
23 yaşındaki genç kemancı Demirhan Gökbudak, 8 yaşında Adilhoca Aziz ile başladığı ilk keman derslerinden bu yana kemanıyla harikalar yaratan bir müzisyen. Kendisi, 2016 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Okulu’ndan mezun oldu. Aynı yıl Avusturya’ya gitti ve Lisans eğitimini Universität Mozarteum Salzburg’da Profesör Lukas Hagen ile birlikte yürütüyor. Sosyal medyada ise doğanın ortasında kemanıyla yaptığı performanslarla dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.
Mersin’de düzenlenen “5. Gülden Turalı Keman Yarışması”nda ikincilik ödülü ve “En İyi Türk Eseri Yorumlama Ödülü”, 2018 yılında Avusturya’da düzenlenen “Vituoso Uluslararası Müzik Yarışması Büyük Ödülü” nde birincilik ödülü, İş Sanat’ın 2019 yılında İstanbul’da düzenlenen “Parlayan Yıldızlar” dizisinde birincilik ödülü ve aynı yıl Viyana’da düzenlenen “Uluslararası Klasik Saf Viyana Müziği Yarışması”nda da özel ödül kazandı.
11 yaşından beri Christoph Poppen, Thomas Rösner, Orhun Orhon, Artun Honic, Işın Metin ve İbrahim Yazıcı gibi tanınmış şeflerle solist olarak sahne alan; Ivry Gitlis, Vadim Repin, Alexander Markov, Alexander Vinnitski, Vadim Gluzman, Ilya Kaler, Cihat Aşkın, Guy Braunstein, Sergey Ostrovsky ve Robin Wilson gibi ustalarla çalışan Demirhan Gökbudak, Bilkent Senfoni Orkestrası, Borusan Filarmoni Orkestrası, Akademik Başkent Oda Orkestrası ile sahne aldı ve bu orkestralarla yorumladığı eserler arasında; F.Mendelssohn’un E minor Keman Konçertosu, P.I.Tchaikovsky’nin Keman Konçertosu, P. De’den virtüöz eserler, Sarasate, C.Saint-Saens bulunuyor. Şu anda ise tek dileği pandeminin bitmesiyle birlikte motivasyonunu geri kazanmak, çünkü kendi ifadesiyle, gücünü, enerjisini insanlarla etkileşimden alıyor genç kemancı.
Uluslararası Kısa-Ca Öğrenci Filmleri Festivali (Ödül Töreni Açılış Konseri); “Musica Mundi Uluslararası Oda Müziği Festivali”; Bonn “Beethoven Festivali” ve “Bilkent Keman Günleri”, Burdur “1. Genç Yetenekler Klasik Müzik Festivali” gibi birçok festivale de solist olarak katılan Gökbudak, 2019’dan beri Hans Pluhar’ın parlak ve modern bir kemanıyla sahne alıyor.
Aşağıda kendisiyle, kemana başlama hikayesi, “yarışmalar atlar için mi artistler için mi” tartışmasına dair yorumu, Türkiye’de müzik eğitiminin artıları ve eksileri, keman alanında uzmanlaşmak isteyen müzisyenlere tavsiyeleri ve Avrupa ile Avusturya’da keman eğitimi ve keman sanatçılarına verilen desteği konuştuğumuz çok keyifli bir söyleşi sizi bekliyor:
Sekiz yaşında keman derslerinize başlamanız, ardından Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Okulu’ndan mezuniyet ve Avusturya’da Universität Mozarteum Salzburg’da lisans eğitimine dek uzanan etkili bir müzik yolculuğunuz var. Temel bir soruyla başlamak isterim. Neden keman? Ve ilk keman eğitimini kimden aldınız? Nasıl bir öğrenme süreciydi?
Keman’a başlama nedenim aslında çok basit ve komik. Ailemde herkes piyano çalmayı biliyor. Annem Eğitim fakültesinde Piyano eğitimcisi, profesör, babam klasik müziğe ve özellikle caz’a çok ilgisi var, kendisi çok yeteneklidir ve piyanoda caz çalmayı çok sever, özellikle tınısı ve tonunu çok beğenirim. Abim 8 yaşında piyano derslerine başladı ve daha sonra Bilkent Üniversitesi Bilkent Müzik hazırlık ilk öğretim okuluna kabul edildi, hal böyle olunca çevremde çok fazla piyanist vardı ve ben farklı bir enstrüman çalmak istedim, kemanı seçtim. Çok fazla sevdiğimden ötürü değil, sadece piyanodan farklı olduğu için.
