Canan Güllü, ABD’nin 2021 Yılı Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’nü aldı

8 Mart Pazartesi günü TSİ ile saat 18.00’de ABD Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken, dünyanın dört bir yanından “olağanüstü” kadınlardan oluşan bir gruba bu yıl sanal ortamda ödüllerini verecek. Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne (IWOC) ise Türkiye’den Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu başkanı Canan Güllü layık görüldü. Canan Güllü, 2 sene önce Kanada büyükelçiliğinden de Uluslararası İnsan Hakları Ödülü almış, bu ödülü alırken “özgür olmak için bedel ödemek zorunda kalan tüm kadınlar için bu ödülü alıyorum” demişti.

İstanbul Sözleşmesi’nin acımasızca eleştirildiği bir dönemde aslında bu Sözleşme’nin hazırlık süreci ve ardından geçen iç hukuk düzenlemelerinde -özellikle de  6284 sayılı yasanın eksiklerinin giderilmesinde- büyük bir emeği, fedakarlığı ve entelektüel katkısı olan Canan Güllü’nün tam da bu günlerde ödüllendirilmesi, hepimiz için bir uyarı niteliğinde. Çünkü Canan Güllü, İstanbul Sözleşmesi’ne dair tartışmaları suni gündem olarak görürken, aynı zamanda kadın meselesinin kutuplaştırma öznesi olmasını sık sık eleştiriyor.

Canan Güllü, benim için TV ekranlarından hepimizin hayranlıkla izlediği bir kadın hakları aktivisti olmasının yanı sıra, meslek hayatıma 11 yıl önce başladığımda ilk yıllardaki röportajlarımdan birini yaptığım bir cesur yürek, “Canan abla”. Kendisiyle ilk telefon görüşmemi hiç unutmam. 2013 yılı Eylül ayıydı. Türkiye’deki öğrencilerin liseyi bitirmeden evlenmesine imkan tanıyan yeni yönetmeliği tartışıyordu herkes; ben de kız çocuklarının eğitimi konusunda sahayı çok iyi bilen Canan Güllü ile tanışmak üzere telefonuna ulaşmıştım. Kendisi o sırada Doğu Anadolu’da bir dağa tırmanıyordu. “Burada sesini duyuramayan bir kadın var, ona yardım edip döneceğim ama şu anda dağın neredeyse zirvesindeyiz, köyüne ulaştıktan sonra ben seni arayacağım” demiş ve misyonunu tamamlayıp hemen benimle görüşmüş; “Bu durum sadece kız çocuklarının değil erken yaşta evlenen erkeklerin de geleceğini karartaracak; keza genç delikanlılar da evin geçimini sağlamak için okulu terk edecekler” diyerek konuya aslında ne kadar derinlikli ve çok-boyutlu bakmak gerektiğini bana henüz gazeteciliğin başında olduğum bir dönemde anımsatmıştı. Aynı yılın Aralık ayında birbirimizin yeni yılını kutlarken gönderdiği mesajı ise sık sık geriye dönüp bakmak üzere saklamışım, çünkü “kadının güçlenmesi” derken Canan abla aslında sahada dokunduğu, yön verdiği tüm kadınların kalbine, zihnine dokunur. “Bu yeni yılda kendini tanı ve ne istediğini  iyice anla. Ama derin kazılara çok fazla girme. Çünkü bu tür kazılar uzun sürer. İçinde kalırsın yapayalnız. O yüzden her şeyi oluruna bırak. Kim bilir neler değişecek hayatta” diye yazmıştı.

O biz haberciler için Canan Abla’dır, cesur yürektir, kadın hakları savunuculuğu dendiğinde sahayı çok iyi bilen, bir telefonuyla birçok canı aynı anda kurtaran, ülke çapında ve uluslararası arenada müthiş bir etkileşim ağı kurmuş biridir. İstanbul’da yaşadığım dönemlerde her Ankara’ya gelişimde beni kahvaltı sofrasında ağırlayıp, bana dair hayallerini aktaran, kariyerimde hayal bile edemeyeceğim hedefleri aklıma sokan bir rehber kişidir. Dizlerim titreye titreye yaptığım ilk ekran önü röportajımda “ben sana yıllar önce bunu yapman gerektiğini söylemiştim” diye anımsatan bir destekçidir. Bazen ülke gündemi onu çok yorar, “görevlerimi delege edip Seferihisar’da sakin bir hayat yaşayacağım Menekşe” der; ama ben bu hayalini biraz daha öteleyeceğine emin olarak onu sadece dinlerim, emekleri karşısında bir kadın olarak ona teşekkür etmekle yetinirim. Çünkü kadınların da erkeklerin de çocukların da Canan Güllü’nün sağaltıcı varlığına ihtiyacı hiç bitmez. Tek temennimiz ise onun yorgunluğunun sahada yarattığı değişime değmesi olmuştur. Çünkü ideal koşullar altında kadın haklarından sorumlu bakan olması gereken bir deneyim ve entelektüel kapasiteye sahip bir “değerimiz” var.

