
3 Haziran 1999’da Kocaeli’de doğan Yağmur Yıldırım, 6 yaşından itibaren 7 yıl boyunca bale yaptı. 10 yaşında ise bir yıl klasik gitar eğitimi aldıktan sonra 11 yaşında amatör olarak keman dersleri almaya başladı. Kariyerinin tam da şekillenmeye başladığı yıl oldu bu… Ancak solak olduğu için kemanı sağda, arşeyi solda tutarak çalıyordu. Yanlış yönlendirme ile aynı tutuşla 2,5 yıl keman dersleri almaya devam ettiyse de Konservatuvar lise devresi geçiş sınavlarına 3 ay kala Öğr. Gör. Gonca Bilget’e danışıp tutuşunu değiştirdi.
2013’te Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi’nde Öğr. Gör. Gonca Bilget’in sınıfında öğrenim görmeye hak kazanan Yağmur, lise 2. sınıfta Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’na girerek yurt içinde birçok şehirde konser verdi. 2017’de Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Lisans Devresi’nde Öğr. Gör. Emine Ebru Yunkuş’un sınıfında öğrenim görmeye hak kazandı.
2018’de Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile yurt içi ve yurt dışında sayısız konser vererek Smetana Hall, Slovak Radyosu Konser Salonu, Wien RadioKulturhaus, Kodaly Konser Salonu, Pesti Vigado, Varşova Ulusal Filarmoni Salonu gibi Avrupa’nın en önemli konser salonlarında konser verme fırsatı yakaladı. Ancak, aynı yıl maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitimine bir yıl ara verdi. Hayalleri o kadar büyük, onlara erişme azmi o kadar güçlüydü ki müziğe bir yılın sonunda geri döndü ve hepimize de bu vesileyle genç müzisyenlerin maddi olarak ne büyük fedakarlıklarla bu yolda ilerlediklerini ve onların dört yoldan ve sürdürülebilir şekilde desteklenmesi gerektiğini anımsatmış oldu.
“Müzik benim için kendimi ifade ediş biçimim” diyen Yağmur bir şekilde, binbir fedakarlıkla eğitimine geri dönebildi, ancak dönemeyen ve hayallerini yarı yolda bırakan çok fazla müzisyenimiz olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla bu gençlerimizin bence birçok dernekle, vakıfla, devlet kaynağıyla desteklenmesi, bu yolda onların tek dertlenmesi gerekenin müzik yeteneklerini geliştirmek olduğu bir ortam yaratılması artık şart.
2019’da Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Lisans Devresi’nde Öğr. Gör. Kartal Akıncı’nın sınıfında öğrenim görmeye hak kazanarak eğitimine kaldığı yerden devam eden Yağmur, şu an Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Öğr. Gör. Zeynep Simge Acunaz Eytemiz’in emin ellerinde öğrenimine devam ediyor. “Alanımızda başarı elde edebilmek için destek görmemiz gerekiyor fakat destek vermek isteyenler sizi daha önce başarı elde edip etmediğinize göre değerlendiriyor,” diyor Yağmur.
Kendisini size tanıtmak için sabırsızlanıyorum. “Başarı için azim ve kararlılık gerekir. Ama bunların yanında başarılı bir müzisyene en yakıştırdığım özellik tevazu sahibi olmasıdır” diyen bu yükselen değerimizin gelişim patikasını mutlaka izleyin, hem de gururla…
Sevgili Yağmur, bale, klasik gitar darken kendini keman ile baş başa bulmuşsun. Kemana yönelme ve bu enstrümanda ısrar etme hikayeni senin ağzından dinleyebilir miyiz?
Sessiz bir kişiliğe sahip olduğumu söyleyebilirim. Bu nedenledir ki küçük yaşlardan beri yoğun duygu-durumlarımda kendimi ifade ediş biçimleri aradım. İçimi dökmek için deneme yazdım. Tiyatroya gidip başka karakterler ile empati kurmaya çalıştım. Bale vasıtasıyla beden dilimi kullanarak insanlara derdimi anlatmaya çalıştım. Fakat hiçbiri hislerimi bir bütünüyle aktarmaya yetmiyordu. O dönem okuduğum orta okulda ücretsiz keman kursu afişini gördüğümde denemeye değer diye düşünerek vakit kaybetmeden bu kursa kayıt oldum. Keman öğreniminde derinleştikçe fark ettim ki müzik, hislerimi en ince detaylarıyla yansıtabileceğim yegane sırdaşmış. Dans etmeyi ve yazı yazmayı hala devam ettiriyorum fakat hobi olarak diyebilirim. Müzik benim için kendimi ifade ediş biçimim.
