Genç keman sanatçılarımızdan Pınar Tezişçi: “Yaptığım her işi hep yapabileceğim en iyi şekilde yapmak için çok çalışırım”

Okan Güleryüz

Pınar Tezişçi, keman eğitimine 1996 yılında Ludmilla Sirotina ile Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’nda başladı ve 2006 yılında mezun oldu. 2007’de İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM)’da Prof. Dr. Cihat Aşkın ile başlamış olduğu yüksek lisans çalışmalarını, 2010 senesinde master, 2018 senesinde doktora derecesi alarak tamamladı.

Doktora çalışmaları sırasında iki yıl Ayla Erduran ile ustalık çalışmaları yaptı. 2012 yılında İtalya’da “The International Academy of Cagliari”’de Stephan Picard ile çalıştı. 2013 yılında Salzburg’da “Mozarteum Summer Academy”’de Michael Vaiman ile keman, Stephan Maria Karl ile Müzisyen Yogası, Sibylle Havemann ile Alexander Tekniği çalıştı.Eğitim hayatı boyunca Pierre Amoyal, Oliver Charlier, Alexander Shustin, Alexander Markov, Hagai Shaham ve Mincho Minchev’in ustalık sınıflarına katıldı. 

CAKA Keman Eğitim Projesi’nde 10 yıl keman eğitimciliği yaparak yüzlerce öğrenciyle çalıştı, sayısız konser düzenledi ve atölye çalışmaları yaptı.

İstanbul Oda Orkestrası, Milli Reasürans Oda Orkestrası, Aşkın Ensemble, Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, CRR Senfoni Orkestrası, Akbank Oda Orkestrası, Ankara Devlet Tiyatrosu, İstanbul Şehir Tiyatrosu ve pek çok Devlet Senfoni Orkestrası’nda keman üyesi olarak konserler verdi, yurtiçi ve yurtdışı turnelerine katıldı.

Avrupa Birliği’nin desteklediği Young Music Caravan eğitim programına katılarak Berlin’de 2005 ve 2006 yıllarında iki yaz doğaçlama ve dünya müziği kamplarına katıldı ve aynı proje kapsamında Berlin Uluslararası Gençlik Caz Festivali de dahil olmak üzere Almanya, Avusturya, Polonya, Slovakya, Bulgaristan, Sırbistan ve Hırvatistan’da düzenlenen önemli festivallerde çalarak ülkesini temsil etti.

2016 yılında Ole Miss’den akademik araştırma daveti alarak Missisipi, New York, Los Angeles ve Londra’da Müzisyen Sağlığı ve Alexander Tekniği üzerine araştırmalar yaptı ve eğitimlere katıldı. “The Importance of the Physiological and Psychological Health for Violinists: A Study on Alexander Technique” başlıklı doktora tezini 2018 senesinde tamamladı. 

“Keman Eğitimi’nde Yehudi Menuhin’in Beden Egzersizi Yaklaşımı” ve “Alexander Tekniği’nin Temel Uygulama İlkeleri ve Çalışma Yöntemleri” başlıklı AKU AMADER’de basılan iki adet makalesi bulunan genç sanatçı, halen İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda Dr. Öğretim Görevlisi olarak çalışıyor.

Keman dünyasının akademik ve sahne boyutunun mükemmel uyumunu içinde barındıran “gizli hazinelerimizden” birini daha sizlere övünçle tanıtmak için sabırsızlanıyorum:

Sevgili Pınar hanım, keman alanında çok değerli çalışmaları olan ve bu alanda akademik derinliğe sahip genç müzisyenlerden birisiniz. Bu enstrümana dair ilginiz nasıl doğdu ve ne yönde bir eğitim aldınız? 

Müziğe olan ilgimi ailemin keşfetmesi üzerine 4 yaşında piyano dersleri almaya başladım. Daha sonra 11 yaşında Ankara Devlet Konservatuarı’nın sınavını kazanarak keman bölümüne girdim. Konservatuar eğitimim boyunca 10 yıl Ludmilla Sirotina ile çalıştım. Mezuniyetimin ardından İstanbul’a taşınarak İTÜ MİAM’da Prof. Dr. Cihat Aşkın ile yüksek lisans yapmaya başladım ve 2018 yılında doktoramı da tamamlayarak mezun oldum. Doktora eğitimim süresince 2 sene Ayla Erduran ile ustalık çalışmaları yaptım. Bu süreçte yaz aylarında yurt dışına giderek çok değerli hocalarla çalışma imkanım oldu. Doktora sürecim hem kemancılığıma hem de akademik kariyerime en çok yatırım yaptığım dönemdi diyebilirim.

