Piyanonun muzip dehası Fikret Uçar: “Düşük gelirli çocuklara piyano çalmak isterim”

Fikret Uçar, siyah çerçeveli gözlüklerinin ardından sürekli muzip muzip gülen ve piyanonun başına geçtiğinde de yaşının çok ötesinde bir performans sergileyen İzmirli üstün yetenekli çocuklardan. Müziğe olan ilgisi muhtemelen genetik kodlamasıyla da ilgili, zira soyağacı tanınmış müzisyenlerle dolu. Dolayısıyla Fikret aslında ailesinden gelen bir müzik tutkusunu devam ettirmek gibi bir sorumluluk yüklenmiş ve bunun için de mevcut yeteneklerini disiplinli bir eğitim ve doğru öğretmenlerle çalışarak her gün daha da geliştiriyor.

Fikret’in söyleşimizde beni en çok etkileyen özelliği ise, aldığı tüm ulusal ve uluslararası ödüllerin onu hiçbir şekilde şımartmaması, geçmişe ışınlansa rahmetli müzisyen dedesiyle piyano çalmayı arzu edecek kadar duygusal olması ve çocukluğunu doya doya yaşamaya devam etmesi. Örneğin piyanosundan uzak kaldığında tatilin tadını çıkartmayı, çünkü özünde daha 11 yaşında bir çocuk olduğunu ifade ediyor. İlk mansiyon ödülü aldığında yaşadığı hayal kırıklığını ise, “zaten yanlış yaş kategorisine başvurmuşuz” diyerek kendisiyle dalga geçerek anlatıyor. Bir yandan da caz müziğiyle ilgilenmeye devam ediyor. Kimbilir ileride klasik müzik performansını caz piyanistliğiyle bile taçlandırabilir.

“Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır” der ünlü yazar Paulo Coelho. Fikret’le röportaj yaparken birden zihnimde bu alıntı canlandı. Fikret’in bir müzisyen adayı olarak en çarpıcı özelliği ise, sosyal adalet ve eşitlik konusuna kendi çocuksu çerçevesinden katkı sağlama isteği. Yani hepimize aslında bu üç şeyi anımsatıyor. Örneğin piyanosunu kapıp yoksul bir köyde çocuklara resital vermeyi ve onları klasik müziğe yönlendirmeyi arzu edecek kadar toplumla barışık olup, dezavantajlı konumdaki akranlarına yardım edecek kadar sosyal sorumluluğu yüksek, vicdanlı yetiştirilmiş bir çocuk.

Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV-Sanat) Genç Yetenekler Projesi kapsamında burslu olan Fikret, ardındaki kurumsal destek ile önümüzdeki dönemde isminden çok söz ettireceğe benziyor. Fikret’le röportajımızı okuyup onun o çocuksu dehasını tanımaya hazır mısınız?

  1. Kendini biraz tanıtır mısın?

25.08.2009 İzmir doğumluyum. 3,5 yaşımda müzisyen anne ve babam tarafından yeteneğim keşfedildi. Benim ailemin hepsi müzisyen, hem de çok iyi müzisyenler. Teyzem Manolya Şensesli TRT viyola sanatçısı, annemin dayısı Raci Çığırtkan caz sanatçısı, annemin amcaları Burç-Nurhat Şensesli, babamın dayıları Hamdi-Mehmet Akatay dedem rahmetli Zeki Şensesli hepsi müzisyen. Şu anda 9 Eylül Devlet Konservatuarı 6. sınıf öğrencisiyim. Piyano öğretmenim, Dr. öğretim üyesi Demet Eytemiz; ilkokul öğretmenim de Gülser Ayaz Uçkun. İkisi de benim için en büyük şans; öğretmenimlerimi çok seviyorum!

2. 6 yaşında TRT İzmir Radyosu’nun sınavında çok sesli çocuk korusuna giriş hakkı kazandın. O yılları anımsıyor musun? Nasıl karar vermiştin bu sınava girmeye? 