Abimden 2 sene sonra ben de Bilkent Üniversitesi Müzik hazırlık ilk öğretim okulunun giriş sınavlarına girdim ve kazandım. Orada Adilhoca Aziz ile keman eğitimimi sürdürdüm. Şimdiki başarımın hepsini Adil hocam’a ve aileme borçluyum. Ortaokul ve lise eğitimi en önemli zamanlardan biridir müzik eğitiminde. Doğru yol göstericilerim oldular. Zorlayıcı bir süreçti, ben çok şanslıydım.
Adil hocam ile çalışmalarım çok yoğundu, haftada en az 3 ders yapardık, yaz tatillerinde bütün senenin programını hazırlardık, her sabah saat 09:00’da okulda çok disiplinli bir şekilde çalışırdı benimle. Güzel günlerdi… Her Türkiye’ye gidişimde kendisine halen çalarım, Türkiyenin en iyi pedagoglarından birisidir Adilhoca Aziz.
Keman alanında çok değerli yarışmalara katılıp büyük ödüller kaznadınız. Onlardan biraz söz edebilir misiniz?
Ulusal ve uluslararası yarışmalarda çeşitli ödüllerim var. Bunlardan bazıları Gülden Turalı keman yarışması, Virtuoso uluslararası müzik yarışması, İş Sanat’ın Parlayan Yıldızlar serisindeki birinciliklerim bunlardan bazıları.
Yarışmaları sevmiyorum, ancak günümüz Dünyasında olmazsa olmazlardandır yarışmalar. En büyük fırsatları yarışmalar sağlıyor.
Bela Bartok’un bir sözü vardır, “yarışmalar atlar içindir, artistler için değil.”
11 yaşından beri Christoph Poppen, Thomas Rösner, Orhun Orhon, Artun Honic, Işın Metin ve İbrahim Yazıcı gibi tanınmış şeflerle solist olarak sahne aldınız. Ivry Gitlis, Vadim Repin, Alexander Markov, Alexander Vinnitski, Vadim Gluzman, Ilya Kaler, Cihat Aşkın, Guy Braunstein, Sergey Ostrovsky ve Robin Wilson gibi ustalarla çalıştınız. Bu şeflerin ve müzisyenlerin sizin müzikal gelişiminize katkıları neler oldu?
Çalıştığım bütün müzisyenlerden bişeyler öğrendim. Hem iyi, hem kötü. Eğer iyi bir müzisyenle iş birliği fırsatınız varsa, bunu kesinlikle değerlendirmelisiniz. Müzik paylaşılınca güzeldir.
Çaldığınız birçok değerli orkestra arasında Bilkent Senfoni Orkestrası, Borusan Filarmoni Orkestrası, Akademik Başkent Oda Orkestrası bulunuyor. Peki sizce Türkiye’de orkestraların gelişimiyle oda müziğinin gelişimi eş zamanlı mı ilerledi?
Türkiye maalesef Klasik müzik dünyasında ortalamanın gerisinde kalan bir ülke. Müzik’te ilerleme her yönlü oluyor. Sadece “Orkestralar gelişiyor” veya “daha çok solist çıkıyor”, “oda müziğinde çok iyiyiz” gibi bir şey söz konusu olamaz. Ne zamanki Türkiye’de müzik eğitimi gerçek bir disiplinle yapılıp, sanatımıza sahip çıkılan, gerçek anlamda desteklendiğimiz bir sisteme geçiş yaparız, işte o zaman yaptığımız icranın kalitesinin yükselmesi kaçınılmaz olur.
Keşke solo keman için daha fazla eser yazsaydı dediğiniz kompozitörler hangileri?
Sergei Rachmaninoff keman için çok az eser besteledi, daha fazla eser bestelemiş olmasını çok isterdim.
