yolunda müthiş bir çaba, özveri ve çalışkanlık sergileyecek olan Kaya Özyurt doğdu. Dünyaya geldiğinde belki de kimsenin aklına kendisinin tüm ciddiyeti ve birikimiyle flütünün karşısına geçtiğinde ortaya çıkaracağı müthiş performanslar gelmemişti. Klasik müzikle o zamana kadar tek teması ise anne karnında dinlediği Mozart ninnileriydi.

Kaya’nın hayatındaki ilk kırılma noktası 2013 yılında anaokulu müzik öğretmeni Hamle Özçarıkçı’nın yönlendirmesi ile piyano ve ritim dersleri almaya başlaması oldu. Akabinde, 2015 yılında Bilfen Kurtköy İlköğretim Okulu’nda birinci sınıfa başladı. Okulun müzik öğretmenlerinin ısrarı üzerine piyanonun yanı sıra keman dersleri de almaya başladı ve okul orkestrası ile Bilfen okulları içinde pek çok aktivitede sahne aldı.Trompet sanatçısı ve MSGSU İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olan dayısı Altuğ Öztunç’un yönlendirmesiyle çeşitli klasik müzik konserlerine gitti.

Hayatındaki bir diğer kırılma noktası ise, gittiği konserlerde o zaman henüz tanışmadığı öğretmeni Doç. Nihan Atalay’ın flüdünün sesine ve tınısına hayran kalıp flüt çalmak istediğine karar vermesi oldu. İlk başta ailesi bunu geçici bir heves olarak görüp üçüncü bir enstrümana karşı çıksa da müzik sevgisine ve bilinçli ısrarına fazla direnmeyip MSGSU İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın yarı zamanlı eğitim programı sınavına katılmasına izin verdi.  Yarı zamanlı sınavının ilk aşamasını geçtikten sonra enstrümana uygunluk seçmelerinde Nihan Atalay ile karşılaşınca ise Kaya sevinçten havalara uçmuştu. Çünkü Nihan öğretmeni de onu öğrencisi olarak seçmişti. Nihan Atalay, Kaya gibi birçok çocuk flüt sanatçısını yetiştirmede müthiş bir özveri ve emek sergileyen, deneyim ve birikimini cömertçe yeni müzisyen nesline aktaran ve onları müzikseverlere tanıtmak için çaba sarf eden çok değerli bir eğitmen.

İki yıl boyunca yarı zamanlı olarak flüt çalıştıktan sonra flütün hayatının merkezinde olması gerektiğine karar veren Kaya, seviye sınavını tam puanla geçerek ara sınıftan tam zamanlı olarak konservatuara başladı.

Moda All Saints Klisesi’nde konserden, Kemerburgaz Kentormanı açılışındaki mini konsere, Doğuş Üniversitesi’nde verdiği konserden ve Medikalpark Bahçelievler Hastanesi’nde lösemili çocuklar için düzenlenen yeni yıl partisi konserine dek birçok aktivitede yer aldı Kaya. Sahneye çıkar çıkmaz tüm heyecanını yendi ve izleyicisine notaların içine gizlediği duygularını ulaştırmak için üstün bir çaba sarf etti.

Kaya’nın ismi uluslararası yarışmalarda da duyuldu. 23.02.2020’de Gürcistan’da düzenlenen Silkway 2020 müzik yarışmasında kendi kategorisinde 3.’lük, pandemi yüzünden online olarak gerçekleştirilmek zorunda kalan, Fransa’da düzenlenen A Travers La Flute 2021 flüt yarışmasında da yine kendi kategorisinde 1.’lik dereceleri aldı. Gürcistan’da Batum Türk Konsolosluğunda gerçekleştirilen bir konserde, arkadaşlarıyla paylaştığı sahnede, Azerbaycan, İran ve Türk Konsoloslarına canlı performans sergileme şansı buldu. Diplomasinin gücüne müziğiyle katkı sunmuş oldu.

