
Ece Namlı 2002 yılında Ankara’da doğdu. Profesyonel keman eğitimine 2013 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Ebru Karaağaç’ın sınıfına kabul edilerek başladı. Ani Schnarch, Itzhak Rashkovsky, Igor Tkachuk ve Ellen Jewett’ın ustalık sınıflarına katıldı, konserlerinde yer aldı.
2017 yılında Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’na seçilen Namlı, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası ve Hacettepe Gençlik Senfoni Orkestrası’nın konserlerinde yer aldı. 2019 yılında Hacettepe Gençlik Senfoni Orkestrası’nda Konzertmeisterlik yaptı. Rengim Gökmen, Orhun Orhon, Barış Demirezer, Sunay Muratov, Burak Tüzün, Oğuzhan Kavruk, Hasan Niyazi Tura, Tolga Taviş gibi şeflerle çalıştı. Çeşitli resital, sınıf ve oda müziği konserleri verdi.
2021 yılında Online Klasik Müzik Akademisi tarafından düzenlenen yarışmada 2.’lik Ödülü kazandı.
Başarıyı “bahaneleri ve arkasına sığınarak kendini rahatlatmaya çalıştığın o kuru gürültüyü susturabilmektir” şeklinde tanımlayan Namlı son olarak, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yarının Kadın Yıldızları 2021 projesi destek fonundan yararlanmaya hak kazandı.
Halen Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Lisans 1. Sınıf öğrencisi olarak, eğitimini Prof. Ebru Karaağaç ile sürdürüyor.
“Kendimin en iyi versiyonu olmak için çabalıyorum” diyen bu üstün yetenekli kemancımızı mutlaka tanımalısınız. Bunun için çok keyifli bir söyleşi sizi bekliyor:
Kendinizi biraz tanıtır mısınız? Müzik yolculuğunuz kaç yaşında nasıl başladı? Müziğe olan ilginiz nasıl fark edildi ve üzerine nasıl bir eğitim inşa ettiniz?
Ailemde müzikle ilgilenen birisi yok. Dolayısıyla beni yönlendiren kimse olmadı. Birkaç müzisyen müziğe yeteneği olan çocukları tespit etmek için okuduğum kreşe gelmişti ve yatkınlığım olduğu anlaşıldı. Ailem konuyla ilgili bilgilendirilince ders almamın iyi olacağı düşünüldü ve 7 yaşında piyano dersleri almaya başladım. Okuduğum ilkokul müzik dersi bünyesinde keman ve piyano eğitimi veriyordu. Ben 4. sınıftayken kemanı seçtim ve hocam konservatuvar sınavlarına girmem konusunda bana tavsiye verdi. Ardından 5. sınıfta sınavları kazanarak Hacettepe Konservatuarı’nda okumaya başladım.
Peki neden başka bir enstrüman değil de keman? Sizi kemana çeken dinamikler neler oldu?
Kemanı benim gözümde diğer enstrümanlardan ayıran asıl şey herkesin kendi tınısını yaratması. Bir insanın keman çalışından onun karakteri, iç dünyasıyla ilgili birçok şey hissedilebiliyor. Bir ayna görevi görüyor. Elbette bu durum tüm enstrümanlarda geçerli ama kendi düşünceme göre özel bir ton üretmek için çok fazla renk tonuna sahip bir enstrüman. Ayrıca çok çeşitli teknikler ve eserlere sahip.
Kemana eşlik etmesini en çok sevdiğiniz diğer iki enstrüman hangileri ve neden?
Klarinet ve çello. Klarinette üflemeli bir enstrüman olmasına rağmen kemana çok benzeyen yumuşak bir ses rengi var ve birbirlerini tamamlıyorlar. Çello da bir yaylı çalgı olduğu için zaten aynı ailenin iki üyesi, ve iki enstrüman da çok karakteristik bir tona sahip. Çello oktav olarak daha altta olduğu ve dolgun bir renge sahip olduğu için enstrümanların farklı özelliklerinin birleşimiyle adeta küçük bir orkestra oluşuyor.
Keman çaldığınız en sıradışı yer şimdiye kadar neresi oldu?
2018 yılında Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’yla bir Fenerbahçe-Barcelona maçı açılışında Mohican Marşı çalmıştık. Benim için çok farklı ve heyecan verici bir deneyim olmuştu.
Prof. Ebru Karaağaç’ın sizin keman çalış tarzınıza dair verdiği tavsiyelerden, öğütlerden birkaçını bizimle paylaşır mısınız?
Her zaman keman çalmanın bir zorunluluk değil, ancak sevgiyle yapılabilecek bir iş olduğunu söyler. Kendini başkalarından ayıran özgün bir tını yaratmanın önemi üzerinde çok durur. Çaldığım eserler hakkında fikirler oluşturmamda ve kendi rengimi bulmamda çok yardımı olmuştur. Çünkü müzisyenlik bir yerde sürekli arayış gerektirir. Hem çok disiplinli, iyi bir eğitmendir, hem de kişiliği ve sanatçılığıyla ilham alınabilecek bir insandır. Ben bugün bu işi ve müziği bu kadar seviyorsam hocama çok şey borçluyumdur.
