Türksu İlerle: “Ülkemizde genç müzisyenlere süresiz hibe destekleri verilmeli”

23 yaşındaki genç piyanist Türksu İlerle, sekiz yaşında çıktığı müzik yolculuğunda kararlı adımlarla ilerliyor. Pandemi birçok planını gölgede bırakmış olsa da, şu anda önüne koyduğu hedef bir konservatuarda yüksek lisans ve sanatta yeterlilik sonrası akademisyenlik ve konser piyanistliğini beraber ilerletmek.

Günlük piyano çalışmaları 4 ila 10 saat arasında değişen Türksu’nun piyanoya kendini adamışlığı birçok çocuk ve genç piyanist için ilham verecek düzeyde. Ne kadar çok piyano çalışırsa kendisini o kadar zinde ve arınmış hissediyor. Bir yandan da kendi sosyal medya hesabı üzerinden canlı konser dinletileri vererek pandeminin yarattığı mekansal kısıtlamaları aşarak seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Alkış aldığı konserleri anımsarken ise buruk ama bir o kadar da gururlu hatıraları canlandırıyor gözlerimizin önünde bu söyleşi sırasında. Piyano, birçok önemli ustalık sınıfına katılmış olan Türksu için mutluluk, aşk ve huzur duygularıyla eşdeğer.

Çok iyi bir Rachmaninoff icracısı olan Türksu, genç müzisyenlere devletin daha fazla hibe desteği vermesini, müziğin gelişimi açısından oldukça önemli görüyor. Zira kendisi de aslında ifade etmese de böyle bir desteğin olması durumunda birçok askıda bekleyen hayalini gerçekleştirme arzusunda.

Onu örnek alan genç ve çocuk piyanistlere ise birkaç meslek sırrını şu şekilde paylaşıyor: “Günde ortalama en az 4 saat ve en çok 8 – 9 saat piyano çalışın. Piyanoda eser çalışırken çok verimli ve çok akıllı çalışmalar yapın. Piyano çalışmadan önce mutlaka ve mutlaka ellerinizi açın, gam ve arpejler çalışın. Piyano çalışmalarında 15 dk mini molalar yapın ve mini molalarda çay için, kahve için. Konser vereceğiniz vakit hiç heyecan yapmayın, yapsanız bile kontrollü şekilde nefes alıp verin. Konser öncesi de prova yapmayı da ihmal etmeyin.”

Piyanosuna tutkuyla bağlı bu genç piyanisti tanımak ister misiniz?

Kendinizi biraz tanıtır mısınız? Müzik yolculuğunuz kaç yaşında nasıl başladı? Nasıl devam ediyor? 

Benim adım, Aydın Türksu İlerle. 21 Mayıs 1998 tarihinde Eskişehir’de resim öğretmeni bir anne ve asker emeklisi, aynı zamanda özel bir havayolunda kaptan pilot bir babanın tek çocuğu olarak dünyaya geldim. Aslen Ankara’lıyım. İzmir’de ikamet ediyorum. 2002 yılında annemi trafik kazasında kaybettim. Annemin ölümünden sonra babaannem ve dedem, Ankara’dan gelip benimle ilgilenmeye başladı. Şu an, babamla yaşıyorum.

Müzik yolculuğum, 2006 yılında Zehra CİNGÖZ – DEBRELİ ile başladı. Daha sonra Yasemin ŞARAP ile devam etti. Müzikte kendimi geliştirmeye beni babaannem, dedem ve babam teşvik etti. 2012 yılında İzmir Özel Çamlaraltı Koleji’nin Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’ne girdim ve orada Prof. Memduh ÖZDEMİR ile piyano çalıştım.

2013 – 2015 yılları arasında Işık Ece TEZGEL – GÖNÜL ile piyano çalışmalarıma devam ettim. 2015 yılında da Prof. Talia Özlem BALTACILAR – BAYOĞLU ile özel ders yaparak çalışmalarıma devam ettim ve 2016 yılında İzmir Özel Çamlaraltı Koleji’nin Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nden birincilik ile mezun oldum ve Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Piyano Anasanat Dalı’nı %50 bursla kazandım. Orada Öğr. Gör. Esra KALKANOĞLU – MAMAÇ ile çalışmalarıma devam ettim ve 2021 yılında Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Piyano Anasanat Dalı’ndan mezun oldum.