Pandemi nedeniyle canlı aktiviteler durunca, öğretmeni liderliğinde arkadaşlarıyla beraber sosyal medya aracılığıyla pek çok canlı konser düzenleyen Kaya, bu sayede hem kamera korkusunu yendi hem de sosyal medya gibi uçsuz bucaksız bir ifade alanında ismini daha geniş kitlelere anında duyurma şansı yakaladı. Bu da onun için yepyeni bir tecrübe demekti. Kaya artık herşeyin normale dönüp, canlı performans heyecanı yaşayacağı günlerin gelmesini dört gözle bekliyor. Bu müthiş flütisti tanımak ister misiniz? Aşağıda keyifli bir söyleşi sizleri bekliyor:

Henüz 4 yaşındayken müzik yolculuğun başladı. Yeteneğin nasıl farkedildi? Biraz o dönemden söz eder misin Kaya? Ailende müzisyen olması bu yönelimini cesaretlendirdi mi?

O dönemde başladığım Bir İnci Anaokulu’ndaki müzik öğretmenim Hamle Özçarıkçı, kulağımın iyi olduğunu ve bana piyano dersi vermek istediğini aileme söylemiş. Ailem de solak olduğum için hem sağ elimin gelişeceğini düşündüğünden hem de beyin gelişimine katkısı olacağından bu fikre destek olmuş. Daha sonra Hamle öğretmenim piyano yanında ritim dersleri de vermeye başladı. Böylece müzik yolculuğum da başlamış oldu.

Ailem müziği sever. Annem bana hamileyken hep Mozart dinlermiş. Dayım Altuğ Öztunç’un müzisyen olması müziğe yönelimimi destekledi tabii ki. Ama henüz o zamanlarda müzisyen olmak aklımda yoktu doğal olarak. Ailem müziğin benim için güzel bir hobi olacağını düşünmüştü.

Peki müzik senin için geçmişte ne ifade ediyordu, şimdi ne ifade ediyor? Yıllar içerisinde bir değişim oldu mu?

Eskiden müziğin sadece insanların eğlence ve dinlenme aracı olduğunu düşünürdüm. Artık müziğin sadece notalardan değil aynı zamanda duygulardan da oluştuğunu düşünüyorum. Müzik benim için duygularımı karşımdakilere ifade ediş yolum oldu.

Neden başka bir enstrüman değil de flüt?

İlkokula başladığım yıl okuldaki müzik öğretmenlerimin ısrarı üzerine piyanonun yanında keman dersleri de almaya başladım. Ama kemanda aradığımı bulamadım.

Dayımın yönlendirmesiyle gittiğim konserlerden birinde, o zaman henüz tanışmadığım Doç. Nihan Atalay’ın flüdünün sesine ve tınısına hayran oldum. Kendimi büyülenmiş gibi hissettim ve flüt çalmayı öğrenmem gerektiğini anladım.

Öğretmenin Doç. Nihan Atalay senin hayatında önemli bir seçimin destekçisi oldu. Kendisinin flüt çalma biçimine, müzik eğitimine dair verdiği ve aklından çıkmayan öğütlerini bizimle de paylaşır mısın?

Başlangıçta müzik benim için bir hobiydi. Müziği hobi olmaktan çıkarıp meslek olarak seçmemde öğretmenim Doç. Nihan Ataly’ın gerçekten desteği çok büyük.

Nihan öğretmenim her zaman enstrümanımızı vücudumuzun bir parçası gibi düşünmemiz gerektiğini söyler. Flüt öyle bir enstrüman ki parmaklarımızla dokunup, içimizdeki nefesle duygularımızı seslere dönüştürüyoruz. Bu da bizi bir bütün haline getiriyor.

Bundan başka öğretmenim sürekli müzik dinlememi ve dünya çapında tanınan flütistleri izlememi istiyor.