“Vazgeçilmez” olarak gördüğünüz kompozitörler / keman virtüözleri kimlerdir?
Eski dönemlerden söylemem gerekirse Jascha Heifetz ve David Oistrakh. Günümüzde halen insanların etkisi altında kaldığı ve yorumları ile ufuk açan ekoller. Hala Oistrakh’ın sol el tekniği ve vibrato tınısı, Heifetz’in ise arşe tutuş dengesini anlamak mümkün değil. Günümüz kemancılarından söylemek gerekirse de Maxim Vengerov ve Janine Jansen derim.
Klasik müzik çalışmalarınız sırasında herhangi bir kurumsal destekten, fon veya burstan yararlandınız mı? Sizce Türkiye’de bu imkanlar yeterli mi?
Hayır, şu ana kadar hiçbir kurumdan yardım almadım. Ama İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın bu seneki Yarının Kadın Yıldızları fonundan yararlanmaya hak kazandım. Bu tarz şeyleri destekleyen daha çok platform olması gerekiyor. Elbette birkaç tane köklü kuruluş var fakat çok kişinin arasından sıyrılmak hiç kolay bir iş değil. Bu nedenle çoğu insan bu imkanlara erişemeden maddi yetersizlikler sebebiyle yeterince iyi yerlere gelemiyor.
Müzik tarihinde yaşamayı en çok arzu ettiğiniz dönem hangisi ve neden?
Çalmayı en çok sevdiğim eserler romantik dönem bestecilerine aittir. Çünkü o dönemi şu andan farklı kılan bir sürü dinamik var. Çok fazla yoksulluğun, imkansızlığın olduğu bir dönem. Gerek savaşlar ve ardında bıraktığı acılar, gerekse günümüzdeki bu kolay hayatla uzaktan yakından benzememesi sebebiyle bestecilerin duygularını çok büyük ve yoğun yaşadığı ve karşı tarafa aksettirebildiği bir dönem. Bir daha o kadar güzel eserlerin çıkabileceğini zannetmiyorum.
Peki bir kemancı kendi çalış stilini sizce nasıl farklı kılar?
Günümüzde eserleri tüm notalarıyla eksiksiz ve kusursuz entonasyonla çalabilen kemancılar bulmak çok kolay. Asıl marifet esere yeni bir bakış açısı kazandırabilmek. Daha önce yapılmamış olanı yapabilmek. Besteci bir eser yazdığında onun tek bir yorumu olması imkansızdır. Çerçevenin çok dışına çıkmadan yorum yelpazesi ne kadar çeşitlendirilebilirse eser daha ileri gider ve çalan kişi hakkını vermiş olur. Bu tüm enstrümanlar için geçerli. Bazı insanlar çok güzel çalar ama her eser aynı biçimde duyulur. Bundan kaçınmak gerekiyor. Enstrümancılık büyük bir hayal gücü gerektiriyor.
Sizin için başarının tanımı nedir?
Elinden geleni son raddesine kadar yapmaktır. Bahaneleri ve arkasına sığınarak kendini rahatlatmaya çalıştığın o kuru gürültüyü susturabilmektir. Gerektiğinde kendinden ödün vermektir. Ancak o şekilde bir insan hak ettiği yere gelebilir. Fedakârlık yapmadan hiçbir şey olmuyor. İleride keşke daha fazla çalışsaydım demeyeceğim, huzurlu, mutlu bir gelecek istiyorum. Kendimin en iyi versiyonu olmak için çabalıyorum.
Peki, kemanınızla birlikte herhangi bir sosyal sorumluluk projesine dahil oldunuz mu?
Maalesef hayır. Ama müziğimle başka herhangi bir şeye dokunabilme düşüncesi inanılmaz. Umarım ileride dahil olabilirim.
Çeşitli resitaller ve oda müziği konserleri verdiniz. İçlerinden sizi en çok etkileyen, hafızanızdan silinmeyen hangisi oldu?
En çok etkilendiğim konserim ilk oda müziği konserimdi. 2017 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sınıf arkadaşlarımla birlikte Henry Purcell 3 Dans çalmıştık. İnsan bir şeyi denediği ilk anda hissettiklerini bir daha asla o kadar yoğun hissedemiyor. O büyülü atmosfer ve tarihi eserler arasında seyircilerin karşısında çaldığım dakikaları hiç unutamıyorum. Tam olarak ait olduğum yerde olduğumu iliklerime kadar hissetmiştim.
Kariyeriniz için hedefiniz nedir?
Büyük kitlelere müziğimi duyurabilmek, ilham aldığım müzisyenlerle tanışmak ve yeni bakış açıları kazanmak istiyorum. Eğitimime zamanı geldiğinde yurtdışında, klasik müziğin merkezlerinde devam etmeyi, sanatçılığımla değer görebileceğim yerlerde olmayı istiyorum.
👏👏👏💐💫Güzel bir söyleşi olmuş.Genç Kemancımıza da başarılar diliyorum.Yolu açık olsun🙏🥰💙🍀 👏🙋
BeğenBeğen