SODEV’den “Yoksul Semtlerde Madde Kullanımı Araştırması Raporu”

Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Cumhuriyet Halk Partisi’nin talebi üzerine hazırlanan ‘Yoksul Semtlerde Madde Kullanımının Yaygınlaşması Raporu’nu Çarşamba sabahı kamuoyuna tanıttı. Çalışma bilgisayar-destekli telefonla anket ve 4 ayrı grupla odak grup çalışmasıyla gerçekleştirilmiş. Araştırmada; Mart-Aralık arasında, 1067 görüşme ile bu sonuçlara varılmış. Ortaokul-lise çağında çocukları olan veli grupları dahil edilmiş. Katılımcıların sosyo-ekonomik statüsünde, sadece yüzde 7’lik grup AB grubunda, yüzde 68 orta gelir, yüzde 24 düşük gelir grubunda.

Sorunsal ise, İstanbul’un yoksul iki bölgesinde, Bağcılar ve Sultanbeyli’de ortaokul ve lise yaşındaki çocuklar arasında madde kullanımının artmasının ardındaki toplumsal dinamiklerin gün yüzüne çıkarılması. Rapor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da ulaştırılmış ve bu çerçevede kentsel politikaların şekillendirilmesinde bu kırılgan grubun durumunun göz önüne alınması isteniyor. Çünkü aileler çocuklarının içine çekildiği bu kör girdap karşısında çaresiz. Aile-içi iletişim, sevgi eksikliği, arkadaş çevresi, uyuşturucu madde kullanımının temel etmenlerinden olarak ifade ediliyor. AMATEM gibi kurumlara başvurmak ise “mahalledekiler ne der” yaklaşımı sebebiyle pek olumlu gözükmüyor, çünkü çocuklarının uyuşturucu kullandığının başkaları tarafından bilinmesini istemiyorlar. Sorun örtbas edildikçe de çocuğun çocukluğu elinden alınıyor ve daha büyük toplumsal ve kişisel sorunlara zemin hazırlanıyor. Zira madde kullanan çocukların çok büyük kısmı sadece sağlıklarını hiçe saymakla kalmıyorlar, aynı zamanda kriminal çetelerin de eline düşerek toplumsal bir güvenlik sorunu haline geliyorlar.

Her ne kadar nesilleri X,Y,Z şeklinde ayırmak artık giderek eleştiri konusu olsa da, söz konusu nesil yaş aralığı olarak Z nesli kabul ediliyor ve ortak özellikleri, “değersizlik hissi”. Yani toplumun onları yeterince önemsemediğini hissedip psikolojik sorunlarını daha derinden yaşıyorlar. Özellikle de sosyo-ekonomik yetersizlikler içinde bocalayan ortamlarda büyüyorlarsa, geçim derdi çekiyorlarsa, ay sonunu getiremiyorlarsa ve herşeyden de önemlisi “çocuğun iyi olma hali” denen göstergelerde güçlü bir varlık sergileyemiyorlarsa. Bu çocukları önemli hissettirecek ve uyuşturucu madde kullanımından uzaklaştıracak şey ise, siyasetçilerin bu konuya “siyaset üstü” yaklaşmaları ve sahaya bizzat inerek bu çocuklara “dokunmaları”, onları dinlemeleri. Yoksa “ben bu konuda soru önergesi verdim, tweet attım, sorumluluğumu yerine getirdim” demekle ne yazık ki olmuyor. Bu kuşak dinlenmek istiyor. Bu ötelemeler, yok saymalar biriktikçe de bir şekilde kendilerini yapay bir dünya içerisine hapsediyorlar. Uyuşturucu madde kullanımının bir boyutu da bence bu çerçeveden okunmalı.

SODEV raporunun ayrıntılı metnine http://sodev.org.tr/wp-content/uploads/2021/03/Madde-Kullanimi-Basin-Metni-03.03.2021.pdf linkinden erişebilirsiniz.

Dileğim bu çalışmayı tüm belediyelerin bir referans olarak almaları ve kendi kent sınırları içerisinde sorunlu gördükleri, uyuşturucu madde kullanımı ve derin yoksulluğun kümelendiği mahallelerde sahaya ilgili sosyal hizmet uzmanları ve araştırmacılarla inerek sorunu kökünde, sahada çözmeleri. İstanbul’da mikro ölçekte yapılan bu çalışma genele yayıldıkça anlam kazanacak.