Solak olduğun için başlangıçta bazı sorunlar yaşamışsın. Biraz onlardan söz eder misin? Bu konu genelde göz ardı edilen bir boyutu. O yüzden senin deneyimlerin birçok okura ışık tutacaktır.
Amatör olarak devam etseydim belki bu denli sorun yaratmazdı. İşlerin bu kadar zahmetli boyuta ulaşmasının asıl nedeni müzikle profesyonel olarak ilgilenme kararını aldığım anda yanlış yönlendirilmem oldu. Sol keman çaldığım dönemde belediye konservatuvarını kazandım ve burada sol tutuşumun bir zararı olmayacağı ve hatta orkestralarda da bu tutuşla rahatlıkla yer alabileceğim söylendi. Gerçeklerle yüzleştiğimde devlet konservatuvarı sınavlarına tam tamına 3 ay kalmıştı ve bu haber benim için bir yıkımdı diyebilirim. Sakatlanmalar sonucu ara veren müzisyenlerin beni anlayabileceğini tahmin ediyorum. Bir şeyler çalabiliyorken bir anda sırdaşından ses çıkartamamak… Psikolojik olarak ailem ve benim için çok yıpratıcı bir süreçti. Bu durumu kendini ellerin ile yürümeye zorlamak gibi bir deneyime benzetiyorum. İmkansız değil elbette fakat en umutsuz anında dahi pes etmeyecek azmin olması gerekir. Ben sırdaşımdan vazgeçmemeyi tercih ettim.

Lise ikinci sınıfta dahil olduğun Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, ardından 19 yaşında katıldığın TUGFO senin kemancılığına nasıl katkı sağladı?
DÇSO ve TUGFO profesyonellik yolunda adımlar atmaya başlayan genç müzisyenler için kendi imkanlarıyla ulaşamayacakları platformlarda büyük deneyim kapıları açan oldukça önemli orkestralardır. Nitekim benim için de aralarında bulunduğum bu süreler zarfında ufuk açıcı oldular. Ülkenin belki daha adımımı atmadığım şehirlerinden gelen yaşıtlarım ile tek bir payda da toplanıp farklı dilleri konuştuğumuz dinleyicilere bile aynı hisleri aktarabilmek tarif edilemez bir duyguydu.
Peki şu ana kadar en unutulmaz konser anın hangisi?
Zannedersem TUGFO 2018 Avrupa Turnesi’nin son ayağı olan Varşova konserimizdir. Prokofieff 5. Senfoni’nin son notasını çaldıktan sonra oluşan sessizlikte fark ettim ki seyirciler biz müzisyenler ile bir olmuş nefessiz dinliyorlardı. Sanki biz müzik yaparken zaman durmuş, dünyanın tüm koşuşturması kısa süreliğine önemini yitirmişti. Yaptığımız işin dinleyiciye bu denli dokunabilmesi beni çok etkilemişti.
Eğitimine maddi imkânsızlıklar sebebiyle bir seneliğine ara vermiştin. Sence Türkiye’de müzisyenlere verilen eğitim destekleri yeterli mi? Sen karar-alıcı olsan nasıl projeler geliştirirdin?
Türkiye’de sadece müzisyenlere değil hiçbir sanatçı adayına gereken özen gösterilmiyor kanaatindeyim. Sanat göründüğünden daha masraflı bir alan ve yeterli desteğiniz yoksa istediğiniz mevkilere gelmek gerçekten zor. Alanımızda başarı elde edebilmek için destek görmemiz gerekiyor fakat destek vermek isteyenler sizi daha önce başarı elde edip etmediğinize göre değerlendiriyor. Bu nedenle birçok umut vaadeden meslektaşım kendini gösteremiyor ve hatta yaptığı işe küsüyorlar. Sanat destekçilerine seslenebilsem öncelikle kendini duyuramamış nadide yetenekleri aramaya yönelmelerini rica ederdim. Yeri gelmişken size teşekkür etmek isterim. Bizlerin sesi oluyorsunuz.
İlham aldığın keman virtüözleri kimler?
Maksim Vengerov’un icracılığından çok etkileniyorum. Onunla çalışma fırsatı bulmayı isterdim.