Bu yıl 15.si verilecek olan ABD Dışişleri Bakanı Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülleri ise, kendilerini ciddi risklere atarak barış, adalet, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi konusunda liderlik ve cesaret örneği gösteren kadınlara veriliyor. Ödül bu zamana değin 75’i aşkın ülkeden 155’ten fazla kişiye verildi. Ödül alan kadınlar ABD’nin düzenlediği Ziyaretçi Liderlik Programı’na katılarak Amerikalı muhataplarıyla güçlü bir bağ kurma imkanı buluyor. Bu yıl ödüle ayrıca Beyaz Rusya, Çin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, İran, Kolombiya gibi farklı coğrafyalardan kadınlar da ortak oldular.  

ABD’nin Ankara büyükelçiliği Canan Güllü’yü ödül sayfasında şöyle tanımlıyor:

“31 yıldır aktivist ve örgütçü olan Canan Güllü, kadın STKların çatı kuruluşu konumundaki Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı olarak, 186 şube ve 52.500 üyeli bir kuruluşa önderlik etmektedir. Canan, kadınların yönetim, iş gücü ve eğitime katılımlarını artırmak için çalışan, toplumsal cinsiyet konularının kararlı bir savunucusudur.  2007 yılında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, halen faaliyetlerini sürdüren, şiddet mağdurlarına yönelik ilk acil yardım hattını kurmuştur. Geçtiğimiz iki yıl içinde, Canan, 2012’den bu yana Türk Hükümeti’nin İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Avrupa Konseyi’nin kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesine ilişkin Sözleşmesi’ni uygulama konusundaki eksikliklerine ilişkin eğitim ve hak savunma kampanyası başlatmıştır.  Canan’ın aktivizm faaliyetleri, kamuoyunun Sözleşme konusunda eğitim alması ve bazı politikacıların Türkiye’nin Sözleşme’den çekilmesi yönündeki çağrılarını bastıracak şekilde  toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadeleye olan ihtiyacın güçlendirilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. “

Canan Güllü’nün Türkiye’de kadının şiddetten korunması ve müdahale açısından ortaya koyduğu en somut projelerden biri de 2014 yılında devraldığı ilk ve tek hat olan, günümüzde hala aktif ‘Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’. Canan Güllü bu hattın kuruluşu, ülke çapında tanıtımı ve sorunsuz işleyişinde çok büyük bir emek ortaya koydu; birçok belediyeyle bu konuda protokoller imzaladı. (Aile İçi şiddet Acil Yardım Hattı 0212 656 96 96 / 0549 656 96 96) Hattın işleyişi ise şu şekilde: Hattı arayarak destek talebinde bulunan kadınlar şiddet konusunda uzman psikolog, sosyal çalışmacı ve hukukçular tarafından ilgili kurum ve kuruluşlara yönlendirilirken, konunun takibi yapılır, kadınların şiddet gördükleri ortama geri dönmemeleri sağlanır ve şiddetin tekrarlamaması için sığınmaya dönük destekler verilir.  Eğer vaka acil ise ikametine yakın karakol ya da jandarma aranıp güvenlik kuvvetlerinin mağdura en erken şekilde ulaşmasını sağlanır. Geçtiğimiz sene bu hattı 10 bine yakın kişi aradı ve bunların yaklaşık yarısı aile-içi şiddet mağduru idi.

Canan Güllü, acil yardım hattının yanı sıra Türkiye’de ensest konusunda oldukça kapsamlı çalışmaları da gerçekleştiren kişidir. 2015 yılında Türkiye Ensest Haritası’nı hazırlamış ve bu kronik toplumsal meseleye, Canan Güllü’nün ifadesiyle “bıçak sırtı soruna”, bir “tabuya” dair farkındalığın artırılmasına ve ensestin var olduğuna dair görünürlüğe çok büyük bir katkı yapmıştır. “14-15 yaşında kızlar babalarından kardeşlerini doğuruyor” diyerek de aslında bu soruna dair haritalandırma yoluyla farkındalığın ve acil müdahale araçlarının devreye girmesi için çok etkili bir çağrıda bulunmuştu. Canan Güllü’nün birebir konuşmalarımızda da bu ensest vakalarını aktarırken başvurduğu bir vaka vardı: 1990’lı yılların başında İstanbul’da bir mahkemeden baba hakime şöyle der: “Bahçenize diktiğiniz ağacın ilk meyvesini başkasına verir misiniz?” Bu aslında toplumsal çürümüşlüğün en çarpıcı örneklerinden biri olarak zihnimden hiç silinmedi.

Pandemi sebebiyle bu yılki Tören sadece www.state.gov web sitesi üzerinden canlı yayınlanacak.

Ödül törenini muhtemelen gurur gözyaşları içerisinde izleyeceğiz. Çünkü Canan Güllü, Türkiye’de hak arayışı içerisinde olan tüm kadınların olduğu kadar onun yükünü medyada, hukuk alanında, sağlıkta, kamuda hafifletmek için kendi güçleri ölçüsünde çabalayan tüm kadınların ve erkeklerin de kutup yıldızı. Kadının yaşam hakkı, eşit işe eşit ücret hakkı, toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitim hakkı gibi insan olmaktan kaynaklı tüm haklarını haykırarak on yıllardır sahada -ve buna toplumsal kabuller ve gelenekler açısından en zorlu sahalar da dahil- öğreten ve uygulatan bir kişiye cesaret ödülü verilmesinden daha doğal bir şey zaten olamazdı. İyi ki var ve iyi ki kendisi Cesur bir Yürek.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s