Raporda yer alan bulgular oldukça çarpıcı ve özellikle tüm ebeveynlerin dikkate alması gereken uyarılar mevcut. Benim toplantı sırasında gözüme çarpan veriler ve yorumlarım ise aşağıdaki gibi:

  • Araştırmaya katılan ailelerin yüzde 51,8’i yaşadıkları bölgede uyuşturucu bağımlılığı sorunu olduğunu belirtiyorlar. Etrafınızda böyle bir genç var mı diye sorulduğunda dört kişiden biri “evet” yanıtını veriyor.
  • Katılımcılar, madde bağımlılığı sorunun başlıca nedeni olarak yüzde 44,3 ile aile içi iletişimsizlik ve sevgisizliği ön plana sürüyorlar.
  • Araştırmaya katılan ailelerin yüzde 58,8’i okul ve çevresindeki güvenlik önlemlerinin yetersiz oluşunu eleştiriyor.
  • “Yoksul lokasyonlarda, özellikle Yüzüncü Yıl Mahallesi’nde madde kullanımı konusunda ekstra bir kümelenme söz konusu” diyor SODEV Başkanı Ertan Aksoy.
  • Odak grubu çalışmalarına göre; ergen erkekler, ergen kızlara göre daha zor kontrol altına alınıyor.
  • Çocuklar, Bonzai türü bağımlılık yaratan maddelerin alış, satış fiyatlarına, kullanım yöntemine bile hakim durumdalar.
  • İki bölgede de boş araziler, madde satışında kullanılıyor.
  • Çocuklar, iddia ve ganyan bayilerinden bu maddeleri temin edebiliyorlarmış. Dolayısıyla bu alanda bir güvenlik açığı söz konusu.
  • Aileler, kuşkulamdıkları durumda çocuklarının telefonlarını kurcalayarak izlemek durumunda kalıyorlar. Dolayısıyla, mahremiyet mi çocuklarının sağlığı mı dendiğinde mahremiyet artık ikinci plana atılıyor.
  • Ebeveynler açısından çocuklarında sigara kullanımı halen bir sorun olsa da sadece sigara içiyorsa bundan artık rahatsız olmuyorlar. “Bununla kalıyorsa şükür” diyorlar.
  • Fen liselerinde oldukça az bir kullanım söz konusu. Diğer okullarda “aşırı” yaygın.
  • Arabesk kültür, madde kullanımına sosyolojik zemin yaratıyor.
  • Uyuşturucu madde kullanan genç kızlarda küfürlü konuşma daha yaygın.
  • Aileler çocuklarını imkanları dahilinde özel okula göndererek kurtarmaya çalışıyorlar, çünkü bu okullarda kapı güvenliğinin daha iyi olması ve sosyo-ekonomik açıdan bir nebze daha yüksek bir ortamda yer almaları rahatlatıcı bir etmen.
  • Verilen harçlıkla, kitap paralarıyla finanse ediyor çocuklar. Bazen evdeki yaşlı akrabayı bile döverek ondan zorla para alıyorlar. Dolayısıyla uyuşturucu madde kullanımı beraberinde toplumsal bir erozyonu da getiriyor. Kendi içtiklerini finanse etmek için satıcıya dönüşüyor bazıları. Çocuk “telefonumu kaybettim, kırıldı” dediğinde aileler o kadar korku içerisinde ki “acaba çocuk maddeye mi bulaştı” diye düşünmeye başlıyorlar. Bazı aileler, karşı cinsten bir akranmış gibi sosyal medya hesabından çocuğuyla iletişim kurup onu izliyor.
  • Siyasiler ne yapmalı sorusuna yanıt olarak; ilk aşamada, caydırıcı cezaları artırsınlar, polis daha fazla denetim yapsın, diyor aileler.
  • Çocuklarının sosyal dışlanma yaşaması kaygısından dolayı madde kullanımını anneler-babalar gizlemeye yöneliyor. Anneler gizleme, babalar hesap sorma eğilimindeler. Okul servisine, ev yakın olsa bile yazdırıyorlar ki çocuk o arada denetlenebilir olsun. Okul çevresi güvenliği katılımcıların yarısı tarafından yeterli görülmüyor. Parklara kamera takılması, önlemede (yüzde 72,4) etkili olacak deniyor.