Şu ana kadar katıldığın konserler arasında seni en çok etkileyen hangisi oldu ve neden ?

Öğretmenim Doç Nihan Atalay ve flüt sınıfındaki arkadaşlarımla birlikte pek çok konser verdik. Bunlar içinde beni en çok etkileyen 02.11.2019’da Moda All Saints Klisesi’nde verdiğimiz konserdi. Klisenin akustiği çok güzel olduğu için yaptığımız müzik bana farklı hissettirdi.

Bir de pandemiden hemen önce Gürcistan’da Batum Türk Konsolosluğu’nda gerçekleştirilen bir konserde Azerbeycan, İran ve Türk Konsolosları’na canlı performans sergileme şansım oldu. Bu da beni oldukça heyecanlandıran bir deneyimdi.

Yaşın henüz çok küçük ama saygın yarışmalardan önemli ödüllerle döndün. Biraz onlardan söz eder misin?

Yarışmalara hazırlanmak farklı ve heyecanlı bir süreç. Her bir yarışma dünyanın farklı bölgelerinden gelen yaşıtlarınızla tanışma ve kendinizi onlarla kıyaslama şansı sunuyor. Bu sayede kendinizi daha fazla geliştirebiliyorsunuz.

Gürcistan Batum’da düzenlenen Silkway 2020 müzik yarışmasında kendi kategorimde 3.’lük ödülü aldım.

Pandemi yüzünden online olarak gerçekleştirilmek zorunda kalan, Fransa’da düzenlenen A Travers La Flute 2021 yarışmasında da kendi kategorimde 1. oldum.

İlk sahne deneyimini anımsıyor musun? Neler hissetmiştin?

İlk sahne deneyimim 5 yaşında, piyano çalarak katıldığım anaokulumun yıl sonu gösterisiydi. Çok heyecanlı ve gergin olduğumu hatırlıyorum. Performansım bitip de sahneden indiğimde çok mutlu olmuştum.

Peki şu anda sahneye çıktığında neler hissediyorsun?

Kuliste sıramı beklerken çok heyecanlanıyorum. Ancak sahneye çıktığım anda ilk alkışla beraber heyecanım tamamen kayboluyor ve rahatladığımı hissediyorum. Çalacağım parçaya odaklanıp çalmaya başlıyorum.

Bir zaman tüneli olsa hangi besteciyle tanışmak ve ona ne sormak/söylemek isterdin?

Bir zaman tüneli olsa tanışmak istediğim besteci Wolfgang Amadeus Mozart olurdu. Eserlerinin beni çok etkilediğini söyleyip yaratıcı bestelerinin sırrını benimle paylaşmasını isterdim. Beğendiğim başka besteciler olsa da Mozart’ın bendeki yeri başka.

Şu ana kadar flüt çaldığın en ilginç yer neresi oldu?

2020 yılına girerken Bahçelievler Medikalpark Hastanesi’nde lösemili çocuklar için bir yeni yıl konseri vermiştik. Hastahanede konser vermek benim için ilginç olmuştu. Hasta olan çocukları gördükçe çok duygulanmıştım. Onların neşelenmesinde payım olduğu için de mutlu olmuştum.

“İdolün” olan flüt sanatçıları kimler?

Emanuel Pahud, Phillippe Bernard, Julien Beaudiment, Barthold Kuijken ve ülkemizden Doç. Nihan Atalay…

Flütün sesi sende hangi duyguları çağrıştırır?

Her enstrüman kendine özgü duyguları yansıtır. Flüt sesi bana öncelikle huzur, dinginlik, mutluluk verir. Bazen de neşe, heyecan ve enerji.

Seni örnek alan çocuk flütçülere tavsiyelerin ne olur peki? Örneğin bir seçmeye hazırlanırken nelere dikkat etmeliler?