Peki master ve doktora çalışmalarınızda bu konuları belirlemenizde nasıl motivasyonlarınız oldu? 

Müzisyen sağlığı ve performans geliştirme yöntemleri üzerine olan ilgim master yapmaya başladığım 2007 senesinde başladı. MİAM’ın çok güzel bir müzik kütüphanesi var, orada öğrenciliğim boyunca okuyabildiğim kadar çok kitap okudum. Keman çalışma odam kütüphanenin hemen karşısındaydı, çalışma aralarımda dinlenmek için kütüphaneye gider müzik dinler, kitap okurdum. Bu konular üzerine birçok kaynak olduğunu da ilk orada fark ettim. 2013 yılında Avusturya’da keman için gittiğim bir yaz okulunda Alexander Tekniği ve Müzisyen Yogası sınıflarına da kayıt oldum. Hayatımda Alexander Tekniğini ilk olarak Salzburg Mozarteum’da Sibylle Havemann ile deneyimledim ve bende bıraktığı etki inanılmazdı. Dersten çıktığımda o kadar hafiflemiştim ki kemanda her şeyi çalabilirim gibi hissettim. Bu his benim motivasyonum oldu. 2016 yılında Ole Miss’den 1 aylık akademik araştırma daveti aldım. Amerika ve İngiltere’de 6 hafta kalarak konum üzerine araştırmalar yaptım. Bu seyahatimde Miam Kütüphanesi’nde yıllar önce okuduğum kitapların yazarlarıyla tanıştım, workshop’larına katıldım, çok değerli isimlerle röportajlar yaptım. Türkiye’ye döndükten sonra bu bilgileri yazıya dökmeye başladım. Büyük bir heves ve özveri ile 3 yılda tamamladım doktora tezimi.

Okan Güleryüz

Eğitim hayatınız boyunca çok değerli isimlerle gerek akademik çalışmalarınızda gerekse ustalık sınıflarında çalıştınız. Peki bunların geneli, keman çalışınıza “Pınar” imzası atmanızda ne yönde etkili oldu? 

Her hocamın farklı bir etkisi oldu şüphesiz. Ludmilla Sirotina ilk keman hocam, iyi bir temel almamı sağladı. Bana yeni bir şey öğretirken bu bilgiyi benim ileride kendi öğrencilerime nasıl öğreteceğimi de anlatırdı. Bunu her yeni bilgi için usanmadan yapardı.  Yıllar sonra konservatuarda hoca olarak çalışmaya başladığımda bunun ne kadar büyük bir hazine olduğunu anladım. Ludmilla ğrencilerini çok iyi okuyan bir hocaydı, şimdi görüyorum ki beni hocalığa o zamandan hazırlamış.

Cihat Aşkın sadece keman hocası değil bir rol model ve çok kıymetli bir fikir insanı olmuştur hayatımda. Emeği çoktur bende. Yıllarca CAKA’da asistanlığını yaptım, yüzlerce öğrenciye birlikte keman çalmayı öğrettik, konserler düzenledik. Bu sayede hem kemancılığımı hem de eğitimciliğimi geliştirme imkanı buldum. 

Stephan Picard, kısa süreli masterclasslarına katıldığım ama bende büyük etki bırakan bir hocadır. “Kemanda bir şeyi yapamıyorsan bu nasıl yapacağını bilmediğin içindir” derdi. Önce düşünüp sonra çalışmak gerektiğini söylerdi. Bir keresinde dersten sonra beraber yediğimiz bir yemekte, benim kendimi keyifsiz hissettiğim bir anı yakalamış ve bana şöyle söylemişti “Kemanda öğrendiğim bütün önemli şeyleri ben 30 yaşından sonra öğrendim, 2 haftadır ben sana bildiklerimi anlatıyorum, bak sen benden daha şanslısın” demişti.