Piyano çalışmalarıma şimdilik kendim devam ediyorum. İleriki zamanlarda herhangi bir konservatuvarda piyano üzerine yüksek lisans ve sanatta yeterlilik yapmayı, akabinde de yine herhangi bir konservatuvarda araştırma görevlisi ya da öğretim görevlisi olmayı ve aynı zamanda da konser piyanisti olmak istiyorum.

Neden piyanoyu tercih ettiniz? 

Piyanoyu tercih etmemin tek nedeni piyanonun sevdiğim enstrüman olması. Piyano çalmama ailem teşvik etti. Piyanomun başına geçtiğim vakit kendimi çok mutlu hissediyorum açıkçası. Günde ortalama en az 4 saat ve en çok 10 saat piyano çalışıyorum. Bazen piyano çalışmalarım, en az 4 saati ve en çok 10 saati aşabiliyor. Piyano çalıştığım vakit, kendimi rahatlamış ve zinde hissediyorum. 

Sizce piyanoya en güzel eşlik eden enstrüman nedir ve neden? 

Bence piyanoya en güzel eşlik eden enstrümanlar; bütün yaylı çalgılar (keman, viyola, viyolonsel, kontrbas), flüt, sib klarinet, Fransız kornosu ve trompet çünkü; piyano ve yaylılar ile oda müziği yapılınca çok harikülade bir şey ortaya çıkar. Mesela; Piyano Trio, Piyano Kuartet (Quartet), Piyano Kentet (Quintet) gibi…

Flüt ile yapılınca çok tatlı piyano – flüt duo eserleri, Sib klarinet ile yapılınca da piyano – sib klarinet duo, Fransız kornosu ile yapılınca piyano – Fransız kornosu duo eserleri, trompet ile yapılınca da piyano – trompet duo eserleri ortaya çıkıyor. Mesela; piyano ve yaylılar için trio, quartet eserleri hoşuma gidiyor. Ayrıca dört el piyano yapmak da çok eğlenceli olabiliyor. 

Pandemide müzikal anlamda en çok neyi özlediniz? 

Dünyamızı kasıp kavuran COVID-19 pandemisinde piyano masterclasslarına ya da yarışmalarına katılmayı özledim. Bir de konserler izlemeyi ve solo, oda müziği ve orkestra ile konser vermeyi de özledim.

Lakin; Instagram hesabımda canlı yayın üzerinden 29 Mart Dünya Piyano Günü’ne özel solo piyano resitali verdiğimi hatırlarım. Çok harikaydı.

Pandemi dönemini müzikal anlamda nasıl geçirdiniz? 

Bu pandemide olan sadece piyanistlere değil; kemancılardan tutun viyolistlere, çellistlere, kontrbasçılara, flütistlere, obuacılara kadar olan bütün müzisyenlere, bestecilere, orkestra şeflerine oldu. Mesela konserler, masterclasslar, yarışmalar iptal oldu fakat bazı masterclasslar ve yarışmalar online olarak düzenlendi… Umarım ki bu pandemi biter de bütün müzisyenler, besteciler, orkestra şefleri huzura kavuşur. Bunun için de temizlik, maske ve sosyal mesafe kurallarına titizlikle uyulması gerekiyor.

İzmirli klasik müzik dinleyicisini nasıl değerlendirirsiniz? Sizce İzmir’de klasik müzik icraatı için yeterince mekan, olanak, destek var mı? 

İzmir’de yaşayan ya da doğma büyüme İzmirli olan çoğu kişi, klasik müzik dinler, fakat diğer insanlar klasik müzik sevmedikleri halde de dinlerler. İzmir’de bir sürü sanat merkezleri var fakat biraz daha opera binaları, sanat merkezleri inşa edilebilir. 

Herhangi bir yarışmaya katıldınız mı? 

Daha önce hiçbir yarışmaya katılmadım fakat yarışmalara katılmayı çok ama çok isterim. 2015’te İzmir’de düzenlenen Saygun Piyano Yarışması’na katılmayı istemiştim fakat katılmaktan vazgeçmiştim çünkü; eserleri yetiştirememiştim. 2019’da ve 2020’de Adana’da düzenlenen Rhapsody Piyano Yarışması’na katılmak istemiştim ancak 2019’da katılmaktan kendim vazgeçmiştim ve 2020’de de bileğimi incittiğim için katılamamıştım. Eğer pandemi biterse yarışmalara katılmayı çok isterim. 

Katıldığınız ustalık sınıfları size en çok ne kattı? 

