Durmadan göğe bakmayı bize anımsattığı, zorlu dönemeçlerde dizeleriyle umut olduğu için Turgut Uyar’a ne kadar teşekkür etsek az. Türk şiirinin hem en mutsuz hem de en umut veren şairlerinden biri gibi hissederim hep Uyar’ı. Satırları hem çok kalabalık, hem çok yalnız, aktarmak istediği duygular hem çok hüzünlü hem de muziptir. Ne de olsa “bütün mümkünlerin kıyısında” umut arayan bir dil kullanmıştır. “Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum” diyecek kadar vurdumduymaz, “seni aldım bana ayırdım, durma kendini hatırlat” diyecek kadar da aşk, “bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur” diyecek kadar da tutku dolu dizelerin şairi. Bir şansım olsa tanışmak isteyeceğim üç şairden birisi kendisi. Hayatıma dokunmuş, beni sağaltmış birkaç şiirini aşağıda paylaşmak isterim sizinle de.
Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Umuttur "Ben beni sevdikçe ey yar derdim artar daima” Çünkü beni sevsen de Güvenmezsin bana bilirim Ama artan her şeyle birlikte yanlışlık da artar Mesela her su gözyaşı olur Her dönem bir hazin geçiş Suya boşversem yanılsama Aya baksam bir bulut Sevgisizlikle birlikte yanlışlığın hükmü başlar Bir düşün kaç kişiyiz bildirilerde Şimdilik kaç paralığız hele akşam olunca Bunca sütsüzün kahrını çektik düşün ki Gene de soluğumuz Bir orman yangını sanılır oralarda buralarda Ezildik gerçi ama horlanamadık bunu hatırlarsın Mutlaka hatırlarsın bunu Tut ki enver bırakır tehdidini Ethem başlar Çünkü beni sevsen de bana güvenmezsin iyi bilirim Apoletim sırmasız hatta hiç yok Su içsem ağzımın kenarlarından dökerim Neyi hatırlatır benim sana uzak bir bakışım bilirim Aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz Ölüme direnerek şimdilik Şimdilik alımlı bir başka mutluluklara özenerek Aşkımız ve mutfak rafları ve uçaklar üstüne korkumuz Bir yudum gelecek ve mutlu saatler üstüne korkumuz Ama birlikte biliyoruz: eğilecek bugünkü başlar Sev beni, alış bana Kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev Şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını Bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi Zorlayarak her bir yanı Çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar Aslında bir alıştırmadır umut Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı -Baharı beklemeye benzer- Hain ve olmayanadır çünkü Umutsuzluğu taşır yanında Oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih Önüne durulmaz mantığıyla doğanın Yeşilden olma birim Sudan gelme itmeyle Umut yoktur Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir Bütün gümbürtüsüyle Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü Biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar " Acıyor "Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun Sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık Onlarda orada yaşadılar Bir dağın çarpıklığını bir sevinç sanarak En başta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahası gün ışığına vurup da öteden beri yansımayan Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi Öbürünün bir kadından aldığı verem Bütün işhanlarının tarihçesi sevgim acıyor Yazık sevgime diyor birisi Güzel gözlü bir çocuğun bile O kadar korunmuş bir yazı yoktu Ne denmelidir bilemiyorum sevgim acıyor Gemiler gene gelip gidiyor Dağlar kararıp aydınlanacaklar Ve o kadar Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır Sonbahar geldi hüzün İlkbahar geldi kara hüzün Ey en akıllı kişisi dünyanın Bazen yaz ortasında gündüzün sevgim acıyor Kimi sevsem Kim beni sevse Eylül toparlandı gitti işte Ekim filanda gider bu gidişle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar" Çünkü herkesin bir gideni vardır "Herkesin Bir umudu vardır, Bir savaşı, Bir kaybedişi, Bir acısı, Bir yalnızlığı, Bir hüznü… Çünkü herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı…"