J.Sibelius, G.Mahler, E.W.Korngold, G.Gershwin bunlardan bazıları…
Keman görece kolay taşınır bir enstrüman olduğu için doğanın ortasında, bir dağ başında veya kumsalda da rahatlıkla çalınabiliyor. Peki siz bu zamana dek kemanınızı en sıradışı nerede çaldınız veya çalmak isterdiniz?
Kemanımı doğada çalmayı seviyorum, beni takip edenler sosyal medyadaki paylaşmış olduğum kayıtlarımı bilirler.
En zorlayıcı ve ekstrem olan yer, E.Zeki Ün’ün “Yudumluk” klip kayıtlarındaki Drone çekimi için akşam karanlığında küçük bir göletin yanındaki bir taşın üzerine çıkıp çalmam olmuştu… Maalesef o görüntüyü post-Prodüksiyonda kullanmamaya karar verdik!
Çok değerli keman virtüözleri var elbette. Ama içlerinden sizin için en vazgeçilmez olanları hangileri?
Jascha Heifetz, Henryk Szeryng, Gil Shaham bunlardan bazıları.
Avusturya’daki keman eğitimini Türkiye ile kıyaslamanızı istesem belli başlı hangi unsurlara dikkat çekerdiniz?
Avusturya hükûmeti müzik okullarına çok büyük miktarda finansal destek veriyor. Avrupada genel olarak Sanat çok önemli bir yere sahip. Örneğin benim okulum Mozarteum Üniversitesi, çok meşhur hocalarla çalışıyor, benim hocam Lukas Hagen de öyle. Parasal güç ünlü hocaları ve sanatçıları getirip masterclass çalışmaları yaptırıyor.
Her çalışma odasında kuyruklu Steinway & sons veya Bösendorfer markalı en az 40.000€ değerindeki piyanolara sahip. Akustik anlamda çok iyi yapılmış binalar, salonlar var.
Okul sistemi müzik dersleri ağırlıklı olarak yapılmış. Türkiye’deki Lisans ve lisansüstü eğitim programlarında çok fazla müzikle ilgili olmayan dersler var, öğrencilere müzik hayatında kullanmayacakları ağır dersler veriyorlar.
Keman alanında uzmanlaşmak isteyen çocuk ve genç müzisyenler öncelikle nasıl bir çalışma disiplini izlemeli?
Her gün en az 4 saat çalışmak zorundalar. Bir işe ne kadar çok saat verirseniz, başarı şansınızı o kadar çok yükseltmiş olursunuz. Müziği bir iş gibi görmemeliler, müzik bir hayat stilidir.
Kemanın sesini doğada en çok neyle özdeşleştirirsiniz?
İnsan sesi. Çok ilginçtir, kemancı meslektaşlarım ile ne zaman sohbet etsem, kendi ses tonlarını kemandan çıkardıkları ses tonlarına benzetiyorum. Belki de benim kafamda psikolojik olarak oluşturduğum bir şeydir, bilemiyorum!
Pandemi dönemini nasıl geçirdiniz? Müzikte bir içe dönüş mü yaşadınız?
Pandemi süreci çok zorlayıcıydı, halen de öyle!
Motivasyonu yakalamak çok zorlaştı benim için. Ben insanlardan ilham alıyorum, çalışma enerjim bir kafeteryada oturduktan sonra daha fazla oluyor. Evde oturmak bana göre değil.
Avrupa’da keman sanatçılarına verilen destekler nasıl?
Avrupa müzisyenlere bireysel olarak çok fazla bir ayrıcalık tanımıyor ancak konser veya orkestra konserleri gibi imkankar oldukça fazla ve iyi bir kaşesi var.
Kemanın hayatınızdaki önemini ve yerini nasıl tanımlardınız? Hayal ettiğiniz işi mi yapıyorsunuz?
Keman hayatımda çok büyük bir yere sahip. Hayatımda herhangi bir mesleğim olsa bile keman çalmayı asla bırakmazdım, beni disipline sokuyor. Evet, hayal ettiğim mesleği yapıyorum, sadece keşke Dünyadaki sistemin biraz daha fazla yatırım yaptığı bir meslek olsaydı müzisyenlik diye içimden geçiriyorum.https://www.youtube.com/watch?v=QOjsqts5vLE