Bir seçmeye hazırlanan herkese ilk tavsiyem öncelikle çok ama çok çalışmalarıdır. Düzenli nefes egzersizleri yapmak da biz flütçüler için çok önemli. Sağlığımızı korumanın yanı sıra parmaklarımıza, dudaklarımıza ve dişlerimize ekstra dikkat etmeliyiz.

Flüt çalma performansını arttırmak için sağlığında nelere dikkat edersin? Her gün nasıl ısınma egzersizleri yaparsın?

Flüt çalma performansı öncelikle akciğerlerimizin sağlığına bağlı olduğu için sigara içilen ortamlara mümkün olduğunca girmemeye çalışırım. Hergün düzenli nefes egzersizleri yaparım. Spor ve özellikle de yüzme akciğer kapasitesini arttırdığı için çok önemli. Ayrıca ağırlık kaldırarak kaslarımı da güçlendirmeye çalışırım.

Bunun dışında parmaklarımız, dudaklarımız ve dişlerimiz de çok önemli. Olası kazalardan kaçınmak için ekstra dikkatli hareket ediyorum.

Flüt çalışmaya nefes egzersizleri ile başlayıp, uzun ses ve gamlarla devam ederim. Sonrasında da sırayla etütleri ve eserleri çalışırım.

Flüdünün bakımını kendin mi yapıyorsun?

Flüdümün günlük temizliğini kendim yapıyorum. Her çalışma sonrasında flüdümün içini ve dışını temizliyorum. Nefesimizdeki su buharı flüdün içinde yoğunlaşıp biriktiği için, düzenli temizlenmezse bakteri üreme riski olur. Ayrıca su buharı temizlenmezse flüdün içinin oksitlenmesine neden olabilir. Bunları engellemek için kısacık bir ses bile üflesem mutlaka içini temizlerim. Ayrıca tuşların altlarındaki güderileri de ince bir kağıt yardımıyla temizleyip tuş bakımı yaparım. Teknik bakım gerekirse dışarıdan yardım alıyorum.

Pandemi döneminde sosyal medyada da çok fazla konser verdin. Canlı konserlerle bunları kıyaslamanı istesem neler söylerdin? Peki dijital konserler sana nasıl bir deneyim kazandırdı?

Canlı konserlerde sahnede olmanın ayrı bir heyecanı var. Dinleyiciler ile direkt karşı karşıyayım. Performansımın dinleyicileri nasıl etkilediğini görebiliyorum. Alkışları duymak motivasyonumu arttırıyor.

Dijital konserler de güzel, ancak canlı konserler gibi keyifli değil. Çünkü karşımda sadece kamera ve ışıklar duruyor. Alkışlar yok. Konser sırasında yorumlar yazılıyor ama o anda okuyamadığım için ekstra bir motivasyon olmuyor.

Dijital konserler de bana çok şey öğretti. Öncelikle kamera korkumu yendim. Kamera açısı ve ışık ayarlama ile ilgili birçok teknik bilgi edindim.

İleride hangi flüt virtüözüyle aynı sahneyi paylaşmak ve onunla hangi eseri çalmak isterdin?

Çok uzak olmayan bir tarihte, öğretmenim Nihan Atalay ile Vivaldi’nin İki Flüt İçin Konçertosu’nu çalmak isterim.

Flütünle çalmaktan en çok hoşlandığın beste hangisi peki Kaya?

Flütümle çalmaktan hoşlandığım pek çok eser var ama bir tanesini seçmem gerekirse B. Marcello’nun Sonate No:2’si olur.

Kendine dair müzik hayallerini ve yakın dönem projelerini bizimle de paylaşmak ister misin?

İleride dünyaca tanınan bir flütist olmak ve büyük orkestraların önünde solist olarak çalmak istiyorum. Bunun için çok çalışmak gerekiyor. Bunun bilincindeyim. Bu hedefe yürürken yarışmalarda dereceler almak, uluslararası projelere katılmak istiyorum. Doğa İçin Çal gibi sosyal projelerde yer almak da hayallerim arasında.

Yorum bırakın