  • Türkiye çapında yakın dönemde mahalle bekçisi sistemi yeniden başladı. “Bununla birlikte suç önlemede çok büyük değişiklik yok” diyen Ertan Aksoy, bekçilerin sahada bizzat bu kümelenmelerin olduğu yerlerde görevlendirilmelerini bir politika olarak öneriyor. Polisten daha fazla denetim isteniyor. Cezalar yüzde 84,4 oranında yetersiz görülüyor. Cezaların hızlıca artırılması çağrısı yenileniyor. Mahalle bekçilerinin önlemede kullanılması, yüzde 76,3’lük kesimin talebini oluşturuyor.
  • Ayrıca, iddia bayileri, ganyan bayileri sıkı denetlensin, çocuklara düzenli tükürük testi yapılsın, Bağcılar belediyesinde ücretsiz spor merkezleri açılsın ki çocuklar spora yönelsin, uyuşturucu madde kullanımından böylelikle uzaklaşsın, diyor aileler.
  • Ortaokul-lise çağındaki çocuklarla yapılan görüşmelerde elde edilen bir bulgu ise, “Çukur” dizisi gibi şiddetin fazla olduğu diziler, kullanıcılar arasında sıklıkla izleniyor. Tıpkı geçmişte Kurtlar Vadisi yayın saatlerinde suç oranlarının azalması gibi.
  • Uyuşturucu madde kullanan veya kullanan kişileri tanıyan çocuklar, satışın yapıldığı sokağın iki başında mutlaka gözcü bulundurulduğunu söylüyorlar. Bazı “hilelere” de başvurmuşlar. Satıcılar yanlarında kız bulunduruyormuş, bekçiler üstlerini aramasın diye. Polisler bu satıcıları götürse bile akşamına aynı satıcıları gördüklerini ifade ediyorlar.
  • Gençlerden bazıları bonzai içmedikleri için akran dışlamasına maruz kaldıklarını söylüyorlar.
  • Bazı okullarda uyuşturucu kullanan gruplar, kullanmayanlarla kavgalı duruma gelmişler. “Bu da özendirmeye daha fazla gencin dahil olmasının önünü açıyor” diyor Ertan Aksoy.
  • “Kullananların gözleri kayık bakıyor, ağızları kokuyor”, diyor gençler. Konuya ve ayrıntılara ne yazık ki hakim durumdalar.
  • Uyuşturucu kullanılan okulların sosyal medyada itiraf sayfaları var, orada hikayeler itiraf ediliyormuş. Okullarda madde kullanan grupların simgeleri oluşmuş.
  • Medya dilinin yanlış olduğunu düşünüyor ebeveynler. Medyada uyuşturucu meblağlarından söz edilmesini özendirici görüyorlar. Bu konuda hepimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Ele geçirilen uyuşturucu maddelerin piyasa değerinin belirtildiği haberlerden kaçınmak ve haberlere çocukların bu maddeden kurtulmak için ne tür yollar izleyebileceğine dair bilinçlendirme metinleri eklemek oldukça önemli. Bu açıdan Batı medyasının izlediği etik ilkelerin benimsenmesi gerekiyor.
  • Yüzde 80’lik kesim mahallelere spor merkezleri kurulmasının madde bağımlılığını azaltacağını düşünüyor. Ailelerin büyük kısmı, arkadaşlarıyla tanışarak ve yalnız dışarı çıkmasına izin vermeyerek, takip ederek çocuklarını madde kullanımından uzaklaştırmaya çalışıyor.
  • Ayrıca ailelerin %46,9’u okullardaki psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetinin gençleri uyuşturucudan uzak tutmak konusunda etkili olduğunu belirtirken %31,8’i etkili olmadığı görüşünü paylaşıyor.
  • “Türkiye’yi siz yönetseydiniz uyuşturucu ile mücadele konusunda neler yapardınız?” sorusuna büyük bir çoğunlukla denetimleri ve cezaları arttırırdım yanıtı veriliyor. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s