6 yaşında çok küçüktüm.Teyzem TRT sanatçısı olduğu için sınavın olduğunu söyledi, biz de başvurduk. Konservatuar sınavı gibi bir sınav oldu ve kazandım. Hafta sonu çalışmalarımız oluyordu. Beni 1 sene sonra 7 yaşında iken bir üst sınıfa geçirdi hocalarım. Birçok konserler verdik. Aralarda bana piyano çaldırıyordu Müge Özel hocam. Hem piyanist hem koristim (koroda şarkı söyleyen sanatçı) dolayısıyla 😊 3 sene devam edebildim. Konservatuarı kazanınca derslerin yoğunluğundan bırakmak zorunda kaldım. Ama çok eģlenceliydi o dönem.

3. Çocuk korosu sana neler kazandırdı? Piyanoya nasıl yöneldin? 

Çocuk korosu bana sesimi kontrol etme, çok sesli ve uyum içinde şarkı söyleme yeteneği kazandırdı ve beni konservatuara hazırladı. Sosyal çevrem genişledi, konserler verdik, herşey çok güzeldi. Annem ve babam keman çaldıkları için benim de keman çalmamı istediler, ama ben piyanoyu seçtim. Rahmetli Zeki dedemin orgu vardı. Ben bebekken onu hep çalarmışım, oynarmışım. Ondan aklımda kaldı galiba…

4. En çok beğendiğin, kendine referans aldığın Türk ve yabancı piyanistler kimler? Ve neden?

Türk piyanistlerden, tabii ki Fazıl Say idolüm; ayrıca İdil Biret, Gülsin Onay, Emre Şen, Ayşe Deniz, Emre Yavuz, Can Çakmur.

Yabancılardan ise, Vladimir Horowitz, Martha Argerich, Evgenii Kisi, Glenn Gould, Lang Lang, Yuja Wang bana hitap ediyorlar ve tekniklerini beğeniyorum, dinlemekten zevk alıyorum.

5. Şu ana kadar hangi ödülleri aldın? İlk ödülünü aldığında sanırım sekiz yaşındaydın. Çok heyecanlanmışsındır eminim.   

İlk ödülümde çok heyecanlandım. Mansiyon ödülü almıştım ve ne anlama geldiğini daha sonradan öğrendiğimde biraz üzüldüm. Meğer bir yanlışlık olmuş yarışma formunu doldururken ve yaşımın bir üst kategorisinde yarışmışım.

9 yaşında aynı yarışmada, yani Mozart Akademi Uluslararası Piyano Yarışması’nda 2.lik ödülü aldım. Pandemi döneminde sosyal medyada yapılan Evde Sanat Var piyano yarışmasında jüri özel ödülü aldım. Franz Liszt Center Piano Competition’da ise 2.lik ödülü aldım.

6. Online yarışmalar mı, yoksa pandemi öncesinde olduğu gibi canlı yarışmalar mı seni daha motive ediyor? 

Tabii ki canlı yarışmalar daha motive ediyor. Canlı canlı olduğu için daha güzel ve daha heyecanlı oluyor. Online yarışmalardan hiçbir şey anlamıyorum, ama yine de katılmaya devam ediyorum.

7. Fikret Uçar ileride kendini ve piyanosunu nerede hayal ediyor? 

Ben kendimi ve piyanomu dünyanın en güzel, en bol seyircili bir konser salonunda hayal ediyorum.

8. En çok hangi müzisyenin eserlerini çalmayı tercih ediyorsun, neden?

Beethoven ve Rahmaninov… Bu 2 besteci beni çok etkiliyor.

9. Peki zor bir soru: Rus müzisyenleri mi daha çok tercih edersin, Batılıları mı? Neden? 

Beethoven ve Rachmaninov sevdiğim için hem Rus hem de Batılı sevmiş oluyorum. Chopin de seviyorum, hem sevilmez mi hiç! Hepsi çok güzel, ayrı değerler…

10. Fikret, peki bir zaman makinen olsaydı geçmişten hangi müzisyenle tanışmak isterdin ve neden?  

Açık konuşmak gerekirse ben Dedem Zeki Şensesli ile tanışmak isterdim. Ben 1 yaşında iken vefat etmiş ve o da piyanistmiş. Zaman makinem olsa onunla piyano çalmak isterdim

11. Müzik dendiğinde aklına ilk gelen renk nedir? Neden? 

“Kırmızı” derdim herhalde. Çünkü bu renk bence sıcak bir renktir. Müzik de öyledir, bazen insanın içini ısıtır, bazen de yakabilir.