Ayla Erduran ise asla birkaç cümleyle anlatamayacağım bir tecrübeydi benim için. Bazen çalışmalarımız 5-6 saat sürerdi. Oistrakh’dan, Galamian’dan öğrendiklerini anlatırdı bana, müthiş bir motivasyondu benim için. Yaptığımız dersleri kaydeder tekrar tekrar dinlerdim. Ona hazırladığım bir parçayı çalmaya başlamadan önce, bana ufak bir bakışı bile beni o parçanın havasına sokmaya yeterdi. Müthiş bir uyum yakalamıştık. Bana ayırdığı her dakikası için ona minnettarım.

Okan Güleryüz

Müzisyen yogası üzerine de çalıştınız. Bir keman sanatçısının sağlığında yoga ne yönde etkili olur? Siz kendiniz bu etkiyi nasıl fark edip uygulamıştınız? Müzisyen sağlığı konusunda Türkiye’de sizce yeterince bilinçlenme söz konusu mu? 

Müzisyen yogasını yıllar önce yurtdışında bir kampta deneyimlemiştim. 2 hafta boyunca her sabah güne yoga ile başladık. İyi programlanmış bir sistemdi. Daha sonra bu konuda biraz araştırdığımda Yehudi Menuhin’in de bir yoga tutkunu olduğunu farkettim. Bunun üzerine bu konu üzerine araştırarak “Keman Eğitimi’nde Yehudi Menuhin’in Beden Egzersizi Yaklaşımı” isimli bir makale yazdım. Menuhin bir kitabında “Keman ile ilgili bana en çok şey öğreten hocam yoga gurusu İyanger’dir” demiştir. Bu üzerine düşünülmesi gereken önemli bir sözdür. 

Diğer sorunuz ile ilgili, müzisyen sağlığı konusunda Türkiye’deki bilinçlenmenin yavaş yavaş arttırılabileceğini düşünüyorum. Bu konuyu çözmenin kalıcı yolunun da konservatuar ve müzik okulllarının müfredatlarına bu konu ile alakalı destekleyici derslerin koyulması ve bunların en azından 1 sene zorunlu ders olarak düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün dünyanın pek çok prestijli müzik okulunda hem böyle derslere yer veriliyor hem de bu okulların içinde müzisyen sağlığı üzerine özel ihtisas yapmış sağlık ve danışmanlık ekiplerinden oluşan birimler bulunuyor. Örneğin bir öğrencinin sahne kaygısı var, Türkiye’de genellikle bu çözümsüz bir sorun olarak görülüp, üzerinde durulmayabiliyor ya da etraftan saklama eğilimi olabiliyor, ancak okulda böyle bir birimin olması öğrencilere çözüm imkanını ayaklarına getirecektir. 

Genç yaşınıza rağmen çok aktif bir keman sanatçısı profiliniz var. Bir kadın müzisyen olarak sizin süper gücünüz nedir Pınar hanım? 

İşimi çok seviyorum. Küçüklüğümden beri belli bir disiplin ile büyüdüm. Bu sadece kemanda böyle değil, ben yaptığım her işi hep yapabileceğim en iyi şekilde yapmak için çok çalışırım. 

CAKA projesi çerçevesinde 10 yıl keman eğitimciliği de yaptınız ve şu anda da İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda Dr. Öğretim Görevlisi olarak görev alıyorsunuz. Muhtemelen bu süreçte yeni nesil ile kendi neslinizin kemana yaklaşımı ve genel anlamda müzikal bilgilere erişim konusunda farklar, tezatlar veya benzerlikler gözünüze çarptı. Biraz bunlardan söz eder misiniz? 

Sanırım en büyük farklardan biri internet ve sosyal medya sayesinde bilgi erişiminin daha hızlı ve kolay olması. Bir tıkla dünyanın bir ucunda ne olduğunu görebilmek müthiş bir avantaj. Ancak bu konunun pozitif olduğu kadar negatif taraflarının da olduğunu düşünüyorum. Biz daha fanus içinde okuduk, bir odanın içinde çalışırken tamamen kemana konsantre olabiliyorduk. Şimdi öğrencilerin çalışırken konsantrasyon sıkıntısı yaşadıklarını gözlemliyorum. Telefon ve bilgisayar günlerinin önemli bir kısmını alabiliyor. Bir keresinde 5 yaşındaki bir öğrencim derste tabletinin açık olup olamayacağını sormuştu, neden açmak istiyorsun dediğimde “çalmadığım zaman oyun oynamak için” demişti. 