Çoğu ünlü piyanistlerin ustalık sınıflarına katıldım. Mesela; 2018 yılında Doç. Gökhan AYBULUS’un ustalık sınıflarına, Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen 5’inci Uluslararası Müzik Haftası ve Fuarı kapsamında Pablo GALDO’nun (İspanya) ustalık sınıfına ve 2019’da yine Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen 6’ncı Uluslararası Müzik Haftası ve Fuarı kapsamında Adriano AMBROSINI (İtalya) ve Erato ALAKIOZIDOU (Yunanistan) gibi piyanistlerin ustalık sınıflarına katılma fırsatını değerlendirdim. Ustalık sınıfları, bana çalıştığım eserleri nasıl iyileştirebilirim, nasıl daha iyi icra edebilirim gibi katkılarda bulundu bana ve çalıştığım piyanistlerden eleştiriler ve tavsiyeler aldım. 

“Vazgeçilmez” olarak gördüğünüz kompozitörler kimlerdir? 

Bütün bestecileri severim ve bütün besteciler, benim olmazsa olmazlarımdır. Misâl: Barok dönemden Johann Sebastian BACH, Domenico SCARLATTI, Jean Philip RAMEAU, George Frederic HANDEL, François COUPERIN; Klasik dönemden Wolfgang Amadeus MOZART, Franz Joseph HAYDN, Ludwig van BEETHOVEN; Romantik dönemden Frederic CHOPIN, Felix MENDELSSOHN, Robert SCHUMANN, Sergei RACHMANINOFF; Çağdaş dönemden Claude DEBUSSY, Manuel DE FALLA, Alban BERG, Arnold SCHÖNBERG, Adam COPLAND, Francis POULENC, Einojuhani RAUTAVAARA, Maurice RAVEL, Philip GLASS, Oliver MESSIAEN; Türk bestecilerden de Ulvi Cemal ERKİN, Cemal Reşit REY, Ahmed Adnan SAYGUN, İlhan USMANBAŞ, Hasan UÇARSU, Özkan MANAV dinlerim. Bu besteciler, benim kulağıma her zaman hoş gelir.

Piyanoyu bir duyguyla eşleştirmenizi istersem hangi duyguyu neden seçerdiniz? 

Piyanoyu bir duyguyla eşleştirsem mutluluk, aşk, huzur seçerdim çünkü piyano çalışırken huzurlu oluyorum ve aynı zamanda rahatlamış ve zinde hissediyorum kendimi açıkçası.

Klasik müzik çalışmalarınız sırasında herhangi bir kurumsal destekten, fon veya burstan yararlandınız mı? Sizce Türkiye’de bu imkanlar yeterli mi? 

Klasik müzik çalışmalarım ve eğitimim esnasında Yaşar Üniversitesi’nden %50 Özel Yetenek Bursu aldım. Başka da burs almadım. Ülkemizde bu imkanlar maalesef yeterli değil çünkü verilen bazı burslarda bazı vergiler de tahsil edilebiliyor. Ülkemizde müzisyenlere, bestecilere ve orkestra şeflerine yönelik bursların ve hibe desteklerinin çoğaltılması, arttırılması gerekiyor.

Yurtdışı hayalleriniz var mı? 

Daha önce yurtdışına çıktınız mı diye soruyorsanız, evet. 2019’da Hollanda’nın Amsterdam şehrine uçakla seyahat ettim ama yurtdışı hayallerim yok. Ancak yurtdışına eğer oralarda piyano yarışması ya da piyano ustalık sınıfları düzenlenirse seve seve yurtdışına giderim. Hem oranın kültürlerini öğrenmiş olurum, hem yabancı piyanistlerle tanışmış ve onlarla çalışmış olurum. 

Sahneye çıkmadan önce heyecanlanır mısınız? Bu heyecanı nasıl yönetirsiniz?  

Sahneye çıkmadan önce çok heyecanlandığım söylenmez genellikle. Fakat tatlı bir heyecan yaşayabiliyorum. Sahneye çıktığım vakit heyecanım geçiyor. Çok heyecanlandığım durumlarda kontrollü nefes alıp veriyorum, heyecanımı çay ya da Türk Kahvesiyle bastırıyorum. 

Piyano çaldığınız veya çalmak istediğiniz en sıradışı yer neresi?

Çoğu yerlerde resitaller verdim. Mesela kendi okulumda (yani İzmir Özel Çamlaraltı Koleji Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi), Ege Üniversitesi Konferans Salonu’nda, Yaşar Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Konferans Salonu’nda, MÜZİKSEV Konser Salonu’nda resitaller verdim. 13 Aralık 2018 MÜZİKSEV Konser Salonu’nda vermiş olduğum “Piyano Akşamı” konserinde çok alkış almıştım. Bu, benim için en güzel anıydı. Aynı şeyi 20 Mayıs 2019 ve 20 Aralık 2019’da Yaşar Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen “Piyano Akşamı” konseri için de diyebilirim. O konserlerde de çok alkış almıştım.