12. Piyanonla çok çarpıcı, kimsenin aklına gelmeyen bir yerde resital vermeni isteseler nereyi seçerdin? Neden? 

Türkiye’de çok fakir bir köyde konser vermek isterdim. Oradaki halka piyanoyu tanıtmak, onları mutlu etmek isterdim.

13. Kurumsal olarak ÇEV Sanat’ın desteğini almak sana neler kazandırıyor? 

Ben pandemi döneminde Çev Sanat Genç Yetenekler Projesi’ne katılmaya hak kazandım. Sanat kurulu ile hiç tanışamadık bile, bir araya gelemedik. Ama bana çok güzel bir duvar piyanosu hediye ettiler, çok mutlu oldum. Çev Sanat’ın Kurucusu Berrin Yoleri başta olmak üzere sanat kuruluna çok teşekkür ederim. Ve bundan sonra eğitimime yardımcı olup arkamda olacaklarını bildiğim için kendimi güvende hissediyorum. İyiki varlar…

14. Pandemi döneminde müzikle ilgilendin mi? Neler yaptın? 

Demet öğretmenim ile hemen hemen her gün ders yaptık online olarak. Beni hiç bırakmadı. Be zaman bir şey sorsam hemen cevap verdi, benimle ilgilendi ve 40’a yakın parça çalıştık ve halen de bunların üstüne yeni eserler katıyoruz. Öğretmenim benim için çok uğraşıyor, umarım ona layık bir öğrenci olurum. Onu çok seviyorum.

15. Günde kaç saat piyano çalışırsın? 

Sabahtan başlıyorum, bazen akşama kadar çalıştığım oluyor. Bazı günler 2 saat çalışıyorum. Programım var ve çalışmam gereken parçalarım belirliyse, onları mutlaka çalışıyorum.

16. Ben de senin gibi İzmir’de doğup büyüdüm. Benim çocukluğumda klasik müzik konserleri 7’den 70’e herkesin çok ilgi gösterdiği, biletlerin aylar önceden tükendiği bir sosyal etkinlikti. Peki günümüzde İzmir’de yaşıtların arasında klasik müzik sevgisini nasıl tarif edersin? 

Benim çevrem ve arkadaşlarımın çoğu konservatuarlı olduğu için aynı dilden konuşuyoruz, aynı müziği dinliyoruz. Benim için sorun yok. Ama beni yaşıtlarımın klasik müzik dinlemesini tavsiye ederim, caz da dinlesinler. Ben caz da seviyorum ve çalıyorum çok zevkli geliyor. Örneğin kısa süre önce yitirdiğimiz Chick Corea’nın hayranıyım.

17. Piyanondan tatillerde uzak kaldığında neler hissediyorsun? 

Tatilde özlüyorum tabi ama anı yaşamak bana daha mantıklı geliyor. Tatilde iken piyanoya ara verip tatilin tadını çıkarmak da keyifli…

18. İleride kendini müzikal anlamda nerede, nasıl hayal ediyorsun? 

Ben çok başarılı bir konser piyanisti olmak istiyorum. Ama öğretmen de olmak istiyorum, çünkü böylelikle insanlara bilgilerimi aktarmak, onlara yardımcı olmak istiyorum. Tıpkı Demet öğretmenim gibi. Özellikle yetenekli ama düşük gelirli olan ailelerden gelen çocuklara ders vermek, onlara yardımcı olmak istiyorum. Umarım bir gün bu hayalimi gerçekleştiririm.

19. Piyano hayatında kaçıncı öncelik?  Neden?

İlk önceliğim tabii ki ailem, 2. önceliğim piyanom ve notalarım, 3. önceliğim ise derslerim. Piyanoya 3,5 yaşında başladığım için onu adeta bir oyuncak olarak görüyorum ve ona çok alıştım. Piyanomla çok güzel şeyler başaracağımıza inanıyorum.

One comment

  1. Bu söyleşiyi okuduğumda çok şey 9ğrendim mutlu oldum, hayran oldum, iyi ki böyle aileler. Hocalar, gençler var dedim. Teşekkürler, Tebrikler…

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s