Keman sanatçılarının postürlerini korumaları da çok önemli. Sen fiziksel sağlığına dikkat ediyor musun? Neler yapıyorsun?
Spor bizim için atlanmaması gereken bir aktivite olmalı. Daha önceki yıllarda pilates ve yoga ile ilgilendim. Şu an rutinimde ağır basan Latin dansları diyebilirim. Kaslarımızın ihtiyaçlarını da unutmamalıyız. Enstrümanistlik mesleki deformasyonlara çok açık bir alan.
Halihazırda Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Öğr. Gör. Zeynep Simge Acunaz Eytemiz ile öğrenimine devam ediyorsun. Öğretmeninin sana söylediği ve hiç unutmadığın müziğe dair öğütler neler oldu?
Simge hoca, öğrencilerine sadece müzik konusunda değil, hayat konusunda da yol gösteren, bir eğitmen. Bizlerin saygısını kalplerimize ektiği sevgi tohumları ile yeşertti. Sınıf konserimiz öncesi gergin bir anımda beni sakinleştirmek adına hata yapmaktan korkmamam, hataların beni daha olgun bir icracı yapmak için kamçılayacağına dair vurucu bir konuşma yapmıştı. O gündem sonra bu öğüdü sadece kemancılığım için değil hayat için de uygulamaya başladım.
Bir oda müziği grubu kuracak olsan kemanın yanına eşlikçi isteyeceğin iki enstrüman hangileri olurdu ve neden?
Viyolonsel ve piyano olurdu. Bu trio oluşumu ile klasik konserler verilebileceği gibi sıkı çalışma ile alışılmışın dışına çıkılarak modern müzik de çalınabilir.

Şu ana dek çalıştığın orkestra şefleri arasında en unutulmaz üçünden söz eder misin?
Çocukluk ve ilkgençlik yıllarıma denk gelen değerli şeflerimiz Rengim Gökmen ve
Cem Mansur’a sizin vasıtanızla teşekkür etmek isterim. Müzik konusunda yol çizebilmemde emeklerinin büyük olduğunu düşünüyorum. Çalıştığım hiçbir maestronun bana katlılarını göz aradı edemem, hepsi ile iyi ki çalışma fırsatı yakalayabilmişim. Son olarak sevgili arkadaşım ve değerli şefim Onat Utku Selçuk’u söylemek isterim. Genç bir maestro olmasına karşın müzikal olarak oldukça olgun ve yeni fikirlere sahip. Onun ışığında Smyrna Gençlik Orkestrası ile güzel işler çıkartacağımıza eminim.
Zülfü Livaneli’ye orkestrada eşlik etmek nasıl bir duyguydu? Kendisinin müzisyenliğini nasıl tanımlarsın?
Livaneli ülkemiz için büyük bir değer. Müzisyenliği kadar yazarlığına da büyük hayranlık duyduğum bir sanatçıyla aynı sahneyi paylaşmak gurur verici bir deneyimdi.
Keman hayatında nasıl bir önceliğe ve öneme sahip Yağmur?
Kemanın hayatımın merkezinde olduğunu söyleyemem. O, gündelik yaşamın içinden sıyrılıp kendimi onun sesinden dinleyebildiğim yegane dost. Buluşma saatimizin gelip de günün getirdiği iyi kötü ne kadar anı varsa onunla paylaşmak için can atıyorum. Beni önyargısız dinleyip başım sıkıştığında hep yanımda olduğunu bildiğim tek yoldaşım kemanım.
Sence başarılı bir kemancının olmazsa olmaz üç özelliği ne olmalı?
Başarı için azim ve kararlılık gerekir. Ama bunların yanında başarılı bir müzisyene en yakıştırdığım özellik tevazu sahibi olmasıdır.
Peki ileride kendine dair hayallerin, hedeflerin, projelerin neler?
Müzik dibi gözükmeyen engin bir deniz ve sularına bir kez kendini bıraktın mı derinlerine dalmamak elde değil. Bu yolculuğun devam etmesi için kendimi geliştirmeye devam etmeyi ve gerekli desteği görürsem eğitim için Avrupa’ya açılmayı ve ülkeme faydalı bir orkestracı olarak dönmeyi arzuluyorum.
Bu keyifli söyleşi için teşekkürler Yağmur.
Güzel sohbetimiz için ben teşekkür ederim Menekşe Hanım.