Sahneye çıktığınız veya konser izlediğiniz, unutamadığınız konser salonu hangisi oldu? 

13 Aralık 2018’de MÜZİKSEV’de düzenlenen; 20 Mayıs 2019 ve 20 Aralık 2019’da düzenlenen “Piyano Akşamı” konserlerini hiç unutamam çünkü; bu konserlerde alkış almıştım. Benim için güzel anıydı. Bir de Ekim 2019’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Yaşar Üniversitesi Senfoni Orkestrası açılış konserini izlemiştim. Solist olarak piyano’da çok değerli ve en sevdiğim hocam Öğr. Gör. Esra KALKANOĞLU – MAMAÇ, keman’da Deniz TOYGÜR ve viyolonsel’de Nil KOCAMANGİL vardı. Harika bir konserdi ve konserde Ludwig van BEETHOVEN’ın Triple Concerto in C Major eserini icra etmişlerdi. Çok hayran kalmıştım. Bir de Mart 2017’de yine Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın 18 Mart Çanakkale Şehirlerini anma günü konserini izlemiştim ve solist olarak piyano’da Yeşim GÖKALP vardı. Robert SCHUMANN’ın piyano konçertosunu icra etmişti. Konser sonunda da kendisini tebrik etmiştim ve onunla fotoğraf çekilmiş idim. Bu da güzel bir anıydı.

Piyanonuzla birlikte herhangi bir sosyal sorumluluk projesine dahil oldunuz mu?

Piyanom ile birlikte herhangi bir sosyal sorumluluk projesine dahi olmadım fakat 2018’de HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu ile İzmir’in Menderes ilçesinde Şopengazi Hayvan Barınağında köpek kulübelerini bakım ve onarım çalışmaları yaptım, köpeklere mama verdim. Pandemi biter bitmez piyanom ile birlikte herhangi bir sosyal sorumluluk projesine dahil olmak istiyorum.

Yeni nesilde piyanoya olan ilgi sizce hangi düzeyde? Bu ilgiyi tetikleyen sebepler sizce neler?  

Yeni nesilde piyanoya olan ilgi, bence biraz daha iyi olabilir. Çünkü; piyanoya başlamanın yaşı yoktur. Ancak piyanoya en erken 6 yaşında, en geç 8 ya da 9 yaşında başlamak gerekir. 

Bir günlüğüne Kültür Bakanı olsanız müzik sektöründeki ilk üç icraatınız ne olurdu? 

Eğer bir günlüğüne Kültür Bakanı olsaydım müzik sektöründeki ilk üç icraatım, şunlar olurdu; ilk önce müzisyenlere, bestecilere, orkestra şeflerine süresiz hibe desteği, ikinci olarak operalara, konserlere girişlerde 65 yaş ve üstü, engelliler, şehit yakını, gazi ve gazi yakını, 18 yaşın altındaki gençlere ücretsiz yapardım, son olarak da devlet senfoni orkestralarında, devlet opera ve balelerinde, devlet çok sesli korolarında çalışanların maaşlarına %75 artış yapardım.

Beste çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

Bu aralar beste çalışmaları yapmıyorum. Fakat ilerleyen zamanlarda beste çalışması yapmayı düşünüyorum.

Sizi örnek alan genç / çocuk müzisyenlere bu alanda kalıcı ve güçlü bir yer edinmek için ne önerirsiniz? 

Buradan beni örnek alan genç / çocuk müzisyenlere birkaç tane naçizane tavsiyelerim olacaktır. Birincisi, günde ortalama en az 4 saat ve en çok 8 – 9 saat piyano çalışın. İkincisi, piyanoda eser çalışırken çok verimli ve çok akıllı çalışmalar yapın. Üçüncüsü, piyano çalışmadan önce mutlaka ve mutlaka ellerinizi açın, gam ve arpejler çalışın. Dördüncüsü, piyano çalışmalarında 15 dk mini molalar yapın ve mini molalarda çay için, kahve için. Ve son olarak; konser vereceğiniz vakit hiç heyecan yapmayın, yapsanız bile kontrollü şekilde nefes alıp verin. Konser öncesi de prova yapmayı da ihmal etmeyin. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s