Çok fazla mekanda konser verdiniz. Bu zamana değin sizi akustiği ve mimarisiyle en çok etkileyen salon ve/veya konseriniz hangisi oldu? 

Sanırım hem sahne üzerinde hem de seyirci koltuklarında olmaktan keyif aldığım yer Aya İrini. 

Bir yandan da Avrupa Birliği ülkelerinde önemli festivallere ve kamplara katıldınız. Avrupa gençliğinin müziğe yaklaşımını ve ellerindeki fırsatları nasıl değerlendirirsiniz? 

Avrupa’da doğmuş ve o kültüre ait bir müziği öğrenmenin ve icra etmenin elbette Avrupa’da doğan ve büyüyen gençler için daha kolay olabileceğini düşünüyorum. Diğer taraftan bugün Avrupa’nın en iyi müzik okullarına baktığımızda beden ve zihin sağlığını destekleyici pek çok ders verildiğini görüyoruz, bu derslerin öğrencilerin performans kalitelerini arttırarak daha sağlıklı ve bilinçli yetişmelerinde büyük bir fark yarattığını düşünüyorum. 

Son dönemde repertuarınızda hangi besteci / dönem üzerinde yoğunlaşıyorsunuz? 

Ben elimden geldiğince bütün dönemlerden farklı eserleri repertuarımda bulundurmaya ve zaman zaman günlük rutinlerime de yeni eserler ekleyerek çalışmaya gayret ediyorum. 

Şu anda kullandığınız kemanın özellikleri nedir? 

100 yıllık bir Fransız keman kullanıyorum. Yaklaşık 7-8 yıl önce aldığım Alman bir de yayım var. 

Kariyerinizde “keşkeleriniz” oldu mu? 

Olmadı. İyi-kötü yaşadığım her şeyin, her seçimin beni bugünkü Pınar yaptığına inanıyorum. 

Kimisine göre Barok, kimisine göre Romantik, kimisine göre çağdaş… Peki “tarihte keşke şu dönemde yaşasaydım” dediğiniz bir müzik dönemi var mı? 

Evet zaman zaman hayal ettiğim bir dönem var aslında. 19.yüzyılın sonlarında Paris’de Seine Nehri’nin kıyısında dizi dizi dizilmiş kafelerin olduğu sokaklardan birinde, dönemin büyük Fransız bestecileri ve ressamlarının olduğu bir çevrede yaşamak ve birbirlerinden ilham aldıkları o zamanlara şahit olmak harika olurdu…

Kendinize örnek aldığınız, ilham kaynağınız olan kadın keman virtüözlerini de öğrenmek isterim. 

Birçok kemancı var sevdiğim ve takip ettiğim. Ama başı çeken ve benim için etkisi hiç değişmeyen isim sanırım Anne Sophie Mutter. 10 yıl kadar önce konserine gitme fırsatım olmuştu, dünya durdu zannettiğim bir akşam geçirdim.

Peki keman için daha fazla konçerto ve sonat yazsaydı dediğiniz besteciler kimler? 

Cesar Franck daha fazla yazsın isterdim.

“Sabahtan akşama dek çalsam sıkılmam…” Bu eser hangisi sizin açınızdan? 

Bach solo sonat ve partitalar.

Son olarak yakın döneme dair projeleriniz ve hayallerinizi öğrenmek isterim. 

2018 yılında İngilizce olarak yazdığım doktora tezimi şimdilerde Türkçe’ye çevirerek kitap haline getiriyorum. Bu benim tezimi yazarken de hep hayal ettiğim bir şeydi. 2022 yılı için beni en çok heyecanlandıran projem bu. 

Değerli sanatçımız hakkında güncel bilgiler için websitesini takip edebilirsiniz: https://www.pinartezisciozmenay.com/

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s